• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: SAHÂBE VE HAKARET

2.2. Sahâbenin Sahâbî Olmayanlara ve Hatalı Söylenen Sözlere Hakareti

2.2.1. Sahâbenin Tâbiîne Hakareti

Sahâbenin sahâbî olmayan kimselere hakaretine örnek olarak, Hz. Âişe’nin yeğeni

Kâsım b. Muhammed’e (ö. 107/ 725?)398, Cabir b. Abdullah’ın (ö. 78/697)399 Ubâde b.

el-Velîd’e (ö. ?), Abdullah b. Ömer’in (ö. 73/692)400 oğlu Bilâl b. Abdullah’a, Umâre b.

Ruveybe es-Sekafî’nin (ö. ?) Bişr b. Mervân’a (ö. 75/694)401 ve İbn Ömer’in Nafi‘ b. Ezrak’a (ö. 65/685)402 kullanmış oldukları ifadeler verilebilir.

Yeğenleri İbn Ebî Atîk (ö. ?)403 ile Kâsım b. Muhammed’in konuşmasına şahit olan Hz.

Âişe, annesi bir cariye olan Kâsım’ın telaffuzunun bozuk olduğunu görünce ona: “Sen neden kardeşimin oğlu gibi konuşmuyorsun? Ama ben bunun nedenini biliyorum. Onu annesi eğitti, seni de annen eğitti” dedi. Kâsım buna öfkelendi, ancak cevap vermedi. Hz. Âişe için yemek sofrası getirildiğinde Kâsım, ayrılmak için kalktı. Hz. Âişe, bunun nedenini sordu. Kâsım namaz kılacağını belirtince Hz Âişe ona oturmasını söyledi. Kâsım yine namaz kılacağını söylediğinde ise ona: “Otur vefasız! (ردغ سلجإ) Ben Rasûlullah’ın: “Yemek getirildiği zaman namaz kılınmaz. Def-i hâcet için sıkışan kişi de namaz kılamaz” buyurduğunu duydum” dedi.404

Hz. Âişe’nin yeğenine söylediği “ردغ” çoğunlukla hakaret ile seslenmede kullanılan bir

ifadedir.405 Kâsım’ın, Hz. Âişe’nin söylediği söze tahammül etmesi, kızmaması ve ona

hürmet göstermesi gerekirdi. Zira Hz. Âişe müminlerin annesi olmakla birlikte onun da

halası, büyüğü ve eğitimcisi konumundadır.406 Dikkati çeken bir husus ise sırf

konuşmasındaki hata yüzünden Hz. Âişe’nin, yeğenini ve annesinin ona vermiş olduğu

398 Kâsım b. Muhammed için bk. Cengiz Kallek, “Kâsım b. Muhammed b. Ebû Bekir”, Türkiye Diyanet

Vakfı İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2001), 24: 545.

399 Câbir b. Abdullah için bk. M. Yaşar Kandemir, “Câbir b. Abdullah”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam

Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1991), 6: 530-532.

400 Abdullah b. Ömer için bk. M. Yaşar Kandemir, “Abdullah b. Ömer b. Hattâb”, Türkiye Diyanet Vakfı

İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1988), 1: 126-128.

401 Bişr b. Mervân için bk. Abdülkerim Özaydın, “Bişr b. Mervân”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam

Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,1992), 6: 222-223.

402 Nafi‘ b. Ezrak için bk. Mustafa Öz, “Nafi‘ b. Ezrak”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2006), 32: 289-290.

403 Asıl adı, Abdullah b. Muhammed b. Abdurrahman b. Ebî Bekir’dir. Ebü’l-Haccac Cemalüddin Yusuf b Abdurrahman b Yusuf Mizzi, Tehzibu’l-Kemal fî esmai’r-rical, thk. Beşşar Avvâd Ma‘ruf (Beyrut: Müessesetu’r-Risâle, 1983), 16: 65.

404 Müslim, “Salât”, 67.

405 Nevevî, el-Minhâc, 5: 47.

72

eğitimi ayıplamasıdır. Hz. Âişe’nin bu tutumunun nedeni konusunda şerhlerde bir bilgiye rastlanmamıştır.

Bu konudaki bir diğer rivayette Câbir b. Abdullah’ın, sorduğu bir soru sebebiyle tâbiînden Ubâde b. el-Velîd’e “ahmak” dediği bilgisi yer almaktadır: Câbir b. Abdullah yanında kaftanı varken tek parça elbise ile namaz kılıyordu. Bunu gören Ubâde b. el-Velîd ona: “Allah sana rahmet etsin! Yanı başında kaftanın varken neden tek bir kıyafetle namaz kılıyorsun?” diye sordu. Bunun üzerine Câbir: “Senin gibi bir ahmağın yanıma girip nasıl namaz kıldığımı görmesini ve aynı şekilde kılmasını istediğim için”

şeklinde cevap verdi.407

Câbir’in kullandığı “ahmak” kelimesi cahil anlamında olmalıdır. Çünkü ahmak, kendisine zarar vereceğini ve çirkinliğini bildiği halde bir işi yapan kimseye denir. Câbir b. Abdullah normal şartlarda bir kişiye söylendiğinde hakaret anlamı taşıyacak olan bu ifadeyi bir nevi te’dîb, ta‘zir ve azarlama amacıyla kullanmıştır. Ahmak ve zalim gibi ifadeler daha çirkin ifadeleri kullanmayan kimselerin te’dîb için kullandıkları ifadelerdir. Aslında o, kişinin yanında iki elbise olsa da tek bir kıyafetle namaz kılınabileceğini göstermek için tek kıyafetle namaz kılmıştır.408 Bu sebeple buradaki ahmak sözcüğünü bir öğretmenin öğrencisine karşı kullanabileceği bir te’dîb ifadesi olarak anlamak mümkündür.

Sahâbenin tâbiîne hakaretine bir diğer örnek ise Abdullah b. Ömer ile oğlu Bilâl arasında yaşanan şu olaydır: İbn Ömer, Hz. Peygamber’in: “Kadınlarınız mescide gitmek için sizden izin istediklerinde onları bundan men etmeyiniz” buyurduğunu işittim dediğinde oğlu Bilâl: “Vallahi de biz onları men ederiz” dedi. Abdullah ise Bilal’e dönerek daha önce kendisinden işitilmemiş bir hakaret ediverdi ve ona: “Ben sana

Rasûlullah’tan bir hadis söylüyorum sen ise biz kadınları men ederiz diyorsun” dedi.409

Bu rivayette İbn Ömer’in, hakaret ederken hangi ifadeleri kullandığı yer almamaktadır. Ancak rivayetin diğer tariklerindeki bilgilere göre “الله كنعل/Allah sana lanet etsin!”410, “ اي

الله ودع/Allah’ın düşmanı”411 ve “كب الله لعف و كب الله لعف/Allah sana şöyle şöyle yapsın!”.412

407 Müslim, “Zühd”, 74.

408 Nevevî, el-Minhâc, 18: 136.

409 Müslim, “Salât”, 135; Ebû Dâvûd, “Salât”, 52.

410 Taberânî, el-Mu‘cemu’l-kebîr, 12: 326.

411 Taberânî, el-Mu‘cemu’l-kebîr, 12: 326.

73

ifadelerini kullandığı anlaşılmaktadır. İbn Hacer ise hakaret esnasında “كل فأ/Öf sana!”

ifadesinin kullanıldığını belirtmektedir.413 İbn Ömer’in, oğluna hakareti, onun herhangi

bir delile dayanmaksızın kendi görüşüyle sünnete karşı çıkması sebebiyledir. O, bu sözleri te’dîb ve ta‘zir amaçlı söylemiştir. Nitekim bu rivayet çocuğun yaşı büyük bile olsa babası tarafından hakaret ifadeleri kullanılarak te’dîb edilebileceğine dair delil kabul edilmiştir.414 Ayrıca Bilal, zamanın değiştiğini, insanlar arasında fâsıkların çoğaldığını gerekçe göstererek meramını anlatsaydı belki de İbn Ömer ona bu denli

kızmayacaktı.415

Sahâbenin tâbiine hakaretine bir diğer örnek sahâbî Umâre b. Rueybe’nin, Mervân b. Hakem’in oğlu Bişr’e hakaretidir. Umâre, Bişr’in cuma günü minberde dua etmek için ellerini kaldırdığını gördüğünde Hz. Peygamber’in sadece işaret parmağını kaldırdığını

belirterek ona hakaret etmiştir.416 Bazı rivayetlerde Umâre’nin kullandığı ifadeler: “ حبق

نيديلا نيتاه الله

/

Allah o iki eli rezil etsin!”417 ve “نيتيديلا نيتاه الله نعل/ Allah o iki ele lanet etsin!”418 şeklinde açıkça zikredilmiştir.

Rivayetten anlaşıldığı kadarıyla Umâre, Bişr b. Mervân’ın yaptığı davranışı sünnete muhalif bularak ona hakaret etmiştir. Umâre’nin kullandığı, “Allah o iki eli rezil etsin!” ifadesi Allah’ın Ebû Leheb için söylediği, “بهل يبا ادي تبت” (Tebbet, 111/1) ifadesine benzemektedir.419

İbn Ömer’den nakledilen bir başka hakaret olayı şöyledir: Bir adam İbn Ömer’in yanına gelerek Hz. Osman’ı sordu. İbn Ömer, onun amellerinin güzelliğinden bahsetti. Daha sonra adama: “Sanırım bu senin hoşuna gitmedi” deyince adam: “Evet” cevabını verdi. Bunun üzerine İbn Ömer ona: “كفنأب الله مغرأ/Allah senin burnunu yere sürtsün!” dedi. Adam bu sefer Hz. Ali’yi sordu. İbn Ömer onun da güzel amellerinden bahsettikten ve Hz. Ali’nin evinin Rasûlullah’ın evlerinin ortasında olduğunu belirtti. Sonrasında yine: “Sanırım bu da hoşuna gitmedi?” diye sordu. Adam: “Evet” karşılığını verince İbn

413 İbn Hacer, Fethu’l-bârî, 2: 348. Bu diyalogdan sonra İbn Ömer’in, oğluyla ölene kadar da konuşmadığı nakledilmiş (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 8: 527) ve buna ilişkin çeşitli yorumlarda bulunulmuştur. İbn Hacer, Fethu’l-bârî, 2: 349.

414 Nevevî, el-Minhâc, 4: 162; Azîmâbâdî, Avnu’l-ma‘bûd, 2: 275; İbn Hacer, Fethu’l-bârî, 2: 348-349.

415 Necati Yeniel - Hüseyin Kayapınar, Sünen-i Ebû Dâvûd Terceme ve Şerhi (İstanbul: Şamil Yayınevi, 1988), 2: 401-402; İbn Hacer, Fethu’l-bârî, 2: 348-349.

416 Nesâî, “Cum‘a”, 29.

417 Müslim, “Cum‘a”, 53.

418 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 30: 231.

74

Ömer tekrar: “Allah burnunu yere sürtsün! Git ve benim hakkımda elinden ne gelirse geri durma!” diye karşılık verdi.420

İlgili olayda soru soran kişinin Hâricîlerden Ezârika fırkasının lideri Nâfi‘ b. Ezrak

olduğu söylenmiştir.421 Şerhlerde İbn Ömer’in, Hz. Osman’ın Tebük gazvesinde yaptığı

yardım ile Rûme kuyusunu satın alarak halkın istifadesine açması gibi salih amellerini, Hz. Ali’nin ise, Bedir gazvesi ve Hayber’in fethinde göstermiş olduğu başarılar ile Hayber’de yahudi Merhab’ı öldürmesi gibi güzel amellerini zikretmiş olabileceği belirtilmektedir.422

İbn Ömer, yüz ifadesi ve tavırlarından Hz. Osman ve Hz. Ali’nin meziyetlerinden hoşlanmadığını anladığı Nâfi‘ b. Ezrak’a beddua etmiştir. İbn Ömer’in kullandığı beddua ifadesinde yer alan “ماغرلا” kelimesi “toz, kum, toprak” demektir. Bu söz ile “Allah seni yere düşürsün ve yüzün de toprağa yapışsın” manası kastedilmektedir. Kişinin yere düşüp yüzünün toprağa bulanmasından kasıt, “Allah seni kötülüğe düşürsün” anlamındadır. İbn Ömer’in, sahâbîlerin faziletlerinin sayılmasından memnun

olmayan kişiyi kovduğu bilgisi de mevcuttur.423

Zikredilen örneklerde, sahâbenin tabiîne hakaret ifadeleri kullandıkları görülmektedir. Bu konuda Hz. Âişe’nin yeğenine, Abdullah b. Ömer’in de oğluna söyledikleri sözler, onların hatalı davranışlarına öfkelenmeleri sonucu te’dîb amaçlı söylenmiştir. Câbir b. Abdullah’ın ve Umâre b. Rueybe’nin sözleri ise dînî bir konuda yanlış bilinen hususları düzeltme amacıyladır. Abdullah b. Ömer’in bedduası ise Hz. Osman ve Hz. Ali’nin faziletlerinin sayılmasından hoşlanılmaması nedeniyledir.