• Sonuç bulunamadı

4. AYIPLI MAL VE AYIPLI HİZMETTE TÜKETİCİNİN HAKLARI

4.1. Tüketicinin Sahip Olduğu Seçimlik Hakların Genel Özellikleri

4.1.3. Seçimlik Hakların Sınırları

Öncelikli olarak satın alınan ürünün bedeli 2 bin 200 TL’nin altında olması durumunda İlçe Tüketici Hakem Heyetlerine, 3 bin 300 TL’nin altında olması durumunda İl Tüketici Hakem Heyetine, 3 bin 300 TL’nin üzerindeki uyuşmazlıklarda ise Tüketici Mahkemesine başvurulması gerekmektedir. Heyet tarafından verilen kararlar bağlayıcıdır. Taraflar, bu kararlara karşı 15 gün içerisinde, Tüketici Mahkemesinde,

itiraz yoluna gidebilirler. Bundan başka tüketiciler, tüketici hakem heyetlerine tuketici.gtb.gov.tr adresinden online başvuruda bulunabilmesi de mümkündür.

TBK. açısından, alıcının seçimlik hakları kullanırken çeşitli açılardan sınırlandığı görülmektedir. Bu sınırlamalar TBK.’nın 227, 228 ve 230. maddelerinde düzenlenmiştir. 6502 sayılı TKHK. açısından ise, 11. ve 15. maddede TBK.’ya benzer sınırlamalar bulunmamaktadır. 4077 sayılı TKHK.’daki düzenlemeden farklı olarak 6502 sayılı TKHK.’nın 11. ve 15. maddelerinde bazı kısıtlamalara yer verilmiştir.

Tüketici, 6502 sayılı TKHK.’nın 11. maddesinde verilmiş olan seçimlik haklardan hangisini kullandığını karşı tarafa bildirmekle seçme hakkını kullanmış olur. Satıcı da, kural olarak buna aynen uyma yükümlülüğü altındadır. TKHK.’da, ayıplı mallar ve ayıplı hizmetler bakımından tüketici taleplerinin yerine getirilme süreleri açıkça belirlenmiştir. 4077 sayılı TKHK.’da ise, bu yönde açık bir ifade bulunmamaktaydı. 6502 sayılı TKHK.’nın 11. maddesine göre, tüketicinin dört seçimlik hakkından ikisi olan, ücretsiz tamir veya malın yenisi ile değiştirilmesi haklarından birini kullanması halinde; satıcı, üretici ve ithalatçı bu hakkın kullanıldığının kendisine yöneltildiği tarihten itibaren 30 iş günü içerisinde, konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda ise 60 iş günü içinde tüketicinin talebini yerine getirmekle yükümlüdür. Ancak 6502 sayılı TKHK.’nın 58. maddesi uyarınca çıkarılan Yönetmeliğin ekinde yer alan mallara ilişkin, tüketicinin ücretsiz onarım talebinin, Yönetmeliğin ekinde belirtilen azami tamir süresi içinde yerine gitirileceği hususu, az önce yukarıda belirttiğimiz 30 ve 60 iş günü sürelerinin istisnasını oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu durumlarda Yönetmelik ekinde belirlenen azami tamir süresi geçerli olacaktır. Tüketici, seçimlik haklarından diğer ikisi olan sözleşmeden dönme veya bedelde yapılan indirim haklarından birini kullanması durumunda ise, tüketiciye ödenen bedelin tamamı veya malın bedelinde gerçekleştirilen indirim miktarı derhal kendisine geri çevrilir.

Ayıplı hizmetler açısından bakacak olursak, benzer ifadeler yeni 6502 sayılı TKHK.’nın 15. maddesinde düzenlenmiştir. Kendisine ayıplı hizmet sağlanan tüketici, yukarıda belirtmiş olduğumuz ayıplı mallarda olduğu gibi sözleşmeden dönme veya bedelde indirim haklarından birini kullanması durumunda, tüketiciye ödenen bedelin tamamı veya malın bedelinde gerçekleştirilen indirim tutarı derhal kendisine iade edilir.

Tüketicinin ücretsiz tamir veya hizmetin yeniden görülmesi haklarından birini kullanması halinde sağlayıcı; hizmetin vasfı ve tüketicinin bu hizmetten yararlanma gayesine bakıldığında, tüketici açısından ciddi sorunlar doğurmayacak şekilde ve makul bir süre içerisinde tüketicinin talebini yerine getirmekle yükümlüdür. Belirtilen makul süre, tüketicinin talebinin sağlayıcıya ulaşmasından itibaren 30 iş gününü geçmemesi gerekmektedir. Bu sürenin geçirilmesi durumunda tüketici, 6502 sayılı TKHK.’nın 11. maddesinde düzenlenmiş olan diğer seçimlik haklarını kullanabilecektir (Aydoğdu, 2015, s. 174).

4.1.3.2. Haklı Sebepler

TBK.’nın 227. maddesinin 4. fıkrasında;

“(4) Alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hakim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.” şeklinde ifade edilmiştir.

Kanun koyucu bu hükümle birlikte hakime, alıcının iradesini değiştirebilme imkânı sağlamıştır.

TBK.’nın 227. maddesinin 4. fıkrasındaki hükmün, 6502 sayılı TKHK.’nın 11. ve 15. maddeleri açısından uygulanabilmesi mümkün değildir, çünkü satıcı, tüketicinin bu talebini yerine getirmekle yükümlü olduğu açıkça belirtilmiştir. Hükmün tüketiciye dönme hakkı verirken tek koşulu, malı vermeye hazır olduğunu karşı tarafa bildirmesi gerekmektedir (Aslan, 2014, s. 168).

4.1.3.3. Maldaki Değer Noksanın Satış Bedeline Çok Yakın Olması TBK.’nın 227. maddesinin 5. fıkrasındaki hükme göre;

“(5) Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.”

Alıcının isteyeceği indirim miktarı, malın değerine çok yakın olması halinde alıcı, satış bedelinin indirilmesi seçimlik hakkını kullanamayıp, sözleşmeden dönme veya malın yenisiyle değiştirilmesi haklarından birini kullanmak zorundadır.

6502 sayılı TKHK.’da indirim hakkıyla ilgili böyle bir düzenleme bulunmamaktadır. 4.1.3.4. Satıcının Teklifi

TBK.’nın 227. maddesinin 3. fıkrasındaki hükme göre;

“(3) Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.”

Kanun koyucu bu hükümle satıcı lehine bir düzenlemeye giderek, alıcının seçimlik haklarını kullanmasını engelleyebilecek bir yetki tanımıştır. Satıcı, ayıplı olan malı hemen yenisi ile değiştirerek ve alıcının uğradığı zararları tazmin ederek, alıcının diğer seçimlik haklarını kullanmasını engelleyebilme imkanı tanınmıştır (Aslan, 2014, s. 170). 6502 sayılı TKHK.’nın 11. ve 15. maddelerine bakıldığında, bu konuda emredici bir hüküm getirildiğinden dolayı TBK.’nın 227. maddesinin 3. fıkrası hükmü tüketici işlemlerine uygulanmayacaktır. 6502 sayılı TKHK.’ya göre; “Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.” şeklinde ifade edilerek, satıcı lehine düzenlenen hükmü, tüketicinin haklarını sınırlayan bir durum olarak kabul etmemiştir. 4.1.3.5. Malın Alıcının Fiili ile Telef Olması

TBK.’nın 228. maddesinin 2. fıkrasında belirtildiği üzere;

“(2) Satılan alıcıya yüklenebilen bir sebep yüzünden yok olmuşsa veya alıcı onu başkasına devretmişse ya da biçimini değiştirmişse alıcı, ancak değerindeki eksiklik karşılığının satış bedelinden indirilmesini isteyebilir.”

Bu hükümde kanun koyucu, üç ayrı durumu düzenlemiştir: Birinci durum, mal alıcıdan kaynaklanan bir nedenden dolayı telef olmuşsa, bu durumda alıcının artık sözleşmeden dönme veya malın değiştirilmesini istemesi mümkün olmayıp, sadece satış bedelinin indirilmesini isteyebilir. Burada, alıcıdan kaynaklanan bir nedenden dolayı telef olma ibaresiyle kastedilmek istenen, alıcının fiili ile malın hasarı veya zayi olmasıdır.

İkinci durum, malın alıcı tarafından başka bir kimseye dervedilmiş olmasıdır. Alıcı malı başkasına devretmesi halinde, artık seçimlik haklarından yalnız satış bedelinden indirim isteyebilir. Malın temlikiyle anlaşılması gereken, malın mülkiyetinin satıcıya tam olarak

geçirilmesini engelleyebilecek ve üçüncü kişilere eşya üzerinde tanınmış her türlü hak bu kapsamda değerlendirilmektedir (Edis, 1963, s. 101).

Üçüncü durum da, alıcının malın şeklini değiştirmesi durumunda satış bedelinin indirilmesini istemek zorunda kalacaktır. Burada şekil değiştirme ile kastedilmek istenen, malın işlenerek yeni ve daha değerli bir mal elde edilmesi olmayıp, daha geniş olarak malın yapısında oluşturulan her türlü değişikliği ifade etmektedir (Edis, 1963, s. 101-102).

4.1.3.6. Birden Ziyade Şeyin Birlikte Satımı ve Eklentileri TBK.’nın 230. maddesindeki hükme göre;

“(1) Birden çok mal veya birden çok parçadan oluşan bir mal, birlikte satılmış olup da bunlardan bazıları ayıplı çıkarsa, dönme hakkı bunlardan ancak ayıplı çıkanlar için kullanılabilir. Ancak, alıcıya veya satıcıya önemli bir zarar vermeksizin ayıplı parçanın diğerinden ayrılmasına imkân yoksa, dönme hakkının satılanın tamamını kapsaması zorunludur.”

Birinci fıkranın birinci cümlesinde, satılan birden fazla şeyin, aralarından bazılarının ayıplı çıkması halinde, alıcının tüm seçimlik haklarını yalnızca ayıplı olan şeyler üzerinde kullanabileceği ifade edilmiştir. Ancak, birlikte mal satımlarında alıcının seçimlik hakkını kullanmasına getirilen sınırlamanın mutlak olmadığı görülmektedir. Yani birçok yerde olduğu gibi burada da sınırlamanın bir sınırı olduğu bahsedilmiştir (Aslan, 2014, s. 171).

4.1.4. Seçimlik Hakların Kullanılma Zamanı