• Sonuç bulunamadı

1. Sözsüz İletişim Becerisi Olarak Göz Teması Kurma Davranışları

1.1. Sözsüz İletişim Becerileri

Genellikle sözlü iletişimle eş zamanlı oluşan sözsüz iletişim insanlar arasında gerçekleşen tüm ilişkileri ve davranışları şekillendirmektedir (Deniz, 2015a, s.64). Sözsüz iletişim sözel iletişime göre daha doğal, daha güvenilir, daha duygusal ifadelerden oluşmasına rağmen, insanlar günlük yaşantıda sözsüz iletişim becerisini geliştirme konusunda gereken gayreti göstermemektedirler (Z. Baltaş ve A. Baltaş, 2015, s.22).

30

İletişim ve iletişim becerisi geliştirme konularında yapılan araştırmalara bakıldığında insanların sözlü iletişim becerilerini geliştirmelerine yönelik daha fazla araştırmanın yapıldığı; buna karşılık genellikle beden dili olarak nitelenen sözsüz iletişimin, sözlü iletişimin etkinliğini arttıran bir unsur olarak incelendiği görülmektedir (Gürüz ve Eğinli, 2013).

Oysa göz teması, mimik ve jestler gibi vücut ifadelerinden oluşan sözsüz iletişim becerisi de en az sözlü iletişim becerisi kadar sonradan öğrenilerek geliştirilebilen, etkili kullanıldığında en mükemmel sözlü hitap ve konuşmalardan daha başarılı bir şekilde iletişimin gerçekleşmesine olanak tanıyan bir beceridir (Senemoğlu, 2012).

İletişim sözcüğü yalın bir ileti alışverişinden çok, toplumsal nitelikli bir etkileşimi, değiş tokuşu ve paylaşımı ifade etmektedir (Kaşıkçı, 2004, s.19). İnsanlara doğumla birlikte bahşedilen bu yetenek başka bir kaynakta ise “Bilginin, duygunun, düşüncenin ve benzeri ifadelerin çeşitli yöntem ve mesajlarla bir kaynaktan diğer bir kaynağa iletilmesi, aktarılması olayı” şeklinde tanımlanmaktadır (Köknel, 2005, s.35).

İletişim kavramı tanımlarına kişilerarasında gerçekleşmesi yönünden bakıldığında sözlü ve sözsüz iletişim kavramlarından bahsetmek yerinde olacaktır. Bu anlamda sözlü iletişim konuşmada kullanılan kelimelerden oluşurken, sözsüz iletişim beden dilinden dökülen sessiz simgelerden oluşmaktadır (Gürüz ve Eğinli, 2013, s.14).

Bu çerçevede sözcüklerin kullanılmadığı tüm iletişim unsurlarını kapsayan sözsüz iletişim kavramı; genellikle kişilerarası iletişim süreçlerinde yüz ifadesi, sesin vurgusu, gözlerin teması, bakış sıklıkları, el ve omuz hareketleri gibi şekillerde gerçekleşen iletişim yöntemi olarak tanımlanmaktadır (Dökmen; 2012, s.22).

Sözlü iletişimde konuşmanın içeriğini oluşturan sözcükler ve kullanılan konuşma dili duyguları dile getirmede genellikle yetersiz kaldığından, sözsüz iletişim araçları eş zamanlı devreye girerek insanların birbirlerine duygusal bilgisini net ve kuvvetli bir şekilde aktarmasına yardımcı olmaktadır (Kaşıkçı, 2004, s.21). Bebeklerin doğar doğmaz kullanmaya başladığı sözsüz iletişim becerisinin insanoğlu büyüdükçe geliştirilen, hem birey olarak insanın gelişiminde hem de toplum olarak medeniyetin gelişiminde oldukça stratejik rolü ve işlevi bulunmaktadır.

31

Ayrıca sözsüz iletişimin insani duygu ve hisleri istem dışında yansıtması nedeniyle bu tür iletişimin hem kontrol edilmesi, hem de yönetilmesi bazen son derece güçleşmektedir (Vatansever, 2015). Çünkü bu tür sözsüz iletişim davranışları düşük bilinç düzeyinde ve çoğu zaman insani bir refleks olarak gerçekleşmektedir (Dökmen; 2012, s.24). İşte bu yüzden sözel iletişime göre sözsüz iletişim ve sesle iletilen sözcüklere göre sözsüz mesajlar daha güvenilir ve inanılır olarak değerlendirilmektedir (Selçuk, 2015, s.130).

Sözsüz iletişim temelde; kaynak, mesaj, kanal, alıcı, algılama ve geri bildirim öğelerinden oluşmaktadır. Bu öğelerle ilişkili bir şekilde oluşan sözsüz iletişimin kalitesine göre insanlar arasındaki ilişkilerin sürdürülmesi de kolaylaşmaktadır (Z. Baltaş ve A. Baltaş, 2015, s.28). Bu açıdan göz temasıyla kurulan iletişimin kaynak, mesaj, kanal, alıcı, algılama ve geri bildirim süreçleri açısından en kaliteli ve etkili sözsüz iletişim yöntemi olduğu söylenebilir (Dökmen; 2012).

İletişim becerileri günlük yaşamın hemen her alanında kişilerarası ilişkiyi kolaylaştırıcı, kuvvetlendirici ve tanımlayıcı etkiye sahiptir (Gürüz ve Eğinli, 2013, s.18). Özellikle eğitim kurumları gibi kişilerarası ilişkilerin yoğun bir şekilde yaşandığı ortamlarda çalışanlar için iletişim becerisini geliştirmek, öğretim süreçlerinin etkili bir şekilde işlemesi açısından ön koşul niteliği taşımaktadır (Pektaş, 1998; Deniz, 2013; Çuhadar vd., 2014; Deniz, 2015a; Deniz, 2015b).

Bireysel kazanımlar açısından iletişim becerisini geliştirmek insanın kendisini daha iyi hissetmesini ve duygularını açığa vurmasını sağlar, konuşmasını teşvik eder ve ona kendisini daha değerli hissettirir. Sıralanan kazanımlar dikkate alındığında sözsüz iletişim becerilerinin başkasını anlama ve ona yardım etmede en güçlü araçlardan biri olduğunu söylemek mümkündür (Cüceloğlu, 2014, s.39).

Eğitim kurumlarında öğretmenlerin iletişim becerilerini geliştirerek öğrencilerini daha yakından tanımasıyla birlikte hem öğrencilerin öğretmenlerine duydukları güven artacak hem de kuruluş amacı insanlara kaliteli bir eğitim ve öğretim sunmak olan eğitim kurumlarının hedeflerine ulaşmasını sağlayacaktır (Akpınar, 2004, s.8). Dolayısıyla öğretmenlerin sözsüz iletişim becerilerini geliştirmesi oldukça önemli bir meslekî kazanım haline gelecek ve sınıf ortamında etkili bir eğitim vermek için gereken iletişim ortamının oluşmasına katkı sağlayacaktır (Vatansever, 2015).

32

Özellikle sosyal, kültürel ve pedagojik ilişkilerin ön planda olduğu öğretmenlik mesleğinde sıklıkla ileri düzeyde sözsüz iletişim becerisi büyük önem taşımaktadır. Çünkü öğretmenin sahip olduğu iletişim becerisinin gelişmişlik düzeyi aynı zamanda onun okul içinde öğrencilerle ve meslektaşlarıyla; okul dışında ise ailesiyle ve değişik statülerdeki insanlarla iyi ilişkiler kurabilmesinin en önemli belirleyicisidir (Cüceloğlu, 2014, s.41).

Ayrıca insanlar bedene özgü güvenilir jest ve mimikler kullanarak daha etkili konuşmalar yaparlar. Böylece sözsüz iletişim becerisinin desteğiyle konuşarak gerçekleştirdiği sözlü iletişimde daha etkili hale gelirler (Dökmen; 2012). Bunun aksine bedenin sessiz diline ters düşen sözcükler ise özellikle topluluğa ya da gruba hitaben yapılan konuşmalarda pek az dikkate alınırlar. Hatta birbirleriyle sürekli konuşan, samimi dostluklar kuran insanların bile ağzından çıkanlarla sözsüz davranışları uyuşmadıkça aralarında bir iletişim eksikliği oluşabileceği unutulmamalıdır (Ergin ve Birol, 2014, s.127).

Sonuç olarak, öğrenci ve öğretmenlerin aralarındaki iletişime göre şekillenen eğitim ve öğretim süreçlerinde hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin iletişim becerilerinin yüksek olması, sürdürülen eğitimin kalitesini artıracak ve öğretim süreçlerinde iletişim kazası yaşanması ihtimalini düşürecektir.