Filozof, sofist ve retor kavramları arasında kesin bir ayrım yapılamadığı için bunlar iç içe geçmiş durumdadırlar. Edebi kaynakların ve epigrafik malzemenin verdiği bilgiler bazen durumu daha da karmaşık bir hale sokmaktadır; zira antik yazarlar kendi ön yargılarına göre kişilerle ilgili yorumlar yapabilmekte; sevmedikleri kişileri küçümseme ve aşağılama adına şahsi düşüncelerini işin içine sokabilmektedirler. Epigrafik belgelerde filozof, sofist ve retor olarak onurlandırılan kişilerin mesleklerine yönelik herhangi bir tanımlayıcı ifade bulunmamakla birlikte, yazıtlarda bir kişi hem retor hem sofist ya da hem retor hem filozof olarak onurlandırılabilmektedir ve bunun nedeni hakkında herhangi bir bilgiye ulaşılamamaktadır. Bu üç grup için en kesin tanımlamalar Suda ve Polluks tarafından yapılmaktadır.
Suda felsefeyle uğraşmayı (φιλοσοφεῖν), bir şey yapmak için hevesle canla başla
çalışmak (σπουδάζειν) ve felsefi derin düşünceleri takip etmek (τὸ τὴν φιλόσοφον θεωρίαν
μετιέναι) olarak tanımlamaktadır.115
Filozofu da, bu düşünceleri takip eden ve en iyi kraldan bile daha büyük faydalar getiren kişi olarak tarif etmektedir.116
Sofist ise ἀπατεών olarak, yani
düzenbaz, insanı kelimelerle cezbeden kurnaz bir kişi olarak belirtilmektedir. Ayrıca eski
zamanda sofistin bilge olarak adlandırıldığını ve σοφιστής teriminin de σοφίζεσθαι fiilinden geldiğini söylemektedir. Σοφίζω fiili de σοφίζεσθαι durumunda öğretmek veya medium çatıda
bir şey öğrenmek anlamına gelmektedir. Λέγεται δὲ σοφιστὴς καὶ ὁ διδάσκαλος, ὡς σοφίζων
cümlesi de ders veren biri olarak sofisti öğretmen (ὁ διδάσκαλος) olarak tanımlamaktadır. Σοφίσματα τὰς τέχνας ifadesiyle sofistin kelime ustası olduğuna ve kelimeleri çok iyi kullandığına vurgu yaparak, bir sofistin konuşma yeteneğiyle insanları etkilediğini söylemektedir. Kısaca, Suda bir sofistin konuşmada ve kelime oyunlarında sergilediği yetenek üzerinde durmaktadır.117
Retoru ise toplum önünde konuşma yapan ve insanlara tavsiye veren 115 Suda Lex. φ 414 s.v. Φιλοσοφεῖν· σπουδάζειν. ὅτι εἰ λέγοι τις, μὴ χρὴ φιλοσοφεῖν· ἐπεὶ φιλοσοφεῖν λέγεται καὶ τὸ ζητεῖν αὐτὸ τοῦτο, εἰ χρὴ φιλοσοφεῖν ἢ μή, ἀλλὰ καὶ τὸ τὴν φιλόσοφον θεωρίαν μετιέναι· ἑκάτερον αὐτῶν δείξαντες οἰκεῖον πανταχόθεν τῷ ἀνθρώπῳ, πανταχόθεν ἀναιρήσομεν τὸ τιθέμενον. 116 Suda Lex. φ 419 s.v. Φιλόσοφος· ὅτι μείζονα τὸν βίον εὐεργετεῖ φιλόσοφος ἀνὴρ ἤπερ ἄριστος βασιλεύς. “Filozof: Yaşam için en iyi kraldan bile daha büyük bir hayırseverdir.”
117 Phot. Lex. σ 528.21-25; Suda Lex. σ 812 s.v. Σοφιστής· ἀπατεών. παρὰ τὸ σοφίζεσθαι, ὅ ἔστι λόγοις ἀπατᾶν. λέγεται δὲ σοφιστὴς καὶ ὁ διδάσκαλος, ὡς σοφίζων. τὸ δὲ παλαιὸν σοφιστὴς ὁ σοφὸς ἐκαλεῖτο. ὀδύναις τε καὶ νόσοις γενέσθαι σοφιστὴν ἄκρον. καὶ Ἀριστοφάνης λέγει σοφίζῃ, ἀντὶ τοῦ τεχνάζῃ. σοφίας γὰρ καὶ σοφίσματα τὰς τέχνας ἔλεγον. Sofist: Aldatan. σοφίζεσθαι fiilinden köken alan, kelimelerle göz boyayandır. Ayrıca bir sofistin bir şey öğreten olarak öğretmen olduğu söylenir. Eskiden sofist bir bilge olarak adlandırılırdı. Sıkıntıda
kişi olarak tanımlamaktadır. Ayrıca konuşma konusunda çok iyi ve insanları etkileyebilme konusunda yetenekli olduğu için kentin adeta bir lideri ve komutanı gibidir.118
Bunun yanında, Suda retor için avukat, savunma vekili ve kendi düşüncesini, fikrini beyan eden yargıç ifadelerini de kullanmaktadır.119
Polluks ise bu üç grup için birçok eş anlamlı kelimeye yer vermektedir. Onomastikon adlı eserinde (4, 39) filozofla ilgili aşağıdaki eş anlamlı sözcükleri sıralamaktadır. Filozofla ilgili verilen kelimeler genel olarak eğitim, düşünme ve ahlak üzerine yoğunlaşmaktadır: Φιλόσοφος, διαλεκτικός (diyalektik uzmanı), ϑεωρητικός (spekülatif/teorik), παιδευτικός (eğiten), προτρεπτικός (ikna edici, güzel ve etkili konuşmada yetenekli), διδασκαλικός (öğreten), τὰς ψυχὰς ἐξιώμενος (ruhları pastan kurtaran, özgürleştiren), ἐπανoρϑούμενος τὰ τῆς γνώμης ἀρρωστήματα (düşünce ile ilgili hastalıkları düzelten), ἐπὶ τὴν ἀρετὴν ἀγωγός (erdem yönelten), ἐπιθυμίας πραῧναι (arzuyu yumuşatan), φιλοχρηματίαν συνμετρήσαι (para sevgisinde ölçülü), τῦφον συστείλας (kibrini yenmiş), ἀλαζονείαν κολάσας (şarlatanlığın celladı), ἀκολασίαν νουθετήσας (ölçüsüzlüğün uyarıcısı), ἀσέλγειαν σωφρονίσας (ahlaksızlığın ıslah edeni), νουθετικός (öğretici, eğitici, uyarıcı), σωφρονιστικός (ahlak öğreten).120
ve hastalıkta mükemmel bir ustadır. Aristophanes, sanatla meşgul olmak yerine kelime oyunlarına başvurduklarını söyler; çünkü onlar konuşma yeteneğini ve kelime oyununun birer sanatı olduğunu söylerlerdi. çağırdılar. Krş. Plat. Prot. 317C: τὸ ὁμολογεῖν σοφιστὴς εἶναι. καίτοι πολλά γε ἔτη ἤδη εἰμὶ ἐν τῇ τέχνῃ.
118 Phot. Lex. ρ 487. 25; Suda Lex. ρ 152 s.v. Ῥήτωρ· τοπαλαιὸν ἐκαλεῖτο ὁ δήμῳ συμβουλεύων καὶ ὁ ἐν δήμῳ ἀγορεύων, εἴτε ἱκανὸς εἴη λέγειν εἴτε καὶ ἀδύνατος, εἴτε καὶ ἀπὸ τοῦ βελτίστου καὶ δικαιοτάτου συμβουλεύων εἴτ' ἐπ' οἰκείοις λήμμασι. καὶ ὁ Δημοσθένης τοῦτον καλεῖ ῥήτορα, ἐπειδὰν λέγῃ· ῥήτωρ, ἡγεμὼν καὶ στρατηγὸς ὑπὸ τούτῳ. καὶ ἑτέρωθι· ἐγὼ δ', εἰ μὲν ὁ συμβουλεύων ὑμῖν ὅ τι ἂν συμφέρειν ἡγῆται, ῥήτωρ ἐστίν, οὔτ' ἀρνοῦμαι οὔτε φύγοιμι ἂν τοὔνομα τοῦτο· εἰ δέ, οἵους ἐγὼ καὶ ὑμεῖς δὲ ὁρᾶτε, ἀπαιδεύτους καὶ ἀφ' ὑμῶν πεπλουτηκότας, οὐκ ἂν εἴην οὗτος ἐγώ. Eski zamanlarda, halka tavsiye veren ve halk önünde konuşma yapanlar, konuşmada yetkin olsa da olmasa da, en mükemmel ve en adil şeyler için veya kişisel menfaatlerle ilgili tavsiye veren biri olup olmadığına bakılmaksızın retor olarak adlandırılıyorlardı. Demosthenes “başkan ve onun yetkisi altındaki komutan olarak retor (bkz. Demosth. Or.2,29)” derken bu kişiyi retor olarak anar. Başka bir yerde de “sana faydalı olduğunu düşündüğü bir şeyi tavsiye eden kişi retor olarak [adlandırılacaksa] şahsen bu tanımlamayaitiraz etmem ve bundan sakınmam; ama retor ifadesi senin de benim de gördüğümüz eğitimsiz ve sizin sayenizde zengin olan kişiler için kullanılacaksa, ben böyle biri olmayayım (Bkz. Demosth. Or. 21, 189)” der.
119 Phot. Lex.ρ 488. 13; Suda Lex. ρ 153 s.v. Ῥήτωρ· συνήγορος, δικολόγος. καὶ ὁ τὴν ἰδίαν ἀποφαίνων γνώμην κριτὴς παρὰ Σοφοκλεῖ. “Retor: Avukat, savunma vekili. Sophokles’te olduğu gibi kendi kişisel düşüncesini ifade eden yargıç(tır).”
Polluks aynı eserde (4. 41–52) sofistle ilgili eş anlamlı kelimelere de yer vermektedir. Sofistler için kullandığı kelimeler eğitimle alakalı olmakla birlikte genelde rüşvet alan, para alan, para toplayan, ün seven gibi olumsuz anlamlar üzerinde yoğunlaşmaktadır: σοφιστής, διδάσκαλος (öğretmen), παιδευτής (eğitmen), ἐξηγητής (danışman), ὑφηγητής (yol gösteren), ἡγεμών, σοφιστικός, διδασκαλικός (öğretmen), παιδευτικός (eğitmen), ἐξηγητικός (yorumcu), ὑφηγητικός (rehber), ἡγεμονικός (lider), ἀργυρολογῶν (para toplayan), ἀργυρίζόμενος (rüşvet alan), πιπράσκων (bilgi, bilim satan), πωλῶν (satılmış), ἀντικαταλλαττόμενος πρὸς ἀργύριον (parayla takas eden), δασμολογῶν (haraç toplayan).121
Polluks (4. 20–39) retorun eş anlamlısı olarak verdiği kelimeler filozof ve sofist için verilenlerden farklı olmakla beraber daha kapsamlıdır. Filozof ve sofist daha çok eğitim konusuyla alakalı görünürken; retorun toplumsal hayatı ilgilendiren konularla daha içli dışlı olduğu sonucu çıkmaktadır: ῥήτωρ (retor), λεκτικός (güzel konuşan), πολιτικός (devlet adamı), ἐλεγκτικός (eleştiren), σύμβουλος (danışman), νομοθέτης (yasa koyucu), δημαγωγός (halkı yönlendiren), δημηγόρος (halka seslenen), βουληφόρος (danışman), βουληγόρος (danışam meclisine hitap eden), πρεσβευτής (elçi), δικανικός (avukat), κατήγορος (savcı), πανηγυρικός (festival yöneticisi), ἐγκωμιαστικός (methiye düzen), ψεκτικός (tenkitçi), πάνσοφος (tam bir bilge), περιττός (olağanüstü), συνεχής (azimli), πυκνός (yetkin), πρόχειρος (bir şey yapmaya hazır), εὔρους (geniş), ῥᾴδιος (hoşgörülü), ἄφθονος (cömert), ἐπιμελής (dikkatli), ἀκριβής (eksiksiz, mükemmel), ἐσκεμμένος (dikkatli düşünen), πολυγνώμων (çok bilgili), πολύλογος (çok konuşan), εὐγλωττος (güzel konuşan), εὔφωνος (güzel sesli), βραχυλόγος (özlü konuşan), σύντομος (özetleyici), σφοδρός (coşkulu), πολιτικός (devlet adamı), ἰσχυρός (ciddi), δυνατός (müktedir), ἔντονος (çarpıcı), βίαιος (etkili), ῥαγδαῖος (öfkeli), πιθανός (ikna edici), ἡδύς (hoş), ἐπαγωγός (cezbedici), γλυκύς (tatlı, melodik), ἀφειδής (cömert), εὐθυρρήμων (açık sözlü), ἐλεγκτικός (çapraz sorgulamaya düşkün), παρρησιαστικός (sözünü sakınmayan, açık sözlü), ἀνυπόστολος (korkusuzca konuşan), τεχνίτης (sanatkâr), ἔντεχνος (sanatçı ruhuna sahip), βαθύς τὴν γνώμην (düşüncede derin), πικρός (keskin), εὐνοικός (yardımsever, iyi niyetli), θυμικός (tutkulu).122
Polluks ve Suda’nın verdiği bilgiler MÖ. V.–IV. yüzyılın sofistlerle ilgili düşüncesiyle uyumlu gözükmektedir. Sofistlerin eğitmenlikleri üzerinde durulmasına karşın oldukça olumsuz anlamlar da dile getirilmektedir. Kelimeleri kullanma yetenekleriyle insanları etkiledikleri ve insanları bu şekilde kandırdıkları, para sever ve paraya düşkün oldukları
121 Poll. Onom 4. 41–47. 122 Poll. 4. 20–28, 34–39.
belirtilmektedir. Büyük ihtimalle bu düşüncede, sofistlerin para karşılığında ders verdikleri için Platon tarafından eleştirilmelerinin büyük bir payı vardır; çünkü Platon, sofistleri gerçek bilgisine sahip olmadıkları sanatları öğretme iddiasında olan dolandırıcılar olarak suçlamaktadır. Bundan dolayı sofist adı kötü bir üne sahipti. Ayrıca sofistler, öğrencilerine bir konuyu farklı bakış açılarından nasıl tartışabileceklerini öğretiyorlardı. Bu yetenek de onlara kötü bir olayı, iyi bir şey olarak ortaya çıkarma fırsatı veriyordu; çünkü onlar diğerlerini zekâlarıyla alt edebilecek yeteneği ve tekniği öğreniyorlardı. Bunların yanında sofistlerin inanç ve ahlakla ilgili yıkıcı fikirler öne sürmeleri, öğrencilerinden ücret talep etmeleri kınanmalarına ve paragöz, ahlaksız, sahtekâr, yozlaşmış gibi kötü sıfatlarla anılmalarına yol açmıştır. Lukianos sofistlerin çok ünlü olduklarını (πάντιμον ὄνομα σοφιστὴς εἶναι δόξαις)123
söylemekle birlikte, sofist kavramı için benzer şekilde aşağılayıcı ve kötüleyici ifadeler kullanmaktadır.124
Laodikeialı Varos, adeta küçümsemenin adresi gibidir. Philostratos onu dinlemiş olmayı kabul etmenin öğrencileri için utanç kaynağı olabileceğini yazmaktadır.125
Kendisini filozof olarak tanımlayan diğer kişilerde olduğu gibi Plutarkhos’ta126 da σοφισταί kelimesi genellikle aşağılama ifadesi olarak kullanılmakla birlikte, şöhret ve birtakım politik ayrıcalıklar için rakipleriyle tartışan kişiler olarak olumsuz bir tablo içinde resmedilmektedir.127 Bazı pasajlarda οἱ ῥητορικοὶ σοφισταί ifadesini sofistleri aşağılamak için kullanmaktadır.128
Bunun yanında filozof ifadesini ise genelde hayranlık belirtisi olarak kullanmaktadır.129
Eserlerinde filozoflarla130 ve retorik eğitimiyle ilgili bilgilere yer verirken,131 sofistlere getirdiği eleştirilerle zamanının düşünce yapısını da yansıtmaktadır.132
Sofistlerle ilişkilendirilen düşünceler genellikle dolandırıcı, düzenbaz gibi kötüleyici ve aşağılayıcı ifadeler içerdiği için Aristides de sofist olarak anılmaktan hoşlanmamakta ve bu adlandırmayı kabul etmemektedir. Sofistler için hoş şeyler düşünmemekte ve onlar için οἱ
123 Lukian. Rhet.1. 124 Lukian. Pseudol. 5–9. 125 Philostr. VS 620.
126 Plutarkhos kendisini filozof olarak tanımlamaktadır. Plut. Mor. 43E–44A. 127
Plut. Mor. 100D; 131A; 543E–F. 128 Plut. Mor. 543E.
129 Plut. Mor. 46B; 77C; 122B; 269B; 363D;776B-779C; 796D–E; 1115C;1125B.
130 Plut. Mor. 386D: εἰ διαλεκτικῇ παρρησίας μέτεστιν οὕτω περιυβρισμένῃ; Mor. 75C: οὕτως ἐν τῷ φιλοσοφεῖν οὔτε προκοπὴν.
131 Stanton 1973, 353.
κατάπτυστοι σοφισταὶ, δείλαιοι σοφισταὶ gibi ifadeler kullanmaktadır.133
Behr, Aristides’in çalışmalarında genellikle sofist kelimesinin kötüleyici anlamda kullanıldığını ileri sürmektedir;134
fakat Festugière, Aristides’in çalışmalarında sofist kelimesinin aşağılama olarak kullanılmadığını,135
sadece rakiplerine, kötü retorlara ve güzel söz söyleme sanatını kirletenlere saldırdığı konusunda ısrar etmektedir.136
Aynı zamanda Aristides kötü sofistlere saldırmaktan da gayet memnundur.137
Ayrıca kendisi için sofist kelimesine başvurulmasından hoşlanmamakla birlikte, πρὸς Πλάτωνα περὶ ῥητορικῆς söylevinde kendisini felsefi sistem içindeki pepaideumenos olarak tanımlamaktadır. Bunun yanı sıra filozofları πρὸς Πλάτωνα ὑπὲρ τῶν τεττάρων söylevinde, konuşma yapmadıkları, söylev yazmadıkları, festival meclislerine katılmadıkları, tanrıları onurlandırmadıkları, kentlere danışmanlık yapmadıkları, sıkıntıları çözmede yardımcı olmadıkları, bireysel kavgaları uzlaştırmadıkları ve gençleri eğitmedikleri için eleştirmektedir.138
Bununla birlikte Aristides’in filozoflara karşı olan kötü düşünceleri onun haksız yorumlar yapmasına yol açmaktadır. Nitekim filozoflar da kentlere danışmanlık yapma, sorunları çözmeye yardım etme, kişisel kavgaları uzlaştırma, gençleri eğitme ve kentle ilgili sorumluluklarını yerine getirmekte konularında üstlerine düşeni yapmaktadırlar. Epigrafik malzemeler de bu durumu açık şekilde göstermektedir. Didyma’da ele geçen yazıtta, stoacı filozof Aelius Aelianus birçok şehirde meclis üyeliği ve vatandaşlıkla onurlandırılmış ve rahiplik yapmıştır.139
Filozof Lucius Flavius Hermokrates’in, Asia Eyaleti’nin Pergamon’daki tapınaklarının arkhiereus’luğunu (başrahiplik), tüm enerjisi ve
133 Aristides πρὸς τοὺς αἰτιωμένους ὅτι μὴ μελετῴη 423.13; Aristides ἱεροὶ λόγοι δ 343.32. 134 Behr 1968.
135 Festugière 1969, 147– 48; Aristides περὶ ὁμονοίας ταῖς πόλεσιν 517.11; Aristides περὶ τοῦ παραφθέγματος 370.24; Aristides περὶ τοῦ παραφθέγματος 384.12; Aristides ἱεροὶ λόγοι γ 311.15; Aristides ἱεροὶ λόγοι δ 343.32; Aristides ἱεροὶ λόγοι δ 344.30; Krş Bkz: Behr 1968, 65–67, n. 17; Bowersock 1969, 13, no. 3.
136 Festugière 1969, s. 148; Aristides περὶ τοῦ παραφθέγματος 395.6; Aristides κατὰ τῶν ἐξορχουμένων 412.8-19; Aristides ἱεροὶ λόγοι δ 343.32; Aristides ἱεροὶ λόγοι ε 355.12.
137
Boulanger 1923, 256-62, 265-270; Aristides ἱεροὶ λόγοι ε 355.12; Aristides εἰς τὸ φρέαρ τοῦ Ἀσκληπιοῦ 252- 256.
138 Aristides πρὸς Πλάτωνα ὑπὲρ τῶν τεττάρων 309.21: οἳ λόγον μὲν ἔγκαρπον οὐδένα πώποτ᾽ οὔτ᾽ εἶπον οὔθ᾽ εὗρον οὔτ᾽ ἐποίησαν, οὐ πανηγύρεις ἐκόσμησαν, οὐ θεοὺς ἐτίμησαν, οὐ πόλεσι συνεβούλευσαν, οὐ λυπουμένους παρεμυθήσαντο, οὐ στασιάζοντας διήλλαξαν, οὐ προὔτρεψαν νέους, οὐκ ἄλλους οὐ δένας, οὐ κόσμου τοῖς λόγοις προὐνοήσαντο.
içtenliği ile kentin avukatlığını yaptığı;140
Phokaia’da ele geçen yazıtta ise filozof Lucius Vibius Eumenes’in strategos, boularkhos, eirenarkhos, ephebarkhos, gymnasiarkhos ve
agoranomos gibi görevleri yerine getirdiği öğrenilmektedir.141 Bu ve buna benzer örnekler filozofların da şehirlerine karşı sorumlulukları olduğunu ve bunları yerine getirdiklerini göstermektedir (EK-1: Tablo.3, 4, 5).
Aristides’in filozoflara karşı eleştiriler yapması onun sofist olduğu anlamına gelmemektedir.142 Filozofların retoriğe karşı haksız keyfiliklerini, retoriği dalkavukluk, yağcılıkla aynı kefeye koymalarını143
ve retoru kalabalığın dalkavuğu olarak aşağılamalarını eleştirmektedir. Retorun yalnızca kalabalığın onayladığı şeyleri amaçladığını söylemenin safsatadan başka bir şey olmadığını ve bunun geleneksel felsefenin yanlış bir argümanı olduğunu söylemektedir.144
Sofist kavramını birinin rakibini veya düşmanını kötülemek için kullandığı felsefi sistemin tipik bir söylemi olduğunu belirtmektedir.145
Bunun yanında çağının sofist konuşmalarını da savunma eğiliminde değildir. Lauwers’e göre onun istediği sofistik çağrışımlardan kurtulmuş özgür bir retorik oluşturmak ve bunun toplumsal ve entelektüel pozisyon için değerli bir alternatif olduğunu göstermektir.146
Aristides, felsefi argümanlarla yakından ilgilenmekte ve Platon’un Gorgias147
adlı diyaloğunda kötülük yapmaktansa kötülüğe uğramanın daha iyi olduğu argümanını ele almaktadır.Eğer felsefenin görevi “kötülük yapmaktansa kötülüğe uğramanın daha iyi olduğunu öne sürerek bir insanın kötülük yapmasını engellemek” ise, retorik de aynı şeyi amaçlamakta ve telkin etmektedir. Aristides’e göre felsefenin bu şekilde tanımlanması, retoriğin felsefenin bir türü olduğunu açıkça göstermektedir.148
Retoriği, felsefi ve toplumsal yaşamın tekrar odak noktası haline getirmek isteyen Aristides, bunu yaparken de felsefeyi dışlamamakta, tam tersine retoriği
140 AE 1933 (1934), 75, no. 276; I.Asklepieion, no. 34; Robert 1969, 287, dpn. 4; Merkelbach–Stauber 1998, 583, no. 3; Puech 2002, 297, no. 138; Jones 2003, 127; Özlem–Aytaçlar 2006, 201, no. 231.
141 Tanrıver 1991, 18, no. 4; SEG 51 1044; Özlem–Aytaçlar 2006, 138, no. 114. 142 Stanton 1973, 355. 143 Lauwers 2013, 352. 144 Aristides πρὸς Πλάτωνα περὶ ῥητορικῆς 42.6-43. 145 Aristides πρὸς Πλάτωνα περὶ ῥητορικῆς 47.13-77.14. 146 Lauwers 2013, 354. 147 Plat. Gorg. 473–475. 148 Aristides πρὸς Πλάτωνα περὶ ῥητορικῆς 73.26-74.1: φαίνει γὰρ καὶ σὺ τοῦτό γε συγχωρῶν, ὅτι ἐπὶ τῷ μὴ ἀδικεῖσθαι τέτακται. οὐκοῦν ὅτ᾽ ἀδικεῖν μὲν οὐκ ἐπηνάγκαζεν, ἀδικεῖσθαι δ᾽ οὐκ ἐᾷ, ὡς δ᾽ ἐκ τοῦ λόγου συνέβαινεν, οὐδέτερον τούτων ἐᾷ, οὔτ᾽ ἀδικεῖν οὔτ᾽ ἀδικεῖσθαι, εἰ μὲν καὶ τῆς φιλοσοφίας ὁ αὐτός ἐστιν ὅρος, φιλοσοφία τις οὖσα ἡ ῥητορικὴ φαίνεται.
felsefe repertuarının önemli bir parçası haline getirmeye çalışmaktadır. Kısaca Aristides, kendi retorik sistemini felsefi sistem içine yerleştirmeye çalışmakta ve onu bu sistem içerisinde kullanmayı arzulamaktadır.149
Dion Khrysostomos’un söylevlerinde de σοφιστής kelimesi bazen tarafsız bir anlamda kullanılırken,150
bazen de aşağılamanın ve küçük düşürmenin ifadesine bürünmektedir.151 Ἄνθρωπος σοφιστής,152
τὸ τῶν σοφιστῶν γένος153 gibi ifadeleri sofistleri alaya almak ve küçümsemek için kullanmaktadır. Πρὸς Ἀλεξανδρεῖς (Söylev 32) konuşmasında sofistleri şarlatanlarla aynı kefeye koymaktadır.154
Onların tam anlamıyla epideiktik retorlar olduğunu ve filozof kılığında ortaya çıktıkları zaman da ahlaki değerleri elde etmeye uğraşmak yerine sadece faydalı olan şeylerle ve ünü aramakla meşgul olduklarını söylemektedir. Tarsus’ta yaptığı konuşmada ise retorlarla dalga geçmektedir. Ona göre retorlar her şeyi bildiğini sanan, evrensel bilgiyi öğretme iddiasında olan, gökyüzü, dünya ve deniz gibi herhangi bir konuda istendiği anda saatlerce doğaçlama konuşma yapabilen kişilerdir.155 Sofistler ise kalabalığı toplayıp onların alkış ve pohpohlamalarıyla havalara uçan insanlardır.156
Bu iki grubun aksine filozoflar, ne bilmedikleri konularda ahkâm kesmekte ne de alkış ve ün gibi şeylerin peşinde koşmaktadırlar. Onlar bilgeliği arayan ağır başlı ve erdemli kimselerdir.157
Söylevlerinde σοφισταί ve ῥήτορες için olumsuz düşünceler hâkimken φιλόσοφοι adına olumlu ve değerli fikirlere sahiptir.158 Ancak sözde filozof olarak geçinenleri de eleştirmekten geri kalmamaktadır.159
Ayrıca konuşmalarında kendini sofistlerin içine dâhil etmemektedir; aksine
149 Lauwers 2013, 358. 150 Dio 12.10; 19.3–4; 47.16; 54. 1–2, 4; 66.12. 151 Dio 8. 9, 33; 12.5; 32. 11, 68; 55.7. 152 Dio 4. 32, 35. 153 Dio 10.32; 35.8–10. 154 Dio 32.11: ἀφθονίᾳ δὲ κολάκων καὶ γοήτων καὶ σοφιστῶν; 32.39: σοφισταὶ καὶ γόητες; 32.68; 8.9: σοφιστῶν κακοδαιμόνων βοώντων (sefil sofistlerin bağırmaları).
155 Dio 33.4: δοκεῖτέ μοι πολλάκις ἀκηκοέναι θείων ἀνθρώπων, οἳ πάντα εἰδέναι φασὶ καὶ περὶ πάντων ἐρεῖν ᾗ διατέτακται καὶ τίνα ἔχει φύσιν, περί τε ἀνθρώπων καὶ δαιμόνων καὶ περὶ θεῶν, ἔτι δὲ γῆς καὶ οὐρανοῦ καὶ θαλάττης, καὶ περὶ ἡλίου καὶ σελήνης καὶ τῶν ἄλλων ἄστρων, καὶ περὶ τοῦ σύμπαντος κόσμου, καὶ περὶ φθορᾶς καὶ γενέσεως καὶ μυρίων ἄλλων. 156 Dio 12.1–5, 13. 157 Dio 35. 3. 158 Dio 12.5; 13.11; 19.4; 22.5; 24.3; 43.6; 71.8. 159 Dio 32.8, 20; 34.3,52; 49.1-13; 72.2; 77/78.34-35; Dill 1904, 367–82.
Olympia konuşmasında özellikle sofist etiketini reddetmektedir.160 Stanton’a göre, Plutarkhos gibi Dion da filozof olarak görülmeyi arzulamaktadır.161
On üçüncü söylevinde sürgündeyken nasıl filozof olduğunu anlatması, kendisini filozof olarak gördüğünün açık bir göstergesidir.162
Ancak Kyreneli Synesios,163 güzel konuşma yeteneğine sahip olduğu için Dion’un sofist olarak adlandırıldığını söylemektedir. Kariyerini ἀγνώμων σοφιστής ve φιλόσοφος, konuşmalarını πρὸ τῆς φυγῆς (sürgünden önce) ve μετὰ τὴν φυγήν (sürgünden sonra)164
olmak üzere iki döneme ayırmaktadır. Photios ise Dion’u sofist ve filozof olarak adlandırmaktadır. Aynı adlandırma Suda tarafından da tekrarlanmaktadır.165
Lukianos da onun filozof olduğunu yazmaktadır.166
Dill’in, Dion’u herhangi bir felsefe okulunun içinde tanımlayamayacağını söylemesine rağmen,167
Dion kendini Stoacı olarak tanımlamakta ve Kyniklere de saldırmaktadır.168
Hayata rehberlik etmesi için felsefeye dönülmesi gerektiğini ve yönetmek için de retoriğin uygun olmadığını söylemektedir; çünkü filozof bazı felsefi ilkelere uygun yaşayarak diğer insanlardan farklı bir yaşam sürerken, retor ortak inanç ve düşüncelere (ün, para, mevki) göre yaşamaktadır. 169
Epiktetos da sofistlerle ilgili görüşlerinde döneminin düşünce yapısını yansıtmaktadır.
160 Dio 12.13: οὐκ ἔχω ταύτην τὴν ἀνδρείαν·σοφιστῇ δὲ ἀνδρὶ ξυνὼν μεγάλα ἂν ὠφέλουν ὄχλον πολὺν ἀθροίζων πρὸς αὑτόν, ἔπειτα ἐκείνῳ παρέχων ὅπως βούλεται διαθέσθαι τὴν ἄγραν.” 12.15: “οὔτε μαντικὴν οὔτε σοφιστικὴν ἀλλ᾽ οὐδὲ ῥητορικήν τινα ἢ κολακευτικὴν δύναμιν, οὐδὲ δεινοῦ ξυγγράφειν οὐδὲ ἔργον τι ἔχοντος ἄξιον ἐπαίνου καὶ σπουδῆς. 161 Stanton 1973, 354. 162 Dio 13.9-12; 33.16; 34.3.52; 42.1; 72.16. 163 Synes. Δίων 1.12 - 1.13 Δίων τῇ μὲν περιβολῇ τῆς γλώττης, ἣν χρυσῆν εἶχεν, ὥσπερ καὶ λέγεται, σοφιστὴς”; Δίων 1.93: τὸν Δίωνα φιλόσοφον ὄντα παῖξαι τὰ σοφιστῶν. Dion’un dönüşümüyle ilgili bkz. Nock 1933, 173– 74.
164 Synes. Δίων 1.96-97: καλῶς ἔχειν ἐπιγράφειν ἅπασι τοῖς Δίωνος λόγοις, ὅτι πρὸ τῆς φυγῆς ἢ μετὰ τὴν φυγήν. Krş. bkz. Bowersock 1969, 10–11, 110–11.
165 Suda Lex. δ 1240 s.v. Δίων· ὁ Πασικράτους, Προυσαεύς, σοφιστὴς καὶ φιλόσοφος, ὃν Χρυσόστομον ἐκάλεσαν. … καὶ διέτριψε τὸ πλεῖστον παρὰ Τραιανῷ τῷ Καίσαρι, ὡς καὶ συγκαθέζεσθαι ἐν τῷ βασιλικῷ ὀχήματι. “Dion, Pasikrates’in oğlu, Prusalı, Khrysostomos olarak adlandırılan sofist ve filozof… Zamanın çoğunu hatta imparatorluk arabasında oturarak İmparator Traianus ile geçirdi.”
166 Stanton 1973, 354 167 Dill 1904, 368.
168 Dio 32.9; 34.2; 36.29, 30. 169 Dio 2.22–29.
Σοφιστικός,170
σοφίζεσϑαι171 ve σόφισμα172 için pek de olumlu bir tablo çizmemekte; bu kelimeleri aşağılama ifadesi olarak kullanmaktadır.173
Kendisini zamanının sofistlerinin karşısında konumlandırmakta174
ve sofistlere karşı filozoflarla aynı safta yer almaktadır.
Dissertationes ab Arriano digestae 3.7.1’de epikürizme referansta bulunurken kendisini
filozofların içinde tanımlamaktadır. Nitekim Domitianus (MS. 94) bütün filozofları Roma’dan sürdüğü zaman, Epiktetos da bir filozof olarak Roma’yı terk etmek zorunda kalmıştır.175
Özellikle sözel yeteneklerini göstermek için retoriğin gösterişli tarzını kullanan sofistik sisteme saldıran Epiktetos, Dissertationes ab Arriano digestae, 3. 23’te sofist ve filozof arasında ayrım yapmaktadır. Epiktetos’a göre biri ya sofist ya da filozoftur. Filozof olmayanı sofist, sofist olmayanı da filozof olarak tanımlamaktadır. Eğer birisi konuşma yaparken iyi ve kötü arasındaki ayrıma dikkat etmiyorsa, iyinin ve kötünün ne olduğunu öğrenmiyorsa ve öğrenmek için bir amaca sahip değilse, o kişi filozof değildir. Filozof için büyük kalabalıklardan övgü duymanın, alkış toplamanın bir önemi yoktur. Tam tersine filozof büyük kalabalıkları, güzel konuşmayla ilgilenenleri küçümsemekte ve böyle kişilerden tiksinmektedir. Tek amacı da gerçeğin peşinden gidip onu elde etmektir. Sadece övgünün peşinde koşmak, gösterişli konuşmalarla kalabalıkları etkileyip alkış toplamak, pohpohlanmak ve dalkavukluk yapmak sofistin işidir. Sofist, güzel konuşmayla ilgilenen büyük kalabalıkları sevmektedir. Büyük kalabalıkları etkileyebilmek için sahip olması gereken sözel yeteneklerini geliştirebilmek adına felsefi eserleri okumaktadır. Gerçeğin ne olduğu öğrenme veya onu elde etme gibi bir amaç gütmemektedir. Hâlbuki filozof büyük fikirlere ulaşmak için felsefi eserlerle ilgilenmektedir. Epiktetos’a göre amacı gösterişli konuşmayla büyük kalabalıkları etkilemek olan sofistin elinden gençleri eğitmek de gelmez. Eğitim filozofların işidir. Gençlerin eğitimi üzerine sofist ve filozof arasındaki tarihsel çatışma Platon’dan beri devam etmektedir. Epiktetos, felsefenin pratik ve ahlaki amacı üzerine yaptığı sürekli vurguyla filozofla sofistin konularının,176 dolayısıyla eğitim yöntemlerinin de farklı olduğuna dikkat
170 Epikt. 1.27.6; 3.8.1. Sofistik argümanlarla karşılaştığımız zaman algılarımızın açık olmasını ve bu argümanlara karşı yeterince egzersize sahip olmamız gerektiğini söylemektedir.
171
Epikt. 1.7.11; 2.25.2; 3.21; 4.5.4.
172 Epikt. 1.7.33;1.27.2; 2.16.4; 2.18.18; 3.26.16; σοφισμάτιον için 2.18.17.
173 Epikt. 2.20.23. Tanrıların varlığı üzerine yaptığı konuşmada, tanrıların var olmadığını, onları insanları korkutmak için sofistlerin ve yalancıların uydurduğunu söylemektedir.
174 Stanton 1973, 357.
175 Salmon 1957, 235; Millar 1965, 142–148 176 Lauwers 2013, 345.
çekmektedir.177
Retorik eğitiminde bireysel kimlik ile kamusal görünüş arasında yakın bir ilişki olduğu kabul edilirken, Epiktetos bu iki alanı birbirinden ayırarak, kamusal olanı boş bir uğraş olarak görüp reddetmekte ve retorların biçimsel pratiklerini çocuksu uğraşlara benzetmektedir. Filozoflar daha ciddi konularla alakadar olurken sofistik retorlar konuşma becerilerinin taklidiyle ve konuşma sanatının süsüyle ilgilenmektedirler. Felsefi konuşmalar gerçek paradigmalarken, sofistik konuşmalar kurgudan ve öykünmeden daha öteye gidememektedir.
Epiktetos, Plutarkhos ve Dion eserlerinde dönemlerinin düşünce yapısını yansıtmaktadırlar. Sofistleri eleştirmekle birlikte kendilerini filozof olarak görmektedirler. Epiktetos değişmez ve şüphe edilmeyen geleneksel felsefi sistemin adeta koruyucusu ve ateşli bir savunucusu gibidir. Aristides her ne kadar sofistleri eleştirse de geleneksel felsefenin değişmez olduğu düşüncesini baltalamaktadır; çünkü felsefenin içine retoriği sokarak onun sınırlarını yeniden çizmeyi denemektedir. Bu iki alan arasındaki düşmanlık daha çok filozofların tartışmaları tarafından desteklenmektedir. Felsefenin mensupları, sofistik sistem ile felsefi sistemin uzlaştırılmasını imkânsız olarak görmektedirler. Sofistlerin bakış açısından durumu ele aldığımızda sofistik yetenek ile felsefi öz-sunum birbiriyle uyuşabilir. Onlar için filozof ve sofist arasında tam bir karşıtlık ve mutlak bir muhalefet yoktur. Eğer bir filozof, kendi kuramını sözel akıcılık ve kolaylıkla sunmayı başarabilirse sofist unvanını da kazanabilir.178 Ancak filozoflar açısından durum biraz farklı görünmektedir; çünkü onlar geleneksel felsefi düşünce ile sofistik gösterinin uzlaşamayacak kadar farklı iki alan olduklarını düşünmektedirler.
Edebiyat ve felsefi ilgiyle eğitilmiş, Roma’nın doğu eyaletlerine yolculuk yapan ve orada yaşayan eğitimli Yunanları sofist ve filozof ararsındaki zıtlık açısından sınıflandırmak oldukça zordur.179
İmparatorluk çağında retorik özelliklerinden ve yeteneklerinden dolayı sofist olarak adlandırılan kişileri Philostratos kitabında ele almaktadır.180
Philostratos, II. Sofistik’i retoriksel bir hareket olarak sınıflandırmakta ve Klasik Çağ’da Atina merkezli I. Sofistik Hareket’in devamı olarak resmetmektedir. Philostratos Βίοι Σοφιστῶν adlı eserinde, Epiktetos, Plutarkhos ve Dion’dan farklı olarak kendi zamanının politik ve sofistik sistemi içerisinde sofist kelimesini pozitif bir bağlamda kullanarak sofist ve filozof unvanlarını
177 Long 2005, 425; Long 2002, 15–16. 178 Lauwers 2013, 357
179 Stanton 1973, 350. 180 Lauwers 2013, 340.
birbirini kapsayan kavramlar olarak görmektedir. Antik sofistik sanatı, felsefi retorik olarak
göz önünde tutmamız 181
gerektiğini söylemektedir. Bu şekilde Philostratos sofistik pratiği bir
dereceye kadar felsefe alanının içine yerleştirmektedir. Bu anlayış çevresinde sofistler, geleneksel filozofların konularını paylaşmakta ve aynı konuları tartışmaktadırlar. Bunun yanında sofistik alanla felsefenin konularının farklı araştırma ve sorgulama yöntemlerine sahip olduğunu da vurgulamaktadır. Filozoflar soru metotlarıyla araştırmalarının detaylarını
kuvvetlendirmek için adım adım ilerlemeden ve bilgi için kapanlarını kurmadan bildiklerini iddia etmezler, buna karşın eski okul sofisti bunları bilirmiş gibi konuşur. Konuşmasına şu cümlelerle başlar: Ben biliyorum, ben farkındayım, ben uzunca bir süre gözlemledim veya insanlık için hiçbir şey sabit ve kesin değildir. Böyle bir başlangıç şekli bir konuşma ve gerçeğin açık bir idrakine başvurmak için özgüvenin ve asilliğin, soyluluğun bir tonunu verir.182 Bu şekilde Philostros gerçeğin ne olduğunu anlamak isteyen entelektüeller için felsefe ve sofistiği değerli alternatifler olarak sunmaktadır.183
Philostratos, hem görünüşte felsefenin peşinde koştuğunu iddia edenleri hem de böylece sofist olarak adlandırılan kişileri kitabında yazdığını dile getirmektedir.184
Eskilerin
yalnızca üstün olan konuşma sanatlarının parlak bir ün kazandırdığı retorlar için değil, aynı zamanda kolaylıkla ve akıcılıkla kendi teorilerini açıklayan filozoflar için de sofist ismine185
başvurduklarını söylemektedir. Philostratos, ilk sofistleri felsefi düşünenler olarak kabul etmekte ve onların tam anlamıyla sofist olmadığını vurgulayarak186
öğretmen ve retoriğin uygulayıcıları oldukları üzerinde durmaktadır.187
Antik dönemin On Attik188 hatibi arasında yer alan Antiphon’u (VS. 498–500), Isokrates’i (VS. 503–506), Aiskhines’i (VS. 481, 507– 181 Philostr. VS 480: Τὴν ἀρχαίαν σοφιστικὴν ῥητορικὴν ἡγεῖσθαι χρὴ φιλοσοφοῦσαν. 182 Philostr. VS 480–481: διαλέγεται μὲν γὰρ ὑπὲρ ὧν οἱ φιλοσοφοῦντες, ἃ δὲ ἐκεῖνοι τὰς ἐρωτήσεις ὑποκαθήμενοι καὶ τὰ σμικρὰ τῶν ζητουμένων προβιβάζοντες οὔπω φασὶ γιγνώσκειν, ταῦτα ὁ παλαιὸς σοφιστὴς ὡς εἰδὼς λέγει. προοίμια γοῦν ποιεῖται τῶν λόγων τὸ "οἶδα" καὶ τὸ "γιγνώσκω" καὶ "πάλαι διέσκεμμαι" καὶ "βέβαιον ἀνθρώπῳ οὐδέν". ἡ δὲ τοιαύτη ἰδέα τῶν προοιμίων εὐγένειάν τε προηχεῖ τῶν λόγων καὶ φρόνημα καὶ κατάληψιν σαφῆ τοῦ ὄντος. 183 Lauwers 2013, 343. 184 Philostr. VS 480. 185 Philostr. VS 484: Σοφιστὰς δὲ οἱ παλαιοὶ ἐπωνόμαζον οὐ μόνον τῶν ῥητόρων τοὺς ὑπερφωνοῦντάς τε καὶ λαμπρούς, ἀλλὰ καὶ τῶν φιλοσόφων τοὺς ξὺν εὐροίᾳ ἑρμηνεύοντας. 186 Lauwers 2013, 344. 187 Brunt 1994, 28.
188 On Attik Orator: Lykurgos, Dinarkhos, Hyperides, Antiphon, Ankodides, Lysias, Isaios, Isokrates, Aiskhines, Demosthenes. Bkz.: Roisman–Worthington–Waterfield 2015.
510) sofistler arasında anmaktadır. Ayrıca Antiphon’un ὑπέρ τῆς ὁμονοίας (Uyum Üzerine) adlı eserinin oldukça sofistik bir tarzda kaleme alındığını, aynı zamanda parlak bir felsefi ilkeyi ve söz söyleme sanatının yüksek bir stilini yansıttığını da yazmaktadır.189
Dion’un politik konuşmalarına sofistik çalışmalardan daha çok felsefi ürünler olarak gönderme