• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: SAHÂBE VE HAKARET

2.1. Sahâbenin Sahâbî Olanlara Hakareti ve Buna Etki Eden Sebepler

2.1.3. Kültürün Etkisi

Ashâbın vaktiyle içerisinde yaşamış olduğu cahiliye kültürü, şüphesiz onların söylem ve davranışlarına etki etmiştir. Sahâbenin hakaret ettiğine dair yaşanan olayların belki pek çoğunda bu durumun etkisi vardır. Bu kısımda Ebû Zerr el-Gıfârî’nin kullandığı hakaret ifadeleri ile Useyd b. Hudayr’ın (ö. 20/641) asabiyet duygusu ile Sa‘d b. Ubâde’ye (ö. 14/635) hakareti zikredilecektir.

Ebû Zerr’in Bilâl-i Habeşî’yi annesi sebebiyle yermesi buna örnek olarak zikredilebilir. Söz konusu olay şöyledir: “Ma‘rûr b. Süveyd (ö. ?) Rebeze’de Ebû Zerr’e uğradığında onun ve kölesinin üzerinde aynı elbisenin olduğunu görmüş ve: “Bu iki kumaşı bir araya getirseydin bir takım elbise olurdu.” diyerek bu davranışının sebebini sordu. Ebû Zerr ise ona: “Benimle din kardeşlerimden birisi arasında bir münakaşa geçmişti. O zâtın annesi Arap olmayan biri idi. Ben de onu annesi sebebi ile ayıpladım. O da beni Hz. Peygamber’e şikâyet edince Allah Rasûlü: “Yâ Ebâ Zerr! Gerçekten sen kendinde cahiliyet (izi) bulunan bir adamsın!” dedi.334

Rivayetin başka bir tarikinde Ebû Zerr: “Ben bir kişiye hakaret ettim ve onu annesi

sebebiyle ayıpladım.” demektedir.335 Olay Hz. Peygamber’e ulaştığında ise Ebû Zerr’e:

333 Kurtubî, el-Müfhim, 3: 560-61; Bünyamin Erul, Sahâbe’nin Sünnet Anlayışı (Ankara: TDV Yayınları, 2010), 339-341; Bünyamin Erul, Hadis Tetkikleri -Eleştirel Bir Yaklaşım- (Ankara: Otto Yayınları, 2016), 57-58.

334 Müslim, “Eymân”,38.

58

“Sen ona hakaret ettin mi?” ve “Sen onu annesi sebebiyle ayıpladın mı?” dedikten

sonra “Sen kendisinde cahiliyet âdeti bulunan bir kimsesin” buyurmuştur.336

Ebû Zerr’in hakaret ettiği kişinin Bilal b. Rabâh el-Habeşî olduğu ve onu annesinin

siyahî olması sebebiyle: “ءادوسلا نبا اي/Ey kara kadının oğlu!” dediği nakledilmektedir.337

Ayrıca Ebû Zerr’in yeni müslüman olduğu dönemlerde amcasının oğluna: “ةملاا نبا اي / Ey cariyenin oğlu!” diyerek benzer bir ifadeyi kullandığı rivayet edilmektedir. Hz.

Peygamber de ona: “Senden henüz bedevilik gitmemiş” buyurmuştur.338

Ebû Zerr’in bu davranışı, haramlığını bilmemesi ve kendisinde cahiliyeden kalan bir

haslet olmasıyla açıklanmaktadır.339 Nitekim Ebû Zerr, Hz. Peygamber’in bu

uyarısından sonra yaptığı davranıştan pişman olarak yüzünü yere koymuş ve “Bilâl’in

ayağı bu yüzü çiğnemedikçe kaldırmam”340 demiştir.

İnsan, yeniliklere açık olmakla birlikte eski alışkanlıklarını birden terk etmesi kolay olmaz. Bu duruma örnek olarak Ebû Zerr zikredilebilir. Zira o, yol kesen, hacıları soyan

hırsızlar olarak bilinen Ğıfâr341 kabilesindendir. Müslüman olmak için Hz.

Peygamber’in huzuruna geldiğinde Rasûlullah onun Ğıfâr kabilesinden olduğunu duyunca şaşırmış ve ”Onlar yol kesen kimselerdir” deyip hayretle Ebû Zerr’e baktıktan sonra “Allah’ın dilediği kimseyi hidayete erdireceğini” söylemişti.342 Nitekim kavmi gibi Ebû Zerr’in de müslüman olmadan önce yol kestiği, hatta bu konuda kavmi içerisinde en cesaretli kişi olduğu nakledilmektedir.343 Ebû Zerr’in içinde yaşadığı kavmin özellikleri ve onların yaptığı hatalı davranışlara katılması şüphesiz ki onun söylem ve davranışlarını etkileyen bir unsurdur. Nitekim Hz. Peygamber de onun cahiliye âdetlerinden henüz kurtulamadığına işaret etmiştir. Bu da bir sahâbînin yaptığı hatalı bir davranışın, onun yaşadığı çevre ve kültürün etkilerinden bağımsız olarak değerlendirilmemesi gerektiğini göstermektedir.

Sahâbenin hakaretinde kültürün etkisi, ifk hadisesinin anlatıldığı uzun rivayette Üseyd b. Hudayr’ın, Sa‘d b. Ubâde’ye söylediği “münafık” ifadesinde de görülmektedir. 336 Buhârî, “Edeb” , 44. 337 Aynî, Umdetu’l-kârî, 1: 329. 338 İbn Sa‘d, Tabâkât, 4: 211. 339 Aynî, Umdetu’l-kârî, 1: 329. 340 Kastallânî, İrşâdu’s-sârî, 1: 115. 341 Buhârî, “Menâkıb”,6. 342 İbn Sa‘d, Tabâkât, 4: 209. 343 İbn Sa‘d, Tabâkât, 4: 208.

59

Rivayet şöyledir: Hz. Peygamber, Hz. Âişe’nin cariyesi Berîre’yi çağırarak ona hanımında şüphe oluşturabilecek bir şey görüp görmediğini sordu. O da asla böyle bir durum görmediğini belirtti. Rasûlullah bunun üzerine minbere çıkarak Abdullah b. Übey b. Selûl hakkında söyleyeceklerinden ötürü mazur sayılmasını isteyerek: “Ailem hakkında bana eziyet veren şahıs hakkında bana kim yardım eder? Ben ailem hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyorum. Onlar bir adamın adını zikrettiler; ben onun hakkında da hayırdan başka bir şey bilmiyorum. O kişi benim ailemin yanına ancak benimle birlikte girdi.” buyurdu. Rasûlullah’ın bu sözleri üzerine Sa‘d b. Muâz ayağa kalkarak: “Yâ Rasûlallâh ben sana yardım edeceğim. O kişi şayet Evs kabilesinden ise onun boynunu vururuz. Hazrec kabilesinden kardeşlerimizden biriyse de sen ne emredersen onu yaparız.” dedi. Sa‘d b. Muâz’ın bu sözü üzerine Hazrec kabilesinin reisi Sa‘d b. Ubâde ayağa kalkarak kabile hamiyetiyle: “Vallahi sen yalan söylüyorsun. Sen onu öldüremezsin. Buna gücün de yetmez.” dedi. Bunun üzerine Üseyd b. Hudayr ayağa kalkarak Sa‘d b. Ubâde’ye: “Yalan söylüyorsun! Vallahi biz onu öldürürüz. Sen

münafıksın ve münafıklar için bizimle mücadele ediyorsun!” dedi. ( نع لداجت قفانم كنإف

نيقفانملا) Bu tartışmalar neticesinde Evs ve Hazrec kabilelerinin savaşacak raddeye geldikleri nakledilmiştir.344

Tartışan sahâbîlerden Üseyd b. Hudayr ile Sa‘d b. Muâz Evs kabilesine, Sa‘d b. Ubâde ile arka çıktığı Abdullah b. Übey b. Selûl ise Hazrec kabilesine mensuptur. Üseyd b. Hudayr’ın Sa‘d b. Muâz’a söylediği “münafık” ifadesi şerhlerin genelinde gerçek manada küfür kast edilmediği şeklinde açıklanmaktadır. Buna göre Üseyd, sen

münafıksın derken münafıkların yaptığı bir işi yapıyorsun demek istemektedir.345 Ya da

Hazreclilere karşı bir dostluk besleyen Üseyd b. Hudayr’ın yaşanan hadisede bunu gizleyerek onlara karşı bir tavır takınmasını kast etmektedir. Çünkü Üseyd, tıpkı

münafıklar gibi bir şeyi gizleyerek diğer şeyleri ortaya çıkarmaktadır.346 İbn Battâl (ö.

449/1057), Sa‘d’ın münafık olmamasına rağmen bir münafık olan Abdullah b. Übey b.

Selûl’u savunmasından dolayı Üseyd’in ona münafık dediğini belirtir.347

344 Buhârî, “Şehâdât”, 15.

345 İbn Hacer, Fethu’l-bârî, 8: 474; Kirmânî, el-Kevâkibu’d-derârî, 11: 187; Aynî, Umdetu’l-kârî, 13: 330.

346 Mâzerî, el-Mu‘lim bi fevâidi Müslim, 3: 343; İbn Hacer, Fethu’l-bârî, 8: 474; Kastallânî, İrşâdu’s-sârî, 4: 396, 6: 341.

60

İki sahâbî arasında yaşanan tartışma ve söylenen sözlere kabile hamiyetinin etki ettiği görülmektedir. Cahiliye dönemi âdetlerinden olan düşünce ve tavırlar her ne kadar İslâm’ın gelişiyle yasaklanmış olsa da bir kişinin yaşadığı çevrenin etkilerinden kurtulması kolay olmamaktadır. Üseyd b. Hudayr, Sa‘d b. Ubâde’ye münafık demiş olsa da şerhlerde de ifade edildiği üzere bu, aslında hakiki anlamı kast edilmeden söylenen bir ifadedir. Sa‘d’ın Abdullah b. Übey b. Selûl’ü koruyan tavrı ve Sa‘d b. Ubâde ve Üseyd b. Hudayr’ın farklı kabilelere mensubiyeti Üseyd’in bu gibi sözleri söylemesine etki etmiş olmalıdır.