• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

3. KÂKÜL, PERÇEM

3. 1. Genel Olarak Kâkül, Perçem

“Kâkül ve perçem, tepedeki saç; tepeden öne doğru dökülen saç” (Onan 1998: 42) manasına gelir.

Haluk İpekten kâkülün alna dökülen, alında halkalanan saç; gîsû omuza dökülen saç, uzun saç, kadınların arkalarında saldıkları örgülü, örgüsüz uzun saç; mû(y)yun, kıl, saçın teli, saç; perçemin alna dökülen halkalanan saç, tepede bırakılan saç, püskül; turranın alna dökülen saç, lülelenmiş saç; külâle kıvırcık saç, kâkül, çiçek destesi anlamlarına geldiğini belirtmiştir (İpekten 2000: 175).

3.2. Kâkül, Perçem ile İlgili Teşbih ve Tasavvurlar 3. 2. 1. Gamlı

Kâkülün kırmızı yanakta gamlı olması, mecâz-ı mürsel sanatıyla saçın sahibinin başına gelen hâldir. Saç, ipek kâkül olarak nitelenmiştir; ama sevgilinin bunu kabul etmediği aşikârdır.

Deste kâkül al yanakta gamlıdır İpek kâkül değil tel dedi bana

(Ruhsatî s. 37/21-2).

3. 2. 2. Gerdana Dolanan

Sevgilinin saçı zaman zaman perçem şeklinde uzar ve gerdana değer. Gerdan beyazdır. Bu durum yani saçın gerdana dolanması ve iç içe geçmesi âdeta bir yasemini andırmıştır. Yasemin duvar dibinde yetişir ve çok güzel kokar. İki güzellik unsurunu aynı karede görmek bir başka teşbih unsuruna yol açmıştır.

Taramış perçemi pek şîrin olmuş Dolaşmış gerdana yâsemin olmuş

(Ruhsatî s. 214/239-3).

3. 2. 3. İpek Tel

Saç rengi, yumuşaklığı ve kıymeti hasebiyle ipeğe benzetilir. Kâkül de bu yönüyle ipeğe benzetilmiş ve âdeta sevgilinin kâkülünün her teli ipek ipek dokunmuştur. İpek kâkül tabiri kâkülün renk olarak sarı olmasıyla da alakalıdır.

Deste kâkül al yanakta gamlıdır İpek kâkül değil tel dedi bana

3. 2. 4. Kaşa Uygun Perçem

Sevgilinin yüzü en kıymetli yerdir. Bu kıymeti bazen mihraba yahut yaya benzetilen kaşlar süsler. Kaşların bu denli etkili ve güzel olduğu bir yüzde elbette zülüfler ve perçemler de bu kaşlar kadar can alıcı ve sevgilinin paha biçilmez güzelliğiyle tezyin olacaktır. Dadaloğlu bu hakikati tek mısrasında dile getirmiştir.

Zilifler perçemler kaşa da uygun

(Dadaloğlu s. 235/93-3).

3. 2. 5. Kesik Kâkül

Sevgililerin saçı ve kâkülü çoğunlukla uzundur. Bu uzunluk âşığın sevgilinin yüzünü görmesini engeller. Aşağıdaki metinde Ruhsatî'nin sevgilisi kâkülünü kesmiştir. Bu husus onun yüzünü sakınmadığını ve açtığını gösterir, üstüne üstlük şal giyinmiş ve zülüflerini de burarak karşısına çıkmıştır. Bu durum sevgilinin olağanüstü bir hâlde olduğunu gösterir. Ruhsatî de bu durumdan hareketle ve merakla niçin böyle giyinip kuşandığını ve kesik kâkülünün sebebini, kim için kestiğini sevgilisine sormuştur.

Böyle kâkül kesip zülüf burmayı İnce bele şalı kime düzüyon

(Ruhsatî s. 161/170-4).

3. 2. 6. Kıvrım Kıvrım

Sevgili zaman zaman saçlarını kıvrım kıvrım yapar. Bu, aslında o saçın doğasında da vardır. Dadaloğlu, bu durumu sevgilide aranan güzel bir özellik ve bir tercih sebebi saymıştır.

Kâkül kıvrım kıvrım eğri baş gerek

(Dadaloğlu s. 176/64-1).

3. 2. 7. Perişan

Kâkülün perişan olması, hakikatte sevgilinin hâlet-i rûhiyesinin tezahürüdür. Perişan olan saç, sevgilinin kalbinin de perişan olması manasına gelir ki, bu perişanlık âşığı da perişan eder. Seyranî’de tespit ettiğimiz bu hususta sevgili perişan olan kâkülünü yüzüne dağıtmıştır ve bu durum onu her gören âşığı daha da perişan etmektedir.

Perîşan kâkülü ruhsâra atar

3. 2. 8. Rüzgâr Alan Kâkül

Ruhsatî'nin şiirinde geçen bu tasavvurda sevgili artık bir başkasının yâri olmuştur. Bu durumda onun saçının bir telini bile görmek artık kabil değildir. Rüzgâr estikçe sevgilinin saçının kokusu gelir ve âşık artık buna katlanmak zorundadır.

Nazlı yârin kâkülünü yel almış Dediler ki sevdiğini el almış Dertlilere baş ben oldum ağlarım

(Ruhsatî s. 116/113-2).

3. 2. 9. Taranmış

Perçemin taranmış ve bakımlı şeklini anlatır. Bu husus sevgilinin saçına şirinlik katmıştır.

Taramış perçemi pek şîrin olmuş Dolaşmış gerdana yâsemin olmuş

(Ruhsatî s. 214/239-3).

3. 2. 10. Yaşmaktan Çıkan Kâkül

Sevgili güzelliğini değişik örtülerle saklar. Bu örtülerden biri de yaşmaktır. Zaman zaman da bu yaşmaktan görünen saç âşıkları meftun eder.

N-olur kâkülleri yaşmaktan çıkar

(Ruhsatî s. 231/258-2).

3. 2. 11. Yasemin

“Yasemin, klasik Türk şiirinde yumuşak dokulu, beyaz ve sarı çiçekli, güzel kokulu ve tırmanıcı özellikleriyle dikkat çekmiştir. Bu bitkisel özellikleriyle bağlantılı olarak yaseminin klasik Türk şiirindeki temel işlevi, aşağıdaki tablodan da anlaşılacağı gibi, sevgili ve sevgilinin saçı, zülfü, yüzü, yanağı, sînesi, teni gibi uzuvlarıyla benzerlik ilişkisine dayanır.” (Bayram 2007: 214).

“Güzel kokusundan dolayı zülf yasemine benzetilir.” (Erdoğan 2013: 163).

Gerek güzel kokusundan, gerekse renginden ve letafetinden dolayı perçem yasemine benzetilmiştir. Yaseminin renginin sarı ve beyaz olduğu düşünüldüğünde bu benzetmenin daha ziyade gerdanla alakalı olduğu görülecektir. Bir diğer husus ise sevgilinin perçeminin sarı olması ihtimalidir. Ak gerdan üzerine âdeta tırmanıyor gibi dolanan ve mis kokusuyla âşığı cezbeden yasemin tasavvuru, Ruhsatî'nin şiirinde geçmektedir.

Taramış perçemi pek şîrin olmuş Dolaşmış gerdana yâsemin olmuş

(Ruhsatî s. 214/239-3).

3. 2. 12. Yüze Değen Kâkül

Sevgilinin en değerli hazinesi yüzüdür. Kâkülleri zaman zaman alna, gerdana ve kaşa değdiği gibi yüze de değer. Yüze değen kâkül hazineyi korunan bir yılan gibidir ve sevgilinin güzelliğini gölgelemektedir. Aşağıda bu husus dile getirilmiştir. Kâkülün perişan olması yüze değmesiyle açıklanabilir. Kâkül tabii şartlarda yüzü görmez, uzaktan ve kısmen görür, yüze değen kâkül ise yüzü bizzat ve yakından görmüş onun ışığı ve güzelliğiyle perişan olmuştur.

Perîşan kâkülü ruhsâra atar

(Seyranî s. 91/61-3).

Benzer Belgeler