• Sonuç bulunamadı

1. KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ÇALIŞMALAR

1.2. KAYGI BOZUKLUKLARI

1.3.3. Sınav Kaygısının Sonuçları ve Sınav Kaygısı ile Başa Çıkma Yolları

Sınav kaygısı, kişinin performansını düşürüp, kapasitesini verimli bir şekilde kullanamamasına sebep olurken bir yandan da kişide patolojik reaksiyonlar ya da bozuklukların ortaya çıkmasında bir faktör olarak rol almaktadır. Sınav kaygısı,

kişide özgüven eksikliği, obsesif kompülsif bozukluk, uyku bozuklukları, depresyon, yeme bozuklukları, tikler, somatizasyon ve benzeri sonuçlar doğurabilmektedir. Sınav kaygısını yoğun olarak deneyimleyen bir bireyin bu bozukluklardan birine sahip olmasında sınav kaygısı kolaylaştırıcı bir unsur olarak kabul edilmektedir (Türkcan, Türkcan ve Uygur, 1992).

Sınav kaygısı ile bir takım zihinsel, bedensel ve davranışsal düzenlemelerle başa çıkmak mümkündür. Sınavlarla ilgili kişinin geliştirdiği gerçek dışı düşünceleri düzeltmek, sınavı amaç değil bilgi edinme ve öğrenmedeki araç olarak görebilmek, planlı ders çalışma alışkanlıkları kazanmak, düzenli ders tekrarı yapmak, “başarı” kavramını yalnızca sınav sonucuyla ilişkilendirmemek, hayatın hem başarı hem başarısızlıklardan oluştuğu gerçeğini kabullenmek, sınavlardan önce sınavın formatı, içeriği hakkında yeterli bilgiyi edinmiş olmak, kaygı uyandıran durumlardan kaçmak yerine kendini sorgulayıp çözümlemeye çalışması gibi zihinsel uygulamalar sınav kaygısı ile başa çıkmaya yardımcı olmaktadır (Özer, 1990).

Kişinin sınav kaygısıyla başa çıkabilmek için yalnızca zihnini değil bedenini de gevşetmeye ve düzenlemeye ihtiyacı vardır. Nefes egzersizleri, gevşeme teknikleri gibi yöntemler bu düzenlemeye yardımcı olabilmektedir. Kişinin sağlıklı beslenmesi, uyku düzeninin programlı olması, kaygıdan minimum seviyede etkilenmesi için önemli olmaktadır. Bireyin zihinsel ve bedensel düzenlemelerinin ardından davranışlarını da bu yeni durumla uyumlu bir hale getirmesi önerilmektedir (Özer, 1990; Şahin, 1994; Yavuz ve Akagündüz, 2004).

Sınav kaygısında, ebeveynlerin, çocuklarına karşı yaklaşım ve tutumlarının da oldukça önemli bir faktör olduğu görülmektedir. Ebeveynlerin, çocuklarının kişiliklerinin ve kapasitelerinin farkında olmaları gerekmektedir. Ebeveynlerin çocuklarının kapasitelerinin üstünde bir performans beklentisinde olmaları ve gerçekçi olmayan beklentileri öğrencilerde kaygıyı tetiklemektedir. Ailelerin, çocuklarıyla yalnızca “başarı” odaklı bir ilişkiden kaçınmalıları ve sınav kaygısının çocuklarının yaşam kalitesini bozacak yoğunlukta olduğunda fark ederek uzman yardımı almaları önerilmektedir (Özer, 1990; Şahin, 1994; Yavuz ve Akagündüz, 2004).

1.3.4. Sınav Kaygısı ile İlgili Kuram ve Modeller

Sınav kaygısının en yaygın kuramı Spielberger'e aittir. Spielberger'in görüşüne göre sınav kaygısı, öğrencinin değerlendirme anında yaşadığı, sahip olduğu yetenek ve performansının tümünü sergilemesine engel olan bilişsel, duygusal ve davranışsal bileşenlere sahip, öğrenciye yoğun negatif duygular yaşatan bir durumdur (Spielberger, 1972).

Spielberger'in sınav kaygısı modeline göre, sınav kaygısının doğası durumluk kaygı ve sürekli kaygı olmak üzere iki boyuttan oluşmaktadır. Durumluk kaygı, kişinin içinde bulunduğu durumu negatif ve tehdit unsuru olarak algılamasıyla ilgilidir ve bir duruma bağlıdır. Kişinin tepkileri olumsuz duygular barındırmaktadır. Herkesin yaşayabileceği, normal olarak kabul edilen bir kaygıdır (Spielberger, 1972). Sürekli kaygı ise bir kişilik özelliği olarak da yorumlanabilecek, kişiden kişiye değişiklik gösteren, normal olarak kabul edilmeyen bir kaygı çeşididir. Kaygıya eğilimli kişilerin sıklıkla stresli, gergin, tedirgin ve mutsuz olmaları durumudur ve diğer bireylere göre, kendilerini daha fazla tehdit altında hissetme eğilimleri vardır (Spielberger ve Vagg, 1995).

Spielberger'in Durumluk-Süreklilik Modeli'ne göre sürekli kaygısı yüksek olan kişiler formal bir sınav veya değerlendirme durumlarında durumluk kaygı tepkilerini daha yoğun ve şidddetli yaşamaktadırlar. Buna bağlı olarak sürekli kaygısı yüksek kişiler sınav esnasında gerçek performanslarını ortaya koyamayıp, performans kaybı yaşamaktadırlar. Bu durum kişinin deneyimlediği heyecan düzeyine de bağlıdır. Kişinin gerçek performansını sergileyememesinin bir diğer sebebi de durumluluk kaygı tepkilerine bağlı olarak ortaya çıkan kuruntu olabilmektedir (Sarason, 1980).

Sınav kaygısı “kuruntu” ve “duyuşsallık” bileşenlerinden oluşur. Kuruntu, sınav kaygısının bilişsel yönünü yansıtmaktadır. Kişi, sınav esnasında negatif düşünceler ile sınava odaklanamamaktadır. “Ya başaramazsam” düşüncesi aklından çıkmamakta ve bu durum performansını düşürmektedir. Duyuşsallık, sınav kaygısının fiziksel ve duygusal yönleridir. Bedensel tepkileri (titreme, terleme, mide bulantısı, sıcak basması, ishal vs.) barındırmaktadır (Spielberger ve Vagg, 1995).

Spielberger'in modelinden sonra en yaygın sınav kaygısı modellerinden biri de Wine ile Sarason'ın geliştirdiği Bilişsel Dikkat Modeli'dir. Bilişsel dikkat modeline göre, sınav anında kişiler zamanlarını sınav ile ilgili olumsuz düşüncelere harcamaktadırlar. Bu düşünce ve kuruntular kişilerin bilişsel dikkatlerini engellediğinden, kişilerin performansında düşüş yaşanmakta, ortaya sınav kaygısı çıkmaktadır. Kişiler kendilerini yetersiz görmekte ve olumsuz değerlendirmektedirler. Stres ve gerilim altında sınava devam etmeye çalışan bireyler sahip oldukları bilgileri sınav performanslarına yansıtamamaktadırlar ve sonunda başarısız olmaktadırlar (Sarason, 1980; Wine, 1980).

Sınav kaygısını ele alan bir başka modele göre sınav kaygısının ana sebebi kişilerin ders çalışırken kodlama ve düzenlemede zorluk çekmesidir. Bu alanda problem yaşayan kişiler, sınav anında bilgilerini nitelikli bir şekilde değerlendirip kullanmakta güçlük çekmektedirler. Bu da kişilerin kaygı düzeyinde artışa sebep olmaktadır (Birenbaum ve Pinku, 1997).

Kişinin düzenli bir ders çalışma alışkanlığı geliştirmemiş olması, sınav anında kaygısını kontrol edememesiyle bağlantılı bir durumdur. Öğrenme Bozukluğu Modeli ise sınav kaygısını yetersiz çalışma düzeni olan ve sınava yeterince hazır olmadığını bilen kişilerin sınav anında yoğun kaygı yaşamaları yönüyle incelemektedir (Lufi, Okasha ve Cohen, 2004).

Benzer Belgeler