• Sonuç bulunamadı

es-Secde, 32/5. 67

Aliya İzzet Begoviç, Doğu Batı Arasında İslam, Türkçesi Salih Şaban, Nehir Yay.İstn. trz. 68

s. 74.

Yukarıda sema'nın gerek lügat manasını gerek Kur'an evreni içerisinde yüklendiği manaları ve gerek ne olabileceği hususundaki çağdaş alimlerin görüşlerini sunduk. Biz şimdi bütün bunlardan hareketle kanaatimiz çerçeve-sinde meleklerin meskenleri, bazı gaybî tasarruflerin yeri ve Hz. Peygamber miraca çıkınca69 karşılaştığı semanın ne olabileceği hususunu irdelemeye çal ışacağız.

Semanın ne olabileceği hususunda hem Kura'nın nasslarını zorlama ma-nalarla karşı karşıya bırakmadan hem hadiste geçen ifadeleri nazar-ı dikkate alarak hem de bu günkü astronomi sahasında kaydedilen gelişmeleri göz önünde bulundurarak kabul edilebilirlik şansı olan ihtimallerin şunlar olduğu-nu düşünüyoruz:

a- Galaksilerden ve içinde yer alan yıldız ve gezegenlerden ibaret olan gök cisimlerinin yer aldığı tüm gök evreni birinci sema, diğer alt ı semanın bundan sonra geldiğini kabul eden görüş. Bu evvel emirde uzak bir ihtimal gibi görünse bile ancak duyularıyla kavrayabilecekleri veya aklî yöntemlerle anlayabilecekleri fizikî delillere muhatap olan insanlara karşı gök cisimlerinin Kur’an’da sıkça Allah' ın birer kudret ve vahdaniyet delili olarak dile getirilme hususu bunu kısmen teyit etmektedir. Özellikle “Eğer yer yüzündeki ağaçla-rın tümü kalem ve deniz de ard ndan da yedi deniz daha eklenerek (mü-rekkep) olsa, yine de Allah’ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez” 70 ayetinin ifade ettiği Allah'ın ilim ve kudretinin sonsuzluğu ve mülkünün de buna münasip bir şekilde çok geniş olmasının uygun olduğu gerçeği düşünülürse bu ihtimalin akla fazla uzak olmadığı anla şılır. Bu takdirde sahih hadislerde bahsi geçen sema kapı larının nerede olduğu problemi ortaya ç kar. Buna karşı sema kapılarının manevi ve metaf zikî olduğunu söyleme imkanı doğar.

b. Semaların yedi katının fizik dünyasında maddi duyularla varlıkları du-yulamayan ve saptanamayan manevi/metafizik birer varlık olduğunu, mahiyet-lerinin bizce meçhul olduğunu ve fizikî ölçüm ve aygıtlarla buna ulaşılamaya-cağını kabul etmek. Bu takdirde sema ile ilgili kitap ve sünnet nasslarında yer alan ve evvel emirde maddi varlıklar olarak anlaşılan "Ebvab" (kapılar), "Sakf' (dam), "şidad" (sağlam ve metin olanlar) ve "bina etme" gibi ifadelerden

Sema hadisi için bkz. Buhari, enbiya/5,22; Taberi, Muhammed b. Cerir, Cami’u’l-Beyan an 69

Te’vili Ayi’l-Kur’an, Daru’l-Fikir, Beyrut 1988, IX. 3-5, 11-13; Yaz r, Hak Dini, V. 3146.

Buhari’nin uzunca rivayet ettiği mirac hadisinde semanın mahiyeti hakkında hiç bir detay bilgi yoktur. Hadiste semalarla ilgili sadece semanın sayısının yedi, semanın kapılarının oldu-ğu, bu kapılarda görevli meleklerin bulunduğu ve melek ve pey ً◌amberlerin ruhları gibi bazı ruhani/manevi varlıkların o semalarda var olduğu hususlar yer almaktadır.

Lokman, 31/27. 70

metafizik semalarla ilgili metafizik hususlar anlamak ve bu hususları o özel dünya içerisinde değerlendirmek gerekir. Tıpkı meleklere atf edilen kanatları71 da meleklerin metafizik yapıları içinde değerlendirdiğimiz gibi.

İşin hakikatini Allah’ın engin ilmine havale ederek kulluğun ve imanın gerektirdiği "teslimiyet" espirisi içinde bunu kabul etmekle beraber - kısa ve kıt da olsa - bilgimizin bize yüklediği "sorumluluk" bilinci içerisinde şunu demek durumundayız: Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Kur'an nasslarını hiç zorlamadan ve onları sağa sola bükmeden Kur’an'ın dünya ile ahiretin ve gayb ile şehadet aleminin (fizikle fizik ötesinin) yerine göre ince tefsilatını bile nazara veren zengin mana yapısı ve geniş anlamlar mozaiği içerisinde "se-ma/semavat" kelimesini diğer üç mananın uygun olmadığı bağlamlarda

“gaybî" (fizikötesi) bir(er) varlık olarak kabul etmek ve ontolojik yapıların metafizik evreni içerisinde değerlendirmek en tekellüfsüz manadır.

Sonuç

Çağımız kendine özgün özellikleri olan bir çağdır. Daha evvel epistemo-lojik yapıyı büyük ölçüde yönlendiren ve genel maarif ve kültürün içinde önemli bir yer tutan mitolojik, hurafeci ve israili düşünsel yapı ve bakış açısı asrımızda erimiş durumdadır. Yerini daha sağlıklı bakış açılarına bırakmış tır.

Evrenin yaratılışını konu edinen yeni kozmolojik bakış açıları, gelişen ve büyük bir kısmı deneye dayanan bilimsel veriler sayesinde daha sağlam zemi-ne oturmakta ve daha tatmin edici olarak bilim çevreleri tarafından karşılanmaktad ır. Bu itibarla Kuran'da yer alan yaratılışı konu edinen bazı kelime ve kavramlar Kur'an'ın umumi bağlamına, kendi epistemolojik yapısı-na aykırı olmamak ve başkasnı taklit etme kompleksine düşmemek kaydı ile yeni ilmi veriler ışığı nda yeniden tahlil etme zarureti izahtan varestedir. Hiç kuşkusuz eski kitabiyatta bolca yer alan ve ontolojik yapıları çokça israiliyyat ve mitolojik anlatım biçimleriyle anlatılan kavramların başında "sema" kav-ramı gelmektedir. Klasik anlatım biçimleri olsun yeni yorumlama biçimleri olsun "sema" ile ilgili birçok şey söylenmiş ve yazılıştır. Gerek Kur'an'ın bazı ifadeleri olsun gerekse Sahih sünnetin verileri olsun her ikisi de bizim, Allah-'ın büyük tasarruflarının merkezi, kendilerine kevnin idaresiyle ilgili büyük görevler tevdi edilen meleklerin meskeni, yapısı sağlam ve kat kat olan, girin-tisi ve çıkıntısı bulunan muazzam bir dünya ile karşı karşıya olduğumuzu bildirmektedir. Böylesine yoğun bir şekilde Kur'an'ın ilgisine mazhar olan bir yapıyı elbette biz basit ve üstünkörü izah tarzlarıyla geçiştiremeyiz. Konunun detayına inerken bir yandan Kur'an'ın nasslarına aykırı düşmemek bir yandan

Fat r, 35/1. 71

da bu günkü ilmî verilerin tekzip edeceği çelişkili bir duruma düşmemek durumundayız. Her iki durumu göz önünde bulundurarak şu sonuca vardık:

Sema kelimesi, Kur'an'ın farklı bağlamlarında değişik manalara gelebile-ceğinin yanı sıra Meleklerin meskeni, ilahi tasarrufların merkezi ve sünnette Hz. Peygamberin Miraç gecesinde gezinti yaptığı bildirilen ve Kur'an'da yaratılışlarına ve rollerine kesin vurgu yapılan semalar, olsa olsa melek, cinn, cennet ve cehennem gibi birer gaybî varlıklar olup gayb alemini oluşturan birer yapı taşlarıdır. Onları gaybî birer varlık olarak kabul etmek belki riski en az olan ihtimaldir ve böyle kabul etmek bizce en sağlıklı tavırdır. Hakikati Allah daha iyi bilir. Kıt ve kı sa bilgimiz bu kadarına ulaşabilir.

KADERLE İLGİLİ ÜÇ HADÎSİN