• Sonuç bulunamadı

Arkeolojik B etim lem e

Belgede Bilginin Arkeolojisi (sayfa 162-200)

Ş

im d i gidiş tersin e çevrilebilir; y e n id e n ak ın tı y ö n ü n d e d evam edi­

lebilir, vaktiyle söylem sel o lu şu m ların ve ifad e lerin vaktiyle baştan başa katedilm iş alanı, tasarlanm ış genel te o rile ri, m ü m k ü n uygulam a alanlarına d o ğ ru u z u n u z u n anlatılıp işlenebilir. B elk i ço k gösterişli b ir oyu n la «arkeoloji» adını v erdiğim b u analizin n e işe yaradığına biraz bakılabilir. B u zaten, eksiksiz o la b ilm e k için gerekli; ç ü n k ü şeylerin şu andaki d u ru m u y e te rin c e kaygı verici. E serle rin , yazarların, k ita p la rın ya da te m aların olm ayan b ü y ü k b irliklere göre söylem in v urgulanm ası gibi, n isp e te n basit b ir p ro b le m d e n h are k et etm iştim . B u n ları d ü z e n ­ le d ik te n sonra, söylem sel oluşum lar, pozitiflik, arşiv gibi b ü tü n b ir k avram serisini gösterd im , ifadeler, ifade alanı, söylem sel p ra tik le r gibi

b ir alanı ta n ım la d ım , n e b iç im le n d iriri n e de yoru m lay ıcı olm ayan b ir y ö n te m in özelliğini ortaya çıkarm aya çalıştım ; kısacası, ağırlığı ve tu h a f m ekanizm asıyla can sıkıcı o lan b ir yola b aşv u rd u m , ik i ya da üç sebep için; başka b ir y ö n te m eklem eyi istem ek k e n d in i beğ en m işlik gibi olm asın am a daha ö n c e d e n dili tanım layabilen ve analiz ed e b ile n yeterli sayıda y ö n te m de vardı. D a h a sonra «kitap» ya da «eser» gibi söylem b irlik lerin i, g ö rü n d ü k le ri k adar dolaysız ve açık o lm a m a ların ­ d an k u şk u la n d ığ ım için şüpheyle karşılam ıştım : b u kadar araştırm a­

dan sonra ve açıklayabilm ek için yü zlerce sayfanın gerek tiğ i böylesine belirsiz ilkelere göre, böyle b ir çab an ın karşılığında, o kad ar d en e m e yanılm adan sonra ortaya k o n u la n b irliklerle karşılaştırm ak g erç ek te n m a k u l m u d u r? B ü tü n b u araçların sınırlam akla b itird ik le ri şey, şu ü n lü

«söylem ler»in özdeşliğini ortaya çıkaran şey, deneysel o larak k en d ile­

rin d e n h are k et e ttiğ im şu tu h a f araç ve g ere çle ri açıklam am a vesile o la n «psikiyatri» ya da «ek o n o m i politik» veya «doğa tarihi» adı v eri­

len b u figürlerle aynı şeyler m idir? Z o ru n lu olarak şim di tanım lam aya çalıştığım k avram ların, betim sel etkililiğini d e ğ e rle n d irm e m gerek i­

yor. M a k in a m n işleyip işlem ed iğ in i ve o n u n ü rete b ild iğ i şeyi b ilm e m gerekiyor. Ö yleyse b u «arkeoloji» başka b e tim le m e le rin verem eyeceği ney i verebilir? B öylesine ağır b ir g irişim in karşılığı n e olur?

B e n d e h e m e n ilk k u şk u uyanıyor. S anki yen i b ir alanı keşfedi- y o rm u şu m gibi sayım ını d ö k ü m ü n ü y apabilm ek için, ban a yepyeni ö lç ü ler ve işaretler g ere k iy o rm u ş g ib i d avrandım . F akat g erçekte, tam da «düşünce tarihi» adı altında u z u n za m a n d an b e ri ve ç o k iyi b ilin e n b ir alanın için d e değil m iyim ? İki ya da ü ç d ö n e m e o lan m esafe­

m i kaldırm ayı d e n e d iğ im zam an bile b u , ü stü ö rtü k b ir b iç im d e ona b a şv u rm a m değil m idir? G ö z le rim i o rad a n ayırm am ayı ç o k istem iş olsaydım eğer, ö n c e d e n hazırlanm ış, ö n c e d e n çö z ü m le n m iş olan ara­

d ığ ım h e r şeyi orad a bulam am ış olm az m ıy d ım ? A slında, b elk i sade­

ce b ir d ü şü n c e tarihçisiyim . F akat ç e k in g e n ya da ö n e sürü leb ileceğ i g ib i, k e n d in i b e ğ e n m işin b iriy im . D ü şü n c e ta rih i disiplinini baştan aşağı y en ilem ek isteyen, hiç ku şk u su z o n a y e te rin c e yak ın b u n c a ta­

n ım ın son zam anlarda kazandığı kesinliği v e rm e k isteyen; fakat bu eski analiz b iç im in i g erç ek te n değiştirecek, ister böyle b ir başkalaşım eb ed iy y en olanaksız o lsu n ister b u d ö n ü şü m ü n k endisini g erçekleştir­

m e g ü c ü n e sahip olm am ış o lsun, o n u bilim sellik eşiğinin ö tesin e g e­

çirecek o lan b ir d ü şü n c e tarihçisi, y an ıltm a k için daim a başka b ir şey yaptığ ın ı ve yap m ak istediğini açıklar. B ü tü n b u yen i sis, so n u n a kadar kullanılm ış eski b ir alana bağlı, aynı g ö rü n ü m ü n iç in d e b u lu n u ld u ğ u ­ n u g iz lem ek içindir. « D üşünce T a rih im d e n ay rılm adığım , arkeo lo jik analizin d ü şü n c e ta rih iy le ilgili b e tim le m e le rd e n n ere d e ayrıldığını g ö ste rm e d iğ im sürece, sessiz kalm a h ak k ın a sahip olm ayacağım .

B ir disiplini d ü şü n c e ta rih i olarak b elirg in le ştirm e k kolay değildir:

belirsiz b ir k o n u , iyi çizilm em iş sınırlar, sağdan soldan ö d ü n ç alınm ış y ö n te m le r, n e d o ğ ru lu ğ u n e de değişm ezliği o lan b ir gidiş. B u n u n la b irlik te öyle g ö rü n ü y o r k i o n a iki rol verilebilir. B ir yan d an o, ik in ­ ci d e re c e d e n işlerin ve kıyıda köşede kalanların ta rih in i anlatır. B i­

lim lerin ta rih in i değil de, bilim selliğin b iç im in i asla ta m anlam ıyla b ir sürekliliğe kavuşturam am ış olan şu eksik, iyi te m ellen d irilm em iş b ilg ile rin ta rih in i k im yadan ziyade k im y a n ın ta rih in i, p sik o lo jid en zi­

yade hayvansal r u h la rın ya da fre n o lo jin in ta rih in i, fiziğin değil de ato m cu lu k la ilgili te m a la rın ta rih in i anlatır. E debiyatta, sanatta, b ilim ­ de, h u k u k ta , ahlakta ve insanların g ü n lü k hayatına k ad a r h e r yerde sık sık g ö rü le n b u belirsizlik felsefelerinin ta rih in i; katı ve bireysel b ir sis­

te m in iç in d e asla b elirg in leştirilm em iş am a felsefe yapm ayan kişilerin sp o n ta n e felsefesini o lu ştu ra n b u y üzyıllık te m aların ta rih in i anlatır.

E d eb iy atın değil de b u yan sö y len tin in ve h iç b ir zam an eser statüsü kazanm am ış ya da b u statüyü ç o k ça b u k kaybetm iş b u lu n a n , g ü n lü k ve böylesine b ir hızla o rta d a n silinen b u yazının ta rih in i anlatır: alt- edebiyatların, ta k v im le rin , d e rg ile rin ve g azetelerin , g eçici başarıların, u ta n ç v eric i yazarların çö zü m le n m e si. B u şekilde tan ım lan d ığ ın d a, kesin sın ırların ı tesp it e tm e n in n e kad ar z o r o ld u ğ u h e m e n farkedilen d ü şü n ce ta rih i, b ü tü n b u yanıltıcı düşünceye, insanlar arasında o rta k olarak cereyan e d e n b ü tü n b u tem siller o y u n u n a b aşv u ru r; b ü tü n bu b ü y ü k söylem sel y apıların k ü ç ü k aralığında dayandığı, ufalanıp to z haline g etirileb ilir o ze m in i gösterir. B u , istikrarsız dillerin , biçim siz eserlerin, bağlantısız te m aların disiplinidir. B ilg id e n ziyade kan ıların , d o ğ ru lu k ta n ziyade yanlışlıkların, d ü şü n c e b iç im le rin in değil de zih ­ niy et tip le rin in çö zü m len m esid ir.

F akat ö te yan d an d ü şü n c e ta rih i, k e n d in i varolan disip lin lerin içi­

n e n ü fü z etm e, o n la rı in c ele m e ve y e n id e n y o ru m la m a işi olarak g ö r­

m e k ted ir. O halde d ü şü n c e ta rih i ik in c i d ere ce b ir alandan ziyade, b ir

analiz stilini, b ir bakış açısı iç in e k o n u lu şu o lu ştu rm a k ta d ır. D ü şü n c e ta rih i b ilim in , e d e b iy a tın ve felsefenin tarihsel alan ın ın so ru m lu lu ğ u ­ n u y ü k le n m e k te d ir: F akat o b u rad a a m p irik te m e le dayanm ış ve daha sonraki b iç im le n m e le r ü z e rin d e d ü şü n m e m iş o lan b ilg ileri b e tim ­ ler; söylem in kopyaladığı dolaysız te crü b e y i y e n id e n bulm aya çalışır;

kabul edilm iş ya da kazanılm ış tem sillerd en h areketle, sistem lere ve eserlere yol açacak olan d o ğ u şu izler. B u n a karşılık, d ü şü n ce tarihi, b u şekilde k u ru lm u ş o lan b u b ü y ü k b iç im le rin nasıl yavaş yavaş b o ­ z u ld u ğ u n u ; te m a la rın nasıl çö z ü ld ü ğ ü n ü , b irb irle rin d e n soyutlanm ış varlıklarını nasıl sü rd ü rd ü ğ ü n ü , y ü rü rlü k te n nasıl kalk tığ ın ı ya da yeni b ir b iç im ü z e rin d e nasıl b irleştiğini gösterir. O halde d ü şü n c e ta ri­

hi, başlangıçların ve b itişle rin disiplini, belirsiz sürek lilik lerin ve geri d ö n ü şle rin b etim le n m e si, ta rih in çizgisel b iç im in in iç in d ek i gelişm e­

le rin y e n id e n k u ru lu şu d u r. F akat d ü şü n c e ta rih i aynı zam anda h e r alandaki b ü tü n karşılıklı ilişkiler ve aracılar o y u n u n u betim leyebilir:

bilim sel b ilg in in nasıl yayıldığını, felsefi kavram lara nasıl y er v erdiği­

ni ve m u h te m e le n ed eb i eserlerde nasıl b iç im k azandığını gösterir;

p ro b le m le rin , k avram ların, te m a la rın dile g etirild ik le ri felsefi alandan bilim sel ya da siyasal söylem e d o ğ ru nasıl y er d eğ iştireb ild ik lerin i gös­

te rir; eserleri k u ru m la r, alışkanlıklar ya da sosyal davranışlar, teknikler, ihtiyaçlar ve sessiz p ratik lerle ilişkiye sokar; söylem in en ç o k ö z ü m - sennıiş b iç im le rin i, so m u t b ir g ö rü n ü m iç in d e, o n la rın d o ğ u şu n u g ö rm ü ş o la n b ü y ü m e ve gelişm e o rta m ın d a , y e n id e n canlandırm aya çalışır. B u d u ru m d a d ü şü n c e tarihi; b irb irin in iç in e g irm e le rin disip­

lini, eserleri çevreleyen, o n la rı b elirg in leştiren , y e n id e n b irb irle rin e bağlayan ve k en d ile ri olm ayan h e r şeyin içine o n la rı y erleştiren aynı m erkezli d aire lerin b etim le n m e si h alin e g elm ektedir.

D ü şü n c e ta rih in in b u iki ro lü n ü n nasıl b irb irin e ek lem len d iğ i iyi­

ce g ö rü lm e k te d ir. E n genel b iç im i altında, o n u n sürekli olarak ve gerçekleştiği b ü tü n y önlerde, felsefi olm ayandan felsefi olana, b ilim sel olm ayandan bilim e, edebiyat dışı olan d an eserin k en d isin e geçişi b e ­ tim lediği söylenebilir. O k en d in i p e k belli etm e y e n doğuşların, uzak u y g u n lu k la rın , apaçık d eğ işm e lerin altında d ire n e n sürekliliklerin, b ir sürü k ö r k arm aşık lık tan yararlanan ağır o lu şu m ların , yavaş yavaş k u ­ ru lan ve eserin so n u n d a b ird en bire ö z e tle n e n b u global b iç im le rin analizidir.Yaratılış, süreklilik, toplam a; b u n la r d ü şü n c e ta rih in in b ü y ü k

te m alarıd ır ve b unlarla tarihsel analizin, şim di geleneksel olan belirli b ir b iç im in e bağlanır. B u n u n la birlik te, ta rih te n , o n u n y ö n te m le rin ­ den , g ere k lilik le rin d e n ve o la n ak la rın d an gelen h e r kişinin, a rtık biraz solm uş olan b u fik rin d ü şü n c e ta rih i gibi b ir disiplinin te rk edilm esini kavrayam am ası veya daha ziyade sö y lem lerin analizinin b ü sb ü tü n baş­

ka b ir b iç im in in bizzat ta rih in b ir ih a n e ti o ld u ğ u n u d ü şü n e m em esi n o rm ald ir. O y sa ark e o lo jik b e tim le m e açıkça, d ü şü n c e ta rih in in te rk edilm esi, o n u n p o stü la tla rın m ve karar v e rm e y o lla rın ın sistem li b ir b iç im d e reddedilm esi, insanların söyledikleri şeylerin b ü sb ü tü n başka b ir ta rih in in yapılm aya çalışılmasıdır. B azıların ın b u g irişim d e ç o c u k ­ lu k la rın ın ta rih in i hiç b ilm e m e le ri, b u n a ağlam aları ve artık ta rih için o lu ştu ru lm am ış b ir çağda, b ir zam a n ların b u b ü y ü k gölgesini yardım a çağırm aları, hiç k u şk u y o k ki o n la rın bağlılık ların ın en son no k tasın ı gösterir. F akat b u m uhafazakâr çaba d ü şü n c e le rim d e b e n i haklı çıka­

rıy o r ve y ap m ak istediğim şey k o n u su n d a ban a g ü v en veriyor.

A rk e o lo jik analiz ile d ü şü n c e ta rih i arasındaki paylaşım n o k ta la n ç o k sayıdadır. T em el o ld u ğ u n u d ü ş ü n d ü ğ ü m d ö r t ayrım ı biraz sonra ortaya koym aya çalışacağım : y eniliğin tahsisi, çelişkilerin analizi; karşı­

laştırm alı b e tim le m e le r ve so n u n d a , d ö n ü şü m le rin tespiti k o n u su n d a.

A rk e o lo jik analizin ö ze llik lerin in , b u farklı n o k ta lar ü z e rin d e yakala­

n ab ileceğ in i ve m u h te m e le n o n u n b e tim le m e g ü c ü n ü n ö lç ü leb ilec e­

ğini u m u y o ru m . Ş im dilik bazı ilkelere işaret e tm ek le yetinelim . 1. A rk eo lo ji, söy lem lerin iç in d e g iz len e n ya da apaçık g ö rü n e n d ü şü n c ele ri, tem silleri, im ajları, tem aları, saplantıları değil de bu söy­

le m le rin k en d ile rin i, kurallara uyan p ra tik le r olarak b u söylem leri ta­

nım lam aya çalışır. A rk e o lo ji söylem i, belge ve başka b ir şeyin işareti olarak şeffaf o lm a k z o ru n d a b u lu n m a k la b irlik te n ihayet, saklı tu tu l­

d u ğ u yere, özsel o la n ın d e rin liğ in e ulaşm ak için can sıkıcı d o n u k ­ lu ğ u n iç in e sık sık n ü fu z etm esi g ere k en b ir ö ğ e olarak incelem ez;

k en d i h ac m i iç in d ek i söylem e b ir yapıt olarak başvurur. B u, y o ru m la ilgili b ir d isiplin değildir; arkeoloji ç o k daha iyi g izlenm iş b ir «başka söylem»i araştırm az. A rk e o lo ji «allegorik» o lm a k ta n kaçınır.

2. A rk eo lo ji, söylem leri k e n d ile rin d e n ö n c e gelen, k e n d ile rin i çevreleyen ya da izleyen şeye, hoş b ir eğilim le bağlayan sürekli ve hissedilm ez geçişi y e n id e n bulm aya çalışmaz. A rkeoloji, söylem lerin h e n ü z o lm ad ık ları an d a n h arek etle o ld u k la rı şey h alin e g eldikleri

anı gö zetlem ez; b iç im le rin in sağlam lığı b o z u ld u ğ u n d a , yavaş yavaş kim lik le rin i k ay b e d ec ek leri anı da gö zetlem ez. O n u n p ro b lem i, tam tersine, söylem leri özellik leri iç in d e tanım lam ak; k u llan d ık ları k u ral­

lar o y u n u n u n başka h iç b ir şeye in d irg e n e m e d iğ in i g ö ste rm ek ; daha b elirg in k ılm ak için dış hatları b o y u n c a izlem ektir. Yavaş b ir ilerle­

m eyle d ü şü n c e n in karışık alanından sistem in tekilliğ in e ya da b ilim in belirlenm iş sabitliğine gitm ez; b ir «doksoloji» d eğildir; am a söylem b iç im le rin in diferansiyel b ir analizidir.

3. A rk eo lo ji eserin eg e m e n b iç im in d e d ü ze n le n m ez ; b u b iç im in g enel g ö rü ş alan ın d an k u rtu ld u ğ u anı yakalam aya da çalışmaz. A rk e­

o loji bireyselin ve to p lu m salın b irb irin in iç in d e ters y ü z edild ik leri gizem li b ir yeri keşfetm ek istem ez. A rk eo lo ji n e psikoloji n e sosyoloji n e de daha g en el olarak yaradılışın an tropolojisidir. E ser arkeoloji için, g enel b ağ lam ın ın ya da k en d isin e destek olan neden sellik ağının içine y e n id en y erle ştirm e k söz kon u su olsa bile, u y g u n b ir parça değildir.

A rkeoloji bireysel eserlerin içine n ü fu z ed e n , b azen b ü tü n ü y le o n la rı y ö n e te n ve h iç b ir şeylerini eksiltm eksizin onlara e g e m e n olan; bazen de ancak o n la rın b ir k ısm ını y ö n e te n , söylem sel p ratik le rin tip lerin i ve kuralların ı tam ınlar. B ir eserin varlık n e d e n i ve o n u n birliğinin ilkesi olarak, yaratıcı ö z n e n in isteği o n a yabancıdır.

4. S o n olarak arkeoloji, iç in d e söylem i d illen d irec ek leri an ın k e n ­ disinde, insanlar tarafından diişü n ü leb ilen , isten eb ilen , h ed eflen eb ilen , d e n e n e b ile n , arzulanabilen şeyi y e n id e n k u rm ay a çalışmaz; y azarın ve eserin k im lik le rin i değiş to k u ş ettik le ri, d ü şü n c e n in hâlâ kend iliğ in ç o k yakın ın d a, h e n ü z b o zu lm am ış b iç im in d e kaldığı, dilin söylem in uzaysal ve ardışık d a ğ ılım ın ın iç in d e h e n ü z yayılm adığı b u geçici özü elde etm ey e n iy e tle n m ez . B ir başka deyişle o, söylem i k en d i özdeşli­

ğ in in iç in e ek le m e k suretiyle söylenm iş olan şeyi te k ra r etm eye çalış­

m az. A rk e o lo ji uzak, geçici, k aynağından h e m e n h e m e n k o p m u ş ışığı, saflığı için d e, g eri g etirece k olan b ir o k u y u şu n anlam ı belirsiz alçak g ö n ü llü ğ ü iç in d e k ay b o lm ak istem ez. Ü ste lik o, b ir y e n id en yazılım ­ dan fazla ve başka h iç b ir şey değildir; yani dışsallığın sürekli b iç im in in için d e, daha ö n c e yazılm ış d ü zen li b ir d ö n ü şü m ü . B u , k aynağın ken d i g izine g eri d ö n ü şü değil; n e sn e-sö y le m in sistem atik b ir b e tim le m e ­ sidir.

ü şü n c e ta rih i g en e ld e söylem alanını, iki d eğerli b ir alan olarak in celer; orada te k ra r ed ilen h e r elem a n eski ya da y eni, b enzersiz ya da tekrarlanm ış, g eleneksel ya da o rijinal, ortalam a ya da saptırıcı b ir tip e u y g u n olarak b elirginleştirilebilir. O halde iki çeşit dile g e tir­

m e k ateg o risi b irb irin d e n ayırt ed ilebilir; değerli ve n isb e te n az sayı­

da olan, ilk kez ortaya çıkm ış b u lu n a n , k e n d ile rin e b e n z e r ö n cü llere sahip b u lu n m ay an , m u h te m e le n başkalarına m o d e llik ed e ce k olan ve b u ö lç ü d e k e n d ile rin e yaratılm ışlar g ö rü n tü s ü v erm e y i h a k e d en k a teg o rile r; k e n d ile rin d e n so ru m lu olm ayan ve dah a ö n c e söylen­

m iş o lan şeyden, b az en sadece o ld u ğ u gibi te k ra r e tm e k için türey en k ateg o riler. B u iki g ru p ta n h e r b irin e d ü şü n c e ta rih i b ir statü verir;

am a o n la rı aynı analize tabi tu tm az: b irin c isin i b e tim le rk e n tarihçiye icadların, d eğ işim lerin , başkalaşım ların ta rih in i anlatır, d o ğ ru n u n y an ­ lıştan nasıl k u rtu ld u ğ u n u , b ilin cin b irb irin i izleyen u y k u la rın d a n nasıl uyan d ığ ın ı, yeni b iç im le rin şim di b ize ait olan g ö rü n ü m ü sırasıyla bize v e rm e k iç in nasıl d ire n d ik le rin i, b u ayrı n o k ta lard an , b u b irb irin i izleyen k o p m alard an h arek etle b ir e v rim in sürekli çizgisinin nasıl keş­

fedileceğini gösterir. Ö te k i g ru p ta m tersin e ta rih i d u rg u n lu k ve ağır­

lık olarak g eçm işin ağır b irik im i ve söylenm iş şeylerin sessiz çökeltisi olarak g ö ste rir; ifa d e lerin orada to p lu olarak ve o rta k o ld u k la rı şeye g öre in celen m esi gerekir; o n la rın olaysal tik ellik leri nö trleştirileb ilir;

y aratıclarm kim liği, o rtaya çıkış anları ve y erle ri de ö n e m in i kaybeder;

b u n a karşılık, d eğ e rlen d irilm esi g ere k en o n la rın uzam larıdır: Tekrar ed ild ik le ri y ere ve zam ana k adar ifad eler h a n g i kanallarla yayılır, h an g i g ru p la rın iç in d e d o lan ır; insanların düşüncesi iç in h an g i g en el ufk u belirtir, h an g i sınırları insan d ü şü n c esin e em p o z e ed er; b ir d ö n e m i b e lirg in leştirirk en o n u başka d ö n e m le rd e n ay ırd etm e o lanağını nasıl verir: d e m e k ki b ir global b iç im le r serisi b etim len ir. B irin c i d u ru m d a , dü şü n c e ta rih i d ü şü n c e olaylarının ardışıklığını b etim le r, İkincisinde, aralıksız geniş y ü ze y le rin etkisi söz k o n u su d u r; b irin c isin d e , d o ğ ru la ­ rın ya da b iç im le rin d o ğ u şu y e n id e n geçekleşir, İkincisinde, u n u tu l­

m uş dayanışm alar y e n id e n k u ru lu r ve söylem ler g ö relilik le rin e y e n i­

d e n g eri d ö n d ü rü lü r.

D ü şü n c e ta rih in in , b u iki d u r u m arasında ilişki k u rm a y ı sü rd ü r­

d ü ğ ü d o ğ ru d u r. İki an alizden birisi d ü şü n c e ta rih in d e kesinlikle saf halde b u lu n m a z; eski ile yen i arasındaki çatışm aları, kazanılm ış olan m d iren c in i, h e n ü z söylenm em iş olan şey ü z e rin e uyguladığı baskıyı, g iz len d ik leri ö rtü le ri, b azen k e n d in e tahsis etm ey i başardığı u n u tu şu b etim le r; fakat g eleceğ in söylem lerini hazırlayan kolaylaştırm aları da u za k ta n belli belirsiz b ir şekilde b e tim le r; keşiflerin ortaya çıkardığı yansım aları, o n la rın dağ ılım ın ın h ız ın ı ve alanını, ağır işleyen yer d e ­ ğ iştirm e sü reç lerim ya da b ilin e n dili altüst e d e n ani sarsıntıları b e ­ tim ler; b ilg in in hali hazırda yapısallaşmış alanına y e n in in eklen m esin i, orijin a lin g eleneksele artarak d evam e d e n d ü şü şü n ü ya da daha ö n c e söylenm iş ve ilk defa sö y le n en in y e n id e n g ü n y ü z ü n e çıkışını b e tim ­ ler. F akat b u çaprazlaşm a, o n u n sürekli eskinin ve y e n in in çift k u tu p lu analizini sü rd ü rm esin e en g el o lm a z.T arih in deneysel u n su ru n d a ve bu

an ların h e r b irin d e , başlangıçla ilgili p ro b lem atiğ i y e n id en irdeleyen analiz. O halde, p ro b le m h e r eserde, h e r k itapta, e n k ü ç ü k m e tin d e , k ırılm a n o k ta sın ı b u lm ak , ö n c e d e n orad a olan ın ö r tü k derin liğ i, elde edilen kanaate belk i iradedışı olan bağlılık, söylem sel z o ru n lu lu k la r yasası ile yaradılışın canlılığı, in d irg e n e m e z b ir farkın iç in e atlayışı ara­

sındaki paylaşım ı m ü m k ü n o lan en açık haliyle ortaya koym aktır. Ö z ­ g ü n lü k h ak k ın d ak i b u b etim le m e , açıkça g ö rü ld ü ğ ü gibi ç o k z o r iki y ö n te m se l so ru n u ortaya k oym aktadır: b en z e rlik ve ilerlem e so ru n u . A slında b u b etim le m e , h e r dile g e tirm e n in h o m o je n k ro n o lo jik işaret n o k ta la rın a g öre ta rih len e b ile ceğ i, b ir çeşit, b en zersiz b ü y ü k se rin in ortaya k o n u la b ile ce ğ in i varsayıyor. F akat biraz daha yak ın d an bak ıl­

d ığında b u , seslilerle ilgili değişim yasasıyla G rim m ’in adım anm ış, kullanm ış, uygulam alar verm iş ve d ü ze ltm e le r yapm ış o lan B o p p ’dan ö n c e gelm esi; C o e u rd o u x ve A n q u e til-D u p e rr o n ’u n G re k çe ile Sans- k ritç e arasında b en z erlik ler b u lm a k suretiyle H in t-A v ru p a dillerin i tanım lam aya çalıştıkları ve karşılaştırm alı d ilbilgisinin k u ru c u la rın ın ö n ü n e g eç m e leri aynı b iç im d e ve aynı zam ansal çizgi ü z e rin d e m idir?

S aussure’u n P ierce ve o n u n sem iyotiği tarafından, A rn a u ld ve işaret

S aussure’u n P ierce ve o n u n sem iyotiği tarafından, A rn a u ld ve işaret

Belgede Bilginin Arkeolojisi (sayfa 162-200)

Benzer Belgeler