• Sonuç bulunamadı

Rol Çalan Ceset

Belgede Celil Oker'in romancılığı (sayfa 83-89)

4. CELİL OKER’İN ROMANCILIĞI

4.2. ROMANLARI

4.2.4. Rol Çalan Ceset

Remzi Ünal, Erol Kaşıkçı adlı gencin ölümünü araştırmak üzere tutulmuştur. Dedektif, Aylin Arabacı’nın doğum günü partisinin olduğu lüks eve gelir. Doğum günü sahibi olan Aylin, Erol’un nişanlısıdır. Remzi Ünal, Aylin’le görüşmek ister. Ablası Aysu ve eniştesi Halim Kırbaç da onlara eşlik eder. Dedektif bulduğu bir mektuptan bahseder. Aysu Arabacı bu mektubun okunmaması için ısrar eder. Aylin, Erol’un ölümündeki sır perdesinin kalkması açısından mektubu okumak istediğini söyler. Remzi Ünal, Aysu ve Halim’in yalanlarını yüzlerine vurur. Halim’in söylediği gibi İzmir’de olmadığını ortaya çıkartır. Aysu’nun ise miyom ameliyatı değil de kürtaj olduğunu anlatır. Mektubun dedektif tarafından okunduğunu anlayan Aysu Arabacı Remzi Ünal’a saldırmak ister. Elbisesinin azizliğine uğrayan Aysu metrelerce yüksekten düşer ve ölür. Kaza sonucu hayatını kaybeden genç kadının ardından Remzi Ünal artık insanların hayatlarına müdahale etmemek için dikkat etmesi gerektiğini düşünür. Mektupta Erol’un ölümünden sorumlu olan kişi hakkında herhangi bir ibare yoktur. Erol mektubunda, Aylin’den, ablası ile seviştiği için özür diler. Fakat Aysu alkolün de etkisi ile kendi ölümüne sebep olur. Kazanın ardından olay yerinden ayrılan dedektif, derin bir boşluğa düşer.

67 Dedektif, müşterilerinin hayatlarını olumsuz yönde etkilediğini düşünerek mutsuz olur ve evine kapanır. Reklamcı’nın ısrarı üzerine aikido dersine gider. O akşam kursa yeni biri katılır. Aikido derslerinde ilk defa gördükleri genç kız, oldukça dikkat çekicidir. Genç kız, ders bitiminde kurs yerinden ayrılmaya hazırlanan Remzi Ünal’ın arabasına binmek için izin ister. Dedektife yol üzerinde inebileceğini söyler. Remzi Ünal, yolda giderken büyük bir arabanın onları takip ettiğini fark eder. Yeni başlayan kız tedirgin olur ve dedektiften arabayı atlatmasını ister. Remzi Ünal artık kimsenin işine karışmak istemediği için kızın teklifini reddeder. Böylece kız arabadan iner ve karanlıkta kaybolur. Dedektif, arabadan inince kızın çantasını arka koltukta görür. Çantayı arabada bırakır ve evine gider. Gelen telefon üzerine kursa yeni başlayan kızın Moda’daki evinde öldürüldüğü öğrenir. Televizyonda kızın ölümüyle ilgili haberleri izler. Evin içinde tartışma seslerini duyan komşular silah sesinin ardından polise haber verirler ve kızın cesedi bulunur. Haber kanallarında bu ölüm hakkında kısaca bilgiler yer alır. Dedektif, gece vakti kızı yarı yolda bıraktığı için kendini suçlar. İlk defa kendini ilgilendirmeyen bir mevzuya karışmadığı için birinin ölümüne sebep olduğu için üzülür. Kızın katilini bulmak için kolları sıvar.

Tuğçen isimli bu genç kız, aikido hocasının eski lise arkadaşının tanıdığı çıkar. Remzi Ünal, hocadan lise arkadaşının telefon numarasını ister. Remzi Ünal, daha sonra Tuğçen’in çantasını arabadan alır ve inceler. Çantanın alt çeperinde bir fermuar gözüne ilişir. Bu çeperi açan dedektif orada bir kitap görür. Kitap, F. Dürrenmatt tarafından yazılmıştır ve Zahide Gökberk çevirmiştir. Fizikçiler adını taşıyan bu eser bir tiyatro metnidir. İçinde bazı notlar bulur. Ayrıca, iç kapakta “Seni seviyorum” yazısını fark eder. Ertesi sabah gazetelerden ölen kız hakkında bazı bilgilere ulaşır. Adı ve soyadı Tuğçen Yavaş’tır. 24 yaşındadır ve ailesi İzmir’de yaşamaktadır. Tiyatrocudur. Kendi evinde cesedi bulunan Tuğçen’in evinin kapısının zorlanmadığı tespit edilir. Ancak ateş edilen silah kayıptır. Gazeteden aldığı bilgileri hafızına not eden dedektif, önceki gece hocasından aldığı telefon numarasını tuşlar.

68 Sofuoğlu Ticaret’e ait olan telefon numarasından Rıza Bey ile görüşmek istediğini belirtir. Rıza’nın Karaköy’deki bürosunda buluşmak üzere anlaşırlar. Remzi Ünal, Rıza Sofuoğlu’na öldürülen Tuğçen Yavaş’ı sorar. Rıza kızı tanımadığını ancak oğlu Orhan’ın bir arkadaşı için aikido hocası olan lise arkadaşının telefonunu istediğini söyler. Oğlu liseden mezun olduktan sonra okumamıştır. Bar açmak için babasından para alır. Beyoğlu’nda bir bar açar. Baba-oğulun arası normal değildir. Orhan babasını para makinesi olarak görür. Eve nadir uğrar. Beşiktaş’ta bir arkadaşı ile ayrı bir eve çıkar. Rıza Sofuoğlu, sorumsuz oğlunun böylesi bir olayda adının geçmesinden tedirgin olur fakat dedektifin oğlu ile görüşme isteğine karşı çıkmaz. Hatta oğlunu bulması ve önce kendisine getirmesi için dedektifi tutar. Rıza’nın yanından ayrılan dedektif, ilk önce Orhan Sofuoğlu’nun Kanka Bar adındaki mekânına gider. Dedektif, barın kapısını aralık bulur ve içeri girer. Bar masasının üstündeki telefondan aniden ses gelir. Tümer Ateş isimli birinden gelen ahlaksız mesajı görür. Dedektif mesajı silerek telefonu yerine bırakır. Bu Barda Şeyda, Kıbrıslı ve bir başka adamla karşılaşır. Onlara Orhan’ı sorar fakat işine yarar bilgi alamaz. Bir not bırakarak bardan çıkar. Kanka Bar’dan çıkan dedektif, öldürülen Tuğçen Yavaş’ın evine gider. Tuğçen Yavaş’ın kaldığı apartmana gelince posta kutusunda Tuğçen’e ait üç zarf bulur. Tuğçen’in evinde arama yapmanın sakıncalı olacağını düşünerek evden çıkar ve daha sonra posta kutusunda bulduğu zarfları inceler. Bu zarfların birinde bir tiyatro bileti vardır. Dedektif, kendi evine varınca telefonunda gelen mesajları dinler. Dördüncü mesaj dedektifin dikkatini çeker. Bu mesaj tanıdık bir sese aittir. Ses, barda tanıştığı Şeyda Tapan’a aittir. Şeyda Tapan, dedektifle buluşmak istediğini söyleyen bir mesaj bırakmıştır.

Dedektif, Tuğçen Yavaş’ın posta kutusunda bulduğu tiyatro biletini alıp oyunun oynandığı yere gider. Remzi Ünal, biletteki koltuğu rahatça görebileceği bir koltuk numarası seçer. Oyun başladıktan sonra içeri uzun saçlı bir adam girer. Dedektif dikkatli bir şekilde adamı izlemeye başlar. Salona geç giren bu adamın yönetmen Ali Mumcu olduğunu anlar. Ali Mumcu perdenin kapanışını beklemeden dışarı çıkar. Dedektif de adamı takip eder. Dedektifin

69 tavrından rahatsız olur ve aralarında bir arbede çıkar. Daha sonra dedektif, Ali Mumcu’ya Tuğçen’i sorar. Fakat yönetmen kızı tanımadığını söyler. Buraya da posta kutusunda bulduğu bilet nedeniyle geldiğini anlatır. İki adam daha detaylı konuşmak için tiyatro binasından çıkar ve bir şeyler içmek için bir mekâna gider. Remzi Ünal, yönetmene özel dedektif olduğunu ve kızın posta kutusunda bulduğu tiyatro biletini alıp buraya geldiğini anlatır. Yönetmene, yan koltukta yaşaydı Tuğçen’in oturacağını söyler. Ali Mumcu’ya bu konu ile ilgili bazı şeyler sormak istediğini belirtir. Yönetmen bileti, gizli bir hayranının yollamış olacağını düşünerek geldiğini itiraf eder ancak kızı tanımadığını, bileti yollayan kişi hakkında hiçbir şey bilmediğini kendine has tarzıyla ifade eder. Yönetmene göre, ölen kız rol istemek için tiyatro biletini yollamamıştır Daha sonra dedektif, yönetmene, Fizikçiler adlı oyunu sorar. Ancak bu eserle alakalı pek işine yarayacak bir şey öğrenemez. Ardından dedektif, peşindeki adamların kim olduğunu sorar. Ali Mumcu borcu yüzünden matbaa işiyle uğraşan mafya kılıklı adamların onu aradığını anlatır. Ardından dedektif Tümer Ateş’i sorar. Yönetmen, Tümer Ateş’in hiç sevmediği bir yapımcı olduğunu anlatır. Daha sonra yönetmenin yanından ayrılıp Şeyda Tapan’la buluşacağı yere gider. Pandora Kitabevi’nin önünde beklerken iki kişi dedektifin koluna girer ve üçüncü kişi de onu yumruklamaya başlar. Sokağın tenha bir yerine getirilen dedektifi bu üç adam hiç konuşmadan döver. Dedektif kim olduklarını tam olarak algılayamaz. Adamlar dedektifi dövdükten sonra onu yalnız bırakıp giderler. Remzi Ünal zar zor ayağa kalkar ve evinin yolun tutar.

Ertesi sabah dinlendikten sonra tekrar eline Fizikçiler adlı kitabı alır ve derinlemesine inceler. Sonra, Rıza Sofuoğlu’nun verdiği adrese gider. Dedektif ilk başta evde kimse olmadığını düşünür. Ancak odaları gezerken yerde bir kızın çırılçıplak yattığını görür. Birden panikle kızın öldüğünü zanneder. Fakat dedektifin ayağına dolanan kedinin sesiyle yatan kız uyanır ve yastığının altındaki silahı dedektife doğrultur. Dedektif kızı tanır, kız da dedektifi tanır. Bu kız, Kanka Bar’da tanıştığı Şeyda Tapan’dır. Aralarında geçen kısa bir boğuşmadan sonra dedektif silahı alır ve kıza niyetinin kötü olamadığını sadece konuşmak istediğini söyler. Remzi Ünal evine bu şekilde girdiği için kızdan

70 özür diler. Şeyda da dedektiften önceki gece için özür diler. Onu dövdürenin kendisi olduğunu ve Kıbrıslı’ya söylediğini itiraf eder. Remzi Ünal, özel dedektif olduğunu söyler ve Orhan’ı sorar. Dedektif Şeyda’nın Kıbrıslı’dan çekindiğini anlar. Bu kadar sert bir adam olan Kıbrıslı’ya neden yapımcının yaptıklarını anlatmadığını sorar. Yapımcının adı geçince tedirginleşen Şeyda bocalar. Kıbrıslı’ya çok borcunun olduğunu ve bu nedenle de o mevzuyu söylemediğini anlatır. Dedektif yapımcıyı tanıdığını söyler ve kendisine yardım edeceği takdirde kızı kurtaracağına dair ona söz verir. Bunun üzerine Şeyda ile anlaşırlar. Amacının sadece soru sormak olduğunu anlatan dedektif bir bir suallerini yöneltir. Önce Tuğçen Yavaş’ı sorar daha sonra silahı. Şeyda, silahın Kıbrıslı ve arkadaşına ait olduğunu anlatır. Ardından dedektif Kıbrıslı hakkında sorular sorar. Kıbrıslı’nın kumarhane işlettiğini öğrenir. Şeyda bu evin ise kendi evi olduğunu, Orhan’ın sadece arada gelip kaldığını söyler. Dedektif Orhan’ın babasına kaldığı yer hakkında yalan söylediğini anlar. Dedektif ve Şeyda Tapan konuşurken evin kapısı açılır. Eve gizlice girmeye çalışan adamın Rıza Sofuoğlu’dur. Rıza ve Remzi Ünal, Orhan’ın nerede olabileceği hakkında konuşmaya başlarlar. Rıza Sofuoğlu da o evin oğlunun evi olmadığını anlar ve dedektif ile birlikte evden çıkar. Dedektif ve Rıza Sofuoğlu, Şeyda Tapan’ın evinden çıktık sonra ayaküstü Orhan hakkında konuşurlar. Remzi Ünal, Orhan’ın bar açmadığını yahut herhangi bir bara ortak olmadığını, Rıza’dan aldığı paralarla da muhtemelen kumar borcunu ödediğini anlatır. Orhan’ın bu işleri nedeniyle kayıplara karıştığını, özellikle de Rıza Sofuoğlu’ndan kaçtığını ifade eder. Sonra İstiklal Caddesi’ne gider. Burada bir kitapçıda Fizikçiler adlı kitabı satın alır ve hemen okumaya başlar.

Remzi Ünal, Tuğçen Yavaş’ın evinde ablası Tuğçe ile karşılaşır. İzmir’den gelen abla Tuğçe avukattır. Remzi Ünal, özel dedektif olduğunu anlattıktan sonra Tuğçe ile kardeşinin ölümü hakkında konuşmaya başlar. Ablası, kardeşinin planları olduğunu, bir tiyatro okulu açmak için uğraştığını anlatır. Kardeşinin tüm okul masraflarını karşılayan abla Tuğçe, onu tiyatro konusunda çok da fazla desteklemediğini itiraf eder. Daha sonra dedektif müzik çaları karıştırmaya başlar. Kasette Tuğçen ve bir arkadaşının tiyatro

71 metnini seslendirdiğini duyarlar. Avukat Tuğçe Yavaş, kardeşinin öldürüldüğü tabancanın kendine ait olduğunu söyler. Dedektife avukat olduğu için silahının olduğunu, İzmir’den geldiği bir gün geri dönerken unuttuğunu anlatır. Remzi Ünal’dan kardeşinin katilini bulmasını ister. Dedektif, daha sonra Ali Mumcu’yu arar ve Şeyda Tapan’a sarkıntılık eden yapımcıyı uyarmasını ister. Karşılığında Kıbrıslı’ya ait olan kumar borcunu sildireceğine dair söz verir. Ayrıca dedektif bir de Ali Mumcu’dan Kanka Bar’a gelmesini ister. Ölen kıza doğum günü partisi yapacaklarını anlatır. Dedektif, Tuğçe Yavaş’a kardeşinin doğum gününü ertesi akşam saat onda Kanka Bar’da kutlamayı teklif eder. Tuğçe ve dedektif anlaştıktan sonra Remzi Ünal tekrar telefonu eline alır ve Rıza Sofuoğlu’nu arar. Oğlu Orhan’ın da gelme ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyerek Rıza’yı ertesi akşam saat onda yapılacak doğum günü partisine davet eder. Dedektif bara çağıracak olduğu isimleri tek tek aradıktan sonra evden ayrılır. Remzi Ünal, Kıbrıslı’nın yanına gider. Dedektif, Şeyda Tapan’ın elinden aldığı silahı Kıbrıslı’ya geri vermek için şart koşar. Ali Mumcu’nun borcunun silinmesini ister. Kıbrıslı’ya istediğini yaptıran dedektif son olarak ertesi akşam saat onda ölen kızı anmak için barda toplanacaklarını söyler. Remzi Ünal, Reklamcı’nın ısrarı üzerine aikido dersine gider. Orada çalışan temizlik görevlisi kadından, Tuğçen’e bir çiçek geldiğini fakat onu çöpe attığını öğrenir.

Dedektif ertesi gün toplanacakları barda yapacaklarını aikido esnasında kafasında canlandırır. Hayalinde tek tek hepsinin yüzüne gerçekleri vurur ve katili gözler önüne serer. Tuğçen’i öldürenin mutlaka tanıdığı biri olduğunu anlatır. Tüm gazetelerde daireden iki kızın kavga sesleri geldiğine dair haberler vardır. Dedektif katilin müzik çalardaki tiyatro okumalarının olduğu kaseti hedef şaşırtmak için çaldığını ima eder. Dedektif zihninden suallerini sorar ve yine zihninden cevaplarını verir. Remzi Ünal zihninde konuşturduğu tüm şüpheliler arasında sona bıraktığı Rıza Sofuoğlu’na yönelir. Kızı ve kendini takip edenin Rıza olduğunu iddia eder. Rıza o akşam bir iş yemeğinde olduğunu söyler ve suçlamayı kabul etmez. Ancak dedektif bütün parçaları birleştirir ve Rıza’ya hepsini sıralar. Tuğçen’in evindeki posta kutusunda

72 bulduğu tiyatro biletinin olduğu zarfı Tuğçen’in koyduğunu ve yönetmene de Tuğçen’in yolladığını söyler. Dedektife göre Tuğçen’in amacı akşam yemekten sonra sevgilisi Rıza ile eve geldiklerinde Rıza’nın gözleri önünde zarfı açıp Rıza’yı kıskandırmaktır. Ancak Rıza’nın acil işi çıkar ve Tuğçen’i eker. Daha sonra Tuğçen’in yanına gelir ama Tuğçen sevgilisini kıskandırmak için dedektifin aracına biner. Ardından Rıza’ya ilk tanışma anlarında bile yalan söylediğini yüzüne vurur. Baba-oğul kavgalı olduklarına göre Orhan bu kadar basit bir şey için babasını aramaz. Bu durumda aikido kursunun adresini veren Rıza’dır. Rıza ilk gün dedektife oğlunun arkadaşı için sorduğunu söylemiştir. Remzi Ünal, Rıza’nın Beşiktaş’taki eve de oğlunu bulmak için değil sevgilisi Tuğçen’e hediye ettiği Fizikçiler adlı kitabı aramak için geldiğini söyler.

Fizikçiler adlı kitabın çevirmenin adı ile kendi soyadı arasında bir bağlantı

kurarak direk adını vermeden imzalayan Rıza iş yemeği kısa sürünce sevgilisinin yanına koşar fakat aralarındaki kavga şiddetlenir. Evdeki tabanca da Rıza’nın Tuğçen’i öldürmesine kolaylık sağlar. Bir anlık sinirle kızı vurur. Dedektif tüm parçaları zihnine tam olarak yerleştirdikten sonra ertesi akşam bara gitmemeye karar verir. 155’i arayarak her şeyi polise anlatmaya karar verir. Aikido dersi bitince çıkar ve evinin yolunu tutar.

Belgede Celil Oker'in romancılığı (sayfa 83-89)