• Sonuç bulunamadı

KentleĢme ve yazının bulunuĢuyla baĢlayan büyük Mezopotamya uygarlığında ilk aĢama, medeniyetlerin temelini oluĢturan Sümer dönemidir. Sümerler; yazı ve astronominin mucidi olup ilk tuğlanın fırınlandığı, kil levhalar üzerine ilk yazının yazıldığı, ilk destanımsı öykülerin anlatıldığı, zengin bir edebiyatın dile getirildiği; bilimde, matematikte, mimaride, ulaĢımda, felsefede

17 http://www.tarihin.com/tarihte-caglar/468-caglar-tarih-caglari-tarih-oncesi-caglar-nelerdir.html 18

Çağların tarihlenmesinde farklılıklar görülmektedir. Bu, farklı bölgelerin bir dönemi daha erken veya daha geç yaĢaması ile ilgilidir. Örneğin Tunç Çağı Mezopotamya‘da M.Ö. 4000‘lerde Anadolu‘da MÖ 3000‘lerde, Ege-Yunan‘da M.Ö. 2500, Avrupa‘da ise M.Ö.2000‘lerde görülür. Yine yazının kullanılması veya tarihi devirlerin baĢlaması da farklı bölgelerde çok farklı zamanlarda yaĢanmıĢtır.(Wikipedia)

19 Avcılık, toplayıcılık, tüketici toplum, mağara dönemi ve göçebe bir yaĢam hüküm sürmüĢtür. 20 Ġleride de uzun uzun anlatılacak olan ve Anadolu-Ortadoğu-Mezopotamya-Toros ve Zagroslarda

yerleĢik yaĢamın baĢladığı, tarımsal üretimlerin yapıldığı, hayvanın evcilleĢtirildiği dönemdir. Neolitik dönemde avcılık ve toplayıcılıktan yani pasif tüketicilikten üreticiliğe geçilmiĢtir.

21 Maden devri kısa sürmüĢtür ve bu dönemde takvim ile bazı madenlerin kullanımı artmıĢtır.

önemli ilk adımların atıldığı bu coğrafyada sayısız uygarlıklara ev sahipliği yapmıĢ bir imparatorluğun kalıntılarına sahiptir23 (Çığ, 2012: 11-13).

ÇalıĢmalarının büyük çoğunluğunu yıllar boyunca Sümer tabletleri üzerine yoğunlaĢtıran, elde edilen çivi yazılı tabletlerin arkeolojik kazı çalıĢmasını yapmıĢ ve bu tabletleri saklama, koruma ve okuyup anlama noktasında çaba sarf eden ünlü Sümeroloji uzmanı Samuel Noah Kramer, 19. yüzyıla kadar Orta Doğu’da kazı

yapan bilim adamlarının aslında Sümerlerin değil Asur ve Babillerin izlerini araĢtırdıklarını, kendi dil ve dinlerine dair bir ipucu aradıklarını, Sümerler hakkında bir Ģey bilinmediğini ve yaklaĢık olarak 2000 yıl boyunca Sümer adının belleklerden silindiğini dile getirir (Kramer, 2014 a: 12).

Ancak 1860 yıllarında Musul‘da kadim Niniva(Ninova) yakınındaki höyüklerden ve buradaki Asur kralı Asurbanipal kütüphanesinden çıkarılan binlerce Akadça-Babilce tablet, 1900‘larda Bağdat yakınlarındaki Nippur‘da yapılan kazılardan çıkan eksik ve kırık tabletler ile daha sonra Hititlerin baĢkenti Boğazköy(HattuĢa)‘de Hurrice ve Hititçe çevirilerini içeren belgelerle toplamda yüzbinleri bulan tabletlerin güç uğraĢlar neticesinde kısmen okunması24

(Kramer, 2014 a: 13) sonucu Sümer kent devletinin varlığı anlaĢılmıĢ ve içerdiği bilgiler dolayısıyla özellikle dini konularda olmak üzere değiĢik konulardaki görüĢ ve inançları ters yüz etmiĢ ve hemen akabinde Sümerler ve Sümerce ciddi araĢtırmalara konu olmuĢ ve değiĢik milletler tarafından sahiplenilmek istenmiĢtir.

23 Ġleriki sayfalarda Sümerlere ait olarak verilen ilklerden bazılarının aslında Neolitik Dönem

Mezopotamya dönemlerine ait olduğu verilecektir. Fakat bu, Sümerlerin değerini ve daha büyük medeniyet kurucusu olduğuna engel değildir. Zira Göbekli Tepe, Çayönü gibi Yukarı Mezopotamya Uygarlıklarının geçmiĢinin Sümerlerden 3.000-4.000 yıl önceye gitmesi son yıllarda yapılan kazılarla kesinlik kazanmıĢ olsa da Neolitik kültürlerin bütün birikimi kanımca Sümerlerde kendini açığa çıkarmıĢ ve burada doruğa yükselmiĢtir. Aslında tez boyunca bu görüĢ iĢlenecek ve Sümerin üst düzeydeki kültürün ilk yaratıcıları Neolitik dönemdeki Proto-Kürtler olacaktır.

24 Gerek George Barton, Leon Legrain, Henry Lutz, David Myhrman, Hugo Radau, Stephan

Langdon, L.W.King, Cril Gadd, Arno Poebel, Edward Chiera ve Muazzez Ġlmiye Çığ gibi doğu bilimleri uzmanları tarafından kendi kazı çalıĢmalarından gerek farklı zamanlarda özel satıcılardan alınan toplamda yüz binleri bulan bu tabletler Philadelfia Üniversitesi Müzesi, Ġstanbul Eski ġark Eserleri Müzesi, British Museum, Louvre ve Yale Üniversitesi koleksiyonlarında mevcut halde bulunmaktadır.

Sümerler25

üzerine 19. yy.da araĢtırma yapılmak istemesinin aslında altında yatan bir sebep de çoğu arkeologun aslında kendi dinlerine vaya uluslarına dair bir kimlik-dil-tarih arayıĢına da gizliden gizliye ulaĢma hedefidir.(Gezgin, 2009: 304). Uygarlığı kimin yarattığı, Sümerlerin kimin atası oldukları soruları herkesi bu yüzden meraklandırmaktadır. Fakat genellikle kendilerine ait bir ize rastlayamamaktalar ve gördükleri gerçekleri lehlerine olmadığı sürece açıklama gereği duymamaktadırlar. Bu bakıĢ açısı ise ne yazık ki Sümerlerin tanınmasını ve gerçeklerin aydınlığa kavuĢmasını engellemektedir.

20. yüzyılın baĢlarında Fransız bilim adamı Hilaire de Barenton; bütün din, ulus ve dillerin kaynağının baĢta ilk yazılı eser olmak üzere önemli ilklere imza atan Sümerler ve Sümerce (Türk Dili, 2004: 2-3) olması, üzerinde çalıĢılması gereken önemli etnolojik26

ve antropolojik27 bir alan olarak karĢımızda durmakta olduğunu dile getirir.

Kramer, Sümerce ve Sümer dönemi için ―Olasılıkla farklı ve çok dilli etnik

öğelerine karşın Yakın Doğu‟yu kültürel bir birlik içinde biçimlendirmede kesin etken olmuş yazının icadına da aynı bu dönem tanıklık etmiştir. Sümer yazı dizgesi Batı Asya‟nın tüm aydın halklarınca ödünç alınıp kullanılmıştır. ‖ der (Kramer, 2014

a: 291).

MaltaĢ da Sümerlerdeki yazı gibi, din, inanç, eğitim, tapınak, yerleĢik kültür

ve ziraatın Mezopotamya‘dan diğer bölgelere yayılmıĢ olduğunu dile getirir. (MaltaĢ, 2011:26). Sümer eğitimi de günümüz eğitimine yakın resmi, merkezi, zorunlu ve sistemli, pedagojik, hukuk, matematik, tarım, dini eğitimlerinden oluĢmaktadır (MaltaĢ, 2011: 30-35).

25 Ünlü Sümerologlar: Arno Peobel, Benno, Landsberger, Stephen Langdon, Thorkild Jacobsen,

Samuel Noah Kramer, Muazzez Ġlmiye Çığ, Ernst de Sarzec, Theora-Dangin…(Narçın, 2010:368)

26Etnoloji: Ġnsanların ırklara ayrılıĢını, bunların nereden çıktığını, oluĢumunu, yeryüzüne yayılıĢını,

aralarındaki niteliklerini inceleyip karĢılaĢtıran ve sınıflayan bilim, budun bilimi, ırkiyat, ırk bilimi.

MaltaĢ, AĢağı Mezopotamya‘nın aĢırı sıcak kuru, kıraç, ağaç yetiĢmeyen,

verimsiz, yokluğa mahkum bir yer olduğunu fakat Sümerlerin burayı kısa sürede teknik buluĢlarla sulama teknikleri, kilden çömlek ve kavanoz fırınlamayı, kereste yerine bataklıklardaki sazlıkları kurutup hasır Ģeklinde çamur sıvası sayesinde kulübe ve barınak yapmayı, sulak yerlerde kili Ģekillendirerek tuğla kalıbı ve kili piĢirerek inĢaat için yapı malzemesi yapmayı öğrenmiĢ ve burayı yaĢanılabilir bir konuma çevirdiklerini anlatır. MaltaĢ; Kramer ve Çığ‘ın da değindiği gibi; ilk kil üzerine yazı yazma, ilk tekerlek, ilk saban, ilk örgün eğitim, ilk okul, ilk meclis, ilk toplumsal reform, ilk vergi indirimi, ilk ilaç formülleri, ilk yelkenli tekne, ilk bakır-tunç dökümü, ilk lehimleme, ilk taĢ heykelciliği, ilk kütüphane, ilk fabl, ilk edebi atıĢmalar Sümerlerin eserlerinden sadece bir bölümü olarak gösterir (MaltaĢ, 2011: 27-28). Yüz binlercesi de hala çıkarılamamıĢ haldeki bu tabletlerde yukarıdakilere ek olarak; ev iĢlerinden baba-oğul iliĢkisine, tarımdan hukuka, öğretmen-öğrenci iliĢkisinden sokakta yapılması gerekenlere, ahlaki öğütlerden efsanelere, Ģiirsel hayır duadan tanrı ve tanrıçalara, eğitimdeki ağır müfredat eleĢtirisinden kanal yapımına, kahramanlardan övgülere, krallardan ülkedeki adalet ve eĢitliğe, insan iliĢkilerinden kötülüğe, doğruluk ve sevgiden yalana ve haksızlığa, edebi eserlerden matematiğe, tıptan kadın eğitimine, hırs ve baĢarı isteğinden ders kitaplarına, yaratıcı yazarlıktan ekonomi ve yönetime kadar geniĢ bir yelpazedeki konuları içerir (MaltaĢ, 2011: 42).

En önemli sorun Ģudur: Bunca geliĢmiĢ ve medenileĢmiĢ bir uygarlık neden yalnız bırakılmıĢ, unutulmuĢ veya hakkındaki bilgiler yeterince anlatılamamıĢ veya Sümerlerin itibarı neden gerçek sahiplerine iade edilememiĢtir? Acaba günümüzde felsefe, matematik, tiyatro, edebiyat, Ģiir gibi sanat ve bilimin kaynağının daha çok Yunan kültürü ve mitolojisine bağlanmasının sebebi nedir? Bu, büyük bir aymazlık ya da bilinçli bir Ģekilde doğunun veya bilinmesi istenilmeyen köklü ve saklı bir kültürün var olan gerçekleri ters yüz etmesinden duyulan endiĢenin bir ifadesi olabilir mi? Belki de tüm gerçekler bilindiği halde batının ve egemen güçlerin din, dil, inanç, tarih, bilim, mitoloji ve sanat konularında kendi lehlerine olması istenen ―üstün‖ imajının sarsılmasının önüne geçmek gibi bir amaç da hedeflenmiĢ olabilir.

Hemen hemen her konuda büyük Ģaheserler bırakarak günümüz insanını bile hayretler içinde bırakan Sümer medeniyetini daha fazla öğrenmek, gerçek kimliğine bakmak, tarihi ve kültürel yaĢamına, yaĢadığı coğrafyaya, etkilendiği ve etkilediği kültürlere, dil ve mitolojisine farklı kaynaklardan değinmek gerekir.