• Sonuç bulunamadı

Sahte ve Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı

II. BÖLÜM: MUHASEBE HİLELERİ

3. Türkiye’de Muhasebe Hileleri Tarihi

3.2. Konuya İlişkin Yargıtay ve Danıştay Kararları

3.2.2. Danıştay Kararları

3.2.2.3. Sahte ve Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı

“Faturasız olarak satın aldığı kütük demirleri, sahte ve içeriği itibarıyla yanıltıcı faturalara dayanarak yasal defterlerine inşaat demiri olarak kaydettiği, ayrıca, bir kısım emtianın belgesiz olarak satılıp elde edilen satış hasılatının, defterlere kaydedilmediği saptanarak 1989 yılının Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık dönemlerine ilişkin olarak yükümlü kurum adına resen cezalı katma değer vergisi salınmıştır. Bozma kararına uymayan İstanbul 3.Vergi Mahkemesi 29.9.1995 günlü ve 1995/1417 sayılı kararıyla; Danıştay Yedinci Dairesinin bozma kararında, uyuşmazlığın çözümünün; katma değer vergisi indirimine esas olan faturaların gerçeği yansıtıp

yansıtmadığının tesbitine bağlı olduğu belirtilerek, incelemenin bu esasa göre yapılmasının istendiği, mahkemelerince bu esastan hareketle bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve bilirkişi heyetince de, uyuşmazlık döneminde yükümlü kurumun inceleme elemanlarınca iddia edildiği kadar inşaat demiri imal etmesinin mümkün olmadığının ortaya konulduğu, imal edilmesi mümkün olmayan inşaat demirinin üretilmiş gibi gösterilerek, bir kısım inşaat demiri alışının yok sayılamayacağı, yine inceleme elemanınca yapılan saptamalara göre uyuşmazlık dönemi mal hareketleri dengesinde bir hata bulunmadığı, bu durumda mahkemelerinin tarhiyatın terkini yolundaki kararının yerinde olduğu, aynı olay nedeniyle yapılan cezalı kurumlar vergisi tarhiyatının kaldırılması yolundaki mahkeme kararının, Danıştay Dördüncü Dairesince onanarak kesinleştiği gerekçesiyle, tarhiyatın kaldırılması yolundaki ilk kararında direnmiştir.” (Karar yılı: 1996, Karar no: 296)

“Olayda; dava konusu işlemin, hem muhteviyatı itibarıyla gerçek dışı belgelerle haksız katma değer vergisi indiriminden yararlanmak suretiyle, hem de bazı satışlar için belge düzenlenmemek suretiyle vergi zıyaına neden olunduğundan bahisle tesis edildiği dikkate alındığında; vergi mahkemesince, kayıt dışı hasılat konusu incelenmeksizin, uyuşmazlığın tamamının, muhteviyatı itibarıyla gerçek dışı belge kullanımından kaynaklandığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmasında isabet bulunmadığı gibi; dava konusu işlemin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 11'inci maddesinde öngörülen müteselsil sorumluluğun koşullarının oluştuğu yolunda idarece yapılmış bir tespit bulunmadığı gerekçesiyle iptal edilmesinde de isabet bulunmamaktadır. Zira; indirim konusu edilen katma değer vergisine ilişkin belgenin gerçeği yansıtmadığının tespiti halinde, söz konusu indirimin kabul edilmemesi, hem 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun, hem de 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun hükümleri gereğidir. Böyle bir durumda da; anılan belgenin müteselsil sorumluluğu gerektirecek bir irtibat veya organizasyon içinde düzenlenmiş olup olmadığının tespitine gerek bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, Vergi Mahkemesince, uyuşmazlığın, ... Şirketince davacı Şirkete düzenlenen faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının ve davacı Şirketin belgesiz satışı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi suretiyle çözümlenmesi gerekirken; istemin özeti bölümünde belirtilen gerekçeyle ve eksik inceleme sonucu verilen kararda isabet bulunmamaktadır.” (Karar Yılı: 2002, Karar No: 3539)

“Olayda, 1998 yılı işlemleri incelenen davacının sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyerek elde ettiği komisyon gelirini 1999 yılının Mart ayında verilen 1998 yılı gelir vergisi beyannamesinde beyan etmediği tespit edilerek belirlenen matrah farkı üzerinden 1998 yılı için hesaplanan gelir vergisinin % 50‘si oranında geçici vergi hesaplandığı ancak aslının

aranmayıp vergi ziyaı cezası uygulandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda 4369 sayılı Kanunla 1.1.1999 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere getirilen geçici vergi düzenlemesi ile mükelleflerin yıllık beyanname ile beyan edilen ticari ve mesleki kazançlarının % 50’si oranında bir sonraki yılda geçici vergi ödemeleri gerektiği yolundaki hüküm kaldırılarak içinde bulunulan yıl için belirlenen ilgili hesap dönemi kazançlarının belirlenen üçer aylık dönemi izleyen ikinci ayın 15’inci günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edilip sözkonusu kazanç üzerinden geçici vergi hesaplanması uygulamasına geçildiği ve artık 1998 yılı beyannamesi ile beyan edilmesi gereken ancak beyan edilmeyen matrah farkı üzerinden hesaplanan gelir vergisi üzerinden bir sonraki yıl için geçici vergi salınmasına olanak bulunmadığından geçici verginin 1999 yılı 3 aylık bilançoları incelenerek salınması ve kesinleştirilmesi, bilahare mahsup dönemi geçmiş ise bu fark matrahın o dönem gelir vergisinden düşülmesi suretiyle aslının aranmaması, ancak ceza kesilmesi gerekeceğinden 1999 yılı için yürürlükten kalkan hükümler gözönüne alınarak geçici vergi salınması ve ceza kesilmesi yerinde değildir. Bu durumda cezayı kaldıran mahkeme kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.” (Karar Yılı: 2002, Karar No: 2003)

“Uyuşmazlık, defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmeyen davacı kurum adına gerçek bir ticari faaliyetinin olmadığı ve komisyon karşılığı sahte fatura düzenlediği iddiasıyla yapılan tarhiyata ilişkindir. Olayda, defter ve belgeleri incelenmek üzere istenen davacı kurumun ibraz yükümlülüğünü yerine getirmediği, gider faturalarının tamamına yakınının ... Limited

Şirketinden temin edildiği, bu firmanın mükellefiyet kaydına rastlanamadığı, dolayısıyla bu

faturaların gerçek dışı ve sahte olduğu, yüksek ciroya rağmen düşük kar oranı beyan edildiği, ayrıca bu ciroya ulaşacak ticari organizasyonun olmadığı, sonuç olarak davacı kurumun komisyon karşılığı gerçek dışı fatura ticareti yaptığı kanaatine varılarak % 2 komisyon bedelininin ciroya uygulanması suretiyle matrah farkı bulunmuştur. Davacı kurum, gerçekten beton boru imalatı ve inşaat malzemeleri satışı ile taahhüt işleri yaptığı ileri sürerek, yaptığı taahhüt işlerine ilişkin olarak ilgili firmalardan aldığı iş durum belgelerini, işlerinin iyi gitmemesi nedeniyle düştüğü ödeme güçlüğünden dolayı uygulanan hacizlere ilişkin belgeleri, yaptığı taahhüt sözleşmelerini ibraz etmektedir. Anılan belgeler davacı kurumun gerçek bir ticari faaliyetinin bulunduğunu ve sahte fatura ticareti yapmadığını göstermektedir. Kaldı ki, düzenlediği faturaların gerçeği yansıtmadığı konusunda yapılmış bir tespit bulunmadığı gibi, davalı idarece düzenlenen 1.7.2003 günlü yoklama fişinden de halen ticari faaliyetinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı kurum adına gerçek dışı fatura ticareti yaptığı varsayımıyla yapılan tarhiyatta isabet bulunmamaktadır.” (Karar Yılı: 2004, Karar No: 2185)