1 - م لاإ نمؤملا هدبع قزري نأ ﷲ یبأ بستحي لا ثيح ن ) . حص (
1. “Allah (c.c) mümin kulunu ancak beklemediği yerden rızıklandırır”.
Feyzu’l-kadîr, I, 71, hadis no: 39.
Münâvî, Süyûtî'nin Deylemî’den rivâyet ettiği ve sahih işâreti koyduğu bu hadis üzerine itirazda bulunmuş; senette ismi geçen Ömer b. Râşid'in Abdurrahman b. Harmele'den naklettiği bu rivâyetin sahih olmadığını, birinci kişinin metruk ve
mechul, ikinci kişinin de zayıf olduğunu belirtmiştir.243 Ömer b. Râşid'in künyesi Ebu Hafs el-Yemâmî’dir. Onun hakkında İbn Hanbel; "Rivâyet ettiği hadisin bir değeri yoktur" derken, İbn Maîn; “Ömer b. Râşid el-Yemâmî zayıf bir râvidir"244 demiştir. Zehebî, adı geçen râviyi zikrettikten sonra “Ömer b. Ebi Has’am”245 diye babasının adını belirtmiş ve da’afûh (Onu zayıf gördüler) değerlendirmesini yapmıştır. Ayrıca onun hakkında Ebu Zür'a leyyin,246 İclî lâ be’se bihi, Nesâî leyse bi sika (Sika
243 Münâvî, a.g.e, I, 72. 244 İbn Adî, a.g.e, VI, 27. 245 Zehebî, a.g.e, V, 232.
246 Leyyin ve fihi lîyn ifadeleri Dârakutnî dışında diğer hadisçilerin nezdinde cerhin 6. mertebesinde bulunan ve bir râvi hakkında kullanılan sîgadır. Böyle bir râvinin rivâyet ettiği hadis i’tibar için alınır. (bk. Aydınlı, a.g.e, s. 58).
değildir), Buhârî muzderib, leyse bi'l-kâim247 derler. Bunun yanısıra İbn Adî râvi hakkında "Ömer b. Râşid el-Yemâmî, doğruluktan ziyade zafiyete yakındır" derken, İbn Hibbân da "Sadece cerhedilmesi için bu kişinin adı zikredilebilir"248 şeklinde yorum yapmıştır. Hadisin senedinde Münâvî'nin zayıf olarak zikrettiği diğer isim İbn Harmele’dir. İbn Harmele hakkında İbn Main sâlih,249 Ebû Hâtim “Hadisi yazılır ama ihticâc olunamaz”, Nesâî leyse bihi be'sun,250 Yahya b. Said el-Kattân zayıf,251 demişlerdir. Bizzat İbn Harmele'den şöyle rivâyet edilir: "Benim hafızam zayıftı, Saîd b. el-Müseyyib (ö. 94/715) hadis yazma konusunda bana izin verdi."252 Elbânî de bu hadis için zayıf demiştir253.
Yukarıdaki değerlendirmelerden yola çıkarak hadis için zayıf diyebiliriz.
2 - لوعت نمب أدبا ) . حص (
2. “Bakmakla yükümlü olduğun kimselerden başla!.” Feyzu’l-kadîr, I, 75, hadis no: 47.
Münâvî, Süyûtî'nin Taberânî'den254 rivâyet ettiği ve sahih dediği hadise
itirazda bulunmuş ve senette geçen Ebu Sâlih Mevlâ Hakim adında bir râvinin
bulunduğu ve Heysemî'nin lâ â’rif men tercemehu (Bu râviyi tanıtan kimse
göremedim), sözünü nakletmektedir.255 Bu râvi hakkında Zehebî lâ yu’raf
(Tanınmıyor), diyerek yukarıda rivâyet ettiği hadisi de kitabında nakletmiştir.256
Heysemî de Münâvî'nin işâret ettiği gibi râvi için lem ecid men tercemehu257 demiştir.
Bu tarikiyle hadis, söz konusu sebepten dolayı tenkide uğramıştır. Ancak İbn Hanbel, İbn Ömer (ö. 73/692) kaynaklı şu hadisi nakletmiştir:
247 Zehebî, a.g.e, V, 233. Irâkî’ye göre muzterib cerhin 4. Sehâvi’ye göre 5. mertebesinde bulunan bir râvi hakkında kullanılan sîgadır. Böyle bir râvinin rivâyet ettiği hadis i’tibar için alınır (bk. Aydınlı, a.g.e, s. 124).
248 İbn Hacer, a.g.e, III, 224.
249 Ta’dilin 5. mertebesinde bulunan bir râvi hakkında kullanılan bir sîga. Böyle bir râvinin rivâyet ettiği hadis i’tibar için alınır (bk. Aydınlı, a.g.e, s. 136)
250 İbn Hacer, a.g.e, II, 501. 251 Zehebî, a.g.e, IV, 271. 252 Zehebî, a.g.e, IV, 271.
253 Elbânî, Zaîfu'l-Camîi's-sağir ve ziyâdetihi,( rakam 28)
254 Taberânî, el-Mucemü’l-evsat, VIII, 312; el-Mucemü’l-kebir, III, 228. 255 Münâvî, a.g.e, I, 75.
256 Zehebî, a.g.e, VII, 283.
" یلفسلا ديلا نم ريخ ايلعلا ديلاو لوعت نمب أدبإ "
258
Ayrıca Ebû Dâvud (ö. 275/888), söz konusu hadisi Ebû Hüreyre (ö. 58/678)'den merfû olarak başka bir hadisin parçası formunda şu şekilde rivâyet etmiştir: " لاق هنأ ةريرھ یبأ نع : وسر اي ﷲ ل ! لاق ؟لضفأ ةقدصلا یأ : لوعت نمب أدباو لقملا دھج " 259 3 - قلاطلا ﷲ یلإ للاحلا ضغبأ ) . حص (
3. “Allah (c.c)'ın en nefret ettiği helal boşanmadır”. Feyzu’l-kadîr, I, 79, hadis no: 53.
Münâvî, Süyûtî'nin Ebû Davûd'dan260 rivâyet ettiği ve sahih dediği bu hadis için "Müellifin sahih demesi hatadır" diyerek itirazda bulunmuştur. Bu hadisin senedinde zayıf bir râvi olan Abdullah er-Ressâfî'nin bulunduğunu söylemiştir.261 Biz bu râvi hakkında araştırma yaptığımızda gerçek adının Abdullah er-Ressâf değil, Ubeydullah b. el-Velîd el-Vessâfî262 olduğunu öğrendik. Ubeydullah b. el-Velîd el- Vessâfî konusunda İbn Maîn leyse bi şey,263 Nesâî metruku'l-hadis,264 Dârakutnî
zayîf,265 İbn Hibbân da "Güvenilir densin diye sika râvilerden öyle hadisler naklediyor ki sağlam ve güvenilir râvilerin hadislerine hiç benzemiyor, dolayısıyla terk edilmeyi hak etti"266 şeklinde kanaatlerini dile getirmişlerdir. Zikri geçen zayıf râviden dolayı hadis zayıf olmalıdır. Elbânî de bu hadise zayıf hükmünü vermiş267 ve râvi hakkında
da zaîfun ittifâken268 (görüş birliğiyle zayıftır), demiştir.
Abdurrezzâk269 (ö. 211/826) söz konusu rivâyeti uzun bir hadisin bir parçası halinde Muâz b. Cebel (ö. 17/638)’den şu şekilde nakletmiştir:
258 Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 554. 259 Ebû Davûd, sadaka, 291.
260 Ebû Davûd, Talâk, 3; İbn Mâce, Talâk, 3. 261 Münâvî, a.g.e, I, 79.
262 Ukaylî, Kitâbu'z-zuafâil-kebir, II, 877.
263 İbn Adî, a.g.e, V, 520. Leyse bi şey “Bir şey değildir” manâsında râvilerin cerhi için kullanılan bir tabirdir ve leyse bi’s-sikati tabirine nisbetle bir derece daha hafiftir (bk. Talât Koçyiğit, Hadis ıstılahları, s. 204).
264 Zehebî, a.g.e, V, 23. 265 Zehebî, a.g.e, V, 22. 266 İbn Hibbân,a.g.e, II, 63.
267 Elbânî, Silsiletü'l-ehâdisi's-sahiha ve şey'in min fıkhiha ve fevâidihâ, V, 18. 268 Elbânî, Silsiletü'l-ehâdisi'z-zaîfe ve'l-mevzûâ ve eseruha's-seyyi'fi'l-ümme, V, 94. 269 Abdurrazzâk, Musannef, VI, 390.
" ذاعم اي ! رلأا ه جو ي لع ﷲ قلخ امو قاتع نم هيلإ بحأ ضرلأا رھظ يلع ﷲ قلخ ام ض غبأ ض هدبعل لجرلا لاق اذإف ؛قلاطلا نم هيلإ : ه تأرملإ لا ق اذإو هل ءانثتسا لاو رح وھف ﷲ ءاش نإ رح وھ : قلا ط ت نأ هيلع قلاط لاو هءانثتسا هلف ."
Abdurrezzâk’ın Musannef’ini tahric eden Habiburrahman el-A’zamî bu hadisin Mekhûl ve Muâz b. Cebel arasında inkita’ya270 uğradığını söylemiştir. Zeylaî de hadisi zikredip isnadında zayıf râvi olan Hâmid b. Mâlik’in bulunduğunu söylemiştir.271 Beyhakî de hadisi naklettikten sonra Hamid b. Mâlik’in mechul olduğunu ayrıca hadisin Mekhûl ve Muâz b. Cebel arasında inkıta’ya uğradığını ve böylece bu hadisle ihticac olunamayacağını ileri sürmüştür.272
4 - ف ا تيب ه ل ﷲ ی نب ا تيب ی نب ن مف ،ا ھنم ة مامقلا او جرخأو دجاس ملا و نبا جار خاو ،ة نجلا ی ھم اھنم ةمامقلا نيعلا روحلا رو ) . حص (
4. “Cami binâ ediniz ve çöpleri camilerden çıkarınız, çünkü kim Allah (c.c) için bir ev yaparsa, Allah (c.c) da cennette ona bir ev yapar, camilerden çöplerin çıkarılması ise hurilerin mehirleri sayılır”. Feyzu’l-kadîr, I, 84, hadis no: 62.
Süyûtî'nin Taberânî'den273 naklettiği bu hadise Münâvî itirazını şöyle dile getirmiştir: “Hâfız Münzirî'nin bu hadise zayıf demesine rağmen, Süyûtî'nin buna sahih demesi gerçekten şaşırtıcıdır” İbnü’l-Cevzî (ö. 597/1200) bu hadisin hiçbir tarikinin sahih olmadığını söylemektedir.274 Aslında bu hadisin zayıflığı Abbân b. el-
Muhabber'in rivâyetinden kaynaklanmaktadır. Bu râvi hakkında Dârakutnî, metruk,275
Ukaylî (ö. 322/933) münkeru'l-hadis,276 Zehebî şeyhun metrukun,277 şeklinde
kanaatlerini dile getirmişlerdir. İbn Hacer'in zikrettiği gibi, İbn Hibbân da bu râvinin Nafi'den çok derin âlimleri bile yanıltan hadisler naklettiğini söylemekte ve bu râviden hadis nakletmesinin caiz olmadığını ancak ibret amacıyla nakletmenin
sakıncalı olmadığını dile getirmektedir.278 Elbânî de bu hadise zayıf
270 İnkitâ: Senedde râvi düşmesi, râvi atlanması (bk. Aydınlı, a.g.e, s. 76). 271 Zeylaî, Nasbu’r-râye li ehâdisi’l-Hidâye, III, 235.
272 Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, VII, 593. 273 Taberânî, a.g.e, III, 4.
274 İbnü’l-Cevzî, Kitâbu'l-mevzûât mine'l-ehâdisi'l-merfuât, III, 580. 275 Dârakutnî, Kitâbu'z-zuafâ ve'l-metrûkîn, s. 88.
276 Ukaylî, a.g.e, I, 522. 277 Zehebî, a.g.e, I, 129. 278 İbnü’l-Cevzî, a.g.e, III, 581.
değerlendirmesinde bulunmuştur.279 Râvinin durumuna binaen ve âlimlerin yorumlarının ışığında hadise zayıf diyebiliriz.
Araştırmamız neticesinde adı geçen râvinin aslı olmayan başka hadisleri de rivayet ettiğinin farkına vardık. Onlardan konuyla alakalı olan sadece şu hadisi nakletmekte fayda görüyoruz:
" رمت نم اھلثم وأ ةطنح نم ةضبق لاإ اھرھم ناك ام ءانيع ءاروح نم مك " 280 5 - ةمايقلا موي تاملظ ملظلا نإف ملظلا اوقتا ) . حص (
5. “Zulümden sakının, çünkü zulüm kıyamet gününde karanlıktır" Feyzu’l-
kadîr, I, 134, hadis no: 135.
Münâvî, Süyûtî'nin Beyhakî,281 Taberânî282 ve İbn Hanbel'den283 rivâyette bulunduğu bu hadis üzerine itirazda bulunmuş ve bu hadisin senedinde geçen Atâ ibn. Es-Sâib, Mâlik b. Yahya el-Beşkerî ve Amr b. Merzûk'un zayıf râviler olduklarına dikkat çekmiştir. Bu râvilerden Atâ ibn. es-Sâib konusunda İbn Main; “İbn. Es-Sâib, Leys b. Ebî Süleym gibi zayıf bir râvidir. Sevrî ve Şûbe dışında herkes ibn. es-Sâib'in
ihtilât'ından sonra ondan hadis rivâyet etmiştir”284 derken, Nesâî “Eski rivâyet ettiği hadislerde sika bir râvidir, ancak daha sonra rivâyetleri karıştırdı.” demiştir. Dârakutnî ise “Ondan sadece Şû'be, Sevrî ve benzerlerinin rivâyetleriyle ihticâc olunur; daha sonrakilerin rivâyetlerine itibâr edilmez”285 demiştir. Münâvî ikinci zayıf
râvinin adını Mâlik b. Yahya el-Beşkerî şeklinde kaydetmiştir. Araştırmamızın sonucunda râvinin isminin son kısmının Feyzu’l-kadîr’de yanlış şekilde kayda geçirildiğini tesbit ettik. Bu râvinin isminin cerh ve tâdil kitaplarında Mâlik b. Yahya en-Nekrî şeklinde yer aldığını gördük.286 Buhârî adı geçen râvi hakkında fî hadisihi
nazarun,287 başka yerde fîhi nazarun,288 demiş; ayrıca İbn Hibbân da onu cerhetmiştir.
279 Elbânî, Za’îfu'l-Camîis-sağir, (rakam.53)
280 Zehebî, a.g.e, I, 129; İbnü’l-Cevzî, a.g.e, III, 179. Elbânî, Silsiletü'l-ehâdisi'z-zaîfe ve'l-mevzûâ ve eseruha's-seyyi'fi'l-ümme, II, 43.
281 Beyhakî, Sünen, X, 134.
282 Taberânî, el-Mucemü’l-evsat, VII, 28. 283 İbn Hanbel, a.g.e, V, 262.
284 İbn Hacer, a.g.e, III, 104.
285 İbn Hacer, a.g.e, III, 105. Bu râvi hakkında İbn Hacer, eserinde âlimlerin görüşlerini uzun uzun nakilde bulunmuştur. Görüşlerin hepsi hemen hemen aynı olduğu için biz sadece birkaç âlimin görüşülerini nakletmekle yetindik (bk. İbn Hacer, a.g.e, III, 105).
286 İbn Adî, a.g.e, VIII, 117; Zehebî, a.g.e, VI; 10. Mizzî, a.g.e, XXXI, 478. 287 Ukaylî, a.g.e, IV, 1324; Zehebî, a.g.e, 12.
Son ve üçüncü râvi olan Amr b. Merzûk hakkında âlimlerin değişik görüşleri vardır. Dârakutnî sadûkun kesîru'l-vehmi, İbnü'l Medinî zehebe hadisûhû,289 İbn Sa'd, sikatun
kesîru’l-hadisi an Şûbe, İclî basriyyûn da’îfün (Basralıdır ve zayıftır), Hâkim seyyiü'l- hıfz (Hafızası kötüdür), İbn Hanbel "Sâlih birisidir acaba niye Ali b. Medini onun aleyhinde konuşur" demişlerdir.290 Ayrıca Ukaylî, Ali b. el-Medinî'den şöyle nakleder: “İki Fehd’in ve iki Amr’in hadisini terk edin! Yani: Fehd b. Avf ve Fehd b. Hayyân;
Amr b. Merzûk ve Amr b. Hakkâm”291 Bu üç râvinin durumunu göz önüne alırsak
hadis sened bakımından sahih durumundan zayıf durumuna düşmektedir. Bu hadisi Mizzî292 ve Hâkim293 (ö. 405/1014) de İbn Ömer’den nakletmişlerdir. Bu hadisin
benzerini merfu olarak Buhârî,294 Câbir b. Abdullah (ö. 78/697) ve İbn Hanbel
Abdullah b. Amr’dan295 şöyle rivâyet etmişlerdir:
" ﷲ نإ ف ش حفلاو مكا يإو ةمايقلا موي تاملظ ملظلا نإف ملظلاو مكايإ ،شحفت لا لاو ش حفلا ب حي لا اورجفف روجفلابو اولخبف لخلاب مھرمأو اوعطقف ةعيطقلاب مھرمأ ،مكلبق ناك نم كلھا هنإف حشلاو مكايإو " 6 - ن ل ﷲ نإ ف ة عامجلاب مكي لعف ة ثلاث ن م ر يخ ة عبرأو ،ني نثإ نم ريخ ةثلاثو دحاو نم ريخ نانثإ یدھ یلع لاإ یتمأ عمجي ) . حص (
6. “İki kişi, bir kişiden, üç kişi iki kişiden ve dört kişi de üç kişiden hayırlıdır. Şu halde cemaat olunuz, zira Allah Teâlâ ümmetimi ancak hidayet üzere toplar". Feyzu’l-kadîr, I, 149-150, hadis no: 163.
Münâvî, Süyûtî'nin İbn Hanbel'den296 Ebû Zer tarikiyle naklettiği bu hadisin
illetli297 olduğunu, ayrıca senette zayıf râvileri olan Ebu'l-Bahterî ve İbn Ayyâş'ın da bulunduğunu söyleyerek itirazda bulunmuştur.298 Birinci râvinin adını, Zehebî el-
288 İbn Adî, a.g.e, 117. Fihi nazar: Zehebî’ye göre cerhin 3. Irâkî’ye göre 2. mertebesinde bulunan râvi hakkında kullanılan bir bir s^gadır. Böyle bir râvinin rivâyet ettiği hadis hiçbir suretle alınmaz. Genellikle Bûhârî bu ifâdeyi kullanmıştır (bk. Aydınlı, a.g.e, s. 58).
289 Zâhibü’l-hadis tabiri hadis râvilerinin cerhinde kullanılan sâkıt olan, hadisi hiçbir suretle uazılmayan râvilere delalet eder (bk. Talât Koçyiğit, Hadis ıstılahları, s. 466).
290 İbn Hacer, a.g.e, III, 304. 291 Ukaylî, a.g.e, II, 1007. 292 Mizzî, a.g.e, IV, 220.
293 Hâkim, el-Müstedrek ale's-sahihayn, I, 51. 294 Buhârî, el-Edebü'l-müfred, s. 229. 295 İbn Hanbel, a.g.e, X, 89.
296 İbn Hanbel, a.g.e, XXXV, 219.
297 İ’lal: Hadisin sened veya metninde bir kusurun (illet’in) olduğunu söylemek, bunu ortaya çıkarmak, buna hükmetmek (bk. Aydınlı, a.g.e, s. 74).
Bahterî b. Ubeyd şeklinde kaydetmiş ve299 babasının da mechul300 bir Tabîi olduğunu
söylemiştir. Ebu'l- Bahterî konusunda Ebu Hâtim za’îfu'l-hadis, Dârakutnî zayîfun, Ezdî kezzâbun sâkıtun,301 İbn Hacer zayîfun metrukun302 İbn Adî “Babasından
yaklaşık yirmi hadis nakletmiştir, geneli de münker hadislerdir”303 şeklinde
yorumlarda bulunmuşlardır. İbn İyyâş hakkında Ali b. el-Medinî "Şâmîlerden rivâyet ettiğinde sika kabul edilir, ama Şâmîlerin dışındakilerden rivâyetlerinde zayıftır",304
İbn Hacer bir yerde sadûkun305 demekte ve başka bir yerde ise “Babasından
işitmeden onun dilinden hadis rivâyet ederdi”306 şeklinde kanaatini dile getirmiştir. Şuayb Arnavut isnâduhu za’îfun cidden (Senedi çok zayıftır), derken307 Elbânî bu hadise mevzû demiştir. Ayrıca Heysemî, Süyûtî ve Münâvî'nin bu hadisi Ahmed b. Hanbel'e nisbet etmelerini hatalı bulmakta ve bu hadisin İbn Hanbel'in oğlunun rivâyet ettiği hadislerden olduğunu söylemiştir. Ayrıca Elbânî bu hadisin râvilerinin isimleri konusunda da ufak tefek basım hatalarının da olduğuna dikkat çekerek
düzeltmelerde bulunmuştur.308 Senette yalancı râvi olduğundan dolayı hadis
mevzûdur. 7 - بر اي بر اي اولوق مث بكرلا یلع اوثجا ) . حص (
7. “Diz çökün, ve “Yâ Rab! Yâ Rab!” deyin”. Feyzu’l-kadîr, I, 157, hadis no: 181.
Münâvî, Taberânî'nin309 Âmir b. Hârice'den naklettiği hadisin sahih
olmadığını söyleyip bu râvinin zayıf olduğuna dair nakillerde bulunmaktadır. Buhârî
299 Zehebî, a.g.e, II, 6. 300 Zehebî, a.g.e, V, 32.
301 İbn Hacer, a.g.e, I, 213. Sâkıt, her şeyin kötüsü ve işe yaramaz tarafı herze söz gibi manalara sahiptir. Râvilerin cerhinde kullanılan tabirlerden biri olan sâkıt , İbn Ebî Hâtim’in ve ona tâbi olan İbnu’s-Salâh’ın tertibine göre, birinci mertebede yer alan ve en şiddetli cerhe delâlet eden bir sözdür (bk. Koçyiğit Talât, a.g.e, s. 393).
302 İbn Hacer, Tekribü't-tehzib, I, 122. 303 Zehebî, a.g.e, II, 7.
304 İbn Adî, a.g.e, III, 175. 305 İbn Hacer, a.g.e, I, 109. 306 İbn Hacer, a.g.e, II, 468. 307 İbn Hanbel, a.g.e, XXXV, 219.
308 Elbânî, Silsiletü'l-ehâdisi'z-zaîfe ve'l-mevzûâ ve eseruha's-seyyi'fi'l-ümme, IV, 280. 309 Taberânî, a.g.e, VI, 120.
bu hadisi aynı râviden nakledip fi isnâdihi nazar310 demiştir. İbn Adî de fi isnâdihi nazar deyip Buhârî'nin bu hadisi sadece râvilerin isimlerini kitabında zikretmek
amacıyla yazdığını aslında bu hadisi munker kabul ettiğini söylemektedir.311 Zehebî, râvi konusunda sükut etmiş, sadece hadisin devâmında اوقس ف ،او لعفف" " cümlesini
ekleyip Buhârî'nin fi isnâdihi nazar sözünü zikretmekle yetinmiştir.312 Elbânî de bu
hadise munker demiştir.313 Hadisin senedindeki nekâret hadisi zayıf duruma
düşürmektedir. 8 - مكلافطأ یلع متيلص ام قحأ ) . حص (
8. “Sizin hazır bulunmanızın en çok lazım geldiği cenaze namazı, çocuklarınızın cenaze namazıdır”. Feyzu’l-kadîr, I, 199, hadis no: 271.
Münâvî, senette geçen Leys ve Âsım'ı zayıf râviler olarak değerlendirir ve Süyûtî üzerine "Bunun sıhhati şöyle dursun hasen dahi olamaz" şeklinde itirazda bulunmuştur.314 Bu hadisi Süyûtî Beyhakî'den315 nakledip sahih işâreti koymuştur.
Ayrıca bu hadisi İbn Ebî Hâtim de kitabında aynı râviden rivâyet etmiştir.316
Münâvî'nin zikrettiği Leys'in tam adının Leys b. Ebi Süleym317 olduğunu tesbit ettik. Bu râvi hakkında Ebu Hâtim lâ yuref,318 İbn Hanbel muztaribü'l-hadis, İbn Main
“Zayıftır ama hadisi yazılır” İbn Sa'd kâne za’îfen fi'l-hadis,319 Nesâî za’îfun,320 Cerir b. Abdullah (ö. 188/804) "Leys çok karıştırırdı"321 demişlerdir. İbn Hibbân bu râviyi
Sikât322 adlı kitabında yer vermiştir. Elbânî hadise zayıf hükmünü verirken İbn Hanbel
bu hadise benzer başka sahih hadisi müsnedinde şu şekilde nakletmiştir:
310 Buhârî, et-Târihü'l-kebir, VI, 457; Ukaylî, a.g.e, II, 1020; Zehebî, a.g.e, IV, 16. Sened hakkında kullanılırsa, araştırılması, hemen hüküm verilmemesi gereken rivâyet anlamına gelir (bk. Aydınlı, a.g.e, s. 58).
311 İbn Adî, a.g.e, VI, 157. 312 Zehebî, a.g.e, IV, 16. 313 Elbânî, a.g.e, IV, 293. 314 Münâvî, a.g.e, I , 199.
315 Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 9.
316 İbn Ebî Hâtim, Takdimetü'l-ma'rife li kitâbi'l-cerhi ve't-ta'dil, IX, 339. 317 İbn Hacer, Tehzibü't-tehzib, III, 484.
318 Mizzî, a.g.e, X, 515.
319 İbn Hacer, a.g.e, III, 484. Muztarib: bazen bir, bazen de iki veya daha fazla râviden muhtelif şekillerde rivâyet edilen, fakat ne râvilerden birinin hâfıza yönünden üstünlüğü, ne kendisinden rivâyet ettiği şeyhine yakınlık derecesi ve ne de sâir tercih sebeplerinden birinin bulunmaması dolayısıyla rivâyetleri arasında tercih yapılamayan hadise muztarib denir (daha fazlası için, bk. Koçyiğit Talât, a.g.e, s. 357).
320 İbn Adî, a.g.e, VII, 234. 321 Ukaylî, a.g.e, IV, 1187. 322 İbn Hibbân, e.g.e, I. 159.
" نجلا فلخ بكارلا هيلع یلصي لفطلاو اھنم ءاش ثيح یشاملاو ةزا " 323 9 - جوزلا دنع یظحأو هجولل رضنأ هنإف ،یكھنت لاو یضفخا ) . حص (
9. “Kızları sünnet et ve sünnetin icrasında ileri gitme (sünnet yerini fazla kesme) çünkü (fazla kesmemek) yüzün ter tâze kalması ve kocanın hoşnutluğu için iyidir" Feyzu’l-kadîr, I, 216, hadis no: 297.
Münâvî, Süyûtî'nin Taberânî'den324 naklettiği bu hadisin senedinde mechul râvi olan Muahmmed b. Hassân'ın olduğunu, ve hangi tarikten rivâyet edilirse edilsin, senedinin çok zayıf olduğunu söyleyip itirazda bulunmuştur.325 İbn Adî, Muahmmed b. Hassân'ın leyse bi mâruf dediğini ve bu râvinin sadece iki rivâyetten başka rivâyetinin olmadığını söylemektedir.326 Ebû Davud da bu hadisin adı geçen râviden dolayı illetli olduğunu söylemiştir.327 İbn Hacer, bu hadisin iki tarikin bulunduğunu ve
ikisinin de zayıf olduğunu söyler328 ve Muhammed b. Hassân'ın da mechul râvi
olduğunu savunur.329 Bunların yanısıra bu hadisi rivâyet eden Dahhâk b. Keys'ın nisbeti konusunda da değişik görüşler vardır, bazı alimler ona Dahhâk b. Kays el- Fehrî dediği halde, bazıları da bu râvinin el-Fehrî şeklinde nisbetinin olmadığını
savunmuşlardır.330 Bu görüşler ışığında hadisin sened bakımından zayıf duruma
düştüğünü söyleyebiliriz. İbn Adî aynı râviden sözkonusu hadisi biraz değişik bir şekilde şöyle nakletmiştir:
" ،ی كھنت لاف تنتخ اذإ ،نتخت ةنتاخ رمأ ملسو هيلع ﷲ یلص ﷲ لوسر نأ ةيراصنلأا ةيطع مأ نع لعبلا یلإ بحأو ةأرملل یظحأ كلاذ نإف " 331
323 İbn Hanbel, a.g.e, XXVII, 149.
324 Taberânî, VIII, 358; el-Mucemü’l-evsat, II, 368. 325 Münâvî, a.g.e, I, 216.
326 İbn Adî, a.g.e, VII, 446. 327 Ebû Dâvud, edeb, 2.
328 İbn Hacer, Telhîsu'l-habîr fi tahrîc-i ehâdîsi'râfiiyi'l-kebir, II, 343. 329 İbn Hacer, Tezhibü't-tehzib, II, 224.
330 İbn Hacer, a.g.e, II, 224. 331 İbn Adî, a.g.e, VII, 445.
10 - همرحأ لاو هلكآ لا ءانإ یف نامدأ ) . حص (
10. “Süt ve balın bir arada olduğu tabaktan yemem ama haram da etmem”. Feyzu’l-kadîr, I, 230, hadis no: 320.
Münâvî, Süyûtî'nin Taberânî ve332 Hâkim'den naklettiği ve Hâkim'in de
sahihü'l-isnâd333 (İsnadı sahihtir), dediği hadise, senet zincirinde ismi geçen el-Kebir b. Şuayb'ın mechul râvi olduğunu söylemekte ve itirazda bulunmaktadır. Bu hadise Zehebî münkerin vâhin334 demektedir. Münâvî'nin zikrettiği el-Kebir b. Şuayb'ın tam adını Heysemî, Muhammed b. Abdu'l-Kebir b. Şuayb şeklinde zikretmiş ve “Bu râviyi tanıyamadım.”335 demiştir. Ayrıca, Aclûnî “Bu hadisin sahih olmasının düşünülmesi hatadır” derken, Buhârî za’îfun336 demiştir. Elbânî de hadisin senedinde mechul
râvinin bulunduğunu söyleyip, hadisin sened bakımından sahihten zayıfa düşmesi için bir mechul râvinin bulunmasının yeterli olduğunu dile getirmiştir.337
11 - إ هلتقت لاف همد یلع لجرلا كنمآ اذ ) . حص (
11. “Senden eman dileyeni öldürme”. Feyzu’l-kadîr, I, s. 236, hadis no: 334. Süyûtî'nin İbn Hanbel338 ve İbn Mâce339 (ö. 273/886)'den naklettiği hadise Münâvî itirazda bulunup buna senette geçen Abdullah b. Meysere'nin zayıf râvi olduğunu gerekçe göstermektedir. Bu râvi Ebu İshâk el-Kûfî künyesiyle de meşhurdur. Nitekim İbn Main bu râvi hakkında şöyle demiştir: “Hûşeym el-Kûfî'nin kendisinden rivâyet ettiği Ebu İshak el-Kûfî varya, o aslında Abdullah b. Meysere'dir. O hadis rivayetinde zayıftır”340 “Haşim ondan hadis nakledip onu tedlis ederdi.”341 Ayrıca İbn Main, bu râvinin başka bir lakabının da olduğunu ve ikisini kullanarak
tedlis ettiğini söylemektedir. Hatib el-Bağdâdî bu ikinci lakabın Ebû Leylâ olduğunu
332 Taberânî, a.g.e, VII, 246.
333 Hâkim, el-Müstedrek ale's-sahîhayn, IV, 226. 334 Hâkim, a.g.e, IV, 226.
335 Heysemî, a.g.e, V, 46. 336 Aclûnî, a.g.e, I, 73. 337 Elbânî, a.g.e, V, 204.
338 İbn Hanbel, a.g.e, XXXXV, 185. 339 İbn Mâce, diyyât, 2.
340 Mizzî, a.g.e, VI, 197. 341 Ukaylî, a.g.e, II, 712.
ve kendisinin sika342 râvi olmadığını hatırlatmıştır. Söz konusu hadisin senedinde
Münâvî'nin zikretmediği başka bir mechul râvi olan Ebû Ukâşe'nin de bulunduğunu söylemekte fayda görüyoruz. Bu râvi için İbn Hacer mechul343 demektedir. Elbânî ve
Şuayb Arnavut da hadise aynı gerekçelerle zayıf344 değerlendirmesinde
bulunmuşlardır. Bu anlamda başka sahih bir hadisi İbn Hanbel ve diğerleri şöyle nakletmişlerdir: " ةمايقلا موي ردغلا ءاول یطعأ هلتق مث هسفن یلع لاجر نمأ نم " 345 12 - هومركأف موق ميرك مكاتأ اذإ ) . حص (
12. “Bir topluluğun önderi size geldiğinde ona ikramda bulunun”. Feyzu’l-
kadîr, I, s. 241, hadis no: 345.
Süyûtî'nin İbn Mâce,346 Taberânî,347 ve İbn Adî'den348 naklettiği hadise Münâvî itirazda bulunmuş ve bütün tariklerinde zayıf râvilerin bulunduğunu gerekçe göstererek hadisin zayıf olduğunu ileri sürmüştür.349 Münâvî, ilk olarak senette geçen Hûseyin b. Ömer'in zayıf bir râvi olması konusunda âlimlerin görüş birliğinde olduğunu söylemiş ve devamında da hadisin değişik kanallarının senedinde ismi geçen Mâlik b. Hasen b. Mâlik el-Hûveyris ve el-Hûseyin b. Abdullah b. Damra'nın bulunduğuna dikkat çekmiştir. İlk râvi konusunda İbn Main leyse bi şey, Buhârî lehû
menâkir (Münker hadisleri vardır), Nesâî zayıf350 demişlerdir. Mâlik b. el-Hasen
hakkında Ukaylî fîhi nazarun,351 Zehebî münkerü'l-hadis,352 demiştir. Bir başka
senedin zincirinde de el-Hûseyin b. Abdullah b. Damra mevcuttur. Bu râvi konusunda ise Dârakutnî metruk,353 Mâlik b. Enes (ö. 179/795) “Buralarda öyle insanlar vardır ki,
bu mescide (Mescid-i Nebevî’ye) gelip yalan söylüyorlar, onların birisi de Hüseyn b.
342 Hatib, Tarihû Bağdâd, II, 334. 343 İbn Hacer, a.g.e, II, 102.
344 Elbânî, a.g.e, V, 226; İbn Hanbel, a.g.e, XXXXII, 136. 345 İbn Hanbel, a.g.e, XXXVI, 220; XXXVI, 277. 346 İbn Mâce, Edeb, 19.
347 Taberânî, a.g.e, II, 325. 348 İbn Adî, III, 301. 349 Münâvî, a.g.e, I, 242. 350 İbn Adî, a.g.e, III, 301. 351 Ukaylî, a.g.e, II, 1038. 352 Zehebî, a.g.e, VI, 4. 353 Dârakutnî, a.g.e, s. 115.
Damra’dır” İbn Hanbel leyse bi şey354 demiştir. İbn Hacer hadise za’îfun münkerün,355 Zehebî ise "Bu hadisin bütün tarikleri zayıftır"356 demiştir. Senetteki râvilerin cerhedilmesinden dolayı hadis zayıftır.
13 - ا نسحأ اذإ ةلاصلا تلاق اھدوجسو اھعوكر متأف اھتلاص لجرل : عفرتف ،ینتظفح امك ﷲ كظفح . ةلاص لا ت لاق اھدوج سو ا ھعوكر مت ي م لف ةلاص لا ءا سأ اذإو : بو ثلا ف لي ا مك ف لتف ،ینتعي ض ا مك ﷲ كعي ض هھجو اھب برضيف ،قلخلا ) . حص (
13. “Kişi namazı iyi bir şekilde kılıp, ruku ve secdesini hakkıyla yerine getirirse, namaz der ki: “Beni koruduğun için Allah da seni korusun.” Eğer kişi namazı doğru dürüst kılmaz, secde ve rukuyu tam olarak yerine getirmezse, namaz der ki: “Beni