• Sonuç bulunamadı

2. 1. Genel Olarak Sevgiliye Ait İsimler

Halk şiirinde sevgililer toplum içinde yaşayan tiplerdir. Hayali değil gerçektir. Onu bir yolda, bir pınar başında yahut yaylada görmek mümkündür. Böylesine halkın içinde olan sevgililer içinde ismi sorulanlar ve söylenenler de vardır. Halk şiirinin somutluğunun bu yönü 19. yüzyıl âşık şiirinde de karşımıza çıkmaktadır. İncelediğimiz şiirlerde zaman zaman sitem edilen, ziyaret edilmek istenen, özlenen ve hâl hareketleri tasvir edilen bu isimler şunlardır:

Seyranî'nin şiirlerinde yalnızca iki isim geçmiştir bu isimler, özlenen ve kavuşmak istenen Elmas ile âşığın zaman zaman evine uğradığı ve bir zaman sonra yine uğramak istediği Dudu Sultan'dır.

Arzum kaldı Elmas kızda Şâd olayım bendin çöz de

(Seyranî s. 143/106-3).

Çoktan beri hânesine varmazım Dudu Sultân'ımı göresim geldi

(Seyranî s. 69/38-4).

Ruhsatî'nin şiirlerinde Fatma, Suna, Cennet, Döne, Dudu ve Mihri isimleri geçmektedir. Ruhsatî bilhassa Fatma ismini sıklıkla kullanmıştır. Fatma Ruhsatî'nin sıkça karşılaştığı bir sevgilidir. Her hâlini tasvir eder ve giyiminden kuşamından bahseder. Onun kendisine yüz vermemesine içerler. Fatma'nın da derdinin olduğundan dem vurur ve "Bu yara Fatma'yı alacak.” diyerek etrafındakileri uyarsa da söz dinletemez. Fatma'nın dışında zikredilen bir başka önemli isim ise Suna'dır. Üç yerde geçen Suna adlı sevgiliyi özlediğini belirtmiş ve rakiplerin sözünü dinlediği için ona sitem etmiştir. Ayrıca düğüne bir gün kala ölen Pembe Hanım da anılmıştır.

Sabahtan uğruma çıkı Gider iken suya Fatma Aklın idrâk eylemedi

Bu sendeki huya Fatma

(Ruhsatî s. 38/23-1).

Başında puldan ferayı Yükledim gamı kirayı Yakışır kutnu savayı Giyin usul boya Fatma

(Ruhsatî s. 39/23-2).

Saçına yakışır elmas Başına yakışır atlas Al hançeri başımı kes Korkarım ki kıya Fatma

(Ruhsatî s. 39/23-3).

Sürmeler çekmiş gözüne Kirpiğin dökmüş yüzüne Korkarım rakip sözüne İnana da uya Fatma

(Ruhsatî s. 39/23-4).

Kapısında olsam sâyi Destinden nûş etsem meyi Ruhsat görünmüyor deyi Acep nerde diye Fatma

(Ruhsatî s. 39/23-5).

Ölürsem Fatma’nın yoluna gömün Yad etsin Ruhsat’ın mezarı diye

(Ruhsatî s. 60. /47-4).

El vurman Fatma’ya Lokman karışmaz Bu yara Fatma’yı alacak dedim

(Ruhsatî s. 121/119-1).

Müptelâyım bahçenizde ötmeye Bülbül oldum güllerine Fatma’nın

(Ruhsatî s. 143/149-1).

Bir eşref saatte halk etmiş Mevlâ Şeker katmış dillerine Fatma’nın

(Ruhsatî s. 143/149-3).

Olanca emeğim gitti hebâya Zalım düşman metin girmiş araya Toplar kurmuş yollarına Fatma’nın

(Ruhsatî s. 143/149-3).

Kerem oldum dağı taşı dolandım Sâil oldum kapı kapı dilendim Bahar seli gibi coştum bulandım Karıştıkça sellerine Fatma’nın

(Ruhsatî s. 143/149-3).

Ruhsatî’yim bir acâyip hâl oldum Yana yana ocağında kül oldum Altın idim gümüş idim pul oldum Yana yana hâllerine Fatma’nın

(Ruhsatî s. 143/149-4).

Severim Suna'mı cândan cân gibi Gözlerimden akan yaşlar kan gibi Sevdiğimi gördüm bir ceylan gibi Düzülmüş gerdana teller sabahtan

(Ruhsatî s. 139/143-3).

Korkarım ki hasret kaldım Suna’ma Doğduğuma pişman oldum ağlarım

(Ruhsatî s. 116/113-1).

İlâhî rakîbin gözü kör olsun Acep kim öğretti Suna'mı vah vah

(Ruhsatî s. 66/55-1).

Birinizin adı Cennet Kul olmakta câna minnet Güzele bakması sünnet Gözüm kör ağzım mı eğri

(Ruhsatî s. 90/85-3).

Ruhsatî rakipler bu sene zâlim Sana senden oldu bu kadar zulüm İsmini demeye varmıyor dilim

Vermedi düşmanlar Döne'mi vah vah

Dedim ismin ne dedi Dudu Dedim kardaşın kaç, dedi yedi

(Ruhsatî s. 101/96-4).

Eşim gitti yetemedim ardından Geçemedim kızıl kanat yurdundan Ruhsatî de Mihrî’sinin derdinden Bulanmış da coşmuş deyü kınaman

(Ruhsatî s. 134/137-5).

Düğüncüler seçilecek Dâvette çay içilecek Yarın bayrak dikilecek Uyan Pembe Hanım uyan

(Ruhsatî s. 139/144-2).

Dadaloğlu'nun şiirlerinde geçen isimler ise şunlardır: Fadime, Eşe, Sultan, Suna, Kirez, Eşe Fatma, Anşa, Hûri, Senem. En çok zikredilen isim Mursaloğlu'nun kızı Fadime'dir. Zaman zaman ağlasa da nazlı ve şımarık bir tip olarak karşımıza çıkmaktadır. Fadime süslüdür, gülmeyi ve eğlenmeyi sever.

Fadime'den sonra en sık zikredilen sevgili ismi ise Eşe'dir. Eşe, Fadime'ye nazaran daha hüzünlüdür. Metinler incelendiğinde, saçları karışmış ve ağlar şekilde karşımıza çıkar. Zaman zaman düğünlerde halay çekse de karakteristik özelliği ağlamasıdır.

Diğer isimlerin belirgin özelliği yoktur. Ötesin fikrettim âhir zamâna Eller güler oynar ağlar Fadime

(Dadaloğlu s. 80/12-1).

Yürü bre Fadime sana ne dedik Ağ topuk üstünü döğüyor edik Mevla'm seni özeninen yaratık Ala gözü sürmelemiş Fadime

(Dadaloğlu s. 80/12-2).

Sallansın Fadime keyfine değme Kara kaş üstüne kirpikler eğme Ağ topuk üstüne kırmızı düğme Boğum boğum kınalamış Fadime

Fadime'yi dersen güzeller bâzı Değme yiğitler de çekemez nâzı

(Dadaloğlu s. 80/12-5).

Mursaloğlu’nun da sürmeli kızı Dağı taşı yakar gider Fadime

(Dadaloğlu s. 80/12-5).

Soyundum bir gece koynuna girdim Yoksa geri get mi dersin Fadime

(Dadaloğlu s. 80/12-6).

Söyletmeden al yanaktan öpesin Ağzı şeker dili şirin Fadime

(Dadaloğlu s. 80/12-3).

Var git Eşe'm sen ağlayı ağlayı

(Dadaloğlu s. 120/35-1, 2, 3, 4, 5, 6). Eşe'yi saranlar neylesin malı

(Dadaloğlu s. 120/35-2).

Eşe'm zülüfü telden seçilmez

(Dadaloğlu s. 120/35-3).

Eşe' m seni kara deyi yermezler Korkarım ki seni bana vermezler Küçükçınar, Kürecik'ten salmazlar

(Dadaloğlu s. 121/35-4).

Eşe'm çıkmış kapılarda salınır

(Dadaloğlu s. 121/35-5).

Şol Küçükçınar da dedenin yurdu Var git Eşe'm sen ağlayı ağlayı Giyinmiş kuşanmış durmuş halaya Karışmış kızlara Eşe de uygun

(Dadaloğlu s. 235/93-4).

Eşe Fatma'm döner oynar nâzınan

(Dadaloğlu s. 205/81-7).

Yeğin ekinin firezi Takım koymuşlar Kirez'i

(Dadaloğlu s. 149/49-3).

(Dadaloğlu s. 97/22-1). Sümbülleri, nazlı Anşa'm

Zülüfüne taktı m'ola

(Dadaloğlu s. 66/3-2-6).

Adını sorarsan Hûri'dir Hûri Tig-ı müstakimden uygun her yeri

(Dadaloğlu s. 407/160-5).

Benli Sultan mayaların katarlar

(Dadaloğlu s. 97/22-4).

Irast geldim servi boylu Senem'e Çift çift olmuş ebrûları bölünür Kömür gözlüm kaşındaki kara ne

(Dadaloğlu s. 83/14-2).

Benli Suna'm mayaların çeşti mi?

(Dadaloğlu s. 97/22-3).

Yeğin ekinin firezi Takım koymuşlar Kirez'i

(Dadaloğlu s. 384/151-2).

2. 2. Leyla

Leyla ile Mecnûn’un dillere destan aşkları gerek Divan edebiyatında mesnevi, gerekse de halk edebiyatında halk hikâyesi olarak yer almıştır. Sevgilinin vazgeçilmezliği, güzelliği, deli edecek kadar sevilmesi onu “Leyla” ismiyle adlandırmasına sebep olmuştur. Âşık ise bu hikâyenin erkek kahramanı “Mecnun”dur. Sevgilisinin peşindedir ve kendini dillere destan bir sevginin bu sıfatı gerçekten hak eden kahramanı olarak görür. Bu durumu incelediğimiz şiirlerde, Ruhsatî dile getirmiştir. Mecnun'u çöllere düştüğü için kınayanların haksızlığından dem vurmuş ve kendinin de Leyla'sının Mecnun'u olduğunu dile getirmiştir.

Leylâ deyü olmuş Mecnûn Her belâya olmuş memnûn Yanar ağlar mahzûn mahzûn Daha firkat istemez ha

(Ruhsatî s. 35/17-3).

Gönül bir Leylâ’nın gezer peşinde Gâh hayâlde görür gâhî düşünde Mecnun Leylâ için dağlar başında

Öz cânından geçmiş deyü kınamam

Benzer Belgeler