• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: VÂKIDÎ'NİN HADİSÇİLİĞİ

2.2 HADİS RİVAYET METODU

2.2.4 Rivayetleri birleştirerek aktarması

Vâkıdî'nin sıklıkla kullandığı rivayet metodunun rivayetlerin senetlerini ve râvîlerini birleştirmek olduğu görülmektedir. O bu yöntemi Megâzî'nin bütününde uygulamıştır. Özellikle her bir gazve ve seriyye'nin anlatılmaya başlandığı bölümlerde karşımıza çıkan bu yöntem, hadisçiler tarafından Vâkıdî'nin eleştirilmesinin temelini oluşturur. Ancak Vâkıdî'nin bu yöntemi neden kullandığına dair kaynaklarımızda önemli bir ayrıntıya yer verilir. Buna göre talebeleri Vâkıdî'ye: ''Bütün râvîleri toplayıp tek bir metin haline getiriyorsunuz bunun yerine her bir râvînin rivayetini ayrı ayrı nakletseniz olmaz mı?'' şeklinde soru sormuş bunun üzerine ise o: ''O vakit uzar,'' şeklinde cevap vermiştir. Devamında ise Vâkıdî'nin bir gün aralarına hiç katılmayıp ertesi gün geri döndüğünde sadece Uhud Gazvesi'ni 20 cilt olarak kendilerine

162

getirdiğinden bahsedilmiştir. Hiç kuşkusuz bu amaçla birlikte onun tarihçi kimliğini kullanarak olayları oluş sıralarına göre bütünlük içerisinde vermek istemesi de unutulmamalıdır.

Bu metoda göre Vâkıdî, gazve ve seriyyeleri anlatmaya başladığı bölüm başlarında rivayetlerini paylaşacağı râvîlerinin isimlerini bir liste halinde peş peşe sıralar. Ardından onlar hakkında (? (jJ^l 14J ^ J i ^ » ¿ J ( ¿ M l & 6« JÎ 0^ ll3*^ şeklinde -birkaç yerde farklı varyantları olsa da- kalıp ifadeler kullanır. Vâkıdî bu

ifadelerle bir liste halinde isimlerini verdiği hocalarına işaret etmektedir. Burada aktarmadığı ancak konunun devamında rivayetlerine yer verdiği hocalarına ise

ctâj ¿Âi ' ^ u p (M fVj diyerek atıfta bulunur. Vâkıdî tüm bu ifadelerden sonra IjJIÎ

diyerek konu ile ilgili rivayetleri aktarmaya başlar. Ve ara ara bu IjJIÎ ifadesini konunun

bitimine kadar tekrarlar. Bir önceki bölümlerde de bahsettiğimiz gibi Vâkıdî'nin bu ifadeden kastı konu başlarında isimlerini liste halinde zikrettiği hocalarıdır. Vâkıdî bu ifade ile râvîlerin rivayetlerini birleştirdiğini ve tek bir metin halinde aktardığını göstermektedir.

Vâkıdî konu içerisinde isimlerini vermediği hocalarının rivayetlerini aktaracağı zaman ise edâ lafızlarını kullanır ve rivayetleri isnadlı bir şekilde aktarır. Bazen de ismini listede zikrettiği hocasının rivayetini ayrı olarak ama isnadlı bir şekilde aktarma gereği hisseder. Söz gelimi o, Huneyn Gazvesi'ni anlatmaya başlarken onbir hocasının ismini peş peşe sıralar ardından Ij^S demek suretiyle onlardan aldığı ve hepsi ayrı ayrı

163

olan hadisleri birleştirerek konuyu anlatmaya başlar. Sonrasında ismini bu listede vermediği Ma'mer b. Râşid'in rivayetini isnadlı olarak edâ lafzıyla aktarır.164

Sonrasında ise ismini listede vermesine rağmen Muhammed b. Abdullah'ın rivayetini de yine isnadlı olarak edâ lafzıyla aktarır. Ve birleşik isnada tekrar atıfta bulunması gerektiğinde ifadesini kullanır. Bu durum konunun bitimine kadar devam eder. Bu istisnasız her bölüm için bu şekildedir. Listede ismi geçen Muhammed b. Abdullah'a ait bir rivayetin isnadlı olarak verilmesinin bizce iki sebebi olabilir: Vâkıdî, ya onun rivayetinin öneminden dolayı isnadlı olarak zikretmiştir ya da ona ait farklı bir rivayeti olay örgüsü içerisinde önemli gördüğünden isnadlı olarak zikretme gereği hissetmiştir.

Merhum Fuat Sezgin Vâkıdî'nin kullandığı Ij^S ifadeleri hakkında önemli açıklamalarda bulunmaktadır. Bu açıklamalar da bizim yukarıda bahsettiğimiz açıklamalarla örtüşmektedir. Buna göre o, Vâkıdî gibi diğer bazı müelliflerinde sözün başında bütün senedleri cCJ İJJ- ol "f*** L&J ifadesiyle toplamaları dışında tek bir metin için pek çok sened kullandıklarını da belirtmiştir. Eğer bu kaynaklardan aktarılan rivayet kesilirde başka bir yerde devam ederse bunu okuyucuya göstermek içinde Ij^S ifadesini kullanmışlardır, diye de eklemiştir.165 Vâkıdî, rivayetleri

birleştirmesinde doğrudan cCJ İ J . - ol İ J . - t&J ifadesini kullanmasa da buna benzer bir ifade olan I r i ^ l ol ^f—^ J^ İ4AJ-İ ¿lj ifadesini pek çok yerde kullanır. Nitekim bu kullanımdan ilerde bahsedeceğiz.

163 Vâkıdî, Kitâbü 'l-Meğâzî, 2/304. 164 Vâkıdî, Kitâbü 'l-Meğâzî, 2/305.

Burada dikkat çekmemiz gereken bir hususta rivayetlerin birleştirilmesi manasına gelen ¿¿J— J ¿¿J— J, ifadesinin pek çok güvenilir hadisçinin eserlerinde geçmiş olmasıdır. Bunlardan biri olan İmam Müslim'in (ö. 261/875), Sahîh'inde rivayet ettiği bir hadisde bu kullanım açıkça görülmektedir. Buna göre onun fiten bölümünde zikrettiği bir rivayetin isnadı şöyledir: '¿p t-S". • ^ j i ' l l j a . O Jc '-"J-

1 6 6jiV ¿JJJ— J L-AJ—Î ¿¿J. ¿¿,J Oi' :ülâ ¡.¿¡ûui* oi J^j^lj •ji— O Jjjj O O-—j^' J^c O ^

Açıkça görüldüğü üzere rivayetlerin birleştirilmesi metodu burada da kullanılmıştır. Bu senetteki İbn Hucr'a ait başka bir rivayette aynı birleştirme ifadesiyle Tirmizî'de de

167 "

geçmektedir. Üstelik Tirmizî bu rivayete ''hasen şahîh ğarîb'' hükmünü vermiştir. Benzer ifadelerle birleştirme metoduna Ebû Dâvud'un (ö. 275/889) Sünen'inde de rastlamaktayız. Buna göre onun Salât bölümünde zikrettiği bir rivayetin isnadı şu şekildedir: 168Vlî ->Vl J UAJ—Î ¿¿J. - J*l£ j i î j j j ' * IjjJ—. Burada da açıkça

rivayetlerin birleştirildiği ifade edilmiştir. Bununla birlikte Şu'ayb el-Arnavût'da bu rivayetin isnadı hakkında ''şahîh'' kaydını düşmüştür. Bütün bu örnekler bize bu kullanımın Vâkıdî'den sonra da güvenilir hadisçiler tarafından kullanıldığını göstermektedir. Ancak sırf bu metodu kullanmasından ötürü Vâkıdî'yi sert bir şekilde eleştiren hadisçilerimiz aynı metodu kullanan İmam Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî'yi neden eleştirmemişlerdir. Eleştirmemeleri bir tarafa onların bu metotla aktardıkları senedlere ''şahîh'' ve ''hasen şahîh ğarîb'' hükümlerini vermişlerdir. Eğer bu metot senedlerin sıhhatine zarar vermiyorsa aynı durum Vâkıdî'nin rivayetleri içinde geçerli olmalıdır.

Vâkıdî'nin rivayetleri birleştirirken kullandığı önemli ifadelerden biri de J'j ¿jjâJI J yic UAJ—Î ifadesidir. Vâkıdî bunu pek çok isnatta kullanmaktadır.169

Örneğin o, Benî Lihyân Gazvesi'ni anlattığı bölümde konu ile ilgili rivayetlerini paylaşacağı hocası Ma'mer'in ve Yahya b. Abdullah'ın senetlerine yer verir. O bu senetleri peş peşe verdikten sonra: ^îc UAJ—Î ilj Jâj diyerek birinin rivayetinin

166 Ebu'l-Hüseyn Müslim b. el-Haccac, el-Câmi'uş-Sahîh, thk. Nizâr b. Muhammed el-Feryâbî (Riyad:

Dâru't-Tıbe, 2006); „'Fiten'' 111.

167 Tirmizî, el-Câmi'ul-Kebîr, „'Fiten'', 59.

168 Süleyman b. el-Eş'as el-Ezdi es-Sicistânî Ebû Dâvud, Sünen-i Ebû Dâvud, thk. Şuayb el-Arnavût ve

Muhammed Kamil Karabelli (Beyrut, Dârü'r-Risaleti'l-İlmiyye, 2009); „'Salât'', 146.

103

diğerinden daha farklı ve fazla ifadeler içerdiğini belirtmek istemiştir. Ardından ise Ijlâ demek suretiyle hepsinin rivayetlerini birleştirerek konu bütünlüğü içerisinde anlatmaya başlamıştır. Dolayısıyla hangi ifadenin Ma'mer'e hangi ifadenin ise Yahya b. Abdullah'a ait olduğu belli olmamaktadır.

Konu ile ilgili başka bir örnek ise Ebû 'Ubeyde b. Cerrâh'ın kumandanlık ettiği bir seriyyenin anlatımında karşımıza çıkmaktadır. Vâkıdî burada da rivayetlerini aldığı Abdurrahman b. Ziyad ve Abdullah b. Hâris'in senetlerini birlikte verdikten sonra: Jlj

Aj-l^A J s . UAJÎÎ ifadesini kullanır.171 Ardından V1â ifadesini kullanarak bu iki râvînin

kendisine aktardığı rivayeti aktarmaya başlar. Dolayısıyla burada da hangi ifadenin hangi râvîye ait olduğu belli olmamaktadır. Çünkü Vâkıdî diyerek bu iki rivayeti birleştirmiştir.

Vâkıdî'nin rivayetleri birleştirmesine örnek olarak verebileceğimiz ve yukarıdaki kullanımlardan farklı olan bir kullanım mevcuttur. Vâkıdî Bedir Gazvesi'ni anlattığı bölümde Ka'b b. Eşrefin konuyla ilgili olarak hiciv içeren bir şiirine yer verir. Bu şiiri zikrettikten sonra ise ^ e U ^ ? ifadesini kullanarak şiiri kendisine Abdullah b.

172

Ca'fer, Muhammed b. Salih ve İbn Ebî Zinâd'ın imla ettirdiğini söyler. Ardından yine IjHS ifadesini kullanarak Hz. Peygamber'in Hassân b. Sâbit'i çağırması ile ilgili rivayeti aktarır. Burada da Vâkıdî bu üç ismin kendisine aktardıkları rivayeti bu şekilde birleştirir.

Vâkıdî'nin rivayetleri birleştirirken yukarıdaki lafızları kullanmadığı da olmuştur. O bazen bu birleştirme işlemini normal bir rivayeti aktarırken de yapmıştır. Söz gelimi o, Mekke'nin Fethi'ni anlattığı bölümde Hz. Peygamber'in Kâbe'de okuduğu hutbeyi konu alan bir rivayet aktarmaktadır.173 Bu rivayetin sahâbî râvîsi Berre

bnt. Ebî Ticrât isimli bir hanımdır. Rivayet oldukça uzundur. Vakıdî bu rivayeti hadis birleştirmelerinden alışık olduğumuz yukarıdaki lafızlardan hiçbiri ile aktarmamıştır. Rivayette tek bir isnad vardır o da Berre bint. Ebî Ticrât'a ait olan isnattır. Ancak rivayet tamamıyla okunup tahric edildiğinde rivayetin içerisinde her biri ayrı isnatlara sahip müstakil rivayetler olduğu tespit edilmiştir. Bu da bize Vâkıdî'nin sadece birden

170 Vâkıdî, Kitâbü 'l-Meğâzî, 2/37. 171 Vâkıdî, Kitâbu 'l-Meğâzî, 2/49. 172 Vâkıdî, Kitâbu 'l-Meğâzî, 1/119. 173 Vâkıdî, Kitâbu 'l-Meğâzî, 2/266.

fazla isnadı zikredip metinleri birleştirmediğini aynı zamanda tek bir isnatla birden fazla rivayeti de cem ettiğini göstermektedir.

Vâkıdî bu yöntemi sadece Megâzî'sinde uygulamamıştır. O aynı zamanda kendisine atfedilen Kitâbü 'r-Ridde isimli eserinde de bu birleştirme metodunu uygulamıştır. Söz gelimi o, Kitâbü 'r-Ridde 'nin başında kendilerinden rivayette bulunduğu hocalarını zikrettikten sonra: j^j! ¿S diyerek bütün râvîlerin rivayetlerini

174

birleştirerek aktarmıştır.

Vâkıdî'nin en temel rivayet metodu olarak zikredebileceğimiz bu birleştirme faaliyeti onun Megâzî'sinin tamamında yer almaktadır. Onun bu metodu kullanmadığı tek bir konu başlangıcı dahi bulunmamaktadır. Sadece konu başları değil aralarda da

175

Vâkıdî bu kullanımlara yer vermektedir. Dolayısıyla bu yöntem Megâzî'nin en ayırıcı özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak Vâkıdî'nin eserinin tamamında kullandığı bu yöntem sadece ona has değildir. Yukarıda zikrettiğimiz isimlerle birlikte Vâkıdî'den önce 'Urve b. Zübeyr (ö.94/713) ve İbn Şihâb ez-Zührî'de (ö.124/742) bu yöntemi sıklıkla kullanmışlardır. Kullanılan bu yöntem üzerinden Vâkıdî'yi inceleyen Mehmet Apaydın da çalışmasında bu yöntemi; bu ve başka isimler üzerinden geniş bir şekilde 176 ' incelemiştir. İncelemesinin sonucunda ise hadis birleştirme usulünün hem klasik usul açısından, hem de modern yaklaşımlar açısından ciddi bir önem arzettiğini 177 belirtmiştir.

Bu metotun başka isimler tarafından da kullanıldığına dair Hatîb el-Ba dâdî (ö. 463/1071) tarafından önemli bir rivayet aktarılır. Buna göre İbrahim el-Harbî (ö. 285/899) İbn Hanbel'in arkadaşlarından olan Abdullah b. Muhammed'in kendisine şöyle dediğini aktarmaktadır: ''Ahmed b. Hanbel ile yürüdüğüm bir esnada Vâkıdî beni gördü ve ilk karşılaşmamızda bana: 'Seni muhtemeldir ki insanlar hakkında konuşan biri ile birlikte yürürken gördüm,' dedi.'' Bunun üzerine yanındakiler İbrahim el- Harbî'ye: ''Muhtemel ki Vâkıdî'ye İbn Hanbel'in kendisi hakkındaki görüşleri ulaşmış olmalıdır,'' dediler. O da: ''Evet,'' diyerek sözlerine şöyle devam etti: ''Bana da İbn Hanbel'in Vâkıdî 'nin senetleri ve râvîleri tek bir metinde toplamasını reddettiği ulaştı.

174 Vâkıdî, Kitâbü 'r-Ridde, thk. Yahya el-Cebûrî (Beyrut: Dâru'l-Garbi'l-İslâmî, 1990), 28. 175 Vâkıdî, Kitâbü 'l-Meğâzî, 1/371.

176 Apaydın, Muhammed b. Ömer el-Vâkıdî'nin Hayatı, Eserleri ve Hadisleri Birleştirme Metodu, 47-53. 177 Apaydın, Muhammed b. Ömer el-Vâkıdî'nin Hayatı, Eserleri ve Hadisleri Birleştirme Metodu, 76.

Hâlbuki bunu Hammâd b. Seleme'de İbn İshâk'ta İbn Şihâb ez-Zührî'de yapardı,''

178

demiştir.

Bu yöntemi sıklıkla kullananlardan biri olan İbn Şihâb ez-Zührî'nin (ö.124/742) kullanımlarından bazısına burada işaret etmemiz gerekir. O, Meğâzî isimli eserinde rivayetleri birleştirme yöntemini kullanmıştır. Söz gelimi o, Hudeybiye Gazvesi'ni anlattığı bölümde rivayeti kendisine hocası 'Urve b. Zübeyr'in Misver b. Mahreme'den ve Mervân b. Hakem'den aktardığını belirtmiştir. Ardından Vtâ Uflâ J-Ij JS JJ^ diyerek

1 7 0

rivayeti aktarmaya başlamaktadır. Dikkat edilirse Vâkıdî'nin de hemen hemen aynı lafızları kullanarak rivayetleri birleştirdiğini ifade etmiştik. Bu ifadeye göre nakledilen rivayetin Misver b. Mahreme'ye mi yoksa Mervân b. Hakem'e mi ait olduğu belli olmamaktadır. İbn Şihab ez-Zührî'nin burada her iki râvînin rivayetlerini Vtâ diyerek birleştirdiği görülmektedir. Aynı eserde benzer bir örnek ise Bedir esirlerinin anlatıldığı bölümde karşımıza çıkmaktadır. Burada da VtS û - ^ j «JİJS UjfU ifadesi180

kullanılarak bu birleştirmeye yer verilmiştir.

Zührî'ye ait birleştirilmiş isnadın Buhârî'nin (ö.256/870) el-Câmiu'ş-şahîh adlı eserinde de yer aldığı görülmektedir. Buna göre Zührî, Hz. Âişe'nin İfk hâdisesi ile ilgili bir rivayetini naklederken şu ifadelere yer vererek hadisi birleştirdiğini ifade etmektedir:cca*J ûA y^jî " f ^ J j ' t f J . - ûA o " . - " f S j .181 Buradan da anlaşılacağı

üzere Buhârî'nin Sahihinde bu ifadelere yer vermesi onun rivayetlerin birleştirilmesinde bir sorun görmediğini göstermektedir. Nitekim aynı ifadelere Müslim'in (ö.261/875) el-

182

Câmi u'ş-şahîh adlı eserinde ve Ahmed b. Hanbel'in (ö.241/855) el-Müsned'inde de

183

yer verilmektedir.

Rivayetleri birleştirme metodunu İmam Şâfi'î'nin (ö.204/820) de kullandığı görülmektedir. Büyük İmam, Müsned-i Şâfi'î isimli eserinde bunun örneklerine yer vermektedir. Söz gelimi o, hac ile ilgili rivayetleri paylaştığı bir bölümde: ' û t ^ Ujf^İ

178 Hatîb el-Bagdâdî, Târîh-u Medîneti's-Selâm, 4/25.

179 Muhammed b. Müslim b. Ubeydillah İbn Şihâb ez-Zührî, el-Meğâzî İlk Dönem İslam Tarihinde

Savaşlar, çev. Mehmet Nur Akdoğan (Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2006), 50.

180 Zührî, el-Meğâzî, çev. Mehmet Nur Akdoğan, 65.

181 Ebû Abdullah Muhammed b. İsmail el-Buhârî, el-Câmi'uş-Sahîh, (Beyrut: Dâru İbn Kesîr, 2002);

"Şehâdât" 15.

182 Müslim, el-Câmi'uş-Şahîh,"Te\be'' 56.

183 Ebû Abdullah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel eş-Şeybânî, el-Müsned, thk. Şu'ayb el-Arnavut vd.

Oj Oj ¿Ââ? ( e Ojl ( e Î^İLÎ? Ûjiiîj o*^1 ¿JLS .4Jjî ( e tQ,ujÜA (jl ( e ^jkÂİl oİ j l f l yic U A J Î Î ¿lj isnadlı bir rivayete yer vermektedir.184 Bu

isnatta ki oi 1*Â">İJ l ^îe U A J Î Î ¿lj ifadesine benzer ifadelerin Vâkıdî tarafından

da çokça kullanıldığından bahsetmiştik. Aynen onda olduğu gibi İmam Şâfı'î'de bu ifade ile rivayetleri birleştirdiğini ifade etmektedir. Bu ifadeye göre İmam Şâfi'î hadisi rivayet ettiği Süfyân ve Müslim'in her ne kadar biri diğerinden fazla ve farklı ifadelere yer verseler de aynı manada birleştiklerini göstermiş olmaktadır. Buradan sonra ise her iki râvînin rivayetlerinin birleştirilerek aktarıldığı görülmektedir.

Benzer bir ifade ile rivayetleri birleştirme metoduna Ebû 'Avâne'nin Müsned-i Ebî 'Avâne isimli eserinde de rastlamaktayız. Buna göre O, Hz. Peygamber'in bir kadının teyzesinin ya da halasının üzerine nikâhlanmasını nehyettiği rivayeti j*j jjî '-"¿i

V1İ i^jÂJşJl ¿l31uı Oj ¿Ââ? j U jjîj şeklinde aktardıktan sonra: <3-^ ¿îj Î U A J Î Î ¿lj 1$âjlj ¿|İ tL^Jâ^ oi 1? i â ^ SÎjjÂİl diyerek ziyade olan rivayeti

paylaşmıştır.185 Burada da görüldüğü üzere Ebû 'Avâne hem V1Î hem de " U A J Î Î ¿lj

diyerek hadisi birleştirdiğini ifade etmektedir.

Rivayetleri birleştirme metodundan dolayı eleştirilerin odağı haline gelen Vâkıdî, bu eleştirilerde yalnız değildir. Müfessir tabiîlerden Süddî'de (ö. 127/745) aynı metodu tefsir rivayetlerinde kullanmasından ötürü eleştirilmiştir. İbn Hanbel onu, çeşitli isnadları toplayıp tek bir tefsir rivayetinde bir araya getirmesinden dolayı eleştirmiştir.186 Vâkıdî'den önce yaşamış bir âlim olan Süddî'nin bu metodu kullanması

da rivayetleri birleştirme metodunun Vâkıdî'den önce kullanıldığını gösteren önemli delillerden biridir.

Bütün bu örnekler hadislerin birleştirilmesi metodunun sadece Vâkıdî tarafından uygulanmadığını göstermek için yeterlidir. Bu metot ondan önce, örneklerini zikrettiğimiz pek çok isim tarafından kullanıldığı gibi ondan sonra da yine pek çok isim tarafından kullanılagelmiştir.

184 Muhammed b. İdrîs eş-Şâfi'î, Müsned-i Şâfi'î, thk. Sencer b. Abdullah en-Nâsırî (Beyrut: Dârü'l

Beşâiri'l-İslâmiyye, 2005); 2/1989 (No: 1760).

185 Yakub b. İshak el-İsferainî Ebû 'Avâne, Müsned-i Ebî 'Avâne, thk. Eymen b. Ârif ed-Dımaşkî (Beyrut:

Dârü'l-Ma'rife, 1998); 3/39 (No: 4122).

186 Ebu'l-Ferec Zeynüddîn Abdurrahman b. Ahmed b. Abdirrahman Receb, Câmi'ul- 'Ulûm ve 'l-Hikem,

2.2.5 'İmâdu'l-Hadîs kavramını kullanması

Vâkıdî'nin kullandığı hadis rivayet metotlarından biri de bazı birleşik isnadlı rivayetlerde yer verdiği 'imâdu'l-hadîs kavramıdır. Arapçada Jlâe kelimesi, kendisine

* 187

dayanılan şey manasında olup çoğulu ¿«e şeklindedir. Dolayısıyla 'imâdu'l-hadîs kavramı, kendisine dayanılan ve temel olarak kabul edilen hadis manasına gelmektedir. Vâkıdî'nin de bu şekilde kullandığı görülmektedir.

Çalışmamızda esas aldığımız ve Muhammed Abdulkâdir Ahmed 'Atâ tahkikli Megâzî nüshasında bu kullanıma sadece üç kez yer verilmiştir. Söz gelimi Vâkıdî, Hz. Peygamber'in Hâlid b. Velid'i Ükeydir b. Abdulmelik üzerine gönderdiği seriyyeyi anlatırken biri merfû' dört mürsel hadisin isnadına yer vererek birleşik senedli rivayeti aktarır. Vâkıdî bu senedi: o f j jj1 je 'fajSe je 'jj^aJl ( JJ)J je ' f a . ojî jjl o ^ Ü

'f^iL ^Jİ ( J ( J j e ( J JlLij '¿JİJÎ j j ye j j f^le j e '^Jl^A j j J  ^ İ J 'AJC <Jİ jjl ( j J . eJlâeJ 'fİjÜAj ' j J) 1 j j . JÎ 0 S J j j j e '^JAİJJI ( J 1 J J C U ^ I J

f a . şeklinde getirmiştir.188 Burada o: ojî jjl ( j J . sJUej (jJ^Jl 1 j j. JÎ 0SJ

f a . demek suretiyle 'imâdu'l-hadîs kavramına yer verir. Vâkıdî bu kavramı

kullanmakla metinlerini birleştirdiği rivayetler arasından bir seçim yaptığını göstermektedir. Buna göre Vâkıdî bu isnatlardan en doğru ve kendisine dayanılacak olan isnadın, hocası İbn Ebî Habîbe'den aldığı isnat olduğunu belirtmektedir. Bir başka ifade ile birleşik isnatlı metni oluşturan ana senedin İbn Ebî Habîbe'ye ait senet olduğunu da ifade etmiş olmaktadır.

Vâkıdî'nin 'imâdu'l-hadîs olarak belirlediği İbn Ebî Habîbe isnadı farklı 1 RQ

konularda pek çok hadis kaynağında geçmektedir. Ancak Vâkıdî'nin bu sened altında zikrettiği rivayete aynı isnad zinciriyle hiçbir hadis kaynağında rastlamadık. Bununla

birlikte İbn Ebî Habîbe, Tirmizî tarafından zayıf olarak kabul edilmiştir.190 Şu'ayb el-

Arnavût'ta İbn Ebî Habîbe'yi zayıf olarak kabul etmekle birlikte hadisinin şâhid ve

187 Ebü'l-Hüseyn Ahmed b. Fâris b. Zekeriyyâ b. Muhammed er-Râzî el-Kazvînî el-Hemedânî, Mu 'cemu

Mekâyîsi'l-Lüğa, thk. Abdusselâm Hârun (Beyrut: Dârü'l-Fikr, 1979), 4/137.

188 Vâkıdî, Kitâbü 'l-Meğâzî, 2/405.

189 Ebû Bekir Abdullah b. Muhammed İbn Ebî Şeybe, Kitâbü 'l-Musanneffî'l-Ehâdîsi ve'l-Âsâr, thk.

Kemal Yusuf el-Hût (Beyrut, Dârü't-Tâc, 1989); 7/328 (No: 14662); İbn Hanbel, el-Müsned, 4/458 (No:2727); 4/462 (No:2729).

mütâbî olarak kullanılabileceğini ifade etmiştir.191 Aynı şekilde o, Dâvud b. Huşayn'ın 1 Q?

'Ikrime'den aldığı rivayet haricinde sika olduğunu söylemiştir. Bütün bunlar Vâkıdî'nin 'imâdu'l-hadîs olarak belirlediği bu senedin pek de muteber olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla bu da bizi Vâkıdî'nin rivayetinde tek kaldığı sonucuna ulaştırmaktadır.

Bu kullanım ile ilgili başka bir örnek ise Ebû Seleme seriyyesinin anlatıldığı bölümde karşımıza çıkmaktadır. Vâkıdî burada Ömer b. Osman'dan aldığı rivayetin isnadını ojî ûJ J  C ûJ ^ J^C ûJ ^.ÂL" (C Î £ J J J J ( J ( J (—JİI ^ ûJ jlÂSc ûJ J  C 4ÂIUI (C ijlÂje ûjl ..JÂC (C JıÂCJ s JA w Jİ LuAJİ » J J C J JlUVI JJC ( J 4_aluı şeklinde paylaştıktan sonra:193 ûj JÂC ( C ¿JJAİI J U C J ^JJ^İI »JA ¿ ¿ J A Jİ I ^ J Î » J J C J

...jlÂje diyerek birleşik isnadı oluşturmakta ve burada diğerlerinde olduğu gibi rivayeti

naklettiği diğer isimlere ve isnatlarına yer vermemektedir. Onun yerine Jİ l^jî » J J ^ J

^ J J ^ I »JA ¿ ¿ J - demekle yetinmiştir. Vâkıdî buradan itibaren ^JJAİI J U C kavramını kullanarak oluşturduğu birleşik isnadlı rivayetin en sağlam isnadını ifade etmiş olmaktadır. O, birleşik isnadlı metne dayanak oluşturan bu isnadın ise Ömer b. Osman'ın isnadı olduğunu ifade etmektedir. Yaptığımız araştırma sonucunda Vâkıdî'nin 'imâdu'l-hadîs olarak belirlediği bu i snadı hiçbir hadi s kaynağında bulamadık. Bu da isnadın Vâkıdî'de tek kaldığını göstermektedir.

Vâkıdî'nin konu ile ilgili bir başka kullanımı ise Müreysî' Gazvesi'nin anlatıldığı bölümde karşımıza çıkmaktadır. Burada Vâkıdî, birleşik isnadlı metnin üç farklı isnadını JjCj ' j â c ûj ( c ( ^ j tjUjj (JI ¿ c ..ki. ¿J j^aüI İjc ^ J . jläjj (JI (C ¿jjjaJı jıâcJ f^Lâjlkj J. iI I JA û. Jİ Jii .'^-äl ( C ..Lj^uI (J JJJJ (J şeklinde

zikretmektedir.194 Ardından j U j j ûjI ( c ¿JJAİI j U c j UjÜSj Ija ^ J - Jİ ^

demek suretiyle birleşik isnadın dayandığı temel isnadı zikretmektedir. O isnatta kendisine rivayeti aktaran, Abdulhamid b. Cafer'in rivayette bulunduğu Ibn Rûmân isnadıdır. Bundan sonra ise Vâkıdî Ijilî diyerek rivayeti aktarmaya başlamaktadır.

191 Ibn Hanbel, el-Müsned, 5/55 (No:2865). 192 Ebû Dâvud, Sünen-i Ebû Dâvud, "Hudûd", 30.