• Sonuç bulunamadı

Teşekkür ederim Coşkun Hocam. Öncelikle herkese merhaba. Coşkun Hocam kısaca tanıttı ama ben de biraz kendimden bahsetmek istiyorum.

Seçil Beydemir Kaynak. 22 yıllık çalışma geçmişim var. Bunun yaklaşık on bir yılı beden eğitimi öğretmeni olarak devlet okullarında geçti. Türkiye’nin birçok ilinde öğretmenlik görevimi yaptım. On bir yıl sonrasında da devletteki görevimden istifa ederek aile şirketimiz olan babamın kurucu olduğu Beydemir Saç Profil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nde bildiğiniz telefonlara bakan sekreter olarak göreve başladım. Şu anda buradaki çalışma geçmişim on bir yılı doldurdu. Tabi basamakları yavaş yavaş, eğitimler ala ala, öğrene öğrene atladım. Ve yaklaşık 4 yıldır da yaptığım işe hâkim olarak idari işlerden sorumlu genel müdür olarak görev yapıyorum. Erkek kardeşimle birlikte çalışıyoruz. İkinci nesil olarak görevi devraldık. Erkek kardeşim de üretimden sorumlu genel müdür olarak görev yapıyor. Bu şekilde çalışma hayatımıza devam ediyoruz. Yaklaşık 1 yıldır da Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki, Kemalpaşa Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin Başkanı olarak görev yapıyorum. Gerçi görevi devraldığımızda pandemi dönemine girdiğimiz için çok fazla bir aktivite yapamadık ama elimizden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyoruz bu dönemde.

Ben biraz da şirketimizden bahsetmek istiyorum. 1985 yılında tek ortaklık olarak kuruldu şirketimiz, Hüseyin Beydemir tarafından. Ve 1993 yılında limited şirket haline geldi. Ve 1997 yıllarından itibaren de İzmir Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nde yaklaşık 8.500m2’lik bir alanda aktif olarak faaliyetlerimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Tamamen öz varlıklarımızla yatırımlarımızı

yapıyoruz diyebilirim. Ve müşterilerin beklentileri doğrultusunda biz ağırlıklı olarak butik üretim yapıyoruz.

Otomotiv sektörü başta olmak üzere aslında hemen hemen tüm sektörlere hizmet edebilecek bir ürün portföyümüz var. Çünkü işimiz taşıma ve istifleme. Bu alanda ihtiyaç sahiplerine gerek biz çözümler üretiyoruz gerek onların çözümlerini imalata döküyoruz.

Bizim ürünümüzün imalattaki yeri aslında son nokta. Ürün banttan çıktıktan sonra istiflenmesi veya montaj hatlarına taşınması için kullanılan kasaları imal ediyoruz. .

Firmamız Türkiye’de üretim yapan hemen hemen bütün büyük firmaları müşteri portföyüne katmış durumda. Bir diğer iş kolumuzda kumlama makineleri imalatı. Bu babamın sektördeki ilk yıllardan itibaren yaptığı ve şu anda da çok yoğun olmasa da ara ara özel siparişlerle devam ettiğimiz bir üretim. Ve bununla birlikte ürettiğimiz ürünlerin aynı zamanda ihracatını da yapıyoruz birçok ülkeye.

Biraz kronolojimizden bahsetmek istiyorum. 1985 yılında kurulan Beydemir firmamız 1998 yılında Fransızların mevcut kasa ihtiyaçlarına çözüm bulabilmek adına yaptıkları Türkiye ziyaretlerinde birkaç firma arasından bizi tercih etmeleriyle biz ihracata başladık. Ve Peugeot-Citroen firmasının Fransa ayağına uzun yıllar kasa ihracatı yaptık. Ardından 2004 yılından itibaren ihracat ülkelerimize Hollanda’yı kattık. Ve aynı dönemlerde Beydemir markamızı da tescilledik. 2005 yılında Almanya’dan alınan Avrupa Palet Birliği Lisansı olarak adlandırılan kasamızı bünyemize kattık. Aynı dönemde kalite yönetim sistemi çalışmalarımıza da hız verip firmamıza ISO 9001 Belgesi’ni kazandırdık. O günden beridir de ISO 9001 belgemiz TSE tarafından sürekli tetkik ediliyor. 2006 yılında ilk kumlama makinamızın ihracatını yaptık. Nereye? Çin’e. Bu Çin’e ilk ve son ihracattı. Yani bu ihracattan sonra makinamızın kopyalarının dünyaya dağıtıldığını düşünüyoruz. Çünkü bir daha bize bir makina talebi gelmedi. Ama bizim için yine de oldukça başarılı bir ihracattı. Ardından ihracat pazarlarımızın arasına 2010 yılında Almanya’yı ekledik. Almanya’da BMW firmasıyla çalışmaya başladık. Bu bizim yani Beydemir A.Ş.’nin yaklaşık bir beş basamak yukarı çıkması demekti. Çok büyük bir başarıydı. Tabi ürünlerimiz, ihracatımız devam ederken 2016 yıllarında biz anonim şirket olmaya karar verdik. Dün itibariyle de ihracat pazarlarımıza Yunanistan’ı da kattık. Artık Yunanistan’a da ihracat yapmaya başladık.

Ürünlerimizin tabii yüksek tonajlı ve büyük ebatlarda olması sebebiyle lojistik bize çok büyük sıkıntılar yaratıyor maalesef. Avrupa ayağına ürünlerimizi gönderirken çok ciddi lojistik masraflarımız çıkıyor. Bu masrafları olabildiğince asgari düzeye indirebilmek için yaklaşık 2018 yılında biz Bulgaristan’ın Şumen bölgesinde bir arazi satın aldık. Şu anda orada şirketimizi kurduk: Beydemir MetalWorks adlı şirketimizi kurduk. Yani dünyamızın ve tabi ülkemizin içinden geçtiği bu ekonomik olarak sıkıntılı süreci biraz hafiflettiğimiz anda oradaki yatırımımız hızlandırıp küçük de olsa bir imalat atölyesi orada da açıp en

94

azından Avrupa ayağına gönderdiğimiz ürünlerdeki lojistik masraflarını en az düzeye indirmeyi amaçlıyoruz. Bu Beydemir’in, şu anki en önemli yatırım hedefi diyebilirim.

İhracata ilk başladığımız yıllarda kurucumuz Hüseyin Beydemir mesleki anlamda tabi sonsuz bir bilgiye sahipti. Yetkinliği üst düzeydeydi. Bu şekilde olması sebebiyle bizim ihracattaki o yabancı dil konusundaki eksikliğimiz açıkçası çok hissedilmedi. Bize çok sıkıntı yaratmadı. Evet, firmada ben yoktum; erkek kardeşim yoktu; babam tek başınaydı. Sadece yanında genç yaşlarda işe aldığı bir muhasebe müdürü vardı. İkisi kafa kafaya, hani birçok konuda belki eksiklikleri vardı ama mesleki yeterlilikleri sayesinde çok ciddi yurt dışı ihracatlarına imza attı.

Tabii yıllar sonra ben devreye girdim. Benden bir süre sonra erkek kardeşim devreye girdi. Tabii yeni neslin yabancı dil konusunda özellikle daha başarılı daha iyi eğitimli olması sebebiyle bizim ihracat firmalarımızla olan o mesleki diyaloğumuz aynı zamanda dostluk diyaloğuna da dönüşmeye başladı. Bir araya gelişlerde sadece iş değil dostluk alışverişi de yapılıyordu. Bu tabi şirketimizin adına çok büyük bir başarı oldu. İhracat müşterilerimizle dediğim gibi iletişimimiz devam ediyor.

Hedeflerimiz ihracat ayaklarımızı genişletmek. İhracat yelpazemizi daha da genişletmek. Çünkü bizler Türkiye piyasasında Beydemir olarak bir markayız. Yani Türkiye’de artık keşke şu firmayla da çalışabilsek diyebileceğimiz bir firma kalmadı, çok şükür. O yüzden hedefimiz Avrupa’da da artık tamamen bir marka olmak. Genel olarak benim anlatmak istediklerim bunlar. Soru sormak isteyen olursa seve seve cevaplamak isterim.

Coşkun Küçüközmen:

Sunumunuz için teşekkürler Seçil Hanım. Ben hemen sorudan ziyade bu uluslararasılaşma sürecini çok kısacık anlattınız süre itibariyle tabi. Şimdi göstermiş olduğunuz haritada bulunan kırmızı noktaların sayısının artması oluyor herhalde hedefleriniz. Hedef pazarlarınız da var. Bu noktada en azından bir tavsiye ya da deneyimlerinizden yola çıkarak uluslararasılaşma konusunda iki sorum olacak size.

Birincisi uluslararasılaşmak isteyen ama henüz bunu başaramayan KOBİ’lere birkaç cümle bir tavsiyeniz var mıdır?

Diğeri sorum da sizin bu pazar payınızı daha da artırmak için ne gibi faktörler ilk birkaç sırayı işgal ediyor? Bunları paylaşabilir misiniz?

Seçil Beydemir Kaynak:

Şimdi öncelikle Coşkun Hocam, ihracat ayağını genişletmek ya da ihracat pazarında Avrupa pazarında ya da dünyanın birçok ülkelerinde yer almak isteyen dostlarımıza şunu önermek istiyorum, çünkü biz bunu yaşadık. Uzun yıllar biz kendi bünyemizde kendi çabalarımızla kendi imkânlarımızla işte fuarlara katılarak yurt içinde ufak

çabalarla biz ihracat pazarına girmeyi başardık. Başardık mı başardık. Gerçekten yani bizim için büyük bir başarıydı ama bir yerden sonra bazı işi profesyonellere devretmek gerektiğini düşünüyoruz. Biz dedik ki biz kendi imkânlarımızla bir şeyler yaptık. Firmayı bir yerlere getirdik ama her işi bilen yapmalı. Biz her şeyi bilemeyiz, her konuda kendimizi geliştiremeyiz. O yüzden de biz bundan yaklaşık bir üç yıl önce bir satış departmanı oluşturduk şirketimizde. Ve bir profesyoneli dâhil ettik departmana ve tamamen yetkiyi ona bıraktık. Bu bizim için gerçekten büyük bir adımmış. Bunu şu anda oturup konuştuğumuzda hep tartışıyoruz. Çok doğru bir karar vermişiz. Herkes bildiği işi yapsın derler ya, o hakikaten çok doğru bir söz. Biz üç yıl önceki kararla gerçekten ihracatımızı yaklaşık %20, %30 oranında yukarı çıkardık. O yüzden bunun önemini özellikle vurgulamak istiyorum.

Bir yere kadar bir şeyler başarabilirsiniz ancak bir şirketin sahibi olmak demek her işi yapabileceğiniz anlamına gelmiyor. Bazen işleri iyi yapanlara bırakmak gerekir. Tabii ki kontrol sizde olacak kontrolü asla elden bırakmıyorsunuz ama biraz da o kapıları aralayıp profesyonellere hak tanımak gerekiyor diye düşünüyorum. O yüzden benim verebileceğim en önemli nasihat bu olur diye düşünüyorum.

Coşkun Küçüközmen:

Mikrofonu şimdi açabildim hemen söyleyeyim, ikinci soruyu da… Bu uluslararasılaşma sürecinde karşılaştığınız çok majör bir sorun var mıydı? Bu sorunlar arasında hani bunu etkileyen faktörler arasında şöyle birkaç tanesini yine bu yoldan gidecek olanlara öneri bağlamında söyleyebilir misiniz? Yani ne tür sıkıntılarla karşılaşıyorsunuz? En çok hangi sıkıntı ile karşılaşıyorsunuz ya da şöyle sorayım ben bir devlet memuru, yürmi beş yıl devlet memurluğu yapmış biri olarak, biz bunu denetimimize tabi olan tüm kurumlara sorardık. Sizin denetçiniz BDKK’dayken olsun Merkez Bankası’ndayken olsun acaba biz hakikaten sizin çok iyi bir şekilde çalışmanız, üretmeniz için yeterli imkânlar sağlıyor muyuz? Yoksa yapılan düzenlemeler sizi engelliyor mu ya da şu tip düzenlemeler, şu tip şeyler yapılsa biz bu alanda daha iyi mesafe kat edebiliriz anlamında işte o noktada önerileriniz var mı? Hani hep diyorlar ya milli ekonomi diye milli ekonomimize katkısı olacak birkaç uyarınız, cümleniz; hani şunu yapsalar daha iyi olurdu diye altın tavsiyelerinizi alalım sizden hemen son bir iki dakika içerisinde.

Seçil Beydemir Kaynak:

Şöyle söyleyebilirim ihracatta tabii ki sıkıntılar yaşıyoruz. Bir kere en önemli sıkıntı güven problemi. Firmayı tanımıyorsunuz. Firmaya ha deyince kapısına gidip ne yapıyorsunuz deme şansınız yok. O yüzden güven tabii ki çok önem arz ediyor. Bu tabi yaşadığımız en büyük sıkıntılardan biri. Çok şükür bununla ilgili bugüne kadar hiç problem yaşamadık ama tabi hep bunun tedirginliğini

95

yaşıyoruz firma olarak. Bir diğer problemde şimdi Dünyanın Türkiye’ye bakış açısı çok değişken yani bir gün bakıyorsunuz ilişkiler çok iyi bir gün bir anda yapılan ufacık bir yanlış hareketle yerle bir olabiliyor ilişkiler. Bu tabi biz firmaları çok etkiliyor maalesef. Bu bizim yaşadığımız en büyük tedirginlik çünkü bu durumda sizin elinizden bir şey gelmiyor. Siz ağzınızla kuş da tutsanız dünyanın en iyi ürününü de üretseniz ülkeler arasında bir ekonomik ya da siyasi sıkıntı yaşandığı anda sizin yapabilecek hiçbir şeyiniz kalmıyor. Bu özellikle Türkiye’de ihracat yapan firmaların hemen hemen hepsinin yaşadığı en büyük tedirginlik diyebilirim. Tabi bizde vakti zamanında bu tür sıkıntılar yaşadık. Siyasi sıkıntılar bizleri etkiledi. Bu etkilerden dolayı bazen sözleşmeler fes oldu. Bunlara ne çözüm getirilebilir açıkçası bu tabi işin çok siyasi ayağı, çok politik ayağı hani bu konuda benim bilgim ve tecrübem açıkçası çok yeterli değil maalesef. Ama en azından ülkeler arasındaki bu iletişimin kuvvetlendirilmesi için büyüklerimizin bir şeyler yapması şart çünkü dünya Türkiye’ye muhtaç biz Türkiye’de dünyanın birçok yerine yarı mamul ürün üretiyoruz.

Ben hatta hep şunu diyorum Türkiye’de bu zamana kadar bir araba üretimi olmadı belki ama biz bir arabayı üretebilecek, o arabayı oluşturabilecek bütün parçaları Türkiye’de üretiyoruz. Çünkü dünya devlerinin birçoğu Türkiye’den alıyor yarı mamullerini. O yüzden de iletişimimizin ülkeler arası ilişkilerin iyi olması için büyüklerimizin belki biraz daha pozitif bir şeyler yapmaları gerekir diye düşünüyorum.

Coşkun Küçüközmen:

Çok teşekkür ediyorum. Gerçekten altın kıymetinde tavsiyeler derken bunları kast etmiştim Tam olarak verdiniz sağ olun.

Seçil Beydemir Kaynak:

Benzer Belgeler