• Sonuç bulunamadı

Müşriklerin Hz. Peygamber’e Hakareti

BÖLÜM 1: HZ. PEYGAMBER VE HAKARET

1.3. Hz. Peygamber’e Hakaret Edenler

1.3.1. Müşriklerin Hz. Peygamber’e Hakareti

Kureyşli müşrikler, Hz. Peygamber’e olan nefretlerinden dolayı ona hakaret ederken “övülmüş” anlamına gelen Muhammed isminin zıddını, yani “yerilmiş” manasındaki

195 Nevevî, el-Minhâc, 16: 9.

196 İbn Hacer, el-İsâbe, 1: 327.

197 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3: 138; M. Yaşar Kandemir, “Haccâc b. İlât”, Türkiye Diyanet Vakfı

İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1996), 14: 426; Sââtî, el-Fethu’r-rabbânî, 21: 122. 198 Azîmâbâdî, Avnu’l-ma‘bûd, 12: 111.

33

Müzemmem ismini kullanmışlardır.200 Hz. Peygamber bunu şöyle haber vermektedir:

“Allah’ın Kureyş’in hakaretlerini ve lanetlemelerini benden nasıl uzaklaştırdığına şaşırmıyor musunuz? Onlar zemmedilen birine hakaret eder, zemmedilen birine lanet okurlar. Oysa ben Muhammed’im.”201

Ebû Süfyân’ın (ö. 31/651-52) kız kardeşi, Ebû Leheb’in (ö. 2/624) de karısı olan Ümmü Cemîl’in202 (ö. ?) söylediği bir şiirde bu ifade şöyle geçmektedir:

“انيصع هرمأو ... انيبأ هنيدو ... انيلق ممذم”

“Ona Müzemmem dedik. Dininden yüz çevirip emirlerine de isyan ettik.”203

Aynı hakaret sözcüğü bir başka rivayette Akabe günü şeytanın müşriklere söylediği: “Ey hane sahipleri! Bu müzemmem yanındaki gençlerle birlikte sizinle savaşmak için

toplandılar ne duruyorsunuz!” 204 sözünde de geçmektedir.

Konuyla alakalı şerhlerde genel olarak kinaye yoluyla söylenen sözlerde had cezasının gerekli olup olmadığı tartışmaları ele alınmış, fakat Kureyş’in Hz. Peygamber’e

hakaretinde kullandığı lafızların mahiyetine değinilmemiştir.205

Müşriklerin Hz. Peygamber’den bahsederken kullandıkları bir diğer ifade ise “ يبأ نبإ

ةشبك” dir.206 “ةشبك وبأ” Rasûlullah’ın anne tarafından dedelerinden biridir.207 Kureyş’e putlara tapma konusunda muhalefet etmiştir. Hz. Peygamber de aynı konuda Kureyş’e karşı çıktığı için müşrikler kendisine dedesine olan bu benzerliğinden dolayı onun künyesiyle hitap etmişlerdir.208 Her ne kadar bu hitap tarzı bir sövgü içermiyorsa da müşriklerin bunu hakaret kastı ile söylemeleri, burada zikredilmesini gerekli kılmıştır. Müşriklerin Hz. Peygamber’e hakareti, İsrâ suresi 110. ayetin sebeb-i nüzûlu ile ilgili şu rivayette de görülmektedir: “Rasûlullah Mekke’de (İslâmı) gizli yaşarken ashâbıyla namaz kıldığında ayetleri yüksek sesle okuyordu. Müşrikler ise ayetleri işittiklerinde Kur’ân’a, Allah’a ve Rasûlullah’a hakaret ediyorlardı. Bu hadiseden sonra Yüce Allah,

200 İbn Hacer, Fethu’l-bârî, 6: 558.

201 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 14: 183.

202 Zemahşerî, el-Keşşâf, 6: 457.

203 Kastallânî, İrşâdu’s-sârî, 6: 21.

204 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3: 460-461.

205 Aynî, Umdetu’l-kârî, 16: 97; Hattâbî, A‘lâmu’l-hadîs, 3: 1589.

206 Buhârî, “Bedu’l-vahy”, 1; Taberânî, el-Mu‘cemu’l-kebîr, 7: 282.

207 Ebü’l-Ferec Cemâlüddîn Abdurrahman b. Alî İbnü’l-Cevzî, Garîbu’l-hadîs (Beyrut: Daru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 2004), 2: 279.

34

Hz. Peygamber’e hitâben: “Namazında Kur’ân okurken sesini çok açıklama, pek de

kısma, ikisinin arası bir yol tut” (İsrâ, 17/110) buyurdu.”209 Ayetin, Kureyşli müşriklerin

Hz. Peygamber Kur’ân’ı yüksek sesle okuduğunda: “Yüksek sesle okuyup ilahlarımızı rahatsız etme. Yoksa biz de senin Rabbine dil uzatırız” demeleri üzerine nazil olduğu da nakledilmiştir.210

Müşriklerin Hz. Peygamber’e hakaretine dair bir diğer rivayette geçtiğine göre Hudeybiye anlaşması sırasında Seleme b. Ekva‘ın (ö. 74/693) yanına gelen dört müşrik

Hz. Peygamber’e hakaret etmişlerdir.211 Fakat bu müşriklerin kim oldukları ve ne

söyledikleri bilinmemektedir.

İslâmın en azılı düşmanlarından biri olan ve Rasûlullah’ın “bu ümmetin Firavunu”212

diye nitelendirdiği Ebû Cehil’in asıl ismi Amr b. Hişâmdır. Hz. Peygamber’e olan düşmanlığı ve cahiliyenin önde gelen ismi olmasından dolayı kendisine Ebû Cehil

denmiştir.213 Ebû Cehil’in de Hz. Peygamber’e hakaret ettiği, Bedir savaşında onu

öldürmek isteyen iki genç tarafından ifade edilmektedir.

Muâz b. Amr ile Muâz b. Afrâ adlarındaki iki sahâbî Bedir savaşında Abdurrahman b. Avf’a Ebû Cehil’i sordular. Abdurrahman b. Avf, Ebû Cehil’i bulunca ne yapacaklarını sorduğunda iki genç, onun Rasûlullah’a hakaret ettiğini; bu yüzden de onu buldukları yerde öldüreceklerini ifade ettiler.214 Rivayette Ebû Cehil’in bizzat Hz. Peygamber’le karşılaşıp ona hakaret ettiği yer almamaktadır. Fakat onu öldürmek isteyen iki gencin de belirttiği üzere, İslâm’a ve Rasûlullah’a hakaretleriyle tanındığı açıktır.

Nitekim bir diğer rivayetten anlaşıldığına göre Ebû Cehil’in Hz. Peygamber’e ettiği bir hakaret, Hz. Hamza’nın (ö. 3/625) müslüman olmasına sebep olmuştur. İlgili olay şu şekildedir: Ebû Cehil, Safâ tepesinde oturmakta olan Hz. Peygamber’in yanına giderek

ona sövdü, ağır hakaretlerde bulundu ve dini konusunda onu ayıpladı. Henüz müslüman

olmamış olan amcası Hamza’ya bu durum haber verilince öfkeden çılgına dönmüş ve Ebu Cehil'in yanına gidip başına yayıyla vurarak: "Ben de onun dininde olduğum halde

209 Buhârî, “Tefsir”, (17) 14.

210 Aynî, Umdetu’l-kârî, 18: 35.

211 Müslim, “Cihad”, 132.

212 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 7: 278.

213 Ebû Bekir Muhammed b. Hasen İbn Düreyd, el-İştikâk, thk. Muhammed Abdüsselam Harun (Beyrut: Dâru’l-Cîl, 1991), 148.

35

mi ona hakaret ediyorsun?" demiştir.215 Ebû Cehil’in, hangi ifadeleri kullandığı rivayetlerde yer almasa da düşmanı olarak gördüğü İslâm’a ve Rasûlullah’a öfkesinden hakaret ifadeleri kullandığı anlaşılmaktadır. Hz. Hamza’nın, öfkesinden çıldıracak seviyeye gelmesi Ebû Cehil’in, ağır ifadeler kullanmış olduğunu düşündürmektedir. Hz. Peygamber’e hakaret edenlerden biri de Ebû Leheb’tir. Hz. Peygamber risâlet görevine başladığında Kureyşlileri Safâ tepesinde toplayıp: “O halde gelecek ağır bir azaptan dolayı sizi uyarıyorum!” diyerek onları İslâm’a davet ettti. Orada bulunan Ebû Leheb Hz. Peygamber’e: “Bundan sonraki günlerinde hüsrana uğrayasın emi! ( رئاس كل ابت

مويلا) Bizi bunun için mi buraya topladın!” diye tepki gösterdi. “Ebû Leheb’in elleri

kurusun. Kurudu da. (بت و بهل يبأ ادي تبت) Ona ne malı fayda verdi ne de kazandığı”

(Tebbet, 111/1-2) ayetleri bunun üzerine nazil oldu.216

Ebû Leheb’in kullandığı “ابت” kelimesi “helak olmak ve hüsrana uğramak” manasındadır.217 Bu şekilde kullanıldığında “Allah seni helaka ve hüsrana uğratsın”

anlamına gelir.218 Ebû Leheb’in, bu sözü Hz. Peygamber’e olan düşmanlığından ve

İslâm’ı anlatma çabasını engelleme amacıyla söylediği anlaşılmaktadır.

Hz. Peygamber’e hakaret ettiği nakledilen bir diğer müşrik ise müslüman olup Medîne’ye hicret ettikten sonra irtidât eden İbn Hatal’dır. Onun, hizmetçisini öldürdüğü, sonrasında Mekke’ye kaçarak orada Hz. Peygamber’e hakaret edip onu

hicveden şiirler söylediği nakledilmiştir.219 İbn Hatal, bu geçmişinden ötürü Mekke’nin

fethi gününde Kâbe’nin örtüsüne yapıştığı halde öldürülmesi emredilen kişilerden

biridir ve fetih günü bu şekilde öldürülmüştür.220

Hz. Peygamber’in cahiliye toplumuna yeni bir din ile gelişi büyük tepkilere yol açmıştır. Çünkü İslâm dini o dönemki toplumun inançlarını değiştirmelerini ve taptıkları putları bırakıp bir olan Allah’a ibadet etmelerini emrediyordu. Arapların dini inanışları bir dinden ziyade kültürlerini de ifade eden geniş kapsamlı bir inanıştır. Zira onlardan önce ataları da aynı putlara tapıyorlardı. Dinlerini değiştirmeleri ise atalarına bir

215 Ebü’l-Hasen İzzüddîn Ali b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybânî İbnü’l-Esîr, el-Kâmîl fi’t-târîh, thk. Ebu’l-Fidâ Abdullah el-Kâdî (Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1987), 1: 601.

216 Buhârî, “Tefsir”, (111) 1.

217 Süyûtî, ed-Dîbâc, 6: 242.

218 Kastallânî, İrşâdu’s-sârî, 7: 437.

219 Kurtubî, el-Müfhim, 3: 478; Ebû Abdillâh Şemsüddîn Muhammed b. Ahmed b. Osmân ez-Zehebî,

Mîzânu’l-iʿtidâl fî nakdi’r-ricâl, thk. Ali Muhammed Bicavi (Beyrut: Dâru’l-Ma‘rife, t.y.), 1: 50. 220 Müslim, “Hac”, 450.

36

saygısızlık olarak ortaya çıkacaktı. Bu yüzden Rasûlullah’ın okuduğu ayetleri ve tebliğ ettiği esasları dinlerine, atalarına ve ilahlarına hakaret olarak algılamışlardır. Böylece hem Rasûlullah’ın kendi inanışlarına hakaret ettiğini iddia etmişler hem de ona karşı hakarete kalkışmışlardır. Sözlü saldırılarında, Hz. Peygamber’in övülmüş manasına gelen ismine dahi tahammül edememişler ve hakaretlerini “müzemmem” yani yerilmiş manasına gelen bir isimle yapmışlardır. Hz. Peygamber ise bu durumu farklı bir açıdan ele alarak onların ismiyle kendisine hakaret etmemelerini, Allah’ın kendisinden hakareti uzaklaştırması olarak açıklamaktadır. Müşriklerin çoğunda Hz. Peygamber’e karşı bir hakaret uygulaması olduğu anlaşıldığı gibi Ebû Cehil, Ebû Leheb ve İbn Hatal gibi bazı müşriklerin de bireysel hakaretleri rivayetlere yansımıştır.