• Sonuç bulunamadı

Saltanat-ı Bangala: İlyasşahi Hükümeti(1352-1576)

C. Bölgenin Siyasî Tarihinin Ana Safhaları ve İslâm’la İlişkisi

2. Saltanat-ı Bangala: İlyasşahi Hükümeti(1352-1576)

Şemseddin İlyas Şah 1345 yılında kendi hanedanının başına geçerek 1352’de bütün Bengal’i67 tek idare altında birleştirmiştir.68 Ondan sonra yerine geçen İskender Şah 1390’da Gıyasettin Âzam Şah tarafından mağlûp edilerek öldürüldü. “Gıyasettin” sıfatı ile Âzam Şah İlyasşahî tahtına oturdu. 1410’da hükümdar olan Seyfeddin Hamza’dan sonra 1412’de tahta Şehâbeddin Bayezid geçti. İlyâsşâhîler’in idaresinde Bengal parlak devirlerinden birini yaşadı; yine bu sırada İslâm sanatları ve ilimleri gelişti.69

Şehâbeddin Bayezid dönemden sonra 1414 yılında yerli bir Hindû kral Ganesa’nın iktidarı ele geçirmesiyle70 İlyasşâhî hanedanının hâkimiyeti bir süre kesintiye uğradı. Bu, bazı tarihçiler tarafından iktidara karşı Hindûların bir darbe girişimi olarak değerlendirilmektedir. Kral Ganesa ailesinin Bengal’deki hâkimiyeti yirmi yıldan fazla sürmüştür (1414/15-1436). Bu arada bir derviş sayesinde onun oğlu Cadu, Müslüman olup Celâleddin Muhammed adını alıp ülkeye hâkim oldu.71

1437’de İlyasşâhîler ikinci defa Bengal tahtını ele geçirdiler. Rükneddin Barbek Şah, 1474 yılına kadar devam eden döneminde Bengal’in hizmeti için Afrika ve Habeşistan’dan 8000’den fazla zenci köle getirmişti. Tahta gelenlerden son olarak sultan Fatih Şah’ın yedi yıl hüküm sürmesinin ardından 1487 yılında Habeşî kumandanı Hadım Sultan Şehzâde Bârbek Şah, İlyasşâhîler’in son hükümdarı Celaleddin Feth Şah’ı öldürerek iktidarı ele geçirdi.72 Böyle İlyasşahî hanedanı tamamen sona erdi.73

Habeşîler 1487 yılından 1494 yılına kadar hüküm sürdükten sonra son Habeşî hükümdar olan Şemseddin Muzaffer vezir Seyid Alâeddin Hüseyin tarafından Gavr’da

67

İlyas Şah 1342 yılında Leknevtî’de tahta çıkmışsa da, 1346 yılında Satgaon ve sonra 1352 yılında Fahreddin Mübarek Şah’ın Sonargaon’u kontrol altına alınması sebebiyle bütün bölgenin adını ‘Bangala’ koymasından dolayı ona sultan-i Bangala lakabı verilmiştir. Onun için biz başlık’ta dönem olarak 1352’yi zikretmiştik.

68

Karim, Banglar İtihaş (Sultani Amal), s. 184.

69

Enver Konukçu , “Bengal Sultanliği”, DİA, V, s. 438.

70 Aslında bu İlyas Şah döneminden başlayarak Hindulara iktidarda çalışmak için yer verilmesinin ardından yavaş

yavaş taht hırsının ortaya çıkması ve bölgeye İslâm’ın girmesinden sonra Müslüman-elit Hindular arasında zihinsel ve dini çatışmalarının bir sonucudur.

71

Karim, Banglar İtihaş (Sultani Amal), s. 222.

72

Karim, Banglar İtihaş (Sultani Amal), s. 286.

muhasara altına alınarak öldürüldü.74Böylece Habeşîler’den sonra Bengal’de Tirmiz asıllı dört sultana ait ‘Seyyidîler’ veya ‘Husen Şah’ devri (1494-1538) başlamıştır ve Bengal Müslüman hâkimiyetinin bu dönemine ‘altın çağı’ dönemi denilmiştir. Seyyid Alâeddin Hüseyin Şah, ülkede bozulmuş olan huzur ve sükuneti yeniden sağlamıştır.

Seyyid Hüseyin hükümeti, Sûrî Afganlar’ın reisi Şîrşah’ın isyanı neticesinde 1538 yılında sona erdi ve Şîrşah, Gavr’ı ele geçirip Bengal’in bağımsızlığına sona vererek burasını Bâbürlü Hümâyun’a karşı yürüttüğü mücadelenin merkezi haline getirdi.75 Sûrî Afganların Bengal’deki hâkimiyeti 1539-1564 yıllar arasında olup bu devrede Sirşah'tan sonra Hızır Han, Muhammed Han ve Hızır Han Sahadır ve Gıyasettin Celal Şah hüküm sürdüler. Daha sonra Güney Sihar'ın eski valilerinden Süleyman Karrani ve halifeleri Bengal’i yaklaşık on iki yıl (1564-1576) idare ettiler.76 Bir süre sonra Babürlü Hükümdar Celaleddin Ekber Şah Bengal bölgesini ele geçirerek 1576 yılında Babürlü topraklarına kattı.

Bu saltanat döneminin amacı sadece gücü ve kudretlerini göstermek değildi. Dine ait faaliyetlerine bakılırsa bu anlaşılabilir. Bunun bir örneği mescitler yapılmasıdır. Bengal tarihçisi Abdu’l-Karim’e göre, İvaz Halacî’den sonra özgür Bengal saltanat döneminin sonuna kadar mescit yapılması hakkında güçlü delilleri bulunmaktadır. Bu meşcitlerin, ya yeniden yapılması ya da tamir edilmesi hakkında ortaya çıkan yazıtlardan bilinmektedir. Genelde, Müslüman kuvvetlerinin girdiği yerlerde asker ve onları takip eden diğer Müslümanlar veya İslâm’a kazandırılan yeni Müslümanların ibadet edebilmesi için çoğu zaman bu mescitler sultan veya devlet kadrosunda çalışanların sayesinde yapılmıştı. Hem de XV. yüzyılın sonu ve XVI. yüzyılın başlarında yerli mimarı takip edilerek mescitler yapılmıştır. 1200-1800 yıllar arasındaki tarihi ele alırsak, sadece 1450- 1550 yıllar arasında yapıldığı tespit edilen mescit veya cami sayısının nereye ulaştığı, aşağıdaki tablodan açıkça görülmektedir.77 Bambu vb. kalıcı olmayan malzemeleriyle yapılmış mescit ve camiler de bu rakamın dışındadır.

74

Konukçu , “Bengal Sultanliği”, DİA, V, s. 438.

75

Konukçu , “Bengal Sultanliği”, DİA, V, s. 438.

76

Karim, Banglar İtihaş (Sultani Amal), s. 376.

Yıllar Mescit Cami Toplam Sayı

1200-1450 16 2 18

1450-1550 80 37 117

1550-1800 51 2 53

Bengal Sultanları ve devlet kadrolarında çalışanların sonraki döneme önemli diğer bir katkısı ise medrese inşa etmeleridir. Celalettin Muhammed Şah döneminde 1432 yılında Sultanganj’da bulunan bir yazıttan medrese inşa ettiği hakkında bir bilgi bulunmaktadır. Bu yazıtta ‘Bina-ul Hayret’ ve ‘Talib’ul ilimler hakkındaki harcamaların bilgisi mevcuttur. Yazıtta Hz. peygamberin şu hadisi işlenmiştir, “İlim talep edenler için bir dirhem bile harcayan kişi Allah’ın yolunda kırmızı renkli bir altın dağ harcayan kişi gibidir”.78 Sultan Alâeddin Husen Şah’ın dönemine ait iki yazıtta da medrese kurulması hakkında ifadeler zikredilmektedir. Maldah’ta bulunan birinci yazıtın tarihi ise 907/1501’dir. Yazıt “İlim Çin'de de olsa gidip alınız” hadisi ile başlamaktadır. Ders Bari’de bulunan ikinci yazıtın tarihi ise 909/1503’tur.79

Bu dönemde Şeh Ahi Şiraceddin Usman, Şeh Nur Kutubu’l-Âlâm ve bir Türk hanedandan gelen Han Cihan Ali gibi birçok sufî-derviş de gelmiştir. Aynı zamanda bu dönemde Bengalece edebiyat çalışmaları sayesinde de yavaş yavaş İslâmlaşma faaliyetleri başlamıştı.80