• Sonuç bulunamadı

Sahabe ile Ġlgili Nâzil Olan Âyeti Dile Getirmesi

BÖLÜM 3: TEFSİR YÖNTEMİ AÇISINDAN ES-SÎRETÜ’N-NEBEVİYYE

3.3. Âyetleri Sahâbe Sözüyle Tefsiri

3.3.5. Sahabe ile Ġlgili Nâzil Olan Âyeti Dile Getirmesi

3.3.5. Sahabe ile Ġlgili Nâzil Olan Âyeti Dile Getirmesi

Bazı olaylarla ilgili inen âyetlerin, olayın baĢrollerinde olan sahâbe tarafından açıklandığı görülmektedir. Mesela; Ġbn HiĢâm, Tebük Gazvesi‟nde Hz. Peygamber (s.a.s.) ve ashabından geri kalan ve gazveye katılmayan üç kiĢi hakkında nâzil olan âyetleri, onlardan biri olan Ka„b b. Mâlik‟in (ö. 50/670) ağzından naklederek açıklamıĢtır.

Aslında bu gazvede Hz. Peygamber‟in (s.a.s.) yanında yer almayanlar; münafıklar veya mazereti sebebiyle Hz. Peygamber‟e (s.a.s.) katılamayanlardır. Ka„b b. Mâlik, Mürâre b. Rebi„ ve Hilâl b. Ümeyye bu iki gruptan da değildir. Ka„b b. Mâlik‟in anlattığına göre; kendisi Müslümanlarla beraber gazve için hazırlık yapmaya baĢladığında bir kararsızlık yaĢamıĢtır. Hz. Peygamber (s.a.s.) ve ashabı hazırlanıp yola çıktığında “Ben de bir veya iki gün sonra hazırlanıp onlara kavuĢurum.” düĢüncesiyle yavaĢ hareket etmiĢ ve gazayı kaçırmıĢtır. Ka„b b. Mâlik, Hz. Peygamber (s.a.s.) sefere çıktıktan sonra, halkın içine çıktığında sadece münafıkların ve özrü sebebiyle Allah‟ın bağıĢladığı kimselerin savaĢa katılmadığını görmüĢ, içini büyük bir piĢmanlık kaplamıĢ ve üzüntüsü gitgide artmıĢtır.

786 Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XVII, 581-588.

787 Ġbn Kesîr, Tefsîr, V, 128-130.

166

Hz. Peygamber‟in (s.a.s.) Tebük‟ten geri dönüp Medine‟ye gelmek üzere olduğunu iĢitince kendisine bir mazeret bulmaya çalıĢmıĢtır. Allah Resûlü‟ne ne diyeceğini bilememiĢ ve sonunda doğruyu söylemeye karar vermiĢtir. Hz. Peygamber (s.a.s.) seferden döndüğünde savaĢa katılmayanlar, gelip mazeretlerini beyan etmiĢ ve yemin etmiĢlerdir. Allah Resûlü de onlar için af dilemiĢ, içlerindeki gizli niyetlerini Allah‟a havale etmiĢtir. Ka„b b. Mâlik ise Resûlullah‟a (s.a.s.) gelip kendisinin herhangi bir özrü olmadığını belirtmiĢ, Hz. Peygamber de (s.a.s.) ona Allah‟ın kendisi hakkında hüküm verene kadar beklemesini söylemiĢtir. Mürâre b. Rebi„ ve Hilâl b. Ümeyye de Ka„b ile aynı durumdadır. Allah Resûlü ashabın bu üç kiĢi ile konuĢmasını yasaklamıĢ, hatta eĢlerinin bile onlara yaklaĢmasına izin vermemiĢtir. Sadece Hilâl b. Ümeyye çok yaĢlı ve bakıma muhtaç olduğu için eĢinin kendisine hizmet etmesine müsaade etmiĢtir. Onlar, ashâb‟ın kendisiyle konuĢmadığı ve haklarında Allah tarafından verilecek hükmün beklendiği bu süre zarfında büyük bir imtihan geçirmiĢlerdir. Yeryüzü onlara adeta dar gelmiĢtir. Elli gün sonra müjdeli haber Ka„b b. Mâlik‟e ulaĢmıĢ, Ka„b sevinçle Hz. Peygamber‟in (s.a.s.) yanına gelmiĢ ve onun ağzından: “Annen seni doğurduğundan beri en hayırlı gün ile seni müjdeliyorum.” sözlerini iĢitmiĢtir. Verilen bu müjdede Allah onların tevbesinin kabulü hakkında Ģöyle buyurmuĢtur: َنيِرِجاَهُمْلاَو ِِّبَِّنلا ىَلَع ُالله َبَتَ ْدَقَل

ِفِ ُهوُعَ بَّ تا َنيِذَّلا ِراَصْنَلْاَو ْمِِبّ ُوَّنِا ْمِهْيَلَع َبَتَ َُّثُ ْمُهْ نِم ٍقي۪رَف ُبوُلُ ق ُغي۪زَي َداَك اَم ِدْعَ ب ْنِم ِةَرْسُعْلا ِةَعاَسْۜ

*ٌمي ۪حَر ٌفُؤَرُ۫ “ġu bir

gerçek ki Allah, peygambere ve o sıkıntılı zamanda, içlerinden bir grubun moralleri bozulmaya yüz tuttuktan sonra bile ona bağlılıklarını koruyan muhâcir ve ensâra lütfuyla muamele etti ve sonra da hepsinin tevbelerini kabul etti. Allah onlara karĢı çok Ģefkatli ve merhametlidir. Allah geriye bırakılan üç kiĢinin de tevbesini kabul etti.”789 Ka„b b. Mâlik âyette geçen geriye bırakılma meselesinin onların gazveden geri kalmaları olmadığını belirtmiĢtir. Ona göre bu, Hz. Peygamber‟e (s.a.s.) gelip yemin eden O‟nun kendilerini mazur görüp onlar için istiğfar ettiği kimselerden geriye bırakılmalarıdır.790

Yani Hz. Peygamber‟in (s.a.s.), Ka„b b. Mâlik, Mürâre b. Rebi„ ve Hilâl b. Ümeyye‟nin durumunu sonraya tehir etmesidir. Onların tevbelerinin kabulünün

789 Tevbe, 9/117, 118.

167

geriye bırakılmasıdır. Burada sahâbeden Ka„b b. Mâlik‟in, Tebük SavaĢı‟na katılmayanlar hakkındaki âyetlerin iniĢ sebebini detaylı olarak bildirdiği ve âyet içinde kapalı kalan bir ifadeyi de tefsir ettiği görülmektedir. Ġbn HiĢâm sahâbeden naklettiği bu haberle, ilgili âyetlerin iniĢinin tarihi seyrine yer vermiĢ ve daha doğru anlaĢılmalarına katkı sağlamıĢtır.

Taberî ve Ġbn Kesîr bu âyeti tefsir ederken baĢka açıklamalarla beraber Ka„b b. Mâlik‟in bu rivayetine yer vermiĢlerdir.791 Ġbn Kesîr ayrıca bunun sahih, sabit ve sıhhatinde ittifak edilen bir rivayet olduğunu ve âyeti geniĢ bir Ģekilde tefsir ettiğini dile getirmiĢtir.792

Buhârî ve Müslim de bu habere Sahîh‟lerinde yer vermiĢlerdir.793

Sahâbe görüĢüyle tefsir bölümünde Ġbn HiĢâm, gerek sebeb-i nüzûlün yerini ve zamanını, gerekse sebeb-i nüzûlü belirterek sahâbenin Ģahid olduğu olayı ele almıĢtır. Âyetlerle ilgili sorulan sorulara, sahâbenin verdiği cevapları aktararak âyetlerin tefsirini yapmıĢ, Cenab-ı Hakk‟ın emir ve yasaklarının sebep ve hikmetini sahâbe aracılığıyla açıklamıĢtır. Bugün okunduğunda anlaĢılması zor meseleler, o gün hadiselerin Ģahidi olan sahâbe tarafından gayet kolay bir Ģekilde anlaĢılmaktaydı. Dolayısıyla Kur‟ân‟ın anlaĢılmasında onların verdiği bilgiler önem arz etmektedir. Ayrıca kendileriyle ilgili nâzil olan âyetlerin tefsirini, yine sahâbeden öğrenmek önemli bir ayrıcalıktır. Nitekim Ġbn HiĢâm, sahâbenin yaĢadıklarını ve onlarla ilgili inen âyetleri aktarmakla, meselenin ilk ağızdan ve sağlam bir Ģekilde anlaĢılmasında önemli bir iĢlevi yerine getirmiĢtir. Genel itibariyle müellifimiz, Ġbn Ġshâk‟tan gelen rivayetleri tercih edip konu hakkındaki ihtilaflara değinmezken, müfessirler Ġbn Ġshâk‟tan gelen rivayetlerle beraber baĢka rivayetlere de yer vermiĢlerdir.

791 Bkz. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XIV, 548; Ġbn Kesîr, Tefsîr, IV, 229. Taberî bu rivayeti Ġbn ġihâb

ez-Zührî‟den naklederken, Ġbn Kesîr Zührî‟nin içerisinde bulunduğu râvi zinciriyle rivayet etmiĢtir. Her iki müfessirin isnadında da Ġbn HiĢâm‟ın bu haberi naklettiği Ġbn Ġshâk yoktur. Ama üç müellifin de Zührî‟den sonraki ravileri aynıdır.

792 Ġbn Kesîr, Tefsîr, IV, 230.

793 Buhârî, “Meğâzî” 79; Müslim, “Tevbe” 9. Mezkûr tefsir kaynaklarında olduğu gibi bu eserlerde de Ka„b b. Mâlik‟in rivayetinin baĢtan Zührî‟ye kadar olan ravileri farklı sonrakiler aynıdır.

168