• Sonuç bulunamadı

2.3. Değer Teorileri

2.3.6. Schwartz Değer Teorisi

Schwartz, Türkiye’nin de içinde bulunduğu 65’ten fazla kültürden veri

toplayarak çalışmalarını kültürler arası boyutlar üzerine teorisini temellendirmiştir. 65’ten fazla kültürden çoğunluğunu öğretmen ve üniversite öğrencisi olan yaklaşık 44.000 katılımcıdan veri toplamıştır. Schwartz elde edilen verileri, bireysel ve kültürel düzeyde analiz ederek; değerlerin bireysel düzeyde, kişilerin yaşamlarını yönlendirmedeki önemi; kültürel düzeyde toplumun genelinde paylaşılan ve toplumsal normlara dayanan fikirlere ilişkin bilgi üretmede kullanmıştır. Bireysel ve kültürel düzey arasındaki ayrım, bireysel düzeyde kişiyi yönlendiren güdüsel ilişkileri; kültürel düzeyde ise aynı ilişkileri ve davranışları sergilememe olasılığının bulunmasıdır (Kuşdil ve Kağıtçıbaşı, 2000).

Değerler, hayatımızda bizim için neyin önemli olduğunun temsilcileridir Schwartz (1992). Aynı zamanda kişiye yol gösterici ilkeler ve olayları değerlendirmesinde bireye rehberlik eden hedeflerdir. Bu bağlamda, her insanın sahip olduğu değerlerin düzeyleri farklıdır. İnsanların yaşamlarındaki farklı birçok önem derecesine sahip amaçlarına hizmet eden ve yaşamlarında onlara rehberlik eden arzu edilebilir hedefler, değer olarak uzmanlar tarafından belirtilmiştir (Kluckhohn, 1951; Rokeach, 1973; Schwartz, 1992). Schwartz’a göre değerler, bireylerin ve toplumların üstesinden gelmek zorunda oldukları evrensel gereksinimlerin bilinçli temsilcileridir. Değerleri birbirinden ayıran içerik, değerin ifade ettiği güdüsel amaçtır. Schwartz’a göre, insanın varoluşundaki evrensel ihtiyaçlar, değerlerin temelini oluşturur (Bardi ve Schwartz, 2003, s. 1208). Schwartz’ın (1992) on temel değere dayalı değer sınıflaması literatürde yaygın olarak kabul edilmektedir. Schwartz (1992) değer sınıflamasının yaygın kabulü, sınıflamanın evrensel temellere dayandırılmasına bağlanabilir. Schwartz’a göre insanların sahip olduğu değer türleri, üç evrensel gereksinimden kaynaklanmaktadır. Bu temel varsayımlara göre;

(i) Bireyin biyolojik ihtiyaçları,

(ii) Kişiler arası etkileşimin gerektirdiği ihtiyaçlar,

(iii) Toplumların devamı için gereken ihtiyaçlarıdır (Roccas, Sagiv, Schwartz ve Knafo, 2002, s. 790).

Birey ve grup davranışlarını açıklamak, aralarındaki eşgüdümü sağlamak ve bu davranışları gerekçelendirmek amacıyla, ilgili ihtiyaçların bilişsel temsilleri olan değerler kullanılır (Demirutku, 2007). Schwartz (1996), üç evrensel ihtiyaçtan hareketle, birbirine benzer veya farklı amaçsal altyapıdaki değerleri içeren ve dinamik bir yapı içinde birbirleriyle ilişkili süreklilik gösteren on değer üzerine teorisini temellendirmiştir.

Schwartz geliştirdiği değer teorisinde; (i) yukarıda belirtilen üç evrensel gereksinim doğrultusunda, her bir gereksinimin altında yatan amaçlara göre; (ii) kuramsal çerçeveye dayalı olarak farklı kültürlerde yapılan çalışmalar çerçevesinde birçok kültürde değerlerle ilgili literatürü inceleyerek ve kültürel değer

farklılıklarını da dikkate alarak on temel boyutta değerleri gruplandırmıştır (Bardi ve Schwartz, 2003). Bu kuramsal çerçeveye ve farklı kültürlerdeki gözlemlerine dayanarak Schwartz tarafından (1990-1992) değer türlerine ilişkin en kapsamlı sınıflandırmalardan biri geliştirilmiştir.

Schwartz (1992) kuramında; değer türlerinin amaçsal açıdan süreklilik sağladığı bu yapı içinde birbirine yakın duran değer türünün herhangi bir dış değişkenle gösterdikleri ilişkilerin de benzerlik göstereceğini varsaymıştır. Örneğin; bir dış değişken olarak tutuculuğun; bağlılık, harekete geçme ve hazcılık değer türüyle düşük; güvenlik, geleneksellik ve uyma değer türüyle yüksek ilişki sergilemesi yüksek bir olasılıktır. Bu bağlamda; değerlerin yer aldığı döngüsel yapıda, dış değişken ile en yüksek ilişki gösteren değerlerin en düşük ilişkinin görüldüğü değere doğru her iki yöne de gidildiğinde, dış değişken ile değerler arasındaki ilişkinin derecesinin azalacağı varsayılmıştır. Değer boyutları arasındaki uyum ve zıtlığı yansıtan ve birbiriyle uyum içinde olan değerler şeklin üstünde birbirine yakın sıralanırken, birbiriyle uyumsuz olan değerler ise merkezden zıt uçlara doğru yer almıştır. Değerler arasındaki ilişkileri gösteren yapısal modelde, güdüsel olarak birbiriyle uyumlu olan değerler birbirlerine komşu alanlar halinde yan yana dizilirken, zıt olan değerler ise, birbirlerine zıt kutuplardaki karşılıklı alanlar olarak konumlandırılmış bir çerçeve sunmaktadır. Bu şekilde görülen temel zıtlıklardan biri olan bireysel başarının elde edilmesini vurgulayan “başarı” değeri ile başkalarını önemsemeyi vurgulayan “evrensellik” değeri arasındaki çatışmadır (Schwartz ve Bilsky, 1990). Uyumluluk boyutuna örnek olarak “geleneksellik” ve “uyum” değerleri arasındaki ilişki verilebilir. Schwartz’a göre, on değer boyutu birbirinden bağımsız olarak yapılanmış olmalarına karşın bütüncül bir yapı sergilemektedirler. Değerler, birbiriyle ilişki içerisindedir ve birbirleriyle etkileşime girerek bir üst değer ortaya çıkmaktadır. Schwartz tarafından, değerler arasında yapısal olarak açıklanan ilişkiler Şekil 2.1.’de verilmiştir.

Şekil 2.1. On Değer Türü Arasındaki İlişkileri Gösteren Yapısal Model

(Schwartz, 2007, s. 3).

Schwartz tarafından temellendirilen on farklı değer boyutunun karşılıklı zıtlık ve uyumluluk sergilediği yapısal model Şekil 2.1.’de verilmiştir. Schwartz değerler teorisi; değer öncelikleri arasındaki zıtlık ve uyumluluk esasına göre, iki ana boyut üzerine gruplandırılan bir yapı üzerine temellendirilmiştir: (i) Birinci boyutta; değişime açıklık ve muhafaza etme, (ii) ikinci boyutta; kendini geliştirme ve kendini aşma olarak adlandırılmıştır.

Birinci boyuttaki karşıt değerler; (i) değişime açıklık (uyarılma, özyönelim, hazcılık) ile (ii) muhafaza etmedir (güvenlik, uyma, gelenek). Bu bağlamda, bağımsız hareketler ve düşünceler ile koruma, eskiye bağlı kalma, durağanlık gibi değerlerin çatışma içinde olduğu vurgulanmaktadır.

İkinci boyuttaki karşıt değerler; (i) kendini geliştirme (güç ve başarı) ve (ii) kendini aşmadır (evrensellik ve iyilikseverlik). Bu bağlamda, başkalarına zarar verecek söz ve davranışlardan kaçınmak, başkalarının faydasını düşünme gibi değerler ile kendi başarısını ve gücünü kanıtlamak, başkaları üzerine baskı oluşturma gibi değerlerin çatışma içinde olduğu vurgulanmaktadır. Dikkat edilmesi gereken bir durum da, hazcılık değerinin; değişime açıklık ve kendini geliştirme değerlerinin her ikisiyle de ilişki içinde olmasıdır. Yapılan bu açıklamalar bağlamında Schwartz değer teorisi, döngüsel bir yapı içerisinde değerlerin güdüsel

amaçları ve değer öncelikleri gibi konularla ilgilenmektedir (Devos, Spini ve Schwartz, 2002, s. 482).

Benzer Belgeler