• Sonuç bulunamadı

Söylemsel D üzenler

Belgede Bilginin Arkeolojisi (sayfa 34-162)

S Ö Y L E M İN B İR L İK L E R İ

S

üreksizlik, k o p u k lu k , eşik, sınır, seri, d ö n ü şü m k av ra m ların ın o y u ­ na sokuluşu, h e r tarihsel analizde, yalnız yargılam a u su lü n e ilişkin so ru n ları değil, te o rik p ro b le m le ri de ortaya koyar. B u rad a in c e le n e ­ ce k olan p ro b le m le r b u n la rd ır (davranış p ro b le m le ri en yakın am p irik in c e le m e le r sırasında göz ö n ü n e alınacak; en azından eğer bu in c e le ­ m e lere g irişm e k için bana fırsat, arzu ve cesaret gelirse). B u n u n la b ir­

likte b u p ro b le m le r ancak özel b ir alanda göz ö n ü n e alınacak: Sınırları o d en li belirsiz, fik irlerin , d ü şü n c e n in , b ilim le rin veya b ilg ilerin ta rih i adı v erilen iç e rik le ri iç erisin d e o den li istikrarsız olan b u d isiplinlerin içinde.

İlk olarak o lu m su z b ir işin sona erdirilm esi gerekiyor: S üreklilik tem asını h e r b iri k en d i tarzında çeşitlen d iren b ü tü n b ir kavram lar o y u n u n d a n k u rtu lm a k . H iç kuşkusuz, ç o k sağlam kavram sal b ir yapı­

ları y o k tu r; am a işlevleri açıktır. G e le n e k kavram ı b ö y ledir: B u kav­

ram , h e m ardışık h e m aynı (ya da en azından ben zer) fe n o m e n le rin b irliğ in e belirli b ir zam ansal statü v erm ey i am açlar; ta rih in k en d i b i­

ç im in in iç in d e k ay b o lu şu n u y e n id en d ü şü n m e y e olan ak v e rir; başlan­

g ıcın sınırsız alanına sürekli b ir y e n id en çıkış için, h e r başlangıca özgü ayrım ı o rta d a n kaldırm aya zorlar; b u sayede, sürekliliğin d e rin lik le ­ r in d e k i yenilik leri ayırt ed e b ilir ve o n u n d eğ e rin i orijinalliğe, dehaya, bireylere ö zg ü karara aktarabiliriz. A k tarm a ve iletişim o lgularına, iyi çö z ü m le n eb ilm esi için gayet sihirli b ir destek sağlayan; b en z e rlik ya da te k ra r olgu ların ı n ed en sel (fakat n e katı sınırlam a n e de te o rik tam am lam a olm aksızın) b ir gidiş sürecine bağlayan; bireyler, eserler, k avram lar ya da te o rile r olarak tan ım lan m ış b irlik le rin zam anını, ü re ­ m e o rta m ı aracılığıyla o ld u ğ u gibi m esafeye ve aralığa bağlayan etki kavram ı da böyledir. G elişm e ve e v rim kavram ları da böyle: B u kav­

ram lar d ağınık olayların art arda gelişini y e n id e n b ir araya to p lam ak , o n la rı b ir ve aynı düzen ley ici ilkeye bağlam ak, hayatın ö rn e k g ü c ü n e (uzlaşım cı oyunlarıyla, y en ileştirm e kapasitesiyle, farklı e lem a n la rın ın , ö z ü m le m e ve değiş to k u ş sistem lerin in sürekli ilişkisiyle) b o y u n eğ­

d irm e k , h e r başlangıçta ö n c e tu tarlılık ilkesini ve gelecek b ir birlik tasarısını keşfetm ek; b ir kaynak ile esk id en verilm iş b ir te rim arasında sürekli olarak tersin e çev rileb ilir b ir ilişki yoluyla, sürekli olarak za­

m a n ı esere eg e m e n kılm a o lanağını verir.V erilm iş b ir d ö n e m in eşanlı ya da ardışık olayları arasına b ir anlam ve sem b o lik bağlar to p lu lu ğ u ­ n u , b ir b en zeşm e ve ayna o y u n u n u y erleştirm ek olanağını v eren ya da b ir k o lle k tif b ilin cin ü stü n lü ğ ü n ü birlik ve açıklam a ilkesi olarak ortaya çıkaran «zihniyet» ya da «akıl» kavram ları da böyledir. Yapıl­

m ış olan b ü tü n bu sentezleri, h e r in c e le m e d e n ö n c e alışılageldiği gibi kabul ed ilen b u g ru p la n d ırm a la rı, o y u n u n başlangıcı h ak k ın d a g e­

çerliliği b ilin e n b u bağları y e n id en g ö z d e n g e ç irm e k g erekiyor; k e n ­ d ileriyle insanların söylem lerini b irb irin e bağlam a alışkanlığına sahip o ld u ğ u m u z b u b iç im le ri ve b u belirsiz g ü çleri dışarı atm ak g erekiyor;

e g e m e n o ld u k la rı b elirsizlikten o n la rı k u rta rm a k gerekiyor. O n la rı ö z g ü n b ir b iç im d e d e ğ e rle n d irm e k te n ziyade, y ö n te m endişesiyle ve

ilk anda, b u işin ancak d ağınık olayların b ir araya getirilm esi o ld u ğ u ­ n u kab u l e tm e k gerekiyor.

K e n d ile rin e y akınlık k azandığım ız b u k o p u k lu k la r ya da g ru p la - m alar ö n ü n d e en d işelen m e k de gerekiyor. B ilim , edebiyat, felsefe, din, ta rih , varsayım v b b irb irin e zıt olan ve o n la rd a n b ü y ü k tarihsel b i­

reysellik çeşitlerini o lu ştu ra n b ü y ü k söylem tip le ri ay rım ın ı ya da b i­

çim le r veya tü rle r ay rım ın ı o ld u ğ u gibi kab u l e d e b ilir m iyiz? B ize ait o lan söylem dünyasında, b u ay rım ların k u llanılacağından biz de em in değiliz. Ö n c e lik le o lu ştu k ları d ö n e m d e , b ü sb ü tü n başka b ir b iç im d e dağıtılm ış, b ö lü ştü rü lm ü ş ve b elirginleştirilm iş olan ifade birlik lerin i ç ö z ü m le m e k söz k o n u su o ld u ğ u zam an, «edebiyat» ve «siyaset» geç­

m işe y ö n elik b ir h ip o te zle ve b ir biçim sel analojiler ya da sem antik b en z erlik ler oyun u y la ancak o rtaç ağ k ü ltü rü n e ya da klasik k ü ltü re uyg u lan ab ilen en yeni k ateg o rile rd ir; fakat n e edeb iy at n e siyaset ne de felsefe ve b ilim ler, söylem in alanına, X IX . yüzyılda ek lem len d ik ­ le ri gibi X V II. ya da X V III. yüzyılda ek lem len m e z. N e olursa olsun, b u b ö lü n m e le r ister kabul e ttik le rim iz ister in celen m iş olan söylem ­ le rin çağdaşları o lsu n düşünsel k a te g o rile rin , sınıflandırm a ilkelerin in , n o r m a tif kuralların , kurum sallaşm ış tip le rin h e r zam an ken d ilerid ir:

B unlar, ken d i sıralarında, b aşkalarının yanı sıra çö z ü m le n m e y e d eğ e­

ce k söylem o lg ularıdır. B irb irleriy le elb ette k arm aşık ilişkileri vardır;

fakat b u ilişkiler o n la rın asli, yerleşik ve evrensel olarak b ilinebilir k a ra k terle ri değildir.

F akat özellikle askıya alınm ası gerek en birlikler, en dolaysız b iç im ­ de k en d in i zorla kab u l ettire n b irliklerdir: k ita b ın ve eserin birlikleri.

G ö rü n ü şte , b ü y ü k b ir hile olm aksızın o n la rı y o k ed eb ilir m iyiz? E n kesin halleri ile verili değiller m idir? Belirli b ir yerde b u lu n a n , e k o ­ n o m ik b ir d eğ e ri o lan ve başlangıcı ile b itişin in sınırlarını belirli sayı­

da işaretler yoluyla, k e n d in d e g österen k ita b ın m a d d i bireyselliği; b ir yazara belli sayıda m e tin atfed erek b elirle n e n ve sınırlanan b ir eserin ortaya çıkışı. B u n u n la b irlikte, biraz daha yak ın d an bakıldığı andan itib aren g ü çlü k ler başlam aktadır. K itab ın m ad d i birliği n e d em ek tir?

S öz k o n u su o lan eğ e r b ir şiir o n to lo jisi, yazarı ö ld ü k te n sonra yaym - lannuş m e tin parçalarının b ir derlem esi, Konilerin incelenmesi ya da M ic h e le t’in Fransa Tarilıi'nin b ir cildi ise b u da m ad d i b ir birlik m idir?

P eki ya Bir Talih, G illes de R a is ’in süreci, B u to r ’u n San Marco’su ya da

b ir k ato lik dua k itabı söz konusuysa? B ir başka ifadeyle to p la m m ik ­ ta rın m ad d i birliği, k en d isin e destek verdiği söylem sel birliğe nazaran zayıf, ikinci planda kalan b ir b irlik değil m idir? F akat b u söylem sel birlik, k en d i seyrinde, h o m o je n ve h e p aynı şekilde uygu lan ab ilir m i­

dir? S te n d h a l’in b ir ro m a n ı ya da D o stoyevski’n in b ir ro m an ı, İnsan­

lık Komedisi gibi bireyselleşm ez; bunlar, k en d i seyirlerinde, Ulysses’in Odyssée’d e n ayrıldığı gibi b irb irle rin d e n ayrılm az. B u , b ir k ita b ın b ö ­ lü m le rin in n e t olm ad ığ ı ve titizlikle b ö lü m le n m e d iğ i anlam ına gelir.

Başlığın, ilk satırların ve son n o k ta n ın ö tesinde, iç g ö rü n ü şü n ü n ve ona ö ze rk lik k azandıran b iç im in in ö tesinde, o başka kitaplara, başka m e tin le re , başka cü m lelere g ö n d e rm e yapılan b ir sistem iç in d e ele alınır: b ir ağın iç in d ek i d ü ğ ü m . B u g ö n d e rm e le r o y u n u m a tem atik b ir in c ele m e d e, b ir m e tin yoru m lam asın d a, tarihsel b ir anlatıda, ro ­ m an esk d ö n e m e ait b ir olayda olanlarla aynı tü rd e n değildir; o veya bu şekilde ilişkiler d e m e ti olarak kabul edilm iş o lan b ir k itab ın birliği aynı olarak d ü şü n ü le m e z. K itab ın k e n d in i el altında b u lu n a n b ir nes­

ne gibi sunm ası b o şu n a d ır; o n u n k endisini iç eren şu k ü ç ü k parelelyüz halinde kıvrılm ası b o şu n a d ır: o n u n birliği değişken ve görelidir. O sorguya çekilir ç e k ilm ez açıklığını kaybeder, k en d in i g ö sterm ez; an ­ cak karm aşık b ir söylem alan ın d an h arek etle k u ru lu r.

Esere gelince, o n u n altını çizdiği p ro b le m le r daha da zordur. B u ­ nun la birlik te, g ö rü n ü şte daha basit olan ne? B ir özel ad göstergesiyle g ö ste rileb ilen m e tin le r toplam ı. O ysa bu g ö ste rm e (atfetm e p ro b le m ­ leri b ir yana bırakılsa bile) h o m o je n b ir işlev değildir: b ir yazarın adı, aynı şekilde, ken d i adıyla yayınladığı b ir m e tn i, takm a adla su n d u ğ u b ir m e tn i, ö lü m ü n d e n sonra taslak h alin d e b u ld u ğ u m u z b ir m e tn i, sadece m üsvedde, n o t defteri, b ir «kâğıt» olan b ir m e tn i de g ö ste rir mi? B ü tü n b ir eserin ya da yatırın (opus) k u ru lu şu n e d o ğrulanm ası n e de dile getirilm esi kolay olm ayan belirli b ir seçim sayısını varsayar:

Yazar tarafından yayınlanm ış m e tin le re , baskıya v erm ey i d ü şü n d ü ğ ü ve ancak ö lü m olayından dolayı eksik kalm ış olan m e tin le ri ek lem e k yeterli m idir? K itap ların m üsveddesi, ilk taslağı, d ü z e ltm e le ri ve kara­

lam alarını da ek le m e k g ere k ir m i? B ir yana bırakılm ış taslakları ilave e tm e k g ere k ir m i? M e k tu p la ra , notlara, so n rad an eklenm iş karşılıklı konuşm alara, dinley iciler tarafından yazılanlara kısacası, b ir birey in ö lü m an ın d a çevresine bıraktığı ve belirsiz b ir çaprazlaşm a için d e, b u

kadar farklı d ilde ko n u şan sözlü iz lerin b u sınırsız b o llu ğ u n a h a n g i sta­

tü y ü v e rm e k gerekir? H erh a ld e «M allarm é» adı aynı şekilde İngilizce tem alara, E dgar P o e ’n u n te rc ü m e le rin e , şiirlere ya da so ru ştu rm alara v erilece k cevaplara başvurm az; aynı şekilde, b ir yan d an N ie tz sc h e ’n in adı ve ö te yan d an g en çlik o to b iy o g rafileri, o k u l in c ele m e leri, filolo­

jik m akaleler, Zarathoustra, Ecce Homo, m e k tu p la r, «Dionysos» ya da

«Kaiser N ietzsche» im zalı son kartpostallar, çam aşırevi n o tla rın ın ve özdeyiş tasarılarının b irb irin e karıştığı sayısız d efte rler arasında varo­

lan, aynı ilişki değildir. G erçe k te, eğ e r b ir yazarın «eser»i h ak k ın d a b u k adar kararlı ve daha fazla sorgulam ada b u lu n m a d a n k o n u şu rsak b u o n u n , ifad e n in belirli b ir fonksiyonuyla tan ım lan m ış varsayılmasıdır.

B ü tü n fra g m en tlerin d e , yazarın d ü şü n c esin in , te crü b esin in , hayalinin ya da bilinçsizliğinin ya da k e n d ile rin in iç in d e b u lu n d u k la rı tarihsel b elirle m e le rin ifadesi gibi, en k ü ç ü k le rin d e ve e n te m elsizlerin d e bile eser k endisini yazarın sahip o lm a k zo ru n d a kab u l edildiği (d ü şü n ü l­

m esi g erektiği k adar d erin) b u seviyede ortaya koyar. F akat h e m e n , dolaysız b ir b iç im d e verilm iş o lm a k ta n uzak, b e n z e r b ir birliğ in b ir çalışmayla k u ru ld u ğ u n u , b u çalışm anın (m etin d e, h e m gizlediği h e m açığa v u rd u ğ u b ir şeyin kopyasını deşifre ettiğ i için) açıklayıcı o ld u ğ u ­ n u ve n ih a y etin d e yapıtı(opus), o n u n birliği o larak belirleyen çalışma ve so n u ç ta y ap ıtın kendisini g ö rü rü z ; eğer Théâtre et son double’u n ya da Tractatus’u n yazarı söz k o n u su o ld u ğ u n d a , d u ru m aynı olm ayacağı g ibi b u n d a n dolayı, şurada ya da burada, b ir «eser» h ak k ın d a söylene­

cek ler de aynı anlam ın için d e bulunm ayacaktır.Y apıt n e d o ğ ru d a n b ir b irlik n e kesin b ir b irlik ne de h o m o je n b ir b irlik olarak düşünülebilir.

N ih ay e t, ç ö z ü m le m e k istediğim iz söylem in ö n c e d e n , tarafım ızdan d ü z e n le n e n d ü şü n ü lm em iş süreklilikleri devre dışı bırakm ası iç in son ted b ir: b irb irin e bağlı ve b irb irin in karşısında d u ra n iki te m ad a n vaz­

g eç m e k . Birisi, söylem in d ü z e n i içinde, bask ın ın g erçek b ir olaydan ay ırdedilm esinin asla m ü m k ü n olm am asını; h e r g ö rü n e n başlangıcın ö tesin d e, daim a h iç b ir zam an k en d isin d e tam aıııiyle yakalayam ayaca­

ğım ız kad ar ilk ve gizli b ir kaynağın varolm asını ister. Ö y le ki k ro n o ­ lo jilerin doğallığı arasında, h iç b ir ta rih te m e v c u t olm ayan, alabildiğine uzak b ir noktaya d o ğ ru y e n id e n g ö tü rü lm ü ş olacağız; kendisi sadece k en d i b o şlu ğ u olacak ve k e n d isin d e n h arek etle b ü tü n başlangıçlar h iç b ir zam an başlangıç ya da (daha d o ğ ru su , şöyle ya da böyle, b ir ve

aynı b ir davranışta) ö rtü şm e olam ayacak. B u tem aya, b ir ö n c e k i söy­

le n e n e gizlice dayanak olm ak ü zere ortaya k o n m u ş h e r söylem e göre, b ir başka te m a b ağ lan ır ve b u ö n c e k i söylenen de sadece, daha ö n ce telaffuz edilm iş b ir cü m le, daha ö n c e yazılm ış b ir m e tin değil; fakat

«her h an g i b ir zam anda söylenen», b ed en siz b ir söylem , nefes kadar sessiz b ir ses, ancak k en d i izinin oy u ğ u olan b ir yazı olacaktır. B öylece, o n u söylem e g ö tü re n h e r şeyin k e n d isin d e n ö n c e varolan, ken d isin in altında inatla koşm aya devam e d e n fakat ü stü n ü ö rttü ğ ü ve su stu rd u ­ ğu b u yarı-sessizliğin iç in e ö n c e d e n ek lem len m iş halde b u lu n d u ğ u varsayılır. O rta d a k i söylem so n u n d a , sadece o n u n söylem ediği şeyin baskıcı varlığı olacak ve b u söylenm eyen, söylenen h e r şeyi içerd en k em iren b ir o y u k olacaktır, ilk ad ım söylem h ak k ın d ak i tarihsel ç ö ­ zü m lem ey i tü m tarihsel b e lirlem e le rd e n k u rtu lm u ş b ir kaynağın araş­

tırılm asına ve te k ra r edilm esine adarken b ir d iğ e ri aynı zam anda söy- lem -d ışı olacak olan b ir ö n c e k i söy len en in y o ru m u ya da dinleyicisi olm aya adar. S öylem in sonsuz sürekliliğini ve o n u n h e r zam an devam e ttirilm iş b ir y o k lu k o y u n u iç in d ek i k e n d in d e gizli varlığını, te m i­

n at altına alm ayı g örev saymış olan b ü tü n b u tem alard an vazgeçm ek gerekir. S öylem in h e r anını, o n u n olay olarak ortaya çıkışında; o n u n g ö rü n d ü ğ ü b u d ak ik lik için d e ve en k ü ç ü k parçasına kad ar te k ra r edilm e, bilin m e, u n u tu lm a , d ö n ü ştü rü lm e , silinm e olanağını v ere n bu zam ansal d ağılm anın için d e toplam aya hazır b u lu n m a k , tü m bakışlar­

dan uzak b ir şekilde, k ita p la rın to z u için d e yo k o lu p gider. Söylem i kaynağın o ld u k ç a uzak varlığına g eri g ö n d e rm e k gerekir; o n u m ak am o y u n u n u n iç in d e in c e le m e k gerekir.

O halde, süreklilik h ak k ın d a ö n c e d e n oluşm uş olan b u b iç im le ri, p ro b le m haline g e tirm e d iğ im iz ve haklı olarak d eğ e rle n d irm e d iğ im iz b ü tü n b u sen tezleri askıda tu tm a k gerekiyor. H iç kuşkusuz, niyetim iz o n la rı ta m am en re d d e tm e k değil fakat k en d ileriy le b irlik te kab u l e t­

tiğim iz dingin liğ i b o zm ak ; k e n d ilik le rin d e n uzaklaşm adıklarını, dai­

m a k u ralların ın b ilinm esi, k an ıtla rın ın k o n tro l edilm esi söz kon u su olan b ir k u ru lu şu n so n u c u o ld u k la rın ı g ö ste rm ek ; h an g i koşullarda ve h an g i d o ğ ru ç ö z ü m le m e le r g ere ğ in ce m e şru o ld u k la rın ı b elirle­

m e k , h e r d u ru m d a artık kabul ed ilm ey ecek d u ru m d a olan ların ı tespit etm ek tir. Ö rn e ğ in , «etki» ya da «evrim» k av ra m ların ın o n ları, az ya da ç o k u z u n b ir zam an için, k u lla n ım dışı b ırak a n b ir eleştiriye bağlı

b u lu n m a la rı olanaklıdır. A rtık , ister «eser» ister «kitap» olsun ya da «bi­

lim» veya «edebiyat» olarak b u b irlik lerin h iç b ir zam an ku llan ılm am a­

sı m ı gerekiyor? O n la rı yanlışlıklar, m e şru lu ğ u olm ayan çirk in yapılar, elde edilm iş k ö tü so n u çlar olarak m ı kabul e tm e k gerekiyor? G eçici bile olsa o n la rı d estek lem e k ten , o nlara b ir ta n ım v e rm e k te n vazgeç­

m e k m i gerekiyor? G erç e k te o n la rı sö z d e -g e rç e k lik le rin d e n k u rta r­

m ak, ortaya k o y d u k la rı so ru n ları serbest b ırak m ak , k e n d ile rin d e n h a­

reketle (yapıları, tu tarlılıkları, sistem lilikleri, d ö n ü şü m le ri konusunda) başka so ru lar sorabildiğim iz sakin b ir yer olm ad ık ların ı; fakat bizzat k e n d ile rin in b ü tü n b ir so ru lar d e m e tin i (O n la r nedir? N asıl ta n ım la­

n ır ya da sınırlanırlar? H a n g i farklı yasa tip le rin e bağlı bulunabilirler?

H a n g i ek lem lem ey e elverişlidirler? H a n g i alt-b irlik lere yer verebilir­

ler? H a n g i özel fe n o m e n le ri söylem in alanı iç in d e gösterirler?) ortaya k o y d u k la rın ın ın b ilinm esi söz k o n u su d u r. Ö z e tle b u b iç im le rin , belki de ilk bakışta sandığım ız b iç im le r o lm a d ık la rın ı b ilm e k te n bahsedilir.

Kısacası, b ir te o riy i g ere k tird ik le rin i ve b u te o rin in de k e n d in d e n hareketle k u ru ld u k la rı söylem o lg u la rın ın alanı, b u alanın sentetik olm ayan saflığı iç in d e g ö rü n m e d e n oluşam ayacağını b ilm e k söz k o ­ nusudur.

B e n b u y o lc u lu ğ u m d a , başka h iç b ir şey yapm ayacağım : H iç kuş­

kusuz, (psikopatoloji veya tıp ya da siyaset e k o n o m isi gibi) b ü tü n ve­

rilm iş b irlik leri başlangıç işareti sanıyordum ; fakat bu k u şk u lu b irlik ­ le rin iç in d e o n la rın iç g ö rü n ü şü n ü ya da gizli çelişkilerini in c ele m e k için y er alm ayacağım . B u n la rın h a n g i b irlik leri o lu ştu rd u k la rın ı; h a n ­ gi hakla, k en d ilerin i uzayda özelleştiren b ir alanı ve zam anda b irey - leştiren b ir sürekliliği ü stlen e b ild ik le rin i; son olarak da o n la rın kabul ed ilen bireysellikleri ve sö zd e-k u ru m sallık la rı içinde, daha sağlam b ir b irlik ler alanının so n u c u o lu p o lm a d ık la rın ı k e n d im e so rm a m gere­

ken zam anı, sadece b u birliklere day an d ıracağ ım .T arih in ban a k e n d i­

le rin i d erhal g ö zd e n g eç irm e m i, o n la rın m e şru b ir b iç im d e y en id en b ir araya getirilip g etirilem ey e ceğ in i açıklığa k av u ştu rm am ı ve b ilm e­

m i, y e n id e n başka b irlik ler k u rm a n ın gerek ip g ere k m ed iğ in i b ilm e ­ m i, g ö rü n ü rd e k i y akınlıklarını o rta d a n k ald ırm ak suretiyle, te o rile rin i y apm a olanağını veren daha g en el b ir alanın iç in e o n la rı y e n id en yer­

le ştirm e m i ö n erd iğ i b u birlik leri sadece kab u l edeceğ im .

Süreklilikle ilgili b ü tü n b u dolaysız b iç im le r b ir defa askıya alı­

n ın c a g erçekte, b ü tü n b ir alan k u rtu lm u ş olur. Sınırsız fakat ta n ım ­ la nabilen b ir alan. B u alan olaylara b ö lü n m e le rin ve h e r b ir olaya ö zgü o lan an ın içinde, b ü tü n gerçek ifad elerin (ki o n la r kon u şu lm u ş ve yazılm ıştır) birliği tarafından k u ru lu r. H e r gerçeklikte, bilim le, ro ­ m anlarla, siyasi söylem lerle, b ir yazarın eseri ya da kitabıyla m eşgul o lm ad an ö n c e ilk tarafsızlığı iç in d e in c ele m e m iz g ere k en m ateryel, g en el söylem in alanı iç in d ek i b ir olaylar to p lu lu ğ u d u r. B öylece, k e n ­ d isinde oluşan b irlik le rin araştırılm ası için b ir u fu k olarak birbirinden kopuk olayların tanımlanması h ak k m d ak i p ro je ortaya çıkar. B u ta n ım ­ lam a dilin ç ö z ü m le n m e sin d e n kolaylıkla ayırdedilir. H iç kuşkusuz, b ir dilbilim sel sistem (eğer o n u yapay olarak k u rm u y o rsak ) ancak b ir ifadeler birliği ya da b ir söylem o lg u ları kolleksiyonu k u lla n m a k su­

retiyle g erçekleştirilebilir; fakat o zam an da ö rn e k d e ğ e rin d e olan bu b irlik te n hareketle g e re k tiğ in d e , k e n d ile rin d e n başka ifadeleri k u rm a olanağını veren ku ralları ta n ım la m a k söz k o n u su olur. U z u n zam an ­ dan b e ri o rtad a b u lu n m a sa kim se artık o n u k o n u şm u y o r olsa ve az rastlanan m e tin parçaları ü z e rin d e o n arılm ış olsa bile b ir dil, daim a m ü m k ü n ifadeler için b ir sistem o lu ştu ru r: b u , sınırsız b ir başarı sayı­

sına izin v eren sınırlı b ir k u rallar b ü tü n ü d ü r. B u n a karşılık b irb irin d e n k o p u k olaylar alanı, te k te k dile g etirilm iş o lan dilbilim sel ay rım ların h e r zam an için so n lu ve ak tü el olarak sınırlı b irliğidir; b u ayrım lar sayılam ayacak kadar ç o k olabilir, k en d i kapasiteleriyle b ellek te tu tm a, hafıza ya da o kum ayla ilgili h e r y eten e ğ i aşabilir. B u n u n la birlik te, o n ­ lar so n lu b ir birliği o lu ştu ru r. H e rh a n g i b ir söylem olgusu k o n u su n ­ da, dilin çö z ü m le n m e sin in h e r zam an ortaya k o y d u ğ u soru: b u ifade h an g i kurallara g ö re k u ru ld u , so n u ç olarak da b e n z e r başka ifadeler han g i kurallara g ö re kurulabilir? S öylem in o lguları h ak k ın d ak i ta­

n ım lam a, b ü sb ü tü n başka b ir so ru y u ortaya koyar: B u ifad e n in ortaya çıkm ası ve o n u n y e rin i başka h iç b ir ifad e n in alam am ası d u ru m u nasıl gerçekleşir?

A ynı zam anda, söylem h ak k m d ak i b u ta n ım la m a n ın d ü şü n c e ta­

rih in e ters d ü ştü ğ ü d e g ö rü lm e k te d ir. D ü şü n c e ta rih in d e , belirli b ir söylem b irliğ in d e n h arek etle ancak b ir d ü şü n c e sistem i, y e n id en k u ­ rulabilir. F akat b u b irlik o şekilde in c ele n m e li ki ifad e lerin k en d ile­

rin in ö tesinde, ko n u şan ö z n e n in niyeti, o n u n b ilinçli aktivitesi, söyle­

rin in ö tesinde, ko n u şan ö z n e n in niyeti, o n u n b ilinçli aktivitesi, söyle­

Belgede Bilginin Arkeolojisi (sayfa 34-162)

Benzer Belgeler