• Sonuç bulunamadı

BEYPAZARI - MERKEZ- BAKIRCILIK – 2012

Gümüş işlemeciliği

Gümüş ve altını, ince teller hâline getirip örerek yapılan kuyumculuk işlerine ‘Telkâri’ denir. Telkâri adı üretiminde kullanılan gümüş tel ve Farsçada örme anlamına gelen ‘kari’ kelimesinin birleşiminden oluşmuştur. Telkâride 30-65 mikron kalınlığında gümüş teller kullanılmaktadır. Bu sanatın başlıca uygulama merkezi XII. yüzyılda Musul’du. Ayrıca Horasan’da telkâri benzeri gümüş işçiliği yapan zanaatkârlar da vardı. Telkâri sanatı Musul’dan Suriye’ye (batıda telkari işine Şam işi denmektedir) ve buradan da Anadolu’ya geçmiştir. ‘Telkâri’ denilen geleneksel gümüş işleme sanatı, Artukluların hüküm sürdüğü Mardin, Midyat ilçesinden ahilik vasıtasıyla Beypazarı ile beraber tüm Türkiye’ye yayılmış ve özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da gelişme göstermiştir. Bugün ülkemizde başta Beypazarı olmak üzere, Erzincan-Kemaliye, Eskişehir, Bartın, Kars, Trabzon-Sürmene ve Şanlıurfa’da bu sanatla uğraşanlar bulunmaktadır. Beypazarı’nda gümüşten üretilen temel ürünlere baktığımızda örgü ve cevşeni görürüz. . Ekonomik olarak telkâriye oranla daha ucuz olduğundan daha çok talep edilmektedir. Bu nedenle günümüzde pek çok Beypazarlı zanaatkâr telkâri üretimini azaltarak daha çok örgü üretimine ağırlık vermektedir.

Kaynak: Ethem Torun, 2004,Bilinen ve Bilinmeyen Yönleriyle Beypazarı, Bey Ofset

BEYPAZARI

102 103

EL SANATLARI VE GELENEKSEL MİMARİ

İpekli El Dokumacılığı

Türkmen halkının halı ve kilim gibi İran’dan getirdikleri yün yapımı işleri ve Türk- İslam esnafının Anadolu Selçuklularının ilk devirlerinde İran, Suriye ve Irak’tan getirdikleri lüks dokumalar, Anadolu dokumacılığını ve dolayısıyla Beypazarı dokumacılığını daha çok çeşitlendirmiş ve ilerletmiştir.

İstanbul dokumalarının adını duyurduğu yıllarda Beypazarı’nda yetişmiş dokumacı ustaları İstanbul’a giderek dokuma atölyelerinde çalışmışlar, her alanda olduğu gibi dokumacılık üzerinde de olumsuz etkileri olan bunalımlar, yabancılara tanınan kapitülasyonlar, haksız rekabet ve Avrupa’da makine ile üretimin yaygınlaştırılması sonucu, İstanbul’daki atölyelerin kapanması üzerine yöreden giden ustalar Beypazarı’na geri dönerek burada mesleklerine devam etmişlerdir. Beypazarı ilçesinde günümüze kadar geleneksel olarak süregelmiş olan ipekli el dokumacılığı, yörede sadece “Bürgü” amacıyla dokunmuş ve günümüzde de bu amaçla devam etmektedir. Bürgü, ilçede ve bilhassa köylerde kadınların sokağa çıkarken dinî amaçla başlarının üzerine atarak büründükleri bir tür tesettür kıyafetidir. İlçede dokumalar erkekler tarafından yapılmaktadır. Dokumacılık yapan ustalar, erkek çocuklarına veya yanlarına aldıkları erkek çıraklara bu işi öğreterek dokumanın devamını sağlamaktadır. Günümüzden 15- 20 yıl öncesine kadar bu dokumalar çarşının içinde yer alan 12 kadar tezgâhın çalıştığı bir sokakta yapılmakta iken, zamanla tezgâhların sayıları azalmış ve üretim evlere kaymıştır. Bugün ise sadece iki evde birer tezgâh ve birer usta çalışmaktadır. Bu işle uğraşanlar eskiden bürgü dokumacılığını temel iş olarak yaparken, günümüzde ikinci bir iş olarak yapmaktadır.

Kayak: Ethem Torun, 2004,Bilinen ve Bilinmeyen Yönleriyle Beypazarı, Bey Ofset Kaynak: Kültür ve Turizm Bk. Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü, Halk Kültürü Bilgi ve Belge Merkezi Arşivi

Bindallı İşlemeciliği

Bindallı; düğünlerde, özel günlerde, kına gecelerinde giyilen bir giysidir. Bindallı işlemeciliği Beypazarı’nda birkaç yerde hâlâ yapılmakta ve bindallılar yöre halkı tarafından kına gecelerinde, düğünlerde kullanılmaktadır. Bindallıların çeşitli kesimlerden alıcıları vardır. Beypazarı’nda gelinlik kızlara nişanlı oldukları sürede erkek tarafının en az bir bindallı alınması gelenektir. Bindallı işlemeciliğinde genellikle kadife kumaş kullanılır. Bu kumaş simle, boncuklarla, pullarla işlenerek süslenir. Kumaşlar dikiş makinesi ve nakış kasnağıyla işlenir. Bunların yanında nakış makası ve simli ip de kullanılır. Bu aletler kullanılarak yapılan bindallının işlenmesi çeşitli aşamalardan geçer.

Önce kullanılacak kumaş ölçülere göre kesilir. Daha sonra kumaşa işlenecek desenler belirlenir. Belirlenen desenler özel bir karton üzerine çizilir. Daha sonra bu desen, nakış makasıyla kesilip, kumaşa yapıştırılır. Kumaşa yapıştırılan bu desen simle kumaşa işlenir. Bu aşamalar yapılan ürüne göre değişebilir. Bindallının yanı sıra yörede giyilen “kuyruklu” ve “haşlama” adı verilen geleneksel kıyafetler de burada işlenir ve dikilir.

Kaynak: Ankara’nın Somut Olmayan Kültürel Mirası,

Ankara: Grafiker Matbaası, 2012. Kaynak: Kültür ve Turizm Bk. Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü, Halk Kültürü Bilgi ve Belge Merkezi Arşivi

BEYPAZARI

Telkâri

Telkâri yapımında en önemli hammadde gümüş ve altındır. Ucuz ve kolay erişilebilir olması bakımından gümüş İstanbul ve Ankara’dan alınır. Daha sonra gümüş işlenmek üzere atölyeye getirilir. Atölyede bilezik, küpe, kemer, kolye, gerdanlık vs gibi takı ürünlerinin yanı sıra çeşitli dekoratif süsleme ürünleri de imal edilir. Sipariş edilen ürüne göre bir motif belirlenir ve belirli derecelerde ısıtılarak bu motif gümüşe aktarılır. Gümüş mikron ölçülerde tel haline getirildikten sonra, tel eritilir ve motif işlenir. Beypazarı telkârisi genelde 30 mikron olmaktadır. Motifler genelde atölyede ustalar tarafından tasarlanır. Bu motiflerin başlıcaları; lale motifi, kobra motifi, gül motifi, popüler motifler, Osmanlı motifidir. Telkâri yapımında kullanılan temel araç gereçler ise çift adı verilen cımbız, makas, yanmaz plaka, aminat kâğıdı, şarloma ve tüp gibi malzemelerdir (Beypazarı, Merkez, Hasan Çalımlı).

EL SANATLARI VE GELENEKSEL MİMARİ

Kaynak: Ankara’nın Somut Olmayan Kültürel Mirası, Ankara: Grafiker Matbaası, 2012.

EL SANATLARI VE GELENEKSEL MİMARİ Ekmek Fırını ( Ankara Beypazarı – Uruş) Yapıda Kullanılan Malzeme: Çamur Tuğla Yapım Yılı: 1970

Yapım Tekniği: Dikmen adı verilen bölgeden getirilen topraktan elde edilen çamur yardımıyla tuğlalar örülmüştür.

Yapının İşlevi: Yapı fırın olarak kullanılmaktadır. Ekmek pişirilen, yemek yapılan yerdir. Yapının içerisinde bir ocak bir de fırın vardır. Bunlardan büyük olanı delikli ekmek diye bilinen ekmeğin pişirilmesinde, diğeri ise daha küçük hamur işlerinin ve yemeklerin pişirilmesinde kullanılan ocaklardır. Ocakların kullanılmadığı zamanlarda kapatılan demir kapakları vardır.

Ocağın ön kısmındaki çıkıntıya seki denir.

Yapının pencereleri ahşap parmaklıdır.

Yörede her eylül ayında ‘Kapama Şöleni’ adı verilen, bütün köyün davet edildiği bir etkinlik düzenlenmektedir. Bu etkinlik adını kapama adı verilen yöreye has yemekten alır.

Derleyen: Lale Mete Derleme Yeri: Ankara /Beypazarı- Uruş Kaynak Kişi 1: Meliha Şentürk, 1933,Okuma Yazması Var, Ev Hanımı Kaynak Kişi 2: Muzaffer Büyükgedik, 1981,İlkokul, Marangoz Kaynak Kişi 3: Nurol Uz, 1963,İlkokul, Ev Hanımı Kaynak : Oğuz, M. Öcal., Metin, Ezgi., Mormenekşe, Fatih. (2007) Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari.

Ankara: Gazi Üniv. THBMER y, 167

BEYPAZARI

106 107

ÇAMLIDERE

SÖZLÜ GELENEKLER