• Sonuç bulunamadı

1851 Londra Dünya Sergisi’yle beraber, Endüstri Devrimi ile geri plana itilen, sanat eserlerinin önemi yeniden artmıştır. Estetik ve işlevselliğin ilişkisi tartışılırken, dünya Sergileri bu arayışta önemli platformlardı. 19. yüzyılda bütün ihtiyaç malzeme ve gereçlerinin sanatsal bir şekilde tasarlandığı görülür. Bu konuda zevk Fransa’nın yarattığı çizgide ilerliyordu. Viyana Dünya Sergisi ile amaçlananlardan biri de bu Fransız etkisini kırmaktı.

Bu dönem zaten şark modasının Viyana’da en güçlü olduğu dönemdi. Şark ve İslam stillerinin elemanları historisizmin paletinde yer alıyorlardı. Viyana Dünya Sergisi’nde Şark o döneme kadar en kapsamlı şekilde temsil edilirken buradan öğrenilen süslemeler ve motifler de bu palet içinde yer alabilecekti.

Viyana’ya gelindiğinde ise, bu sergide endüstri ve sanatın birbirini dengeleyen iki unsur olmalarının üzerinde durulmuştur. Bunu sağlamak için sergi alanının doğusunda Sanat Salonu ve iki daha ufak köşkün oluşturduğu Sanat Meydanı tasarlanmıştır. Sergide 6600 sanat eseri yer almaktaydı. Bu eserler arasında Japonya hariç batı ülkeleri dışındaki ülke eserlerine yer verilmemiştir. Eserler iki-üç sıra halinde yerden tavana kadar duvarları kaplıyorlardı.

Daha çok resim ve heykellerin sergilendiği bu salonlardan kuzey de yer alan “Pavillion des Amateurs”de mimarlığa yer verilmişti. Burada daha önceki dünya sergilerinde de yer almış olan, Viyana Ringstrasse ve çevresinde planlanan binaların plan, eskiz, modelleri yer alıyor, mimarları Heinrich von Fertsel, Emil von Förster, Theophil von Hansen, Moritz von Löhr, Friedrich Schmidt, Gottfried Semper, Alexander von Wielemans ve serginin de mimarı olan Karl von Hasenauer salonda bulunuyorlardı. Üniversite, Belediye Binası, Borsa, Parlamento ve Güzel Sanatlar Akademisi gibi görkemli yapılara sergide öncelik verilmişti. Hofburg ve Müzeler Meydanı’nı Ring’de bağlayan zafer takı şeklindeki ek yapının Hasenauer ve Semper tarafından tasarlanan modeli özellikle ilgi görüyordu (Pemsel, 1989, 65-69).

Ülkelerin otantik konut yapılarını dünya sergisi alanına taşımaları fikri sergi programında yer alıyordu. Bu örnekler sadece bu konutların orijinal durumları değil, ideal halleri olmalı ve düzenlenişleri de ülkelerin iklimleri ve doğal özelliklerini, ulusal ihtiyaç ve alışkanlıklarını göstermeliydi.

Daha önceki sergilerde yer almış olan ve Endüstri Devrimi’nin getirdiği değişimlerin mimarideki göstergelerinden biri olan işçi konutu temasına Viyana’da yer verilmemişti. Bunun sebebi, ihtiyaç yapılarının sanatsal biçimlenme ve ekonomi açısından önemli örnekler olmamalarıydı.

Gene sergi programında yer alan ve içinde araç gereçlerin de bulunduğu çiftlik evleri ise büyük ilgi gördü.

Aynı Şekilde Şark Mahallesideki konutlar serginin en çok ziyaretçi çeken bölümlerindendi (Pemsel, 1989, 69-71).

Dünya sergisi programında eğitim ve eğitim yapılarının yer alışı serginin sivil yönünün bir göstergesidir. Halkın eğitimi, kalkınma için ekonomik güçten sonra en önemli gerekliliklerden biriyken, sosyal prestij için de önde giden koşullardandı. Viyana Dünya Sergisi’nde eğitim başlığının altına okul dönemine kadar olan çocukların ve erişkinlerin eğitimleri de eklenmiştir. O dönemde yeni yeni gelişmeye başlayan “kreş ve kindergarten”lar düşünülürse, serginin bu programı pedagojide büyük bir ilerlemeyi gösterir.

Kadın işlerine ayrılan bölüm, kadınların pedagoji, ekonomi, sanatsal ve edebiyattaki yerlerine dikkat çekmek ve böylece eğitimlerinde gereken reformlara yol açmak amacını taşıyordu (Pemsel, 1989, 71-74).

4.1.6. Jüri

Sergi içinde yer alan eserleri grupları içinde değerlendiren ve madalyalarla ödüllendiren bir jüri geleneği dünya sergilerinin başından beri yer almıştır. (Şekil 4.23) 24. grup olan “Exposition des Amateurs” hariç bütün eser gruplarının bir jürisi vardır. “Pavillion des Kindes” (Çocuğun Köşkü) ve Kadın İşleri jürilerinde kadınlar da görev alabilmektedir. Ülkelerin bu jürilerde görev alacak üye sayıları, sergiledikleri eser sayılarına göre belirlenir (Wiener Zeitung, 1873, 21 Şubat).

Şekil 4.23: Jürinin Sevinç ve Çileleri “Balıklar – Elektrikli Aletler – Üflemeli Çalgılar – Tütün – Bira” (Figaro, 12 temmuz 1873)

Jürinin toplantıları ve seminerler için sergi alanında bir köşk inşa edilir. Bu köşkün daha serginin açıldığı ilk günlerden itibaren toplantılar ve görüşmeler nedeniyle kullanılmaya başlanacağı bildirilir (Illustrirtes Wiener Extrablatt, 1873, 24 Mart). (Şekil 4.24)

Şekil 4.24: Illustrirtes Wiener Extrablatt, 24 Mart 1873

Sergi boyunca jürinin seçtiği ürünlere verilecek olan madalyaların malzemeleri altın, gümüş ve İngiliz madeni olarak belirlenir. Altın madalyanın bir yüzünde İmparator, diğer yüzünde Endüstri Sarayı ve Rotunda bulunurken, gümüş madalyalarda gene İmparator ve İmparatorluk köşkü yer alıyordu. İngiliz madeninden olan madalyalarda ise İmparator’un arkasında Rotunda resmedilmişti (Morgen-Post, 1873, 13 Nisan). (Şekil 4.25)

Şekil 4.25: Sergi Madalyaları (Wörner, 11)

Madalyalar; bilime ve insanlığa yapılan hizmetlere verilen Onur Madalyası, dallarında daha önceki sergilere göre ilerleme gösterenlere verilen İlerleme Madalyası, ürünlerin kalitesi üzerinden verilen Görev Madalyası, sanat eserlerine verilen Sanat Madalyası, endüstri ürünlerinin renk ve tasarımlarına verilen Beğeni (Geschmack) Madalyası, eser yapımının herhangi bir evresinde çalışanlara verilen Katkı Madalyası ve Hizmet veya İlerleme Madalyasına layık görülmeyen, fakat gene de değerli bulunan eserlere verilen Tasdik Madalyası idi (Wiener Zeitung, 1873, 14 Şubat).

Nisan ayında jürilerin başkan ve başkan yardımcıları belli olur. Osmanlı Devleti’nin üyeleri yedinci grup olan “Deri ve Kauçuk Endüstrisi” jürisinde başkan yardımcılığı, yirmibirinci grup olan “Ulusal Konut Endüstrisi” jürisinde başkan olarak görev alırlar (Wiener Zeitung, 1873, 2 Nisan). Bu jüriler ve üyeleri Haziran ayı içinde gazetelerde yer alır (Weltausstellungs-Zeitung, 1873, 22-24 Haziran, Neue Freie Presse, 1873, 29 Haziran). Aynı ay içinde ise jüri üyelerinin seçiminde göz önünde bulundurulacak kriterler tartışılır. Ülkelerin adına kendi vatandaşlarından olmayan kişilerin jürilerde yer alıp alamayacağı tartışılır. Osmanlı İmparatorluğu’nun üyelerinin çoğunluğunun Avusturyalı ve diğer ülke vatandaşlarından olmasıyla başlayan tartışma, çoğunluğun, bu tarz üyelerin varlığını kabul etmesiyle, Baron Schwarz’ın itirazına rağmen, kabul edilir.

Toplantıda tartışılan ikinci madde jürilerin Almanca’yı resmi dil olarak kullanıp kullanmamalarıdır. Bu serginin Almanca konuşulan topraklar üzerinde yapılan ilk dünya sergisi olması sebebiyle bu konuda ısrar edilirken, yabancı bir jüri üyesinin,

kibarca, Alman jüri üyelerinin zengin dil bilgileri sayesinde yabancı üyeler için böyle bir fedakarlık yapabileceklerini söylemesi üzerine hem Almanca, hem de Fransızca’nın kullanılmasına karar verilir.

Farklı gruplardaki üyelerin diğer grupların çalışmalarına katılabileceği de konuşulur, fakat grupların aynı zamanlarda serginin farklı noktalarında çalışacak olması sebebiyle bunun zorluğu belirtilir.

Verilecek madalyaların materyalleri konusunda da, madalyaların kendi değerlerinin değil manevi değerlerinin önemli olması gerektiği kararına varılır (Weltausstellungs-Zeitung, 1873, 27 Haziran).