• Sonuç bulunamadı

4. İSTANBUL İÇME SUYU HAVZALARI

4.4 İstanbul Su Havzalarında Yaşanan Sorunlar ve Nedenleri

4.4.5 Sanayi ve ulaşım kararlarından kaynaklanan sorunlar

Kentlerin gelişmesinde planın belirleyici olmasının temel koşulu, her şeyden önce, büyük kentsel yatırımların bu plan ilke ve kararlarına uygun olarak hayata geçirilmesidir. Çünkü başta sanayi ve ulaşım kararları olmak üzere, kentsel yatırım kararları kentin makroformunu belirleyen en önemli etkendir.

İstanbul planla değil, öncelikle önemli karayollarını takip ederek gelişmiştir. Bu çerçevede Boğaz Köprüleri ve çevre yolları da, kentin kuzeye doğru gelişmesine yol açmışlardır. Özellikle 2. Boğaz Köprüsü ve Ömerli, Elmalı, Büyükçekmece içme suyu havzalarını boydan boya kat eden, hatta Büyükçekmece Gölü ve Elmalı Barajı’nın üzerinden geçen TEM, kuzeydeki yaşam kaynaklarını İstanbul’un yeni gelişme alanları haline getirerek, 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren içme suyu havzalarında ciddi bir yapılaşma ve nüfus patlaması yaşanmasına neden olmuştur. Aynı durum sanayi yatırımları için de söz konusudur. Havza içerisindeki pek çok dere yatağının bulunması ve sanayi tesislerinin bu dereleri su kaynağı olarak kullanmaları sonucu havzalar sanayi için çok çekici mekanlar haline gelmiştir.

Sanayi ve ulaşım kararıları süreci içerisinde havzalar için önemli kırılma noktaları şunlardır (Budak ve Tüzün, 1993):

 1956 yılında İmar İskan Bakanlığı’nın su havzası sınırları içinde Dudulu Organize Sanayi Bölgesi ilan etmesi.

 1984 yılında Çatalca’da sanayi bölgesindeki yapılaşmanın İller Bankası kararı ile dondurulması; buna karşılık, 1986 yılında alanın mevzi planlarla sanayiye açılması.

 1990 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile İstanbul-Trakya Serbest Bölgesi’nin ilan edilmesi, ilgili yönetmeliğin 1991 yılında yürürlüğe girmesi.

 Elmalı, Ömerli ve Büyükçekmece havzalarını bir bıçak gibi kesen TEM otoyolunun işletmeye açılması.

Öncelikle İstanbul'da 1970'lerde 1. Boğaz Köprüsü'nün yapılması ile başlayan 2. Boğaz Köprüsü'nün yapılması ile devam eden karayolu ağırlıklı bir politika izlenmektedir.

Özellikle 2. Boğaz Köprüsü su havzaları ve orman alanlarındaki kaçak yapılaşmayı arttıran en önemli yatırımdır. Yerleşme deseni bu yatırımlarla kuzeye kaymaktadır. Kent için daha sürdürülebilir olan demiryolu ve denizyolu ulaşımı göz ardı edilmekte, üçüncü boğaz köprüsü için çalışmalara başlanmaktadır. Eğer bu köprü yapılırsa, su havzaları ve orman alanları tümüyle kaçak yapılaşma tehlikesi içine girecektir (Şanlısoy, 2002).

İçme suyu havzalarından geçirilen otoyollar, bir taraftan havzalardaki yeşil örtüyü tahrip etmekte, diğer taraftan da gerek konut gerekse sanayi yapılaşması için ortaya iştah kabartıcı şartlar sunmaktadır. Havzalardan geçen otoyollar etrafında veya otoyolların bağlantı noktalarına yakın yerleşmelerde hızlı bir yapılaşma süreci yaşanmaktadır. Sarıgazi, Samandıra, Yenidoğan, Çekmeköy, Sultanbeyli, Muratbey gibi yerleşmeler buna örnek verilebilir.

İstanbul’un içme suyu havzalarında kentsel büyümeden en fazla etkilenen havzalar ise batıda Alibey, doğuda ise Ömerli ve Elmalı’dır. Elmalı’da barajın üstünden geçen TEM’in yanı sıra, havzayı kat eden yeni Şile yolu ve havza içinde kurulan Dudulu Organize Sanayi Bölgesi de kaçak yapılaşmayı arttırmıştır. TEM’in boydan boya ettiği Ömerli de aynı durumdadır. Ömerli’de özellikle havzanın Elmalı’ya komşu batı kesimi çok hızlı bir kaçak yapılaşma tehdidi altındadır. Kentin doğu yakasındaki Elmalı ve Ömerli kirlenme açısından en riskli havzalardır. İstanbul’un batı yakasında ise Alibey Havzası ile Sazlıdere’nin Alibey’e komşu bölgesi, sakıncalı yapılaşmadan ve nüfus hareketlerinden en fazla etkilenen havza alanlarıdır. Alibey havzası, eskiden beri Haliç ve Alibeyköy çevresindeki yoğun sanayi tesislerinin etkisinde kalmıştır (Uysal, 2004).

Şehrin oldukça uzağında bulunan Terkos ve Darlık havzalarının ise henüz kentleşme baskısından etkilenmemiş oldukları görülmektedir.

İçme suyu havzaları içerisinde bulunan sanayilerde çalışan nüfus genellikle aynı bölgede arazi ve konut edinerek bölgede yerleşmeyi tercih etmektedir. Havza içerisinde çok sayıda dere yatağının bulunması ve sanayinin bu dereleri hem su

kaynağı ve hem de alıcı ortam olarak kullanabilmeleri nedeniyle, bu alanlar sanayi kuruluşları için cazip olmuş ve bu nedenle sanayi kuruluşlarının hızla çoğalmasına yol açtığı görülmüştür.

4.5 Bölüm Sonucu

İstanbul’daki içme suyu havzaları ve gölleri; konum, fiziksel yapı, kapasite, çevre sorunları vb. gibi birbirlerinden çok farklı özellikler göstermektedirler. Söz konusu havzaların bu farklı özelliklerinden dolayı yapılacak olan çalışmalarda ayrı ayrı ele alınması ve plan kararlarının havzanın detaylı analitik etüt çalışmaları yapıldıktan sonra üretilmesi gerekmektedir.

İstanbul’da havzalarda yapılacak planlama çalışmalarının ilgili yasa ve yönetmeliklere uygun olarak yapılması zorunluluğu vardır. Bu plan çalışmaları üst ölçekli plan olarak çevre düzeni planları ve bu planlara uygun olarak hazırlanması gereken imar planlarıdır. İstanbul’un çevre düzeni planı 2006 yılında onaylanmış olup 2009 yılında revize edilmiştir. Ancak bu İstanbul içme suyu havzaları için geç başlamış bir süreçtir. Çünkü herhangi bir üst ölçekli planlama çalışmasına dayanmayan ve kaçak yapılaşmayı meşru hale getiren ıslah imar planları ile mekansal gelişme sağlanmış ve sadece bu gelişmeyi durdurma amaçlı bir takım plan kararları alınmıştır.

İstanbul içme suyu havzalarında planlama çalışmalarının hazırlanma sürecinde bir takım sorunlar vardır. Su havzalarının çevresindeki bölgenin temel özelliklerini ortaya çıkaracak ön çalışmaların yeterince kapsamlı yapılmaması, yapılan çalışmaların birbirlerini tekrar etmesinden kaynaklanan kaynak israfı, çalışmaların koordinasyonundaki eksiklikler ve birbirine entegre edilememesi en önemli sorunlardır.

Planlama çalışmalarından kaynaklanan sorunlar dışında İstanbul’daki içme suyu havzalarında tarihsel süreç içerisinde süregelen sorunların ana bileşenlerini yasal, idari, mali, teknik, sosyal ve çevresel konular oluşturmaktadır. Sorunlar birer birer ortaya çıktıkça bu konularda yapılan ve yapılmakta olan düzenlemelerle çözümler üretilmeye çalışılmakta, ancak bir türlü istenilen sonuçlara ulaşılamamaktadır.

Bunun temelinde ise, su havzalarına ilişkin alınan her türlü kararın bilimsel dayanaklarının olmaması vardır. Bu çalışmanın amacı ise İstanbul içme suyu

80

havzalarında arazi kullanımı su kalitesi ilişkisinin araştırılarak bilimsel bir takım sonuçların ortaya konmasıdır.

5. İSTANBUL İÇME SUYU HAVZALARINDA ARAZİ KULLANIMI SU

Benzer Belgeler