• Sonuç bulunamadı

5.1 Tartışma

5.1.1 Sanal Zorbalığın Gerçekleştiği Ortamlar, Yapılma Şekilleri ve Etkileri

bulgulardan sanal zorbalık olaylarının en çok Facebook, çevrimiçi oyunlar, telefon araması, WhatsApp, Instagram, sohbet odaları gibi ortamlarda meydana geldiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçlar sanal zorbalığın en çok sosyal medya ortamlarında ve çevrimiçi oyunlarda yapıldığını göstermektedir. Geçmiş yıllarda özellikle sosyal medyanın henüz yaygınlık kazanmadığı dönemlerde sanal zorbalık olayları o zamanın en çok kullanılan teknolojilerinden olan msn vb. sohbet ortamlarında olmuştur (Ayas ve Horzum, 2011; Kowalski ve Limber, 2007; Li, 2006;). Kowalski ve Limber (2007) sanal zorbalık olaylarının %58,4’ünün msn, %20,5’inin sohbet odalarında, Li (2006) sanal zorbalık olaylarının %36,4’ünün sohbet odalarında, Ayas ve Horzum (2011) sanal zorbalık olaylarının en çok msn ve sohbet odalarında yapıldığı sonucuna ulaşmaları dönemin yaygın kullanılan teknolojisiyle sanal zorbalık olaylarının yapıldığını desteklemektedir. Sanal zorbalık olaylarının yaşanmasında yaş grubu ve bu yaş grubunun interneti kullanım amaçları da önemli bir husustur (Kowalski, Limber ve McCord, 2018). DePaolis ve Williford (2015) ilk ve ortaöğretim düzeyindeki çocukların en çok çevrimiçi oyunlarını

117

oynadıkları ve bu ortamların sanal zorbalık olaylarının meydana gelmesinde en etkili araçlar olduğunu, Whittaker ve Kowalski (2015) ve Watts, Wagner, Velasquez ve Behrens (2017) ergenlerin (12-17 yaş arası) sosyal medya araçlarını çok kullandıkları bu ortamların sanal zorbalık olaylarının meydana gelmesinde en etkili araçlar olduğunu, Ballard ve Welch (2017) yetişkinlerin (18 yaş ve üstü) kitlesel çok oyunculu çevrimiçi oyunları (Massively Multiplayer Online Games) çok oynadıkları ve bu ortamların sanal zorbalık olaylarının meydana gelmesinde en etkili araçlar olduğunu vurgulamaktadır. Bu araştırmanın ergenlerin üzerinde yapılması ve sanal zorbalık olaylarının en çok Facebook ortamında yapıldığı sonucuna ulaşılması Kowalski ve diğerleri (2018) yaş grubunun sanal zorbalık olaylarının yaşandığı ortamlar konusundaki düşüncesini desteklemektedir. Nitekim son yıllarda yapılan araştırmalar incelendiğinde sanal zorbalık olaylarının en çok sosyal medya araçları kullanılarak yapıldığını göstermektedir (Beatbullying, 2012; DeSmet ve diğerleri, 2014; Gahagan ve diğerleri, 2016; Macdonald ve Roberts-Pittman, 2010; Shultz, Heilman ve Hart, 2014; Thornberg, Tenenbaum, Varjas, Meyers, Jungert ve Vanegas, 2012; Waasdorp ve Bradshaw, 2015; Walker, Sockman ve Koehn, 2011; Zalaquett ve Chatters, 2014). Sosyal medya araçlarının yaygın kullanımını artıracak bir diğer unsur da hiç şüphesiz akıllı telefonlar olmuştur. Beatbullying (2012) akıllı telefon uygulamalarının günümüzde yaygın kullanıldığını, ergenlerin akıllı telefona sahip olma oranın %90’ları ulaştığını (Lenhart ve Page, 2015) ve bu araçların ergenlerin sosyal medya ortamlarına her yerde, her zamanda ve anında erişim imkânı tanıyarak akranlarına ulaşma ve iletişimi sürdürme fırsatı sunmasının (Lenhart ve Page, 2015) sanal zorbalık olaylarının bu ortamlarda sıklıkla meydana gelmesinde en önemli faktör olduğunu vurgulamaktadır. Örneğin Walker ve diğerleri (2011) ergenlerin en çok Facebook ortamında sanal zorbalığa maruz kaldıklarını bunu sırasıyla telefon aramaları, mesajlaşma uygulamaları ve sohbet odaları takip ettiğini tespit etmiştir. Beatbullying (2012) araştırmasında İngiltere’de öğrencilerin kullandıkları Facebook ve diğer sosyal medya ortamlarında daha çok sanal zorbalık yaptıklarını belirlemiştir. Bu sonucu destekler nitelikte alan yazında pek çok çalışmada aktif sosyal medya kullanımının sanal zorbalığın meydana gelmesinde en iyi aracı unsur olduğu (Kowalski ve diğerleri; Waasdorp ve Bradshaw, 2015), sosyal medya kullanımının sanal zorbalık olayları ile pozitif bir ilişkisinin olduğu ve bu ortamlarda insanlara zarar verecek paylaşımların daha sık yapıldığı sonucuna ulaşılmıştır (Kwan ve Skoric, 2013; Mesch, 2009; Shin ve Ahn, 2015; Waasdorp ve

118

Bradshaw, 2015). Sanal zorbalık olaylarının en çok sosyal medya ortamlarında meydana geldiği sonucundan hareketle öğrencilere bilgi ve iletişim teknolojilerini bilinçli ve güvenli kullanmalarının öğretilmesi gerekmektedir. Ayrıca sosyal medya ortamlarında dikkat edilmesi gereken konular ve bu ortamlarda nasıl davranılması gerektiği konusunda etkinlikler ve öğretimsel faaliyetler düzenlemenin faydalı olacağı düşünülmektedir. Bilinçli ve güvenli sosyal medya kullanımı gerçekleştiği takdirde bu durumun olumlu yansımalarının olacağı ve sanal zorbalık olaylarının azalacağı umulmaktadır.

Bu araştırmada sanal zorbalık olaylarına maruz kalan öğrencilerin üzüntü, moral bozukluğu, korku, huzursuzluk yaşadıkları, okul devamsızlıklarının arttığı, endişeli oldukları gibi psikolojik ve duygusal sorunlar yaşadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Mark (2009) sanal zorbalık mağdurlarının bu olay karşısında kızgınlık, üzgünlük, utanç, korku, şaşkınlık duyduğunu belirtmiştir. Hinduja ve Patchin (2007) sanal zorbalığa maruz kalanların kendilerini kızgın ve üzgün hissettiklerini belirtmişlerdir. Kowalski ve diğerleri (2014) sanal zorbalığa maruz kalanların kendilerini kızgın, üzgün, depresyona girmiş, incitilmiş, aciz, küçük, çok yalnız ve yardıma muhtaç, stresli ve karmaşık duygular içerisinde hissettiklerini belirtmiştir. Kowalski ve diğerleri (2014) sanal zorbalık üzerine 131 çalışmayı meta-analiz tekniği ile incelediği çalışmasında sanal zorbalığın stres, depresyon, kaygı, yalnızlık, hayattan zevk almama, öz saygı düşüklüğü gibi duygusal, zihinsel, fiziksel rahatsızlıklarla ilişki gösterdiğini bulmuştur. Alan yazında araştırmalar incelendiğinde benzer sonuçlara ulaşıldığı sanal zorbalığın akademik başarıda düşüş, okul devamsızlığının artması, utangaç, korku, öfke, hayal kırıklığı, kaygı depresyon, özgüvenin düşmesi, sosyal ortamlardan dışlanma, yalnızlık gibi sosyal, duygusal ve fiziksel sorunlara neden olduğu görülmektedir (Albert, 2011; Bauman, Toomey, ve Walker, 2013; Deschamps ve McNutt, 2016; DeSmet ve diğerleri, 2015; Didden, Scholte, Korzilius, De Moor, Vermeulen, O’Reilly ve Lancioni, 2009; Hinduja ve Patchin, 2010; Hutson, 2016; Kowalski ve diğerleri, 2014; Nishina ve diğerleri, 2005; Schenk and Fremouw, 2012; Sezer, Yilmaz ve Karaoglan Yilmaz, 2015). Dredge, Gleeson ve De la Piedad-Garcia (2014) sosyal medyada sanal zorbalığa maruz kalan bireylerde duygusal sorunların sosyal, davranışsal, bilişsel ve fiziksel sorunlara göre daha fazla meydana geldiğini ve bireylerde duygusal sorunların etkisinin diğer sorunlara göre daha uzun sürdüğünü belirtmektedir. Bu araştırma sonuçları ve yukarıdaki araştırma

119

sonuçları değerlendirildiğinde sanal zorbalık, en çok duygusal sorunlara neden olmakta ve bunun neticesinde bireyler psikolojik olarak olumsuz etkilenmektedir. Bireysel ve toplumsal başarıda en önemli unsur kişinin psikolojisinin ve ruh halinin sağlıklı olmasıdır. Bu açıdan küçük yaşlardan itibaren evde ve okulda çocuklara karşı insanı değerler, ahlak, sağlıklı davranışlar, milli değer konularında tutum ve davranış sergilemek, sanal zorbalık davranışlarının azalmasında yardımcı olacaktır. Sanal zorbalık davranışlarının azalması sonucunda bireyler duygusal, psikolojik, ruhsal, bilişsel olarak sağlıklı yetişebilecektir.

Bu araştırmada sanal zorbalık olaylarının en çok dalga geçme/alay etme, karalama, iftira, aşağılama, kızdırma, kışkırtma ve tehdit şeklinde yapıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Gahagan ve diğerleri (2016) sanal zorbaların alay etme, utandırma, aşağılama, nefret söylemlerinde bulunma, kızdırma, iftira atma gibi yöntemleri kullandıklarını belirlemiştir. Dredge ve diğerleri (2014) sosyal medya sitelerinde sanal zorbaların; bu ortamlarda en çok tehdit, kabalık ve utandırıcı sözler içeren mesajlar göndererek, bu ortamlarda dalga geçerek, kızdıracak ve utandıracak fotoğraflar paylaşarak, küçük düşüren mesajlar ve paylaşımlar yaparak, kişi hakkında doğru olmayan bilgiler paylaşarak ve bu bilgileri yayarak sanal zorbalık yaptıklarını belirlemiştir. Olumide, Adams ve Amodu (2015), Kowalski ve Limber (2007) ve Williams ve Guerra (2007) sanal zorbalık davranışında bulunan kişilerin genellikle karşıdaki kişiyi küçük düşüren ve onunla dalga geçen sözler, aşağılama, kışkırtma, kızdırma, dedikodu yayma gibi yöntemlere başvurduklarını belirlemiştir. Burada sanal zorbaların bu tür davranışları neden sergilediklerine bakıldığında karşıdaki kişiyi davranışlarından dolayı utandırma, onu küçük düşürmek isteme, başkalarına zarar vererek aşağılayarak güç elde etme, ilgi odağı konumunda olmayı isteme ve mağdurdan gelecek cevaplarla eğlenme düşüncesi gelmektedir (Rafferty ve Vander Ven, 2014). Benzer şekilde Gahagan ve diğerleri (2016) sanal zorbalık davranışında bulunan kişilerin; kendini güçlü gösterme, grubun bir parçası olma, eğlenme, mağdurun gerçek hayatta kızdırma niyetinde olduğunu vurgulamıştır. Sanal ortamda yapılan yukarıda bahsedilen yöntemlere bakıldığında kötü söz söyleme, dalga geçme, yalan söyleme, iftira atma gibi yöntemler geleneksel zorbalıkta da yapılmaktadır. Burada teknolojinin sanal zorbalık davranışını gerçekleştirme şeklinde ne gibi bir etkisinin olduğu akla gelmektedir. Şu unutulmamalıdır ki sanal zorbaların bu davranışları yapmalarında teknolojinin, internetin, sosyal medya platformların

120

sunduğu özellikler önemli bir unsurdur. Özellikle yapılan yorumların, atılan mesajların, paylaşılan fotoğrafların ve videoların herkes tarafından görülebilmesi, sanal zorbalığı yapanın kimliğini gizleyebilmesi, bu paylaşımların uzun süre platformda kalması bu tür davranışları sergilemede tetikleyici ve artırıcı bir etkendir. Bunu önlemenin en önemli yolu çocukların bilinçli ve güvenli sosyal medya kullanımı sağlamak ve çocuklara sosyal, ahlaki ve değer eğitimleri vermektedir. Dolayısıyla öğretmenlerin ve ailelerin çocukların anti-sosyal ve anti-ahlaki davranışlar sergilemelerini en aza indirmek için yeterli ilgi, alaka ve özveriyi göstermelerinin yanında çocuklara, yaptıkları kötü davranışlarda insanların neler hissedebilecekleri konusunda farkındalık ve empati becerisi kazandırmalarının faydalı olacağı düşünülmektedir.

Benzer Belgeler