• Sonuç bulunamadı

Sağlık Hizmetlerindeki Yetersizlik

B. MODERN SURİYE EDEBİYATI VE HİKÂYECİLİĞİNİN ARKA PLANI

B.2. Modern Suriye Hikâyeciliği ve Gelişim Süreci

1. BÖLÜM

2.3. SAĞLIK PROBLEMLERİ

2.3.1. Sağlık Hizmetlerindeki Yetersizlik

Sağlık sorunlarının başında özellikle küçük yerleşim yerlerindeki sağlık hizmetlerinin olmaması ya da yetersiz olması sayılabilir. Bu tür yerleşim yerlerinde yaşayan insanlar, sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için ilçe ya da illere gitmek zorunda kalırlar. Öyle yerlerde acil müdahale gerektiren hastaların akıbeti çoğunlukla ölüm olur. Bunun yanında köy, kasaba gibi yerlerde görevli bulunsa bile görevini kötüye

240 Demirbilek, age., s.147. 241 Aynı eser, s.148.

123

kullanması ve işini ciddiye almaması da halkın sağlık problemlerinin devam etmesine sebep olur.

Ṭabîbu’n-nâḥiye (ةيحانلا بيبط) adlı hikâyede yukarıda bahsedilen duruma örnek bir kasabadan bahsedilmektedir. Kasabada tek bir doktorun görev yaptığı bir sağlık ocağı bulunmaktadır. Bu nedenle halk, sağlık hizmetlerinden yeterince faydalanamaz. Sabah erkenden açılan sağlık ocağına halk akın eder ancak, çok kalabalık olduğu için hiçbiri derdine deva bulamadan evine dönmek zorunda kalır. Bu durum hikâyede şu şekilde anlatılır:

“Ebu Amr muayenehanenin kapısını açtığında köylüler ve kasaba halkı akınla gelir ve avluya yığılırlardı. Başları ve kolları sargılı hasta çocuklar, soluk benizli kadınlar ve gözleri çıban gibi adamlar… Feryatlar yükselir, etrafa ter ve hastalık karışımı bir koku yayılırdı…”242

Hasta sayısının çok fazla olduğu kasabada yeterli sağlık personelinin bulunmaması, doktorun da hastalara yeterince zaman ayırıp kaliteli hizmet vermesini imkânsız hale getirmektedir. Kasabanın nüfusuna oranla orada çalışan tek bir doktorun, yeterince ve kaliteli bir hizmet vermesi beklenemez. Hikâyede durum tam beklenildiği gibidir. Her gün dertlerine deva bulma ümidiyle sağlık ocağına gelen hastalar, ya hiç muayene olamadan ya da geçiştirilerek evlerine dönmektedir.

Çeşitli sebeplerle yetersiz olan sağlık hizmetlerinin yanında halk, bazen de doktorların insanlık dışı muamelesine maruz kalmaktadır. Bu problem sadece kırsal kesimlerde değil, bütün hastanelerde karşımıza çıkabilmektedir. Hasta psikolojisinden anlamayan, doktorluğu sadece muayene etmek olarak düşünen ve bu işten para kazanmayı asıl amaç edinen bazı doktorlar, sağlık hizmetlerinde büyük engel teşkil edebilmektedir. Zira bu tür anlayışa sahip birisinin, hastanın fiziksel ve duygusal anlamdaki hassasiyeti düşünüldüğünde, hastaya bir faydası olmadığı görülmektedir. Bu durum, çoğu zaman hasta yakınlarının uyguladıkları şiddet olaylarında da birincil sebep olmaktadır. Bu nedenle doktor veya sağlık sektöründe bulunan bütün personelin, bu

124

konudaki duyarsızlıkları sağlık hizmetlerinde yaşanan önemli bir problem olarak karşımıza çıkabilmektedir.

Bir toplumun üyesi olan herkesin orada sunulan sağlık hizmetlerinden eşit bir şekilde faydalanması, temel insani haklardan birisidir. Bu durumun ihlal edildiği durumlarda, toplumsal bir dengesizlikle birlikte farklı problemler de ortaya çıkabilir. Örneğin, herkesin farklı derecede hizmet aldığı bir ortamda bu imkândan tam anlamıyla yararlanamayan kesim, toplumda huzursuzluğa neden olabilir. Bu nedenle hikâyelerde karşımıza çıkan bazı kahramanların yaptığı gibi, aynı hizmetlerden yararlanmak adına yasal olmayan yolları tercih eden insanların sayısı da artar.

Yine Ṭabîbu’n-nâḥiye (ةيحانلا بيبط) adlı hikâyede zaten çok kısa süren muayene sırasında Doktor Resmi Efendi’nin bir de hastaları azarladığı görülmektedir. Doktor bu şekilde, bir gün içinde yüzlerce hastaya bakar! Bu durum hikâyede şöyle anlatılır:

“Doktor masanın kenarında hoşnutsuz ve tiksinerek otururken, hemşir Ebu Amr’a hastaları içeri birer birer almasını emrederdi. Karşısına hasta gelince onu azarlar, hasta daha birkaç adım atınca “Evet, neyin var” derdi. Zavallı da afallar, reçete yazıncaya kadar ağzını neredeyse hiç açmazdı. Kapının eşiğinde duran Ebu Amr’a “Oğlum, diğerini gönder” diye bağırırdı. Bu şekilde bir saatten daha az bir sürede yüz-iki yüz kişinin muayenesi tamamlanırdı. Muayenehane boşalır, gelen giden kesilir ve her şey biterdi…”243

Hikâyede çok fazla olan hasta sayısına karşı bir tane doktorun bulunması, hastalara ayırılan vaktin azalmasına, dolayısıyla da hizmet kalitesinin düşmesine neden olmaktadır. Hatta doktor, neredeyse hastaları ayaküstü dinleyerek, hiç muayene etmeden ilaç yazmaktadır. Bu şekilde muhtemelen hastalara doğru bir teşhis koyamamakta ve verdiği ilaçlar da belki de hastalara fayda vermemektedir.

Tilke’l-eyyâm (مايلأا كلت) adlı hikâyede köyde doğum sırasında yaşanan bebek ölümleri ele alınmıştır. Bunun sebebi yine, sağlık hizmetlerinin yetersiz olması ya da hiç olmamasıdır. Hikâyede anlatıcı kahraman doğum işini yapan ebelerin az olup

125

doğumun çok fazla olmasını “Beldemizde bir ebe bin bebeğin göbek bağını kestiğinde “Musa’sını gömdü” denir. Mesela beni doğurtan ebenin on Musa gömdüğünü söylüyorlar”244 sözleriyle anlatır. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere anlatıcı kahramanın ebesi on bin bebeğin doğumunda bulunmuştur. Bu da çok fazla sayıda doğum olmasına rağmen ebe sayısının ne kadar da az olduğunu gösterir. Hikâyede anlatılan beldede halkın arasından gönüllü olan kişiler bu işi üstlendiğine göre sağlık hizmetlerine ulaşmanın zor olduğu anlaşılmaktadır. Hikâyenin devamında sağlıksız bir ortamda, yetersiz imkânlarla yapılan bu doğumlarda, birçok çocuğun da hayatını daha doğmadan kaybettiği belirtilmektedir. Bu durum şu şekilde anlatılır:

“Eğer çocuklar ana rahminden kolayca doğarsa sorun yok. Ama nazlanır yani doğum zorlaşırsa alan da Allah veren de Allah… Yapacak bir şey yok. Bir, iki, bazen de dört ya da on çocuğunu bu şekilde kaybetmiş birçok aile tanıyorum…”245

Birçok küçük yerleşim biriminde birçok anne ya da çocuğu hayatını kaybetmektedir. Bunun sebebi hikâyede olduğu gibi doğumların, yeterli donanım olmadan yapılmaya çalışılmasıdır. Birçok ölüm olayı da özellikle kış şartlarında doğum için çıkılan uzun yolculuklarda gerçekleşmektedir. Bu ölümler, ulaşım imkânlarının kısıtlı, kış şartlarının çetin olduğu bölgelerde doğum hastanelerine giderken yaşanmaktadır.

Sağlık hizmetlerinin yetersiz veya kötü olduğu küçük yerleşim yerlerinde yeni bir problem ortaya çıkmaktadır. Bu da sağlık alanında hiçbir eğitimi olmayan kişilerin doktorluk yapmaya kalkmalarıdır. Hizmetin olmayışı ve bu durumu takip etmesi gereken yetkililerin duyarsızlığı bu tür problemlere kapı aralamaktadır. Halkın içinden kimileri de bu durumu fırsat bilerek suiistimal etmekte, halkın bu temel ihtiyaca kendilerince alternatif üreterek para kazanmayı hedeflemektedirler. Buna örnek bir durum Ḥallâḳu’l-ḥâre (ةراحلا قلاح) adlı hikâyede anlatılmaktadır.

Mahallede berberlik yapan Abdülhamid, bir gün yakınlarda bir dişçi muayenehanesi açıldığını duyar. Dişçinin çırağı Kasım Râzi berberin çırağı olan Yusuf’un arkadaşıdır. Abdülhamid çırağı vesilesiyle tanıştığı Kasım’dan, dişçiyle ilgili

244 Keyyâlî, “Tilke’l-eyyâm”, age., II, 499. 245 Aynı eser, 499.

126

bilgiler edinir. Muayene ücretlerini duyunca soluğu diş doktoru Serkis’in yanında alır. Doktorla dostluk kurarak ondan meslek hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışır. Aradan biraz zaman geçer ve Doktor Serkis vefat eder. Bunun üzerine Abdülhamid berber dükkânını kapatıp diş muayenehanesini satın alır. Doktordan öğrendiği birkaç bilgiyle gelen hastaları tedavi etmeye karar verir. Fakat daha ilk hastada işler karışır. Hastanın şikâyeti üzerine polis muayenehaneyi kapatır. Abdülhamid berber dükkânına geri döner ancak bu sefer de dükkânda gizli gizli muayeneye devam eder.

Benzer Belgeler