• Sonuç bulunamadı

Kutsalla ilgli, simgesel ve önceden oluşturulmuş anlamlar taşıyan, geleneksel eylem ve uygulamalara, geleneklere ritus denir. Ritüel/Ayin ritusların birleşiminden oluşmaktadır. Bu anlamda ritus, ritüeli oluşturan öğelerden her biri olarak düşünülebilmektedir. Bir törende tapım esnasında akış, simgelerin kendi içerisinde tutarlılık göstermesiyle tamamlanır. Ritüel, uzun yılların birikimi olarak gelenek tarafından belirlenmiş törensel davranışlar, rituslar dizgesi anlamını taşımaktadır. Rituslar dar anlamıyla kutsal’la ilgili davranış modellerini içermektedir. Kutsal’a yöneliş bakımından mitos ile ritus arasında öz-biçim diyalektiği vardır. Kutsal’la ilgili, tapımla ilgili öz sacra, sacra’nın anlatılma biçimi ise casta’dır. Sagra anlatılması gereken, değiştirilmemesi gereken öz’dür fakat casta aşamasında kutsal ile ilgili öz yani sacra değiştirilebilmektedir. Bu durum ise sacra’nın anlamını yitirmesine ve hurafelerin oluşmasına neden olmaktadır. Ritus, dinsel ya da din dışı törenlerin önceden belirlenmiş düzeni olarak, toplumsallığın kanıtıdır. Kutsal Mekan ve Kutsal Zaman’da gerçekleştirilen rituslar, doğa-kültür ilişkisinin güçlülüğünü kurmuş ve insanoğlunun yaşama bağlılığını artırmıştır. Dünyayı açıklama çabası bağlamında ritus da mitos gibi özünde simgeseldir. Bir simge, geleneksel olarak yüklendiği anlamın taşıyıcısıdır, hiçbir spesifik mesajın taşımadığı bir anlamı içerir ve bunu aktarır. Ritusların geleneklerinin ve göreneklerinin belirli bir değişmezlikle olması gerekmektedir fakat zamana direnen ritus değişime tabi olmakla birlikte, bu değişim ağır ve algılanmaz bir nitelikte olduğu görülmüştür. Ritus’un bir anda önemli değişikliği, kutsalın değerini ve varlık nedenini yitirme tehlikesine yol açacaktır. Ritus’un yinelenmesinin/tekrarlanmasının belirli bir yararı olacağı da kesin değildir. Örneğin yağmur damlalarının ekine zarar vermemesi, düşmanlar tarafından ekine nazar değmemesi için, ağaç dallarına asılan boynuzların yararlı olacağı kesin değildir (Tecimer, 2006).

Rituslar mitoslara göre biçimlenmişlerdir. Mitologlar tarafından bu durum çeşitlendirilmiş ve bazı tartışmaların önüne geçilmiştir. Öykünmeci rituslar ,kurban

ve yaşam krizi ritusları olmak üzere üç çeşit sııflandırma yapan mitologlar farklı kültürler arasında benzer ritusların saptanmasını sağlamışlardır. Mitosun tümünü ya da sadece bir yönünü yineleyen rituslar öykünmeci rituslar olarak gruplandırılmıştır. Öykünmeci rituslar, tanrıların yaratıcı eylemlerinin yinelenmesi, başlangıca dönüş olarak değerlendirmiştir. Yeni yıl ritusları bu konuda en iyi verilecek örnektir. Dinin en basit ve en ilkel biçimi olarak değerlendirilen, kutsalı etkilemek ve kişinin kutsal ile arasıda yakınlaşma sağlamak amacıyla yapılan ritus çeşiti kurban rituslarıdır. Kurban ritusunun asıl niteliği, kurban edilenin tümüyle ya da kısmi olarak imha edilmesidir, kurbanın hayvan olması şart değildir, bitki, ekmek, süt vb. nesneler de olabilir. Kurban rituslarında yarar, katılan kişilere ya da sunulan bir nesneye yöneliktir. İnsanın bir aşamadan diğer bir aşamaya geçtiği ritus çeşiti ise yaşam krizi rituslarıdır. Doğum, ergenlik, evlenme, hamilelik vb. rituslar örnek verilebilir. İnisiyasyon, bireye bir bilim, bir sanat ya da bir mesleğe ait bilgileri aktarmadır. Aktarma işlemi da rituslarla gerçekleşir. Gizemlerin ve gizli bilgilerin aktarımıdır. Bunun için bireyin buna hazır olması gerekmektedir. İkinci Doğum olarak bilinen bu inisiyasyon, bireyi bir üst aşamaya geçirir ve toplumda onu farklı biri yapar. Burada amaç, birtakım simgesel eylemler ve fiziksel edimler aracılığı ile bireye yeni bir yaşama ‘doğmak’ üzere ‘öldüğü’ duyugusunu aşılamaktır. Bektaşilerde nasip verilmesine karar verilince babalardan biri adaya artık öldüğünü, kendisini pirine ve mürşidine terk ederse yeniden hayat bulacağını söyler ve buyurun er meydanına! derdi. Bundan sonra baba, ‘Allah, Muhammet, Ali’ diyerek üç defa adayın sırtına vurur, onu kaldırarak şöyle seslenirdi: ‘Kalk! Ölmüştün, dirildin, yeniden dünyaya geldin.’

İlk Aşama ve Temel Aşama olmak üzere inisiyasyonun iki adet aşaması vardır. Katılacak olan kişilerin herkesin gözü önünde günah çıkarmayı da içeren bir takım arınma rituslarından geçmeleri, arınmaları ilk aşamayı; adayın bir takım sınavlara tabi tutulması, sınavın yapılacağı yerin gizli bir mekan olması ikinci aşamayı oluşturmuştur. Örnek verecek olursak, dans etmek, kurban ritusu, topluca yapılan rituslar ilk aşamaya, hayali canavarlar ile dövüşmek ikinci aşamaya örnek verilebilinir (Tecimer, 2006).

İnisiyasyon ritusu her zaman için toplumsal statüde bir değişime işaret eder. Kadın, ezoterik, büyüsel ve erginleşme inisiyasyonlarından ve rituslarından oluşmuştur. Ne var ki tüm bu rituslar arasında en önemlisi erginlenme rituslarıdır. Erginliğe geçiş, erginlenme ritusları biçiminde kurumsallaşmıştır. Burada erginlik, bir fiziksel çağdan çok, toplumun gençlere artık çocuk gözüyle bakmaktan vazgeçmesini belirten bir durumdur. Genç, artık erginlere özgü birtakım sorumlulukları üstlenmelidir. Bunu belli bir yaşa denk düşmesi, biyolojik değil, toplumsal etmenlere bağlıdır. Erginlik ritusları her toplumda vardır. Bazı toplumlarda sadece erkekler için, bazı toplumlarda sadece kadınlar için, bazı toplumlarda ise her ikisi için de yapılmıştır. Çocuğa ad verilirken, aile eğitimine son verilirken ve evlenirken olmak üzere aşamalarda yapılmaktadır. Aile eğitimine son veren inisiyasyonlarda özellikle süre uzun tutulmuştur. Çocuk, annesinden koparılır ve bu çok acı olur; çocuk annesinde uzak olduğu sürede geçtiği çeşitli aşamalar sonucu semboller verilir. Bu semboller, kulağa küpe takma, dudağa halka takma vb. işlemler yapılmaktadır. Erginlenme inisiyasyonlarının aşamaları vardır. Bunlardan ilki ‘uzaklaştırma ritus’udur. Çocuk anneden acı bir şekilde koparılır ve farklı yerlerdeki klübelerde tutulurlar. Arınma gerçekleşir, eski giysileri yakılır, ismi değiştirilir. Amaç, yeniden doğumun gerçekleşmesini sağlamaktır. Diğer aşama ise ‘soyutlama ritusu’dur. Bu ritusda imtihanlar gerçekleşir ve bilgeler tarafından çocuk kollanır. Son aşama ise, ‘bütünleme ritusu’dur. Bu aşamada kişi, yüksek bir statüyle evine geri döner. Kişi evine dönerken çevresini tanımaz haldedir; annesini, babasını, yitirdiklerini tanımaz ve bunları yeniden öğrenir. Dönüş diğer kişiler için bir bayram havasında gerçekleşmektedir.

Kadın inisiyasyonu, genellikle ilk aybaşı sırasında gerçekleşir. Kız ailesinden alınır, başka bir yere kapatılır. Soyutlama süreci başlar; cinsellik eğitimi verilir, imtihanlar yapılır (bedeninde yara açılır, dövmeler yapılır, dudak delinir) bazı yiyecek sınırlamaları getirlir.

Ezoterik inisiyasyonlar, dinsel tarikatlara, gizli örgütlere ya da kapalı kardeşlik birliklerine giriş için yapılan inisiyasyondur.

Büyüsel inisiyasyon ise, doğal insansal durumdan ayrılarak doğaüstü güçlere sahip olunan bir duruma yükselttiği var sayılan inisiyasyonlardır. Kişinin, insani koşullara pek uygun olmayan koşullardan sıyrılarak doğaüstü güçler edinmeye başlaması durumudur. Örnek olarak şamanlık ritusları verilebilmeltedir. Bir şaman kor-ateş üzerinde yürümeli, gelecekten haber vermelidir.

Ritusu ve inisiyasyonu bulunmayan bir dünya, salt, kaba maddeye dönüşmüş, yalnızca ağırlık ve boyuttan ibaret, işlenmemiş, kültürsüz bir dünyadır; oysa ritus içeren bir dünya, nesnelere tarih katar, onları anlamlandırır ve bireyler arasında birlik olmasını sağlar, kaosa düzen getirir (Tecimer, 2006).