• Sonuç bulunamadı

2. İRAN-TURAN-AFGAN COĞRAFYASINDA İNGİLİZ-RUS YAYILMA

2.2 Rusya’nın Yayılma Siyaseti

2.2.1 Rus Yayılma Siyasetinin Başlangıcı

Ruslar için yayılmanın ilk safhası Kazan olmuştur. Kazan’ın işgal edilmesi tarihi olan 1552 yılına değine Knezlik Rusyası da dâhil Kazan Hanlığı arasında 14 tane çetin mücadele kendini göstermiştir.143 1487 yılında III. İvan döneminde Kazan’ı

işgal eden Ruslar, Orta İtil havzasına yerleşmeye başlamıştır. Fakat bu ilerleyiş, III. İvan’ın ölümü üzerine duraklamış, Sahip Giray zamanında Kırımlıların desteğiyle Kazan 1521 yılında Ruslardan geri alınmıştır. Kazan Hanlığının, bölgede Rusya’nın gücünü kırmasına rağmen, hanlığın iç meselelerinden dolayı Kazan, Korkunç İvan olarak bilinen Çar IV. İvan (1530-1584) döneminde geri 1552’de tekrar Rus hâkimiyetine geçmiştir. Kazanın işgali, M.S 6. Yüzyıldan beri tesis edilen Türk hâkimiyetini sona erdirmiştir.144

Ruslar tarafından Kazan’ın işgal edilişi ve devamındaki yayılışı ile ilgili, Rus tarihi alanında çalışmaları ile bilinen Kurat, “Kazan Hanlığının Ruslar tarafından ele geçirilmesiyle, Rusya tarihinde yeni bir devir başlanmaktadır. Kazan uzun zaman Rusların İdil boyunca Hazar Denizi istikametinde ilerlemelerine ve Aşağı Ural sahasında yayılmalarına en büyük engel teşkil etmişti. Hâlbuki Kazan’ın düşmesi ile Rusların geniş ölçüde, Türk illeri üzerinde yayılmalarına yol açıldı. Rusya’nın yalnız Rus milletinden müteşekkil bir devlet olmaktan çıkıp çeşitli milletlere hâkim bir imparatorluk olmak yolunu tutması, ancak Kazan Hanlığını zaptiyle mümkün olmuştur. Kazan’ın düşmesi Rusya’nın devlet sınırlarının pek kısa zamanda Hazar denizi kıyılarına ve Kafkaslara varıp dayanmasına imkân verdiği gibi, Ural sahası da Rusların eline geçmekle Sibir ve Türkistan

142 Şark Meselesi ya da Doğu Sorunu, 19. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin siyasi çalkantılar neticesinde çözülme

sürecine girmesiyle Avrupalı emperyalist devletler tarafından 1815 Viyana Kongresiyle ortaya atılmış bir siyasi bir kavramdır. Kısaca Şark Meselesi, emperyalist devletlerin Osmanlı toprakları üzerindeki emelleridir. Rus literatürüne 16. Yüzyıl itibariyle giren ve Üçüncü Roma nazariyesinin bir parçası olan Şark Meselesi, Rusya için Osmanlı topraklarındaki boğazların ele geçirilmesi ve ele geçirilemese bile boğazlarda kontrol sağlanmasını ifade etmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Emruhan Yalçın, “Şark Meselesi Ve Emperyalistlerin Türk Politikası”, Toros Üniversitesi İktisadi, İdari, Sosyal Bilimler Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık 2015, C.2, S.4, s.75- 104.

143 Akdes Nimet Kurat, “Kazan Hanlığı”, Türkler, Yeni Türkiye, Ankara, 2002, C.8, s.758. 144Kurat, a.g.e, s.168.

istikametinde de Rus yayılışına geniş imkânlar açılmış oldu. Rusların, Osmanlı Devleti ile sınırdaş olabilmeleri –yine Kazan Hanlığının zaptının bir neticesi idi; çünkü Kazan şehri alındıktan sonra, 1556 da Astrahan (Ejderhan) Moskova’nın eline düştü ve az sonra da, Ruslar bir taraftan Terek nehri boyunda, diğer yandan Azak kalesine yakın sahaya kadar sokuldular. Bu suretle Kazan Hanlığının, Rusların eline düşmesi, Moskova Rusya’sının Türk illeri zararını geniş fütuhat faaliyetine geçmelerine yol açmış oldu145ifadelerini kullanmış

ve Kazan ile başlayan yayılış safhasının 19. Yüzyıla kadar sistemli bir şekilde devam ettiğini vurgulamıştır.

Rusların yayılmacı siyasetinde işgal ettiği bölgelerde kalıcılığı sağlamak temel amacı olmuş, özellikle bunu işgal safhasının ilk ayağını oluşturan Kazan’da sağlamaya çalışmıştır. İdari anlamda kuvvetlenmeyi düşünen Çarlık Rusya’sı Kazan’ı işgal ettikten sonra bölgeye valiler atayarak bölgenin siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik ve askeri olarak Rus hizmetine çalışmasını ve bünyesine bağlanmasını amaçlamıştır. Bu politika ile birlikte Kazan halkından ağır vergiler alınmış ve şiddetli bir biçimde halk Hristiyanlaştırılmaya çalışılmıştır. Bunun neticesinde halk arasında huzursuzluk meydana gelmiş ve isyanlar baş göstermeye başlamıştır.146

Kazan’ın işgali ile birlikte güneye ilerlemeye devam eden Ruslar, Astarhan Hanlığı’nın içinde bulunduğu karışıklıklardan istifade ederek, 1556 yılının sonu ya da 1557 yılında Astarhan’ı işgal ederek, İtil-Volga kıyılarına kadar gelmişlerdir.147

Rusların bu havaliyi ele geçirmesiyle birlikte tarihi emellerine kavuşma arzuları tetiklenmiş, İran ve Türkistan kapıları kendilerine açılmıştır.

Astarhan’ın işgali, Rusların Hazar havalisine yayılmasını sağlamıştır. Dönem itibariyle Hazar Denizi, iktisadi konularda imtiyaz sağlayan bir ticaret merkezi konumundadır. Bu sebepten dolayı bazı devlet veya topluluklar, Ruslar ile ticari menfaat uğruna birlikte hareket etmek istemişlerdir.148

16. Yüzyılın ortaları itibariyle Rus bölgelerinin ve Hazar Denizi’nin stratejisinden yararlanmak isteyen İngiltere, bu bölgeyi Hindistan’a ilerlemek için kullanabileceğini düşünmüş ve bunu anonim şirket aracılığıyla yapmak istemiştir. İspanya ve Portekiz’in Hindistan’a deniz yolu ile ulaşmasına rağmen İngiltere, Rus

145 Kurat, a.g.e, s.169.

146 İlyas Topsakal, Rus Çarlığı ve Türkler, Ötüken, İstanbul, 2018, s.113. 147 Kurat, a.g.e, s.169.

toprakları ve İran üzerinden karadan Çin ve Hindistan’a ulaşmak için Ruslarla birlikte 1553 yılında Moskova Şirketi’ni kurmuştur. Bu şirket, İngiliz-Rus, İngiliz- Safevi ilişkilerinin başlangıcını teşkil etmiştir.149

Astarhan’ın işgali, Türkistan hanlıkları için ticari bir endişe yaratmıştır. Çünkü hanlıkların, Ruslar ile yaptığı ticareti sağlayan Astarhan yolu olmuştur. Bu sebepten dolayı hanlıklar Ruslara elçiler göndererek ticari faaliyetlerin devam etmesini istemişlerdir.150

Osmanlı Devleti, ilk başta İtil-Volga bölgesinin İstanbul’a uzak kalışından dolayı Rus işgalleri ile pek ilgilenmemiştir ya da bu bölgeyi Ruslara karşı koruma görevini Kırım Hanlığına bırakmıştır. Kırım Hanlığı da, dönem itibariyle güçlü olan Osmanlı Devleti’nin bölgeye gelmesini istememiştir. Bu işgal safhaları, Rus sorununun temeli olmasına rağmen Osmanlı Devleti’nin buraya ilgisiz kalmasının daha doğrusu ilgiyi sonraya bırakmasının sebebi, batıda Avrupalı devletler, doğuda ise Safevi Devletiyle olan mücadeleleridir.151

Osmanlı Devleti, Astarhan’ın işgalinden yaklaşık on üç yıl sonra bölge ile ilgilenebilmiş, sınırlarını yaklaşan Ruslardan endişe duymaya başlamıştır. Ayrıca bu işgal, Osmanlı Devleti’nin Türkistan hanlıkları ile bağlantısını koparmıştır. Bu sebeplerden dolayı Osmanlı Devleti, Rus yayılmasını engellemek amacıyla II. Selim zamanında, İtil ve Volga nehirleri arasında bir kanal açılması projesi ile 1569 yılında “Astarhan Sefer”ine çıkmış fakat başarılı olamamıştır.152 Bu sefer, Rusları

durdurmaya yetmemiş sadece kısa bir süreliğine engellemiştir. Aslında bu yayılışın anlık ne denli önemli ve güçlü olduğunu farkında olan Osmanlı Devleti, gelecekte Rusya’nın bu yayılış sürecinde dünya devletleri arasında yer alabileceğini kestirememiştir.153

Rusların bu yayılış istikametinde Safeviler ile tanışması, Osmanlı Devleti’ni ortak düşman olmaya sevk etmiştir. Bölgede üzerindeki bu iki devlet, Doğu ve Batı Türklüğü ilişkilerini de sekteye uğratmış ve doğuda Osmanlı Türkleri ve Kırım

149 Özer Küpeli, a. g. m, s.374. 150 Kurat, a.g.e, s.170.

151 İlyas Kamalov, Rus Elçi Raporlarına Göre Astrahan Seferi, TTK, Ankara, 2011, s.2.

152 Akdes Nimet Kurat, Türkiye Ve Rusya, TTK, Ankara, 2011, s.5, Mehmet Saray, Rus İşgali Devri’nde

Osmanlı Devleti İle Türkistan Hanlıkları Arasındaki Siyasi Münasebetler(1775-1875), TTK, Ankara, 2017, s.7-8.

Tatarları batıda Türkistan hanlıkları ile ortak mücadele mekanizmasına ulaşmışlardır.154

Kazan ve Astarhan’ın işgaliyle birlikte Rusya, Turan pazarına girmiş, Türkistan hanlıkları ile ticari ve diplomatik ilişkiler bu dönemde kurulmuş ve geliştirilmeye başlanmıştır. 16. Yüzyılın sonlarına doğru Hive ve Buhara Hanları Rusya’ya elçiler göndererek ve mektuplar göndererek Çar’a dostluk mesajlarını iletmişlerse de, Çar için bu dostluk mesajları bir şey ifade etmemiştir.155

Astarhan Seferi’nin ve kanal açma teşebbüsünün başarısız olması neticesinde Ruslar, tekrardan yayılmacı siyasetine devam etmiş, Kazakların desteğiyle 1593-1604 yılları arasında tüm Sibir Hanlığının tüm bölgelerini ele geçirmişlerdir.156 Bu coğrafyada

işgal edilemeyen sadece Kırım Hanlığı kalmıştır. Ruslar, Kazan ve Astarhan’ın işgali ile Hazar civarına, Sibir Hanlığının işgali ile güneydeki Kazakistan bozkırlarına yaklaşmışlardır.

Sibirya bölgesinin ele geçirilmesiyle birlikte, Kazan’ın işgali sonrası uygulanan idari, siyasi, sosyal, kültürel, iktisadi ve askeri politikalar devam etmiştir. Bu bölgeye Rusya’dan göç edenlerin yerleştirilmesi için yeni yerleşim yerleri kurulmuş, bölge imar ve iskâna sevk edilmiştir.

Hatta IV. İvan bu bölge için Grigory Stragonov’a157 verdiği beratta bölge için şunları

ifade etmiştir. “Anika Stroagonov’un oğlu Grigorii’ye büyük Kama nehri boyunca..Perm’in aşağısında, Kama ve Çusovaya nehirlerinin kıyısında güçlü ve güvenli bir yer olan ormanlık ve tarım alanında seksen-sekiz verstlik (93.28 km’lik) boş bölgede bir yerleşim alanı kurmasına izin verdim ve ona Nagay ve diğer ordulardan korunmak amacıyla bu alana topçular, tüfekli askerler ve nöbetçiler yerleştirmesini ve nehrin kıyısındaki yerleşim alanına yakın ormanları kesmesini, aynı alandaki toprakları sürmesini, evler kurmasını ve buralara kayıt defterlerinde (nepismennye) adı geçmeyen ve tiaglo taşımayan kişileri davet etmesini emrettim.. Eğer bizim eyaletimizden veya başka yerlerden, tuz, balık veya başka mallar

154 Ahmet Akmaz, “Rus Yayılmacılığının Sistemleşme Süreci”, Bartın Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi

Dergisi, 2014, C.1, S.2, s.36.

155 Baymirza Hayit, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadele Tarihi, TTK, Ankara, 1995, s.43. 156 Kurat, Rusya… s.183.

157 Stragonov, IV. İvan döneminde işgal edilen Kazan, Astarhan ve Sibirya gibi bölgelerde ekonomi

politikalarının uygulanmasında önemli rol oynamıştır. Özellikle Kama ve Çusovaya nehirleri civarında güvenli bölge oluşturulmuş ve bu bölgede IV. İvan, Stragonov’u tuz madenciliğine başlatmıştır. Dönem itibariyle Stragonov Ailesi, Moskova’nın zengin ailelerinden birisidir. Ayrıntılı bilgi için bkz. The Editors of

Encyclopaedia Britannica, “Stragonov Family”, 20 Temmuz 1998,

almak için, para veya mallarla gelirse bu kişilere gümrük vergisi uygulamadan izin vermesini emrettim.. Eğer bu bölgede herhangi bir tuz yatağı bulunursa, tuz işletmeleri kurmasını ve tuzu kaynatmasını ve buraya gelenlerin gölde veya nehirlerde vergi vermeksizin balık tutabileceğini bildirdim. (Ayrıca), herhangi bir yerde gümüş, bakır veya kurşun rezervleri bulunursa bunu direkt hazine görevlilerine rapor etmesini ve bilgimiz olmaksızın bu rezervleri kendisinin kullanmamasını emrettim”158

Beratta IV. İvan’ın, bu bölgede yerleşim yerlerinin oluşturulmasını ve bölgenin asker aracılığıyla güvenliğinin sağlanmasını istediği görülmüştür. Ayrıca iktisadi manada kalkınmayı düşünen Rusya, tuz madeni üzerinden ve nehirler üzerinden ticari faaliyet düşünmüştür. Diğer madenler için endüstriyel bir politika geliştirebilecekleri berattan anlaşılmıştır. Kısacası Kazan ve Astarhan’ın işgali Hazar civarında bir ekonomik zenginlik sağlaması düşünülürken, Sibirya üzerinde ise Kama ve Çusoyava nehirleri ekonomik zenginlik kazandıracaktır. Rusya’nın bu işgalleri üzerinde iktisadi emellerinin yattığı net bir şekilde görülmüştür.

Rusya, 17. Yüzyıla kadar Kazan, Astarhan Hanlıklarını ve Sibirya bölgelerini işgal etmiştir. Ancak bu ilerleyiş, Sibirya’nın işgalinden sonra geçici olarak sekteye uğramıştır. Bu dönemde Rus tabiiyetini kabul etmek istemeyen bölge üzerindeki Başkurtların, uzun süren isyan ve başkaldırışları, Rusların İran ve Turan civarındaki politik emellerini hızlı bir şekilde gerçekleştirmelerini engellemiştir. Ayrıca Rusların, yine sistemli ve hızlı bir şekilde Kazakistan bozkırlarına ilerlemesini de Moğollardan istila verasetini devralan Kalmuklar durdurmuşlardır. Çünkü o dönem Kazaklar ile ticaret şehirlerini ele geçirmek amacıyla çetin mücadelelere girişmişlerdir. Bu mücadeleye de Rusların Kazak bozkırlarına gelerek dâhil olmasını istememişlerdir. İlerleyen yıllarda ise Ruslar, bu mücadeleleri kendi lehine çevirmeyi başarmış ve Orenburg bölgesini üs olarak kullanmaya başlamıştır.

Ruslar, yayılma sürecinde 1579 yılında Ural civarında Ufa adlı şehir kurmuşlar ve hâkimiyetlerini tesis etmeye çalışmışlardır. Rusların bölgedeki egemenliği, bölge üzerinde bulunan Başkurtları rahatsız etse de Ruslara karşı çok direnemeyip, arazileri Ruslar tarafından ele geçirilmeye başlanmıştır. Rusların bölgedeki yönetiminin Başkurtlara aykırı gelmesi Başkurtların ayaklanmalarına sebep olmuştur. İlk başlarda belli grupların karakollara baskını şeklinde başlayan ayaklanmalar 1645 yılında

büyük kitleler haline dönüşmeye başlamış bu süreç ara ara 1683 yılına kadar devam etmiştir. Başkurtlar, kimi zaman Ruslar üzerinde baskı kurmaya veyahut kendilerini korumaya çalışsalar da genellikle ayaklanmaları ve ilerlemeleri Ruslar tarafından kanlı bir biçimde durdurulmuştur. Özellikle 1665 yılında Seyyid adlı bir Başkurt tarafından başlatılan mücadele “Kurtuluş Mücadelesi” ve “Seyyid Kıyamı” olarak adlandırılmıştır. 1675-1683 yılları arasında ise ayaklanmalar geniş bir mahiyet almış, Başkurtlara, Sibirya’nın batısında yaşayan Türk Kazakları da destek vermiş ve Ruslar tarafından zapt edilen yerleri geri almaya çalışmışlardır. Bu ilerlemede belli bir mesafe kat etmişlerse de istenilen sonuç elde edilemeyip, zorla itaat ettirilmişlerdir. Bu ayaklanmalar sırasında Başkurtlar, Türkistan Hanlıklarından ve Osmanlı Devleti’nden yardım talep etmiştir. Ancak yardım talebi yeteri kadar destek alamayınca, yaklaşık bir asır ara ara meydana gelen ayaklanmalar defalarca Ruslar tarafından zulüm ve vahşete dönüştürülmüş ve Başkurtların başkaldırış ve isyanları sona erdirilmiştir.159

Sibirya bölgesinin ele geçirilmesinin ardından Rusya, tam olarak merkezi hâkimiyeti sağlayamamış, bazı şehir ve bölgeler kendi bünyelerinde de barındırdıkları Moğol kökenli Kalmuklar tarafından istila edilmeye başlanmıştır. Kalmuklar, bu süreçte Ruslara Tar şehri ve civarında ticari münasebette bulunmayı talep etmişler ancak 1608 ila 1618 yılları arasındaki görüşmelerden bir sonuç alınamamıştır. Görüşmelerden çıkan olumsuz sonuç tekrar Kalmuk istilalarının başlamasına sebep olmuştur. İstilanın sonucu olarak Kalmuklar, Kazakistan’ın kuzey ve kuzeybatına ilerlemiş, 17. Yüzyılın ortalarında ise Volga havalisine ulaşmışlardır. Bu istila hareketi, öncekine nazaran planlı ve düzenli bir şekilde gerçekleşmiştir.160

Kalmukların Rus bölgelerine bu kadar rahat ilerlemesinin sebepleri arasında Rusların bazı problemleri engelleyecek kadar kuvvetli olmayışı, Kalmuklara karşı vasıflı ve düzenli bir ordusunun olmayışı, gibi sebepler yer almıştır. Ancak ilerleyen yıllarda Rusların da Kalmuklardan istifade ederek Türk topraklarına ilerlemesi, Rusların Kalmuklara siyasi ve ekonomik rahatlık verdiğini göstermiştir.161

159 Kurat, Rusya…, s. 241-242.

160 Oktay Berber, “XVII. Yüzyılda Kalmukların İdil-Yayık Bölgesindeki Faaliyetleri”, Tarih Okulu Dergisi,

Haziran 2014, Yıl 7, S.18, s.338-339.

Bu dönemde Kalmukların, sadece Rus bölgelerine değil Turan’ın ve Turan civarının sosyal, siyasi ve ekonomik dinamiklerini değiştirecek hareketleri olmuştur. Örnek verilecek olursa; Kalmuklar kimi zaman Başkurt topraklarına saldırırken kimi zamanda Başkurtların Ruslara karşı isyanlarına destek olmuştur. Kalmukların, Kazaklar ile önemli ticaret merkezleri olan bölgeleri ele geçirmek için verdiği mücadeleler göz önüne alındığında Kalmukların bölge üzerinde önem arz ettiği görülmektedir. Rusların Kalmuklara Hazar civarında kısmen verdiği tavizler neticesinde Türk bölgelerinde ilerlemesi daha da kolaylaşmıştır.