• Sonuç bulunamadı

3.2. İMALAT SANAYİ VE YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI

3.3.2. Sektörün Zayıf Yönleri

 Gıda Sektörü:

 Sanayide teknoloji üretimi ve uygulama için gerekli ara elemanın ve ileri teknoloji alanlarında araştırmacı insan kaynaklarının yetersizliği, eğitim ve uzmanlaşma açısından olumlu yapının olmaması

 Ülkemizdeki gıda işletmelerinin genel olarak küçük ve orta ölçekli olması nedeniyle, bu işletmelerin birçoğunun yeterli sermaye yapısına erişiminin, Ar-Ge faaliyetlerinde bulunmasının ve modern teknik ve teknolojileri kullanma imkanlarının kısıtlı olması

 Vergi oranlarının yüksek ve orantısız olması

 Sermayenin ve temel girdilerin maliyetlerinin yüksekliği (Türkiye en pahalı sanayi elektriği kullanan ülkelerden biridir. Örneğin, Türkiye’de 2008 yılının ikinci çeyreğinde sanayide elektrik satış fiyatı 12,6 cent/kwh iken ABD’de 6,6 cent/kwh, Kore’de 5,9 cent/kwh ve İsviçre’de 9,7 cent/kwh olmuştur.157)

 Yatırım ortamında belirsizlik  Marka yaratmada yetersizlik

 Kalite ve çevre bilincindeki eksikler

 Gıda sektörünün en büyük sorunu, kayıt dışılık ve güvenilir olmayan tarım istatistikleridir. Yetersiz denetim ve kayıt dışılığın; bir taraftan üretimin kalite ve güvenilirliğini azaltırken, gıda güvenliği gereklerini yerine getiren ve bu doğrultuda yaptıkları yatırımlar ile ek maliyetler üstlenen işletmeler ile getirmeyenler arasında haksız rekabete neden olması ve fiyat istikrarını bozması

 Bürokrasi ve mevzuatın modern bir yapıda olmaması  Profesyonel sayısı ve anlayışındaki yetersizlikler

157 Oğuz Türkyılmaz, “Türkiye’nin Enerji Durumu”, s.3,

 Makro ekonomik istikrarsızlık

 Sektörel sanayi politikası ve strateji eksikliği  Teknolojide dışa bağlılık

 Üniversite-sanayi işbirliğinin zayıflığı ve araştırma sonuçlarının ticarileştirilememesi, gıda sanayi ile bilimsel araştırma kurumları arasında sorun çözümü, yeni teknolojiler ve ürün geliştirmeye yönelik yeterli işbirliğinin bulunmaması ve yetersiz Ar-Ge kültürü

 Altyapı yetersizlikleri, çeşitli izinlerin verilmesinde ve denetimdeki yetki karmaşası nedeniyle sektörde etkili ve yeterli sıklıkta denetim gerçekleştirilememesi

 Uluslararası ölçekte de denetim yetersizliğinin olması

 Gıda sektöründe faaliyet gösteren işyeri ve çalışan sayısı, çeşitli kayıt ve kaynaklara göre değişmektedir. Buna, sınıflandırmadaki farklılıkların ve sektördeki kayıt dışı oranının yüksekliğinin neden olması

 AB gıda güvenliği gerekliliklerinin yeterli ölçüde yerine getirilmemesi nedeniyle, Türkiye’nin en önemli ticari ortağı olan AB’ye ihracatta halihazırda önemli sorunlar yaşanması ve işletmelerin büyük engellerle karşılaşması

 Türkiye’nin gıda güvenliği koşullarına uyum sağlaması durumunda bile, yapısal sorunlar sonucunda ortaya çıkan düşük verimlilik ve yüksek üretim maliyetleri nedeniyle, AB ürünleri ile rekabet etme şansının düşük olacağının öngörülmesi

 Gıda sanayinin temel hammaddesini tarımsal ürünler oluşturduğu için, gıda sektörü ile tarım sektörü sıkı bir ilişki içerisindedir. Tarım sektöründe uygulanan politikalar ve yaşanan problemlerin gıda sektörünü doğrudan etkilemesi

 Tarım ve hayvancılığın yapısal sorunlarından dolayı sanayiye uluslararası fiyatlar ve kalite standartlarında, yeterli düzeyde ve sürdürülebilir bir şekilde bitkisel ve hayvansal hammadde temininin gerçekleşememesi ve bu durumun, sanayinin kapasite altında çalışmasına sebep olması, sektöre yapılacak yeni yatırımları engellemesi ve sektörün rekabet gücünü olumsuz etkilemesi

 Tarım işletmelerinin küçük ve dağınık yapıda bulunması, üreticilerin hala geleneksel yöntemlerle üretim yapması ve modern yöntemler konusunda yeterli bilgi sahibi olmamasının; yeni teknolojileri uygulamak için yeterli sermayeye sahip olmamasının verimin düşmesine, üretim maliyetlerinin yükselmesine ve tarım ürünleri fiyatlarının artmasına neden olması

 Örgütlenmenin ve sanayi ile entegrasyonun zayıf olması nedeniyle üreticilerin yeniden yapılanma ve ürünlerini pazarlamada güçlüklerle karşılaşması, yeterli güç birlikteliği sağlayamamanın düşük kapasite kullanımına yol açması ve ürün maliyetini yükseltmesi

 Piyasaların düzensiz işleyişinin fiyatlarda dalgalanmalara sebep olması  AB ile Türkiye pazarlama standartları arasındaki farklılıkların yarattığı gıda güvenliği endişeleri

 Gıda sektöründe uluslararası standartlarda modern teknik ve teknolojilerle güvenilir ve kaliteli üretim yapan işletmelerin sayısı artmış olsa da, Türkiye’nin ve Türk gıda sektörünün bu alandaki AB müktesebatına uyum düzeyi ile uygulama ve denetim kapasitesinin hala sınırlı düzeyde kalması

 Yüksek üretim maliyeti ile özellikle uluslararası rekabette sorunlar yaşanması

 Tüketici bilincinin tam olarak oluşmaması ve tüketici gelir düzeyindeki dağılım dengesizliğinin, gıda ürünlerine talebin niteliğini ve niceliğini etkileyerek, üretim kapasitesini olumsuz etkilemesi

 Dünya Ticaret Örgütü ve AB uygulamaları ve uyum sürecinde sektörün uyması gereken kotalar ve üretim azalmalarının sanayi için sorun oluşturması

 Gıda üretiminde asgari teknik ve hijyen koşullarına uyumda sorunların devam etmesi

 İşletmelerde genel olarak gıda güvenliği ve kalite yönetim sistemi uygulamalarının tatmin edici düzeyde olmaması

 İçecek Sektörü:

 Genel promosyon ve bazı tüketici kampanyalarının yapılamaması, reklamlarda çeşitli sınırlamaların olması

 Uzun dönemde sanayinin rutin analizlerini hızla yapabilecek tesislerin olmaması

 Ülkemizde satış ruhsatı alabilmenin Avrupa ülkelerine göre daha zor olmasının, ürün pazarlamasında zorluklar ortaya çıkarması

 Alkollü içecek alanında kayıt dışılık, piyasada fiyat farkının artmasına neden olmakta, haksız rekabeti artırmaktadır. Bu yönüyle, sektörde ciddi ve sürekli kontrollerin yapılması gerekmesi

 60 yıllık devlet monopolünün (1942-2003) ardından sektörün liberalize olması nedeniyle hala yaşanmakta olan geçiş süreci

 Mevcut alkol kanunun yetersizliği ve yeni bir alkol kanunu ihtiyacı  Maliyetler içinde özellikle şişe masraflarının yüksekliği

 Piyasa gözetim ve denetim mekanizmalarının tam olarak kurulamamış olması

 Sektöre ilişkin kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon eksikliği  Ülkemiz ürünlerinin uluslararası düzeyde yeterli tanıtımın yapılamaması  Yerel yönetimlerin farklı uygulamalarından kaynaklanan Alkollü İçki Satış Belgesi alınması ve yenilenmesinde yaşanan sorunlar

 Hammadde üreticilerinin desteklenmemesi

 Ülkeye girişte gümrük hattı dışı eşya satış mağazalarının olmasının kaçakçılık riskini arttırması

 Şarapçılık sektöründe önemli sorunların başında, yeterli kalite ve miktarda şaraplık üzüm bulunmamasının gelmesi

 Şarap kültürü gelişmemiş üretici kitlesi, sanayinin reklam ve tanıtım olanağından yeterince yararlanamayışı, uygulanan yüksek vergiler

 Ülkemiz bağ alanlarının henüz kayıt altına alınmamış olması

 Ülke genelinde şaraplık bağ alanlarındaki genişlemenin plansız olması ve yeni kurulan bağ alanlarının modern yetiştirme tekniğinden uzak bir şekilde kurulması

 Bağ sahiplerinin genelde şarap üreticilerinden farklı olması ve bağ sahiplerinin şaraplık üzüm üretimi konusunda yeterli derecede eğitimli olmaması

 Yetişmiş ara eleman eksikliğini gidermeye yönelik bir eğitim sisteminin bulunmaması

 Sektördeki üreticilerin küçük işletmeler olması ve üreticiler arasında kooperatifleşmenin sağlanamaması

 Şarap sektöründe, gerekli olan yan sanayinin önemli ölçüde Türkiye’de olmayıp, dışarıya bağımlı olmasına bağlı olarak maliyetlerin artması

 Dış pazarlarda rekabet gücünün olmaması

 Ülkemiz şarapçılığına ilişkin yeterli tanıtımın yapılamaması

 Bağcılığın ve şarapçılığın geliştirilmesine yönelik Ar-Ge çalışmalarının çok yetersiz olması

 Üretici firmaların küçük yerleşim birimlerinde olmasından kaynaklanan uzman işgücü bulunmaması

 Tüketicilerin şarap ile ilgili bilgilerin sınırlı olması

 Kayıt dışılığı engellemeye yönelik idari yapılanmadaki yetersizlikler  Düzenleme ve denetim işlevlerinin ayrı kurumlar tarafından yürütülmemesi

 Şaraplık üzüm üreticilerinin desteklenmemesi

 Sektörde faaliyet gösteren firmaların çoğunluğunda, kullanılan teknolojik seviyenin ve bilgi düzeyinin yüksek olmaması

 Sektörün genelde şeffaf bir yapıya sahip olmaması ve doğru istatistiksel bilgilere ulaşılamaması

 Toplam kalite yönetim sistemlerine yönelik uygulamaların fazla sayıda işletme tarafından uygulanmaması

 Biralık arpa temininde güçlükler bulunması, Türkiye’nin bira ve malt sektöründe kullanılan arpayı AB’den ithal etmesi (Ülkemizde daha çok yemlik olarak arpanın kullanımı yaygındır.)

 Türkiye’de biracılık alanında değişik adlarla vergiler (mera fonu, eğitime katkı, ek vergi vb) alınmakta, alınan vergilerin üretimle ilgisi olmamaktadır. (Oysa tüketimin yaygın olduğu Avrupa’da vergi uygulamalarına parametre oluşturan değerler; üretimin çeşit, cins ve miktarı ile orantılıdır.) Bu yönüyle sektörde vergi

düzenlemelerine gereksinim duyulması

 Kişi başı bira tüketimin diğer ülkelere göre düşük olması (Çek Cumhuriyeti’nde kişi başına bira tüketimi yıllık 162 litre, İrlanda’da 157 litre, Almanya’da 132 litreyken, Türkiye’de 12 litre kadardır.158)

 Halk sağlığının yakından ilgilendiren ve büyük miktarda vergi geliri sağlayan su sanayinde kontrollerin sıkılaştırılması gerekmesi

 Kara Nakliyesi dışındaki nakliye ağı ve donanımının ülkemizde gelişmemiş olması, Demiryolu ve Denizyolu taşımasının henüz istenilen düzeyde olmaması

 Ambalajlı su tüketiminin mevsimsel olması nedeniyle, kapasitelerin en yüksek tüketim olan yaz ayları tüketimine göre yüksek seçilmesi ve bunun sonucunda ortalama kapasite kullanımının düşük olması

 Pet ambalaj tüketiminin henüz AB ortalamasının yaklaşık %20’si dolayında olması (AB ülkelerinde pet tüketimi ağırlıklı iken bizde pc tüketimi –poli carbon damacana- ağırlıklıdır.)

 Bütün girdi fiyatlarının petrol ve petrol ürünleri ile yurt dışı firmalara, uluslararası hammadde borsasına bağlı olması nedeniyle hammadde maliyetlerinin ve navlun maliyetlerinin sürekli dalgalanması, buna karşılık su satış fiyatlarının 4-5 yıl sabit kalabilmesi (kar marjının düşüklüğü)

 Ağır vergi yükü (İl Özel İdaresi kaynak kirası, KDV -katma değer vergisi- Belediye Harç Uygulaması gibi)

 Girdilerin %18 KDV ile, çıktıların ise %8 KDV ile vergilendirilmeleri dolayısıyla oluşan KDV alacağının tahsil edilememesi

 Temel Gıda Maddesi olan ve ilaç kadar önemli bir konumda olan Ambalajlı Su ürününde KDV oranının yüksekliği (%8)

 Geçmişten günümüze taşınan atıl kapasitelerin varlığı

 Haksız Şişe Rekabeti; Şişe yatırımı yapmayarak, piyasadan farklı markalı suların damacanalarını toplayarak dolum yapan firmaların varlığı ve denetimsizliği, haksız rekabet ortamı yaratılması ve tüketici sağlığının tehdit edilmesi

 Bazı gayri-ciddi firmaların sektör hakkında toplumda ve medyada yarattığı kötü imaj

 Sağlıklı ve ambalajlanmış suyun çeşmelerden akan sudan farklılığının bazı kesimlerce tam bilinmemesi veya yaratılan katma değerin ve yatırımların boyutunun hesaba katılmaması

 Pet suların yaygınlaşması ile tüketicinin paketlenmiş su ile hemen her noktada karşılaşıyor olması ve bu sektörü gözünde olduğundan çok daha fazla büyük ve karlı görmesi

 Tütün Sektörü:

 Yabancı marka sigaralara gösterilen talep artışının, tütün ithalatını arttırması

 Dünyada Oriental (Şark Tipi) tütüne talebin son yıllarda azalması nedeniyle ihracat miktarının azalış göstermesi

 Sektörün üretim politikası, fiyat politikası ve pazarlama politikası gibi sorunlarının olması

 Tütün yerine alternatif ürünlerin yetiştirilmesi konusunda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin, örneğin Ege bölgesi kadar şanslı olmaması ve Alternatif Ürün Projesi (Bu proje ile üretim fazlalığı olan ve destekleme alımları nedeniyle bütçeye büyük yük getiren tütün üretim alanlarının azaltılması ve azaltılma

nedeniyle kazanılan bu tarım alanlarında, üretim açığımız olan ürünlerin yaygınlaştırılarak üretim planlanması hedeflenmiştir.) kapsamında Doğu ve

Güneydoğu Anadolu Bölgesi tütüncülüğünün sorunlarında herhangi bir çözüm sağlanamaması

 Ülkemizde son yıllarda yapılan yasal düzenlemelerle, sigara üretim ve pazarlama faaliyetinin özel sektör yatırımlarına açılmasına rağmen, yerli sermayenin bu alana ilgi göstermemesi ve yalnızca çok uluslu sigara tröstlerinin ilgi göstermesi

 Sektörde Tütün Eksperliği Yüksek Okulu veya dengi okul mezunu tütün eksperi çalıştırılması 4733 Sayılı Kanun gereği olduğu halde, konunun tamamen çözüme kavuşturulamaması

 Reklamlar sayesinde ve çok uluslu şirketlerin pazarlama taktikleri ve dağıtımdaki becerileri ile blend (harman) sigaraların bütün dünyada büyük bir hızla yayılmış olması ve yerli sigaraların yerini alması

 Ülkemizde yabancı tütün yetiştiriciliği oldukça yeni bir konudur. Bu tütünlerin üretimi ve kurutulması yerli tütünlere göre büyük farklılıklar göstermektedir. Özellikle kurutulması pahalı ve özel bir teknoloji ile gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle yabancı tütünlerin ülkemizdeki adaptasyon çalışmaları (kurutma, fırın ve hangar gibi tesislerin yapımı) hızlandırılmalı

 Tütün ve tütün mamullerinin ithalatından mülga “Tütün Fonu” adı altında yapılmakta olan ödemenin ne kadar süre ile devam edeceği konusunda belirsizlik

(29/12/2009 tarihli ve 27447 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Bazı Mallara Uygulanacak Tütün Fonu Tutarlarının Belirlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı”nın 1. maddesi ile 01 Ocak 2010 tarihinden itibaren 22 tütün ürününden fon kaldırılmıştır.159)

 Son yıllarda üretici tütünleri nevi fiyatlarındaki (tütünlerin cins ve kalitelerine göre fiyatlandırılması) artış oranının, üretimde kullanılan girdi

fiyatlarının artış oranının gerisinde kalması

159

Tütün Eksperleri Derneği, “Basın Açıklaması_31 Aralık 2009”, İzmir,

 Üreticinin temsilcisi konumundaki sivil toplum örgütlerinin mali güç, fiziki yapı ve kalifiye personel gibi yetersizliklerinden dolayı aktif olamaması ve üreticilerin sözleşmeli üretim konusundaki tereddütleri nedeniyle sistemin tam olarak yerleşememesi

 Tütün sektörünün, hem alıcı hem de satıcı yönüyle diğer ülkelerle rekabet edebilecek alt yapıya kavuşturulamaması

 Tarımsal destekleme politikaları çerçevesinde üreticiye verilen teşvik ve yardımların, tütün üretiminin yapısı ile örtüşmemesi nedeniyle, tütün üretiminin geliştirilmesi ve iyileştirmesinde yetersiz kalınması

 Tütün ticareti yapan özel sektör kuruluşlarının sayısının az olması ve daha da önemlisi ticari faaliyetleri gereği sipariş üzerine çalışmaları nedeniyle üretici tütünlerinin alım-satımda tam rekabet sağlanamaması

 4733 Sayılı Kanunun (2002 ürün yılından itibaren 4733 Sayılı Kanun ile tütün ürünü için Devlet nam ve hesabına yapılan destekleme alımı kaldırılmış, bunun yerine yazılı sözleşme esası ve açık artırma yöntemi olmak üzere iki farklı alım-satım yöntemi öngörülmüştür.); yazılı sözleşme esasına göre alım-satım yönteminde üretim

miktarının belirlenmesi, anlaşmazlıkların çözümü gibi üreticiyi koruyan hükümler yönüyle zayıf kalması

 Sözleşmeli üretimde nevi fiyatlarının belirlenmesi hususunun 4733 Sayılı Kanunun öngördüğü anlamda gerçekleşmemesi

 Tütün ürünlerine uygulanan ÖTV (özel tüketim vergisi) sisteminde sıkça

değişiklikler yapılması (Ülkemizde son dönemde tütün ürünlerinden alınan nispi verginin %58’den %63’e ve asgari maktu vergi oranının da paket başına 2,05’ten 2,65’e çıkarılmasının ardından yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’de‚ ‘vergi ödemeyen’ (kaçak ve sahte) sigara kullanımının artış eğiliminde olduğu görülmektedir. Yüksek vergi artışı, sigara üreticilerinin fiyatlarını %19 ila 30 arasında artırmasına neden olmuştur160.)

160 İş Bankası, “Haftalık Sektör Haberleri”, İktisadi Araştırmalar Bölümü, 15 Mart 2010, s.2,

 Türkiye’de yetiştirilen Şark Tipi tütünlerde menşe standardizasyonu ve sertifika bulunmadığından, bu tütünlerin ihracatında problemler yaşanması

 Sahte ve kaçak tütünün, ulaştığı boyut itibariyle ciddi vergi kaybına yol açması, rekabeti ve yatırım ortamını bozucu etki yaratması

 Yasadışı tütün mamulü ticareti ile mücadelede kamu ve özel sektör arasında etkin işbirliğinin olmaması

 Kaçak ve sahte tütün mamulü ticareti sorununun boyutları ve kaynaklarının tam olarak bilinememesi

 Tüketicilerin kaçak ve sahte tütün mamulleri hakkında yeteri kadar bilgili ve bilinçli olmaması

 Kaçak ve sahte tütün mamullerinin kanun uygulayıcıları tarafından kolaylıkla teşhis edilememesi

 Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde üretilerek yasadışı yollarla yapılan sarmalık kıyılmış tütün satışı