• Sonuç bulunamadı

Servet, kişinin belirli bir anda sahip olduğu tüm iktisadi mal varlığıdır ve ödeme gücünün göstergelerinden biridir. Servet vergileri ile kişinin geliri dışında sahip olduğu bu iktisadi mal varlığı vergilendirilmeye çalışılmıştır.

Servet vergileri tüm servet üzerinden alınan vergiler ve belirli servet unsurları üzerinden alınan vergiler olarak sınıflandırılabilir.

Servetin tümü üzerinden alınan vergiler de periyodik genel servet vergileri, bir kez alınan servet vergileri ve servet devri vergileri olarak ayrılabilir.

Periyodik genel servet vergileri her yıl tekrarlanan ve gerçek ve tüzel kişilerin toplam serveti üzerinden alınan vergilerdir. Bu vergi kişiselleştirilmiş subjektif bir vergi özelliği gösterir. Yani en az geçim indirimi, artan oranlılık gibi araçlar bu verginin uygulanmasında kullanılabilir. Bu ise iktidar kuralının gerçekleştirilmesinde etkili bir vergi olduğunu gösterir. Bir kez alınan servet vergileri ile kastedilen olağanüstü servet vergileridir. Bu vergi ile amaçlanan savaş, ekonomik kriz gibi durumlardan yararlanarak servet edinen kişilerin servetlerinin vergilendirilmesidir. Devri servet vergilerine örnek olarak ise veraset ve intikal vergisini verebiliriz. Veraset ve intikal vergileri ölüm veya bağış gibi nedenlerle ortaya çıkan vergilerdir.

Tüm servet üzerinden değil sadece servetin belirli öğeleri üzerinden alınan vergilere örnek olarak gayrimenkul üzerinden alınan bina, arazi vergisi ve menkul mallar üzerinden alınan motorlu taşıtlar vergisi verilebilir.

Yansıtılabilmeleri söz konusu olmayan servet vergileri, gelir vergisi ile beraber gelir dağılımının denkleştirilmesi açısından kullanılabilecek çok uygun araçlardır. Asgari servet indirimi, artan oranlı tarife gibi kurumları olan şahsi genel servet vergisi ile veraset ve intikal vergisi, servet ve aynı zamanda gelir dağılımını denkleştirici etki yapar.30

Şimdi başlıca servet vergilerinden bina, arazi ve veraset ve intikal vergilerini inceleyelim.

2.4.1.Bina Vergisi

Bina vergisi binanın değeri üzerinden alınan bir vergidir. Emlak vergisi içersinde yer almaktadır. Sahiplerince beyan edilen kıymetler üzerinden her yıl tahsil edilen sabit oranlı, objektif bir vergi niteliğindedir.

Ülkemizde bina vergisi ile ilgili matrah, Maliye ve Gümrük Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın ortak olarak tespit edecekleri bina metrekare birim maliyet bedellerine uygun belirlenmiş bina maliyet bedelinden düşük olmamalıdır.31

Bina vergisinin gelir dağılımı üzerindeki etkisi, binaların çeşitli gelir grupları arasındaki dağılımına bağlıdır. Genellikle binaların büyük bir kısmı yüksek gelir gruplarına aittir. Eğer vergiye matrah olan kanuni kira veya gayrisafi iratlar gerçek rayiçlere uygunsa, bina vergisi için yüksek ölçüde istisna ve muaflıklar uygulanmıyor ve bina vergisinin gelir vergisinde mahsubu mümkün(Bina vergisi mükelleflerinin aynı zamanda gelir vergisine tabi olması durumunda) değilse, bina vergisinin gelir dağılımını eşitleyici yönde etkilediği kabul edilebilir.32

30 Salih Turhan,1993, s.272.

31 Şerafettin Aksoy, Kamu Maliyesi, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1991, s.394. 32 İsmail Türk, 1969, s.297.

2.4.2.Arazi Vergisi

Arazi vergisinde matrah sahip olunan arazinin değeri veya yüzölçümü olabilir. Arazi vergisi de bina vergisi gibi emlak vergisi içinde yer alır ve sahiplerince beyan edilen kıymetler üzerinden her yıl tahsil edilir. Tarifesi sabit oranlı ve objektif bir vergi niteliğindedir.

Eğer vergi yüzölçümü üzerinden alınıyorsa ve tarımsal işletmelerden pek çoğunun küçük işletmeler olması halinde, bir yandan küçük işletmelerin rantabl olmaması, diğer yandan ise yüzölçümü her çeşit tarımsal faaliyette ve toprakta aynı geliri temsil etmediği için alınan vergi ile gelir eşitsizlikleri daha da artabilir. Diğer taraftan, vergi arazinin değeri üzerinden alınıyorsa, bu değerin arazinin sağladığı gelirden türeyen bir değer olduğu kabul edilebilir. Ancak, bu varsayımın doğru olabilmesi için arazi tahrirlerinin sıhhatli ve yakın bir tarihte yapılmış olması gerekir.33

Bu durumda arazi vergisi dolaylı bir şekilde gelir vergisi haline dönüşür. Bu nedenle, arazinin değeri üzerinden alınan vergiler büyük işletmeleri müterakki (artan oranlı) olarak vergilendirirse gelir dağılımındaki eşitsizlikleri düzeltici etki yapar. Bu yüzden bu yapıda bir arazi vergisi, az gelişmiş ülkelerde tarım sektörü için tavsiye edilmektedir. Ancak, bu ülkelerde tarım sektöründe toprak dağılımının büyük bir dengesizlik yapısı arz etmesi ile birlikte, değer üzerinden alınan arazi vergilerinin matrahının vergi tahrirlerinde pek düşük tespit edilmiş olması, bu vergiden söz konusu ülkelerde geliri denkleştirici yönde yararlanılmadığı, aksine gelir dağılımını eşitsizlik yönünde bozduğu sonucuna varmamıza yol açmaktadır.34

2.4.3.Veraset ve İntikal Vergisi

Ölen bir kişinin servetinin tamamını veya bir kısmını miras veya vasiyet yoluyla başkasına geçirmesiyle “veraset vergisi” , hayatta olan bir kişinin servetini

33 Salih Turhan, 1982, s.94-96. 34 İsmail Türk, 1992, s.312-313.

ivazsız (karşılıksız) olarak bağış yoluyla başka bir kişiye geçirmesiyle “intikal vergisi” ortaya çıkar.

Verginin yükümlüsü veraset yoluyla ve karşılıksız bir biçimde mal edinen kişidir. Veraset ve intikal vergisinin tarifesi advalorem bir tarife olup intikal eden servetin değeri yükseldikçe bu değere uygulanan oranda artmaktadır. Yani artan oranlı bir tarifedir. Ayrıca veraset yoluyla intikal eden servetin, murisin akrabalık derecesine göre değişmesi(akrabalık derecesi uzaklaştıkça matraha uygulanan oranın yükselmesi) tarifede iktidar kuralını gerçekleştirmede kullanılan ayırma aracından da yararlanıldığını göstermektedir.35

Vergiden kaçınma imkanlarının ortadan kaldırılması bakımından bu iki verginin birlikte uygulanması zorunludur. Aksi halde, örneğin, sağ olan kişiler arasında hibede bulunmak suretiyle mal transferleri intikal vergisine tabi tutulmazsa, servetler sağ olan kişiler arasında intikal ettirilerek veraset vergisinden kaçınma mümkün olabilecek; veraset vergisinin olmaması halinde ise intikal vergisinden kaçınma imkanı söz konusu olacaktır.36

Veraset vergisinin amacı, servet birikimlerini sınırlamaktır. ABD’de vergiden kaçınma fırsatlarının çokluğundan dolayı bir uzman bu vergiyi “gönüllü vergi” olarak adlandırmıştır. Uzmana göre bu vergi, ölümü için çocuklarına yeterince uygun planlar yapamayan kişilerin ödediği bir vergidir. Varlıklarını ölümden önce çocuklarına intikal ettiren kişi, bu verginin ödenmemesini sağlamış olur. Örneğin, evli bir çift her çocuğuna yılda 20.000 dolar transfer edebilir. “Çocuklar genelde ana babalarından daha düşük vergi dilimlerinde olduğundan, bu tür transferler devletin gelir vergisinden sağladığı hasılatı da azaltır. Douglas Bernheim isimli iktisatçı, gelir vergisindeki hasılat kaybının en az veraset vergisinden sağlanan toplam hasılat kadar

35 Aykut Herekman, 1989, s.101. 36 Şerafettin Aksoy, 1991, s.397.

büyük olduğu sonucuna varmıştır. Veraset vergisinin net geliri bu yüzden ihmal edilebilir ölçüde küçük olabilir.”37

“Vergilendirme yoluyla gelir dağılımının etkilenmesinde veraset vergisi ve intikal vergisi önemli bir rol oynar. Veraset vergisi servet dağılımında bir dereceye kadar bir dengeleşme sağlar; bu ise servet hasılalarından elde edilen gelirlerin, belirli kişiler ve ailelerde tek yönlü toplanmasının biraz azalması nedeniyle, gelir dağılımı üzerinde tekrar denkleştirici bir etkiye sahip olur.”38

Veraset ve intikal vergilerinin asıl amacı, devlete gelir temin etmekten çok, servet dağılımını denkleştirmektir. Verginin servet ve gelir dağılımını denkleştirici bir etki yapması için, verginin istisna hadlerinin az, vergi tarifesinin yüksek olması gerekir. Ayrıca, terekedeki gayri menkullerin değer tespitinin tapu sicilindeki kayıtlı değerler üzerinden değil, piyasadaki rayiç değerler üzerinden yapılması istenen amaca uygun düşer.39