• Sonuç bulunamadı

1. İRAN-TURAN-AFGAN BÖLGESİ: TARİHİ COĞRAFYASI

1.3 Afgan

Kuzey ile güney, doğu ile batı arasında geçiş güzergâhında olan bir diğer coğrafya hiç şüphesiz Afgan coğrafyasıdır. Afganistan günümüzde, kuzeyinde Türk Cumhuriyetleri, batısında İran, güneyinde Pakistan doğusunda Çin ile sınırlıdır.104

19. Yüzyılda Afganistan, doğuda Sind vadisinin batısına doğru Peşaver’e kadar Süleyman Dağları silsilesiyle Hindistan’dan, kuzeyde Hindikuş silsilesiyle ve Merv çölüyle Türkistan Hanlıklarından ve Harezmden ayrılmış olup, batıda İran’ın

101 Ali Ahmetbeyoğlu, “Türkistan Hakkında Coğrafi, Siyasi, Tarihi ve İstatistiki Malumat” Manas Üniversitesi

Sosyal Bilimler Dergisi, 2009, C.11, S.22, s.2-19.

102 Halil Çetin, “Çarlık Rusya’sının Türkistan’ı İşgali Ve Buhara Hanlığı”, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü, YayımlanmamışYüksek Lisans Tezi, Ocak 1997, s.76-77.

103 Kadriye Topal, “19. Yüzyılda İngiltere’nin Türkistan Siyaseti”, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2014, s.11.

Horasan ve Kohistan (Kuhistan, Gevhistan) dağlık alanları, güneyde ise Belucistan ile sınırlıdır.105

Afganistan’ın stratejik konumundan ilk faydalanan M.Ö 6. yüzyılda İran kökenli Dara olmuştur. İran hâkimiyetinden sonra bölge üzerinde doğuya sefer düzenleyen Büyük İskender hâkimiyeti görülmüş ve İskender’in geri dönüşüyle birlikte bölgede Yunan kökenli, Baktriana Devleti kurulmuştur. Baktriana Devleti’nin zayıflamasından sonra bölge üzerinde batı hâkimiyeti yıkılmış, sonrasında bölgeye kuzeyden gelen Türk kavmi oldukları kabul edilen İskitler ve Kuşanlar hâkim olmuştur.106 Bu tarihten sonra Afgan coğrafyasında Türk hâkimiyeti ve tesiri

görülmeye başlamıştır.

M.S 5. Yüzyılın sonlarına kadar bölge üzerinde hâkimiyet tesis eden Kuşanlar, Maveraünnehir’in güçlü devleti Akhunlar tarafından yıkılmıştır. Akhunlar’ın gücü ise 6. Yüzyılının sonlarında Göktürk-Sasani ittifakının neticesi sonucunda kırılmış, bölge iki devlet arasında paylaşılmıştır.107 Ayrıca Afganistan’ın kuzeydoğusu 6.

Yüzyılın ikinci yarısından 7. Yüzyılın ortasına kadar Türgişler’in hâkimiyeti altında kalmıştır.108

7. yüzyılın sonlarına doğru, Afgan coğrafyasında Arap fetih ve istilaları görülmeye başlanmıştır. Bu istila hareketinden sonra coğrafya üzerinde hâkim bir devlet görülmeyip, aşiret reisleri tarafından yönetilmiştir. Netice olarak, otorite boşluğu sebebiyle 9. Yüzyılın sonlarına doğru İran’da bulunan Samanoğulları Afganistan’ın büyük bir bölümünü işgal etmiştir.109 10. Yüzyılın ikinci yarısında Samanoğulları

komutanlarından Alptekin Gazne şehrini alarak Gazne Devleti’ni tesis etmiştir. 11. Yüzyılda dönemin güçlü devletlerinden Selçuklular, Gazneliler’i Dandanakan Savaşı’nda mağlup ederek, Afganistan’da kendi hâkimiyetini uzun süreliğine sağlamıştır.110 Kısa bir süre için bölgeyi hâkimiyeti altına alan Gurlular’dan sonra

bölge üzerinde Harezmşah hâkimiyeti görülmüştür. 1220’lerden sonra istilaya maruz kalan Afganistan, yaklaşık 150 yıl Moğol hâkimiyetinde kalmıştır. 14. Yüzyılın

105 Sami, a.g.e, C.1, s.247.

106 Mehmet Saray, Afganistan ve Türkler, Kitabevi, İstanbul, Şubat 1997, s.26-27.

107 Orhan Yazıcı, Modern Afganistan’ın Kuruluşu (1834-1922), Huzur Cilt Evi, Malatya, Kasım 2011, s. 8-9. 108 Erdoğan Merçil, “Merkez Ve Doğu Türkleri”, Türk Dünyası El Kitabı, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü,

Ankara, 1976, s.1154.

109 Saray, a.g.e, s.28. 110 Kafesoğlu, a.g.m, s.1154.

sonlarına kadar devam eden Moğol hâkimiyetine, Turan coğrafyasındaki Türk boylarını itaat altına alarak, büyük bir devlet teşkil eden Emir Timur son vermiştir. Emir Timur’un kurduğu devlet uzun soluklu olamamasına rağmen torunlarından Muhammet Babür, kendi devletini kurarak bölge üzerinde Türk hâkimiyet ve tesirini uzun süre yaşatmıştır.111 Hindistan’a doğru geniş yayılma potansiyeli sahip olan

Babürlüler’in Afganistan’daki hâkimiyeti, kuzeyden Özbeklerin verdiği rahatsızlık, batıdan saldıran Safeviler ve bu ortamdan istifade eden aşiret reislerinin faaliyetleriyle azalmaya başlamıştır. 18. Yüzyılın başlarında giderek artan bu zafiyet, kurulacak Milli Afgan devletinin yolunu açmıştır. Bölge üzerinde Safevi hükümdarı Nadir Şah’ın hâkimiyet sağlamasına rağmen, ölümü üzerine bu hâkimiyet sona ermiştir. Şah’ın ölümünden sonra, İran’daki karışıkları fırsat bilen Safevi askerlerinden Afgan kökenli Ahmet Şah Dürrani 1747 yılında Afgan kabilelerinden müteşekkil bir devlet kurmuştur.112 İktidarı boyunca Ahmet Şah, Afgan topraklarını

kuzeyde Ceyhun havalisine, batıda Kohistan dağlık alanlarına, Horasan’a kadar, doğuda Dekken’e güneyde günümüz Pakistan sınırlarının güneyine kadar genişletmiştir. Ölümünden sonra yerine geçen oğlu Timur Şah’ta mücadelelerine devam etmiştir. Fakat Timur Şah’ın ölümünden sonra Afganistan’da saltanat meselesi sebebiyle hanedan el değiştirmiş ve bu gelişme Afganistan’ı fetret devrine sürüklemiştir.113

19. Yüzyılda Afganistan, kuzeyinden Rusya batısından İran güneyinden Hindistan doğusundan Çin ile mücadele vermiştir. Özellikle İngiliz-Rus rekabeti Afganistan’ı tampon bölge konumuna getirmiştir. Yayılma politikası sonucu Türkistan’a yönelen Rusya, Hindistan’daki sömürgesini koruma amacı güden İngiltere, Afganistan üzerinde politik emeller gütmüştür. Afganistan ise bu politik emeller neticesinde genellikle İngiltere saflarında yer almayı tercih etmiştir. Stratejik konumundan dolayı günümüze kadar büyük güçler Afganistan ile meşgul olmuşlardır. Bu durum, Afganistan’ın sosyal, kültürel, siyasi, iktisadi ve eğitim alanlarına olumsuz manada tesir ettiğinden dolayı geri kalmasına sebep olmuştur.

Önemli bir konuma sahip olan Afganistan’da 19. Yüzyılda, yeraltı kaynakları olarak; altın, gümüş, kurşun, antimon, kükürt, bakır, çinko, demir, kömür, kaya tuzu, neft

111 Saray, a.g.e, s.30.

112 Edip Semih Yalçın, Şarika Gedikli Berber, a.g.e, C.2, s.614-615. 113 Yazıcı, a.g.e, s.27-28.

bulunmasına rağmen bunların çok azı çıkarılmıştır. Afganistan’da ziraat ve hayvancılık önemli ölçüde yapılmıştır. Toprağın verimliliği göz önünde bulundurulduğunda çeşitli meyveler, buğday, mısır, pirinç, pamuk, tütün ve şeker kamışı üretimi yapılmıştır. Ayrıca Afganistan’ın ekonomisinde hayvancılık önemli yer tutmuştur. At, koyun, keçi, sığır ve deve yetiştirilmiştir. Koç ve keçi derilerinden değerli şallar yapılmıştır. Şalların yanı sıra köylerde kadınlar kalın kumaş ve keçeler yapılmıştır. Sanayi alanında Afganistan, av ve ateşli silahlar ile at takımları imal etmiş, kendilerine yetecek kadar küçük tüfek yapmışlardır. 19. Yüzyıl için, Afganistan’da dört tane önemli ticaret yolu mevcuttu. Bunlardan ilki, Hayber geçidinden Hindistan’a, ikincisi, Belh üzerinden Türkistan’a, üçüncüsü Herat üzerinden Horasan’a dördüncüsü ise Kandehar ve Yezid üzerinden İran’a giden ticaret yollarıdır. Ticari olarak kendine yeter halde olan Afganistan’a bir seyyaha göre bir yıl zarfında Hindistan’dan Afganistan’a beş yüz bin İngiliz lirası değerinde ithal ticaret ürünleri gelmiştir. Boya, tıbbi ilaçlar, kuru ve taze meyveler, tütün, ipek, kurşun, kükürt, at ve deve ihracat ürünleri arasındadır.114

2. İRAN-TURAN-AFGAN COĞRAFYASINDA İNGİLİZ-RUS YAYILMA