• Sonuç bulunamadı

2. TEMEL TASARIMDA KULLANILAN ÖĞELER VE İLKELER

2.2. TEMEL TASARIM İLKELERİ

2.2.3. Ritim İlkesi

Tasarımın diğer vazgeçilmez ilkesi ise ritimdir. Ritim, sürekliliktir ya da benzer ve eşit parçaların tekrarından meydana gelen akışkanlıktır. Ritim, tempo ya da nabız atışı gibidir. Ayrıca ritim, değişik ölçülerin tekrarlanmasıdır; soğukluk ve donukluğun yerine sıcaklık ve hareketliliği getirendir. Yürüme, koşma, dans etme gibi günlük yaşamda yaptığımız ritmik etkinlikleri de sayabiliriz. El çırpmak, ayağımızla tempo tutmak, ambulans, itfaiye sirenleri; bunların hepsi ritme örnek gösterilebilir.

Ritimler, rahatlatıcı ve yeni gelişmelere hazırlayıcı niteliğe sahiptir. Yaşamımıza hareketlilik, güven, kararlılık hissi kazandırır (Öztuna, 2008: 31).

Ritim ayrıca tasarımda hareketi sağlayan unsurdur. Bir tasarımda ritim dikkate alındıysa, söz konusu tasarımdaki akıcılık, hareket ve dinamizm ile kurulmuş demektir. Tasarımdaki ritim hissi, bazen renkler, bazen kullanılan görsellerin konumu, bazen nicel değerler, bazen de kontrastlıkların uygulanması ile yaratılabilmektedir. (Ertan-Sansarcı, 2016: 135).

Ritim ilkesi, tasarımda öğelerin tekrarıyla, “hareketi” gösteren en temel tasarım ilkesidir. İşitsel ritimden farklı olarak, görsel ritimler gözle algılanırlar. Görsel ritim, negatif mekânlarla ayrılan tekrarlı pozitif şekillerle yaratılır. Pozitif alanlar, tempolardır. Her tempo, negatif mekânlarla ayrılır ve var olur.

44

Günlük yaşantımızda sürekli olarak görsel ritimle karşılaşırız. Örneğin; parkta duran arabalar, raftaki kitaplar, insan kalabalığı, kuyrukta duran insanlar gibi. Burada her kişi, pozitif tempodur ve insanlar arasındaki boşluklar, negatif alanı oluşturur. Bir “tempo”, bir öğe ya da öğelerin karışımı olabilir.

Ritim, bir sanat eserinde gözümüze ilk çarpan, kulağımıza ilk gelen ve bizi eserle kaynaştıran, eserin içine çeken çok önemli bir unsur olarak bilinmektedir. Bir sanat yapıtı her şeyden önce ritmik yapısıyla ilgimizi çeker, yapıtın duygu yükü önce ritimde anlatımını bulacaktır. Ritim ya da ritimler bileşiği yapıtın ruhunu oluşturur. Bir sanat yapıtında duygu düşünceye aykırı olamayacağı gibi ritim de duyguya ve düşünceye yabancı ya da uzak olamaz. Çok zaman ritim duygunun özünü verir ve düşünceyi kavrayabilmemiz için bir zemin oluşturur (Timuçin, 2000:182).

Düzenli, Rastlantısal, Ardışıl, Akışkan ve Aşamalı ritim olmak üzere 5 çeşit

ritim vardır. Düzenli Ritim; aynı elemanın tekrarı ile oluşturulur. Benzer motiflere ve eşit aralık miktarlarına sahiptir. Sürekli bir temposu vardır. Düzenli tekrarlar, şeyleri organize etmek için kullanılır. Park alanları ve ofis mektup kutuları düzenli ritimle tanzim edilir ve bu şeyleri bulmamızı kolaylaştırır. Grid (ızgara) tarzında gökdelen pencereleri, çeşitli mekân tasarımları düzenli ritme örnektir. Rastlantısal Ritim; Düzensiz aralıklarla tekrarlanan görsel motif, rastlantısal motifi oluşturur. Buna örnek olarak, zemini kaplayan sonbahar yaprakları verilebilir. Çamurdaki yarıklar ve boya lekeleri, rastlantısal ritmin diğer örnekleridir. Metro treninde birbirini iten insan kalabalığı ritimle doludur. Motif, bir kişidir. Her kişi ve her aralık farklıdır. Ardışıl

Ritmin oluşturulmasında birinci yol; ikinci motifin kullanımıdır. Diğer yol

yerleştirmede ve orjinal motifin içeriğinde değişiklik yapmaktır. Üçüncü yol; motifler arasındaki aralıkları değiştirmektir. Bazen sıralılık sadece motifin pozisyonunu değiştirmekle yaratılır. Örneğin motif, yukarıdan aşağıya döndürülebilir. Briket ya da tuğlalarla örülen duvarlar, sıklıkla ardışıl ritimden meydana gelir. Akışkan Ritim; dalgalı (kıvrımlı) çizgileri tekrar ederek yaratılır. Okyanus dalgaları gibi eğri şekiller, akışkan ritimleri yaratır. Akışkan çizginin

hareketinde ani kesiklikler yoktur. Aşamalı Ritim; Motifte tekrar eden değişimlerle sağlanır. Burada değişim sürekli ritimdir. Aşamalı ritim kendi motifi olan kareyle

45

kare tayfın farklı bir rengiyle ya da ton değeri skalasında farklı bir adımla değişime uğrayabilir.

Bir sanat yapıtının ve tasarımın oluşum sürecinde tekrar, görsel öğelerin birbirleriyle kaynaşmasını sağlar. Tasarımda tekrar, dikkat ya da vurgu yaratır ve görsel hazzın oluşması için bazı aralıklara olanak sağlar. Öte yandan tasarımda tekrar, görsel ritmi oluşturmak için tıpatıp birbirine benzeyen öğelerin çoğaltılması gerekli değildir. Bu daha çok benzerlik ya da benzerliğe yakın görsel öğelerin tekrarı demektir. Bir tasarım öğesinin tekrarlanması, sürekliliği, akıcılığı ve etkileyici vurguyu pekiştirmeyi amaçlar. Tekrar, aynı (tıpkı) olabilir ya da çeşitli olabilir; düzenli bir tempoyu yaratabilir. (Öztuna, 2008: 36).

Fotoğraf 10. Ai Weiwei Tekrar Çalışması

(https://theartling.com/en/artzine/review-ai-weiwei-royal-academy/) 03.09.2019

Fotoğraf 11. Ai Weiwei Tekrar Çalışması

46

Fotoğraf 12. Ai Weiwei Tekrar Çalışması

https://www.chinoiresie.info/ai-weiweis-refugees-a-transcultural-and-transmedia-journey/ 03.09.2019

Bir nesnenin aynen veya farklı boyutta belirli aralıklarla bir araya getirilmesiyle sağlanan tekrar örnekleri. Foto 10-11 ve 12’de görüldüğü gibi tekrar, benzerliği, bütünlüğü ve uyumu sağlar.

Seçici bir niteliğe sahip insan gözü kalabalıktan seyreğe, koyudan açığa, kolay algılanabilirden zor algılanabilire, büyükten küçüğe, etkin ve güçlü renklerden solgun ve pastel renklere doğru bir algılama sırası izler. Bu sıralama tasarımcıya görsel bir yön (direksiyon) oluşturma ve algılama yönünü kurgulayabilme konusunda yardımcı olur. (Uçar, 2004: 155).

Becer’e göre tasarımda devamlılığı sağlamak için şu yöntemlerden yararlanılabilir;

1- Görsel unsurlar gözün normal hareketlerine uyacak bir yönde yerleşmelidir. 2- Algılama yönü, okuyucunun dikkatini dağıtmayacak biçimde yerleştirilmelidir. 3- Göz, alışkanlık gereği, soldan sağa ve yukarıdan aşağı doğru bir yön izler. Gözün yatay hareketleri ise dikey hareketlerine göre daha kıvrak ve hızlıdır. Ayrıca göz; büyükten küçüğe, koyu tondan açık tona, renkliden renksize, alışılmamış olandan alışılmış olana doğra bir algılama sırası izlemektedir (Becer, 2015, s. 70).

Tekrarlarda etken olan Aralık kavramı, nesneler veya nesneyi oluşturan öğeler arasında yer alan uzaklık olarak tanımlanabilir (Güler, 2016:49). Nasıl ki tasarımda ölçü öğesi göreceliyse, aralıkta da görecelilik söz konusudur; çünkü aralık algısı nesneler arası mesafenin boyuta ve görülen alan içerisinde kalan alanın bütününe oranıyla alakalıdır. Algısal çeşitlilik, kompozisyondaki nesneler arası ya da tekrarlar arası mesafe ve aralıklardan kaynaklanır. Bu aralıklardan; sert, katı ve büyük olana majör, küçük olana minör, ikisi arasındaki olana orta aralık denir. Birbirine yakın aralıklar çeşitliliği azaltarak monotonluk doğururken, birbirinden

47

uzak ya da farklı aralıklarla birbirini takip eden kompozisyonlar dinamik ve enerjiktir. Ancak uzak aralıkların ölçüsü kaçırılırsa tasarım birbirinden kopuk olur ve bütünlük göstermez. Aralık öğesi tasarım kurgusunda, form ve mekânları birbirine göre konumlandırmada tasarıma dinginlik ya da yerine göre hareket katar.