• Sonuç bulunamadı

İSRAİL’İN ÖNEMİ

3.4. Rusya’nın Ortadoğu’ya Dönüşü ve İsrail’in Önem

Sovyetler Birliği, bağımsız İsrail’i ilk tanıyan ülkelerden biri olmasının yanı sıra, Arap – İsrail sürtüşmelerinin her zaman barışçıl bir zeminden hareketle çözülmesi taraftarı olmuştur.119 Etkili bölgesel nüfuzu sayesinde bölgede etkili olan ve her

kesimle ilişki geliştirebilen Rusya, Batı blokuna karşı Arap müttefiklerinin zayıf düşmesini istememiştir. Bunun yanı sıra sosyalizmin bölgede yayılması için Arap – İsrail Savaşlarında İsrail’e silah satarak duruma müdahil olmuştur. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ise Rusya, Ortadoğu’da aktif bir aktör olmaktan uzaklaşmıştır. 1990’lı yıllarda önce iç sorunlarına, sonra da “yakın çevresine” odaklanan Moskova, ancak 2000’li yılların başında Ortadoğu politikasına sınırlı şekilde müdahil olabilmiş, İkinci İntifada’dan sonra barış sürecini yeniden canlandırmaya çalışmış, “Arap Baharı”nın Suriye’ye sıçramasıyla birlikte bu krizin taraflarından biri hâline gelmiştir.

İran’ın uranyum zenginleştirme çalışmalarından dolayı cezalandırılmasını kendi lehine bir fırsat olarak kabul eden Rusya, İran’ın petrol arz edemeyecek olmasından dolayı petrol fiyatlarının yükselmesini kendi lehine bir durum olarak kabul etmektedir. Ancak bu durum onun İran ile müttefik olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. İran ise Batı’nın baskılarına karşı Rusya’yı yanında görmek pahasına bunu kabul ederek Rusya’ya sığınmaktadır. Rusya hem İran’ı müttefiki

118 Oğuzlu, a.g.m., s. 59-65.

119 Abzal Dosbolov, Arap İsrail sorununda Rusya Federasyonu’nun rolü, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/203077 adresinden 21.09.2018 tarihinde alınmıştır.

olarak hem de rekabet ettiği bir ticari ortağı olarak değerlendirmektedir.120 Ancak yine

Çin de olduğu gibi İsrail’e karşı hem dünya kamuoyunda genel kabul görmüş bir ilke Rusya, 2011 baharından itibaren Esad rejimini desteklemiş, muhalefete karşı rejime her türlü desteği sağlamış ve Suriye’ye BM Güvenlik Konseyi (BMGK) eliyle gerçekleşebilecek herhangi bir yaptırımı ve müdahaleyi önlemeye çalışmıştır. Rusya’nın Suriye politikasının iki önemli amacı olduğu görülmektedir: Özellikle krizin ilk aylarında, Rusya’nın Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra Batı ülkelerince desteklenen insani müdahale normuna karşı çıkışının altını çizmek gerekir. Daha önce Libya konusunda BMGK’da alınan karara dayanarak NATO ülkelerinin müdahalesi konusunda yanıltıldığını düşünen Rusya, başından beri aynı durumun Suriye’de tekrarlanmaması için çabalamaktadır. Rusya açısından insani müdahale normu, birgün Rusya’ya karşı da kullanılabilecek tehlikeli bir araç haline gelmiştir. Kriz ilerledikçe önem kazanan diğer neden de Rusya’nın Esed sonrası dönemle ilgili duyduğu kaygılardır. Esed rejimini “Arap dünyasının tek laik rejimi” olarak niteleyen Rusya, Esed sonrası Suriye’de İslamcıların, hatta radikal grupların etkinliklerini arttırmasından endişe duymaktadır. Böylece, Batı ülkelerinin etkisizliğinden de faydalanarak Suriye krizinin çözüm sürecinde de olmazsa olmaz bir aktör olarak anılmayı başarmıştır. Hem Cenevre sürecinde, hem de kimyasal silahların yok edilmesinde Rusya kilit bir rol oynamıştır. Kısacası, Rusya’nın Suriye politikası bir bakıma Rusya’nın Arap dünyasındaki reformcular tarafından ve Suriye rejimi karşıtlarınca eleştirilmesine neden olsa da bölgenin hâlen en kritik sorunlarından biri olan Suriye krizinde kilit bir rol almasına yol açmıştır. Bu anlamda yeni dönemde Rusya’nın Ortadoğu’ya yeniden dönüşünden söz edilebilir. Bu geri dönüşün uzun vadeli olup olmayacağı ya da Suriye krizinin ötesine geçip geçmeyeceği henüz kesin olmamakla beraber Rusya’nın kısa dönemde bölge politikasında dikkate değer bir aktör olacağı görülmektedir. Ancak Soğuk Savaş döneminden farklı olarak Rusya ile ABD’nin açık bir mücadeledense müzakere ve uzlaşı yöntemleriyle ilişkilerini geliştirdikleri gözlenebilir.121 Ayrıca yakın vadede Rusya’nın Ortadoğu politikalarının

120 Oğuzlu, a.g.m., s. 59-65.

121 Patrick Seale, (25.02.2012) Rusya’nın Ortadoğu’ya Dönüşü, Dünya Bülteni Haber Portalı. http://www.dunyabulteni.net/yazar/patrick-seale/17427/rusyanin-ortadoguya-donusu adresinden 18.05.2018 tarihinde alınmıştır.

çıkış noktası Suriye olduğu için diğer bölgesel gelişmelere de Rusya bu eksenden yaklaşacaktır. Sünni Araplarla ve İsrail ile de ilişkileri bu eksen üzerinden seyir alacağı düşünülmektedir.

Suriye’de ateşkesin sağlanması, ayrım gözetmeksizin insani yardımın ulaştırılması, barış ve uzlaşı ekseninde Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve istikrarın sağlanmasına vurgu yapılarak buna yönelik adımların atılması temalı Cenevre, Astana ve Soçi görüşmelerinde bölgesel müttefik olarak katılan Türkiye, Rusya ve İran’ın temas halinde olmaları küresel ölçekte önem arz etmiştir. Tüm dünya kamuoyunun dikkatini çeken bu girişimler neticesinde terör örgütlerine karşı ortak mücadele, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, silahlı yabancı unsur bulundurulmaması gibi ana başlıklar dikkat çekmiş, ABD’nin görüşmelere temsil düzeyinde katılmış olması da ABD’ye alternatif bir blokun varlığını gözler önüne sermiştir.

Rusya – İsrail ilişkileri, Rusya’nın Suriye konusundaki hassas tavrını İsrail’in anlayışla karşılıyor olması ve İsrail’in Golan Tepeleri ve Hizbullah konusundaki tavrına da Rusya’nın saygı göstermesi iki devletin aralarındaki ilişki düzeyinin iyi olduğuna işaret etmektedir. Daha önce de İsrail’in Gazze’ye düzenlediği büyük saldırı Rusya tarafında güvenlik gerekçesi ile haklı bulunmuş, İsrail tarafından da Kırım’ın durumu Birleşmiş Milletler Meclisi’nde görüşülmesine katılım sağlanmayarak Rusya’nın hassasiyetleri çiğnenmemiştir. Elbette Rus Yahudileri olarak bilinen kesimin bu iyi ilişkilere katkısı olmuştur.