• Sonuç bulunamadı

Sağlık Hizmetlerinde Eşitsizlik

B. MODERN SURİYE EDEBİYATI VE HİKÂYECİLİĞİNİN ARKA PLANI

B.2. Modern Suriye Hikâyeciliği ve Gelişim Süreci

1. BÖLÜM

2.3. SAĞLIK PROBLEMLERİ

2.3.2. Sağlık Hizmetlerinde Eşitsizlik

Sağlık hizmetlerinden faydalanma hususunda sınıf, ırk, cinsiyet ve etnik köken dayalı eşitsizlik yaşanabilmektedir. Bu eşitsizlikler gelişmekte olan ülkelerde çoğunlukta olmak üzere gelişmiş ülkelerde de görülebilmektedir. Genellikle bireyin sosyo-ekonomik statülere sahip olması daha kaliteli sağlık hizmeti alacağını gösterir. Yani hastalık ve ölüm oranlarındaki artış yoksulluk seviyesi ile doğru orantılıdır.246 Özel

sağlık kurumlarında gözetilen bu ayırım normal karşılanabilir ancak, devlete ait kuruluşlarda bu büyük bir problemdir. Çünkü devlet ve onun görevlendirdiği doktor, statü gözetmeksizin her vatandaşa eşit miktarda hizmet vermek zorundadır. Bu, her vatandaşın temel haklarından biridir.

Ṭabîbu’n-nâḥiye (ةيحانلا بيبط) adlı hikâyede bu durumun tipik bir misali görülür. Hikayede bahsedilen kasabada fakir olanların sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için belediyeden fakirlik belgesi almaları gerekmektedir. Sağlık güvencesi olmayanların aldığı bu belge, muayene sırasında gösterilmek zorundadır. Doktor, fakirlik belgesi ile muayene olanlarla ücretli muayene olanlara çok farklı muamele eder. İlçeden fakirlik belgesi alan köylüler muayeneye geldiğinde doktorun yüzü değişir ve öfkelenir. Anlatıcı kahraman bu durumu şöyle ifade eder:

“Bu gelenler ilçe idare meclisinden aldıkları fakirlik durum belgesi ile ücretsiz muayene olurlardı. Köylü belgeyi cebine koydu mu, sağlık ve afiyete götürecek bir pasaport sahibi olduğunu, doktorun sadece belgeyi görmesiyle selam ve hürmetle elini kaldıracağını, köylünün üzerine

127

titreyeceğini, onu itina ile muayene edeceğini zannederdi. Fakat kasaba doktoru Resmi Efendi’yi bilenler bu fakirlik durum belgesini kuşanmanın faydasız olduğunu da bilirlerdi. Doktor bu belgeden tiksinir ve nefret ederdi. Birinin elinde bu belgeyi görünce ağır bir küfür işitmiş gibi öfkelenirdi. Sayıları yüzün üstünde bile olsa belgesi olanlara gününün sadece bir ya da birkaç saatini ayırırdı ki sayıları her geçen gün artardı…”247

Yukarıda da bahsedildiği gibi kasabanın doktoru fakirlik belgesi olmayıp ücretli muayene olmak isteyenlere bambaşka davranır ve onlarla özel olarak ilgilenir. Bu hal şöyle hikâye edilir:

“Fakat fakirlik durum belgesi olmayan, yani muayeneden sonra elini uzatıp bebek kundağı kadar deri cüzdanını çıkartan hastalara gelince, Resmi Efendi başka insan olurdu… Baldan tatlı, yumuşak huylu, komik ve esprili…”248

Ṭabîbu’n-nâḥiye (ةيحانلا بيبط) hikâyesinde olduğu gibi el-İttifaḳ (قافتلاا) adlı hikayede de devletin verdiği görevi kötüye kullanan ve hastalara parayla özel muamelede bulunan bir doktordan bahsedilir. Yaşlı bir kadın, hasta olan kızını doktor Mâhir’in muayenehanesine getirir. Muayene olmak isterler. Fakat görevini kötüye kullanan doktor, yaşlı kadının parasının olmadığını öğrenince çok öfkelenir ve şöyle bağırır:

“Kör olasıca… Ben dünyanın öbür ucundan hastaları bedava tedavi etmeye mi geldim? Çık git, lanet olsun. Paran mı bitti ha? Sana bin defa söyledim. Git başka para getir de kızını tedavi ettir…”249

Doktor yaşlı kadına, kızını tedavisi için iki yüz elli lira getirmesini söyler. Yaşlı kadın, elinde sadece o günün ekmek parası bulunduğu için çaresiz kalır. Kadın çaresiz, dikiş makinasını ve hasta kızının kolundaki bileziği rehin bırakıp kızını muayene ettirmek zorunda kalır. Anlaşmaya rağmen doktor kızı muayene etmeyince kadın bu durumu savcıya şikâyet eder. Savcı doktorun arkadaşıdır ve aldığı rüşvet karşılığında

247 Keyyâlî, “Ṭabîbu’n-nâḥiye”, age., I/58. 248 Aynı eser, I/58.

128

meselenin üstünü örter. Savcının aldığı rüşvet çok basit bir şeydir. Doktor, savcının bu iyiliği karşısında onu ve ailesini düzenli olarak muayene edip ilaçlarını yazacaktır.

Taḳriru teftiş (شيتفت ريرقت) adlı hikâyede de benzer bir durum söz konusudur. Devlet dairesinde merkez kasadan bir miktar para çalınır. Durumu incelemek üzere kuruma bir müfettiş görevlendirilir. Yaptığı teftiş sonunda kasa görevlisi Ahmet beyin devletin kasasından 500 lira çaldığı tespit edilir. Soruşturmada müfettiş, adamın hasta olan karısını tedavi ettirebilmek için bu parayı aldığını öğrenir. Yaşanan bu problemin sebebi adamın karşılaştığı başka bir sosyal problemdir. İlçede hastane yoktur ve vilayet hastanesinde Doktor Sami el-Aḥṣâî, yaptığı her muayeneden hastaların ödemekte güçlük çekeceği bir bedel talep etmektedir. Kasa memurunun ifadesinde bu olay şu şekilde anlatılır:

“İddia ettiğine göre karısı zatu’l-cenb (verem) hastalığına yakalanmış. Adam da ilçede hastane olmadığı için vilayet hastanesine götürecek parayı karşılamakta zorlanmış. Vilayet hastanesinde zatu’l-cenbli kadın hastaları Doktor Sami el- Aḥṣâî muayene ediyormuş. O da bildiğiniz gibi uğursuz bir doktor. Para, onun için herşey… Yirmi beş lirayı eline saymadan hastaya elini uzatmaz veya nabzını ölçmez…”250

Her iki hikâyede de devlet kurumlarında çalışmalarına rağmen, halkın devlet hizmetlerinden yararlanmasını, şahsi çıkarları uğruna engelleyen doktorlar söz konusudur. Hasta insanların ya da yakınlarının başka çıkış yolları olmadığını bildiklerinden, bu durumu fırsat bilip faydalanmaya çalışmaktadırlar. Maddi imkanı olmayan vatandaşlar temel ihtiyaç olan sağlık problemlerini, yanlış yollara tevessül ederek çözmeye çalışmaktadır. Bunlardan bir tanesi, hikâyede de bahsedildiği gibi hırsızlık ve gasp gibi olumsuz fiillerdir. Bir diğeri ise, konunun uzmanı olmayan ama daha az bedellere bu işi yapan sahte doktorlardır. Çaresiz kalan hasta veya yakınları bu yollardan birini kullanmak zorunda kalabilmektedir. Bu nedenle devletin bütün vatandaşlarına sağlık hizmetlerini, herkesi kapsayacak şekilde sunması gerekir.

129

Yazar hikâyede bahsi geçen doktorun bu haksız kazancını, “Ah! Rahmetli babam bana tıp okutsaydı, yirmi dörde (lira), hatta yirmiye bile razı olurdum…”251 diyerek kendine has üslûbuyla eleştirmiştir.

Benzer Belgeler