• Sonuç bulunamadı

SSCB’den Kalan Silahların Paylaşımı ve Ulusal Askeri Kuvvetlerin Oluşturulma Süreci

ORTA ASYA ÜLKELERİNİN SİLAHLANMA SÜRECİ VE BUNUN BÖLGE GÜVENLİĞİNE ETKİLERİ

4.1. SSCB’den Kalan Silahların Paylaşımı ve Ulusal Askeri Kuvvetlerin Oluşturulma Süreci

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından ortaya çıkan yeni cumhuriyetler kendi güvenliklerini sağlayabilecek durumda değillerdi. Zaten Orta Asya ülkeleri SSCB’nin dağılması hakkındaki referandumda da devletin dağılmaması yönünde oy kullanmışlardı.

357 Dünya adasının kalpgahı olarak değerlendirilen Orta Asya, stratejik konumu ve sahip olduğu zengin enerji kaynakları nedeniyle, SSCB’nin dağılmasından sonra tüm küresel ve bölgesel güçlerin etkinlik kurmaya çalıştığı bir bölge olmuştur. Soğuk Savaş sonrası dönemde bölgede yaşanan güç mücadelesi ya da etkinlik mücadelesi ‘Yeni Büyük Savaş’ olarak adlandırılmaktadır. Bkz. Fırat Purtaş, “Avrasya’daki Yeni Büyük Oyun Bağlamında Hindistan’ın Orta Asya Politikası”, OAKA, Cilt: 1, Sayı: 2, 2006, s. 80

358 11 Eylül ile Afganistan’a müdahelesi ile Özbekistan ve Kırgızistan’da askeri üsler ile köprübaşları kuran ABD, Yeni Büyük Oyun’un ilk aşamasını yaparak Oyunu başlatmıştır. Bkz. Mehmet Seyfettin Oral, “Yeni Büyük Oyun “Küresel Güç Mücadelesinde Avrasya’nın Değişen Jeopolitiği””, Barış Kitabevi, Cilt 5, Sayı 9, Ankara, 2011, s. 297.

106

Dahası kendi başlarına güvenliklerini sağlamaya da hazır değillerdi. Ancak Sovyetler Birliği yine de dağılmış ve eskiden var olan güvenlik sistemi de SSCB ile beraber çökmüş durumdaydı. Söz konusu olan eskiye benzer bir sistem Rusya’nın başını çektiği Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) aracılığıyla kurulmaya çalışılmıştır. BDT merkezli sistemin o dönemde güvenlik merkezli temel iki sorunu vardı: Nükleer silahların kontrol edilmesi ve ulusal silahlı güçlerin kurulması. Söz konusu sorunların çözümüne yönelik olarak BDT bünyesinde 8 Aralık 1991 tarihinde nükleer silahların tek elden kontrolü hakkındaki

“Ortak Askeri-Stratejik Alan” anlaşması imzalanmıştır.359 Fakat her ülkenin kendi ulusal silahlı güçlerini kendisinin oluşturması söylenerek, 21 Aralık 1991’de BDT bünyesinde imzalanan Almatı Deklarasyonu’nda bu kısım ayrı olarak gösterilmiştir. Almatı Deklarasyonu’na göre Ortak Askeri-Stratejik birliğe ait olan nükleer silahlar BDT bölgesinin korunması için kullanılacaktı. Söz konusu deklarasyon nezdinde nükleer silahların beraber kullanımı ve ilk olarak kullanmamak hakkındaki anlaşmaya da Rusya, Ukrayna, Kazakistan ve Beyaz Rusya imza atmışlardır.360

30 Aralık 1991’de Minsk’te BDT üye ülkelerinin kendi ulusal güçlerini kendilerinin kurması hakkında imzalanan anlaşmaya göre ise, askeri birliklerin ve sınır birliklerinin kurulması üzerine durulmuştur. Anlaşmada eski SSCB askeri güçlerinin cumhuriyetler arasında paylaşılmasından söz edilmekteydi.361 Sadece Nükleer stratejik güç, BDT üye ülkelerinin belirlediği bir başkan tarafından yönetilecekti ve 1992 Şubat’ında imzalanan anlaşma ile eski SSCB Savunma Bakanı Mareşal Yevgeny İ.

Şapoşnikov söz konusu makama atanmıştır.362 BDT ülkelerinin kurmak istediği bu örgütlenme bir dizi anlaşmayı gerektirmekteydi. Bir yandan da bunların hepsi geçiciydi.

Yani geçici bir süreç için, adılması gereken adımlar ve antlaşmalar demek yerinde olacaktır. Zaten bu ülkelerin egemenliği açısından da uygun bir şey değildi ve zamanla Cumhuriyetlerin kendi ulusal sistemlerine dönmesi ile her şey değişecekti.

Çalışmamızın temel ilgi alanı olan Orta Asya ülkelerine gelecek olursak, bölge ülkeleri SSCB’nin dağılmasına karşı çıktıkları gibi, ortak askeri birliklerin kalmasından da yana olmuşlardır. Çünkü yeni bağımsızlığını alan ülkeler kendi ordularına fon ayıracak

359 V. Kamınin, Politika Rosii V Oblasti Obespecheniya Bezopasnosti V Tsentralnoy Azii V 1990-ye gg, Mejdunarodnıye Otnoşeniya, UDK, s. 150.

360 a.yer

361 a.g.e., s. 148.

362 http://www.leonids-info.ru/informaciya-k-razmyshleniyu/kak-razvalivali-sssr-marshal-shaposhnikov-istoriya-odnogo-predatelstva/php, (17.06.2017).

107

güçte ekonomiye sahip değillerdi. Ama yine de istediklerinin aksine ortak askeri birliklerin dağıtılması süreci başlatılmıştı.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte, eski Sovyet cumhuriyetlerinin ortak savunma stratejilerinin oluşturulması yönündeki çabaları beklenen sonucu vermemiştir.

Çünkü eski Sovyet cumhuriyetlerinden sadece Rusya, nükleer güç olarak kalmış, ulusal askeri birliklerin ise her ülkenin kendisi tarafından kurulması doğru bulunmuştur. Fakat bu demek oluyordu ki, BDT bünyesinde yapılan bütün askeri-politik işlemler ve çabalar boşuna yapılmış olduğu anlamına gelmiyordu. Nitekim örgüt aracılığıyla yapılan işlemlerin sonucunda BDT ülkeleri kendi aralarında eski Sovyet döneminin idari sınırlarını ulusal sınırlar olarak kabul etmişler, yani birbirinden toprak talebinde bulunmamışlardır.363 Bunun yanısıra Sovyetler Birliği’nin askeri mirasının, cumhuriyetler arasında barışçıl yollarla paylaşılmasında da önemi büyüktür.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından BDT bünyesinde ortaya çıkan çoktaraflı diyalogların ana platformlarından birini de SSCB’den arta kalan ve Rusya topraklarının dışındaki silahlı kuvvetlerin, silahların ve altyapının paylaşımı oluşturmuştur. 1992 yılında Bişkek’te BDT üyeleri arasında imzalanan bir anlaşma ile üyelerin topraklarındaki silahlı kuvvetlerin altyapısı, silahlar ve teçhizatlar her cumhuriyetin kendi askeri mülkiyet hakkı kapsamında kabul edilmiştir.364 BDT ülkeleri arasında en büyük askeri miras sahibi iki ülke ise Kazakistan ve Özbekistan olmuştur.

Nitekim Kazakistan topraklarında yer alan 40. Ordu, SSCB’nin Afganistan’dan askerlerini çekmesi ile en modern zırhlı araçlar, uçaksavarlar ve füze bataryaları ile donatılmıştı. Özbekistan askeri kuvvetleri ise SSCB’den miras olarak devralınan 300’den fazla tank, 100’den fazla savaş uçağı ve 100 kadar helikopterdem oluşmuştur.365

Yukarıda da biraz üzerine durduğumuz gibi, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Sovyetler’den kalan askeri teknolojinin ve silahların en önemli kısmı, Orta Asya ülkelerinin topraklarındaydı ve bunlar bölge ülkelerinin kendi ulusal askeri kuvvetlerini oluşturmalarında temel dayanağı oluşturuyorlardı. Burada bir tek Tacikistan, Sovyetler’den neredeyse miras olarak hiç bir şey almamıştı.366 1992-1997 İç Savaşı’nın başlamasıyla birlikte, 1993’te imzalanan Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardımlaşma

363 V. Kamınin, op.cit., 151

364 a.yer

365 a.yer

366 Mihail Kalişevskiy, “Tsentralnaya Aziya: Voennıy Balans”, Fergana Haber Ajansı, 09.10.2012, http://www.fergananews.com/articles/7514, (17.06.2017).

108

Anlaşması sayesinde 201. Motorize Piyade Birliği Rusya’nın kontrolü altına girmişti.

Rusya ise Tacikistan’ın askeri birliklerinin kurulmasında birinci dereceden yardımcı olmuştur.367 Bu bağlamda Sovyetler’den kalma silahlardan başta Orta Asya cumhuriyetleri alabildiklerince fazla almaya çabalamışlardır. Fakat zamanla anlaşılmıştır ki daha yeni kurulan ulusal askeri birlikler için aldıkları bu silahlar çok fazlaydı ve üstelik söz konusu silahların hepsini kullanabilecek elemanları da yoktu.368 Başka bir deyişle, onlar söz konusu silah sistemlerini nasıl kullanacaklarıı bilmiyorlardı ve dahası aldıkları silahlar, kurulacak olan askeri kuvvetlerin kullanacağı miktardan çok da fazlaydı. Söz konusu büyük cephaneliklerin korunması ve bakımı büyük ekonomik yükler oluşturmuştu. Silahların bakımında yaşanan sorunlar ve kimi patlamalar cephaneliklerin yakınında yerleşen nüfus için açık bir tehdit oluşturmaya başlamıştır. Söz konusu patlamalar Özbekistan’da yaşanmıştır.369 Silahların belirli kısmı gerektiğinde onarım ve yedek olarak kullanmak için parçalara ayrılmış, silah fazlaları satılmış ve kullanılamaz durumundaki silahlar ise yok edilmiştir.