• Sonuç bulunamadı

Rusya Federasyonu'nun Ahıska Politikası

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4.3. Rusya Federasyonu'nun Ahıska Politikası

Rusya Federasyonu'nun Ahıska politikalarını ortaya koyarken, Kafkasya coğrafyasında mevcut bölgesel ve küresel aktörler ile bunların arasındaki ilişkilerin

165 “Ahıska Dosyası”, Parlamento Dergisi, Sayı 8, Kasım 2013, s. 42.

166 “Ahıska Dosyası”, Parlamento Dergisi, Sayı 8, Kasım 2013, s. 43.

72

doğru bir şekilde değerlendirilmesi ve neden-sonuç ilişkisi içerisinde ortaya konması gerekmektedir. Dolayısıyla Kafkasya'ya Rusya Federasyonu’nun verdiği önem, öncelikli olarak ele alınmalıdır.

Kafkasya, Rusya açısından hassas bir alan olmakla birlikte, Asya ve Avrupa arasında köprü olması ile karadan Basra Körfezi'ne, ayrıca Boğazlar aracılığıyla dünya denizlerine ulaşarak siyasi ve ticari amaçlarını gerçekleştirmesine olanak sağlayan jeostratejik bir bölgedir.167 Dolayısıyla Rusya Federasyonu bu bölgeyi 1993'te ilan ettiği “Yakın Çevre Doktrini” çerçevesinde çıkarları doğrultusunda şekillenen politikalarını yürütebildiği bir alan olarak görmektedir. Rusya Federasyonu'nun “Monroe Doktrini” olarak isimlendirilen bu faaliyet, Eski Sovyetler Birliği topraklarının, ekonomik ve güvenli yaşamsal çıkar alanları olarak belirlendiği bölümdür ve bu bölgelerin denetlenmesi gerektiğine dikkat çeken bir içeriğe sahiptir.168

Rusya “Yakın Çevre Doktrini”ni askeri uygulamalarla desteklemektedir.

Kasım 1993'te ilan edilen ve 2000'li yıllarda değişiklikler yapılarak son halini alan doktrine göre ordu iç güvenlikten de sorumludur. Rusya Federasyonu ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinin korunmasında, Rus askerinin ülke dışında konuşlanabileceği öngörülmüştür.169

Rusya açısından Kafkasya bölgesinin önemli olmasının ilk nedeni, Kafkasya'nın Kara Rusya'sının güvenliğine derinlik kazandırma niteliğine sahip olması dolayısıyla tesis edilen iki politik fay hattına sahip çıkması gibi, statükosunu koruyabilmek amacıyla Ermenistan'da askeri bir üs bulundurması; diğeri ise, bölgede aktif bir aktör rolünde bulunabilmesi için Kafkasya'nın denetiminin yapılması gerekliliğidir. Bu nedenlerle Rusya Federasyonu, NATO'nun bölgede yayılmasına karşı çıkmakta ve Gürcistan'ın NATO'ya girmesi fikrine sıcak bakmamaktadır.

Bölgedeki sorunların kendi lehine çözülmesi yönündeki girişimleri de, bölgesel ve küreler örgütlenmeleri işlevsiz hale getirmektedir.

167 Ufuk Tavkul, Etnik Çatışmaların Gölgesinde Kafkasya, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2002, s. 17.

168 A. Sait Sönmez, “Yakın Çevre Doktrini Bağlamında Yelts in Dönemi Rusya Federasyonu'nun BDT Ülkeleriyle İlişkileri”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 27, 2010, s. 279.

169 Okan Mert, Türkiye'nin Kafkasya Politikası ve Gürcistan, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2004, s. 169.

73

Rusya Federasyon'u kendi yaşamsal çıkarlarını koruduğu kadar, Gürcistan ile ilişkilerine de hassasiyetle yaklaşmaktadır. Gürcistan'a verilen önemin sebeplerinden birincisi, Rusya Federasyonu’nun güvenliği açısından Gürcistan'ın coğrafi konumunun çok önemli olmasıdır. Gürcistan doğu-batı geçiş güzergâhı üzerinde bulunmakta ve kuzeye yönelik askeri harekatlara üs desteği sağlayabilecek niteliktedir. Güneyde Türkiye, Akdeniz, Karadeniz ve İran'a doğru kontrol fırsatı verirken, diğer taraftan kuzeydeki Rusya Federasyonu topraklarını kontrol altında tutmaktadır. İkincisi, Gürcistan'ın diğer aktörlerin etkisi altına girmesinin Rusya Federasyonu’nun güvenliğinde yaratabileceği potansiyel tehlikelerdir. Sonuncusu ise Ermenistan'daki Rus Askeri Üssü'ne bağlantı için Gürcistan'ın ulaşımından faydalanma zorunluluğudur.170

Rusya Federasyonu'nun, Gürcistan üzerinde etkili olabilmek amacıyla kullanabileceği iki baskı öğesi bulunmaktadır. Bunlardan ilki, Gürcistan'a Rusya Federasyonu tarafından verilen doğalgazdır. Doğalgaz alışverişi iki ülke arasında zaman zaman problem yaşanmasına neden olmaktadır.171 Rusya Federasyonu'nun 2006 yılında doğalgaz fiyatlarını iki katına çıkarmak istemesini kabul etmeyen Gürcistan, Azerbaycan ile yapılan ikili antlaşma çerçevesinde doğalgaz ihtiyacının büyük bir kısmını Azerbaycan'dan karşılamaya başlamıştır. 2013 yılına gelindiğinde Rusya Federasyonu'ndan, kendi ülkesi aracılığıyla Ermenistan'a giden Rus doğalgaz boru hattının kira bedeli olarak yıllık doğalgaz ihtiyacının yaklaşık %6'sını almaktadır. Bunun sonucunda Gürcistan enerji bağlamında, Rusya Federasyonu’na bağımlı olmaktan kurtulmuş ise de, Azerbaycan'a bağımlı bir duruma gelmiştir.

Azerbaycan'la ilişkilerin bozulması halinde geriye kalan seçenek Rusya Federasyonu olacaktır. Bir diğeri ise Cavakheti bölgesinde Ermenilerdir. Rusya Federasyonu bu bölgedeki Ermenilerle yakın ilişki içerisindedir.172 Bu ilişki Ahıska Türkleri sorununa da etki etmektedir. Rusya Federasyonu'nun bu durumu lehine kullanmak istemesine bağlı olarak Gürcistan, istikrarsızlığa sebep olacağını öne sürerek Ahıska Türkleri’nin vatanlarına geri dönüşünü kabul etmemektedir.

170 Senem Öztürk, “Jeopolitiğin Rusya Federasyonu'na Etkilerinin Kuzey Kafkasya-Gürcistan-Osetya Çerçevesinde İncelenmesi”, Güvenlik Stratejileri Dergisi, Sayı: 17, 2013, s. 227.

171 Kasım, Soğuk Savaş Sonrası Kafkasya, s. 133.

172 Robert M., Cutler, Kafkasya'daki Kriz Kaynakları ve Bölgeleri, İkinci Uluslararası Sempozyum Bildirileri, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 2004, s. 116.

74

Ahıskalıların vatanlarına geri dönüşüyle ilgili uluslararası alanda atılan adımlardan en somut olanı 9 Ekim 1922 tarihli Bişkek Antlaşması'dır. Antlaşmaya göre, sürgün ve zorla yerleştirme totalitarizm olarak nitelenmekte ve uluslararası insan haklarına karşı işlenmiş olan bir suç olarak kınanmaktadır. Rusya Federasyonu, söz konusu anlaşma gereği geri dönüşün Gürcistan'a gerçekleşmesini istememektedir. Sonuçta hem Rusya Federasyonu, hem de Gürcistan Bişkek Antlaşmasını onaylamamıştır.

Ahıskalıların vatanlarına dönüşü konusunda sorumluluk almaktan kaçınan Rusya Federasyonu, Ahıska Türkleri’nin Gürcistan'a veya istedikleri diğer bir ülkeye geri dönüşünü destekleyen bir politika izlediğini söyleyebiliriz. Bu politika, Rus yerel yöneticilerin bölgelerinde yaşayan Ahıskalı Türklere yönelik baskıcı tutumunu da açıklamaktadır. Rusya Federasyonu, bölgelerinde yaşayan Ahıska Türklerini incelemek amacıyla 1994 yılında bir komisyon kurmuştur. Aynı yıl Gürcistan ve Rusya Federasyonu’nun, Ahıskalı Türklerin Gürcistan'a geri dönüş konusunun görüşülmesi amacıyla yaptığı antlaşma, tarafların niyetini ortaya koymaktan öteye geçememiştir.

Rusya Federasyon'u Ahıska Türkleri sorununu Gürcistan'a karşı bir koz olarak kullanmıştır. Bu yaklaşımı ortaya koyarken çıkar ve söylem arasında ortaya çıkan uyuşmazlıklar da dikkat çeken bir diğer konudur. Ahıskalı Türklerin vatanlarına dönmesi Rusya'nın çıkarları ile örtüşmediği halde, uluslararası ortamda söylemleri bundan tamamen farklıdır. Krasnodar'da Ahıskalılara karşı insan hakları ihlallerinin yoğunlaşmasının ardından uluslararası kamuoyunun baskısı karşısında,

“Sorunun tek çözümün Ahıskalıların Gürcistan'a geri dönüşünün sağlanması”

olduğunu ifade etmiştir. Rusya bu açıklamayı yaparken Gürcistan'ın Ahıskalıların geri dönüşünü kabul etmeyeceğinden emindir. Ayrıca Gürcistan bunu kabul etse dahi, Ahılkelek'teki Ermeniler Rus çıkarlarını gözetmek amacıyla bölgede güvenliği sağlamak üzere bulunmaktadırlar. Dolayısıyla, Rusya'nın elindeki Ermeni kozunu kullanmasından çekinen Gürcistan, Rusya Federasyonu’nu tahrik etmekten kaçınmaktadır.