• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: MUHASEBENİN TARİHSEL GELİŞİMİNE GENEL BAKIŞ VE XV

1.4. İlhanlılar Döneminde Mali Yapı, Devlet Muhasebe Uygulamalarındaki Gelişmeler

1.4.2. Risale-i Felekiyye (Kitab-us Siyakat) Işığında İlhanlı Devlet Muhasebe

İlhanlıların mali düzeni ve devlet muhasebe sistemi uygulamalarına ilişkin bilgilerin büyük bir bölümüne, o dönemde kaleme alınmış dört muhasebe öğreti kitabı kaynaklık etmektedir. Bu kitaplar aşağıda sıralanmıştır. (Güvemli 1995a: 222-223; Elitaş ve diğerleri, 2008: 130-132; Güvemli, Toraman ve Güvemli, 2015: 55-56):

Saadetname: “İlhanlı Devleti hanlarından Gazan Han’ın veziri Sa’deddin

Muhammed İbn Taceddin Ali Üs Saveci’nin emri ile oğlu Şerefeddin’e devlet muhasebesini öğretmek amacıyla 1309’da yazılmıştır. Ancak kitabın Milâdi 1336-1337 yıllarında tamamlandığı anlaşılmaktadır. Kitabın yazarının adı Felek Alayı Tebrizi’dir. Kitabı 1930 yılında Konya Yusufağa Kütüphanesi’nde Prof. Dr. A. Zeki Velidi Togan bulmuştur. Bu eser 1979 yılında, Almanya Göttingen’de doktora tezi olarak yayınlanmıştır. Kitap, Farsça yazılmıştır. Kitabın bir başka nüshası Ayasofya Kütüphanesi’nde bulunmaktadır.”

Kanun-u Saadet: “Bu kitabın da Felek Alayı Tebrizi tarafından yazıldığı

bilinmekte, ama hangi tarihte yazıldığı hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ne var ki, Saadetname’nin sonunda, Kanunu Saadet’den söz edilmektedir. Bu durumda, iki kitabın aynı zamanda (Milâdi 1336-1337 yıllarında) tamamlanmış olduğu sonucuna varılmaktadır. Eldeki nüsha Milâdi 1357 yılında, aslından el

36

yazması ile kopya edilmiştir. Bu eser Saadetname’nin devamı niteliğinde bir kitaptır.”

Cami-ül Hesab: “İmad Es Seravi tarafından Milâdi 1340 yılında yazıldığı

tahmin edilmektedir. Kitabın İlhanlı Devleti hanlarından Süleyman Han (Milâdi 1339-1344) tarafından yazdırıldığı anlaşılmaktadır. Konya’da Yusufağa Kütüphanesi’nde bulunan eser iki cilt halindedir. Bu eser de Prof. Dr. A. Zeki Velidi TOGAN tarafından bulunmuştur. Kitabın başlangıç sayfası kayıp olduğundan eser adını içeriğinde yer alan Cami-ül Hesab örneğinden almaktadır. Eser Almanya’da doktora çalışması yapılmıştır. Dili Farsça olan eser siyakat yazısı ile yazılmıştır.”

Risale-i Felekiyye: “Milâdi 1363 yılında, Abdullah Püser Muhammed Bin

Kiya-el Mezanderani tarafından yazılmıştır. Eserin dili Farsça ve Arapça olup siyakat yazısı ile yazılmıştır. Zamanın veziri olan Felek’in adına yazılmış olduğundan kitabın başlığında “Felek” adı bulunmaktadır. Eserin gerçek adı “Kitab-us Siyakat”tır. Ayasofya Kütüphanesi’nde, el yazma kopyası bulunmaktadır. Kitabın aslının Tahran’da Kütüphane-i Meclis’de bulunduğu ileri sürülmektedir.”

Bu dört muhasebe öğreti kitabının muhasebe açısından en kapsamlısı ve en gelişmişi Risale-i Felekiyye (Kitab-us Siyakat)’tır. Bu önemli eser İlhanlı Devleti’nde kullanılan ve sonraları uzun yıllar boyunca Osmanlı Devleti’nde kullanılacak olan merdiven kayıt yönteminin2 kapsamlı bir şekilde anlatıldığı bir muhasebe öğreti kitabıdır. Bu nedenle eser, gerek Dünya muhasebe tarihi gerekse Türk muhasebe tarihi açısından oldukça önemlidir.

Aşağıda Risale-i Felekiyye’nin (Kitab-us Siyakat) Ayasofya nüshasının kapak sayfası ve merdiven kayıt yönteminin gösterildiği bir sayfanın görselleri yer almaktadır.

2 Merdiven kayıt yöntemi, Abbasilerde doğan, İlhanlılarda ve daha sonra Osmanlıda kullanılan devlet muhasebesi kayıt yöntemidir. Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde detaylıca açıklanacaktır.

37

Şekil 4: Risale-i Felekiyye (Kitab-us Siyakat) Ayasofya Nüshası Kapak Sayfası Kaynak: Mazendarani, 2013, 4a.

Şekil 5: Risale-i Felekiyye’de Merdiven Kayıt Yönteminin Gösterildiği Bir Sayfa Kaynak: Mazendarani, 2013, 60b.

38

Risale-i Felekiyye sekiz bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler aşağıdaki gibidir (Mazendarani, 2013: 165):

• Birinci Fasıl: Kesirler ve tam sayılar • İkinci Fasıl: Sayma ve ölçme birimleri • Üçüncü Fasıl: Hind kaideleri, sayılar • Dördüncü Fasıl: Defter kayıt ve işaretleri

• Beşinci Fasıl: Haşv (doldurma) ve bariz (belirtme, açıklama) • Altıncı Fasıl: Kaideler

• Yedinci Fasıl: Muamere (Mali işlerin yürütülmesi) • Sekizinci Fasıl: Defterler (muhasebe defterleri)

Yukarıda da açıklandığı gibi Risale-i Felekiyye adlı eserin asıl adı Kitab-us Siyakat’tır. Siyakat yazısı sadece muhasebe alanında kullanıldığından eser “muhasebe kitabı” olarak da adlandırılabilir. Risale-i Felekiyye yani Kitab-us Siyakat’in bazı özelliklerini aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür (Örten, Kurt ve Torun, 2011: 37-38):

• Risale-i Felekiyye de kullanılan ve kaideleri açıklanan yöntem, “Merdiven Kayıt Yöntemidir.”

• Kitap devlet muhasebe uygulamalarının açıklanması için yazılmıştır. Bu nedenle devletin gelir ve giderlerini kapsamaktadır. Ayrıca kitapta, vergi gelirleri ve devletin harcama türleri defter-i kebir hesabı ve alt hesapları şeklinde işlenmiştir.

• Bu kitaptaki muhasebe sistemi tahakkuk esasına göre oluşturulmuştur.

• Kitaptaki kayıtlar incelendiğinde birimler hem miktar hem de tutar cinsinden değerlendirilmiştir.

• Devletin bir yıllık gelir ve gideri ile dönem sonucunun bu kitapta tek bir kayıt altında gösterilmesi sağlanmıştır ve dönemsellik ilkesine uygun kayıtlar yer almaktadır.

39

Risale-i Felekiyye 8. fasılda yer alan bilgiler ışığında İlhanlılar devletinde mali olayların kaydedildiği yedi adet hesap defteri hakkında bilgi edinilebilir. Kitapta anlatılan defterler şunlardır (Güvemli, 1995a: 278; Örten, Kurt ve Torun. 2011: 37-38; Mazendarani, 2013: 210-257; Güvemli, Toraman ve Güvemli, 2015: 86-155):

Ruznâmçe: Günümüzdeki günlük defterin benzeridir. Eserde mali olayların öncelikle ruznâmçeye gerçeğe uygun bir şekilde kaydedilmesi gerektiğine vurgu yapılmıştır. Ayrıca defterin her bir sayfasından sonra toplam alınması gerekliliği de kitapta açıklanmıştır.

Avârece: Ruznâmçeye kaydedilen her türlü gelirler harcama yeri de belirtilerek Avâreceye kaydedilmektedir. Avârece bu yönüyle günümüz büyük defterine benzemektedir. Siyakat yazısı ve rakamları ile hesaplara yazılan meblağlar bu defterde tek bir tutar olarak yazılır. Avârece, ruznâmçede yazılmış tutarların detaylıca araştırılmaksızın bir göz atma ile bulunmasını sağlamaktadır.

Tevcihat Defteri: Maliye ile ilgili olan ücretler, malzeme giderleri vb. harcamaların karşılığını gösteren defterdir. Bu defter harcamaların hangi gelirlerden karşılanacağının belirlenmesi ve takip edilmesi amacıyla tutulur.

Tahvilat Defteri: Bu defter, şahıs hesapları yardımcı defteri olarak da tanımlanabilir. Herhangi birinin sorumluluğuna verilen bir miktar meblağın hesabıyla ilgilidir. Paranın kaynağı ve tutarı bu defterde gösterilir.

Müfredat Defteri: Bu defter her bir vilayetin hesabını gösterir. Vilayetlerin bir yıllık gelirini ve harcamalarını gösterir.

Cami-ül Hesab Defteri: Hesapların toplandığı defter olarak bilinen bu defterde yılsonunda devletin her yerinden toplanan vergiler aralıklı olarak yazılır. Eyaletlerdeki bütün gelir ve harcamalar böylelikle takip edilir.

Kanun-ı Memleket Defteri: Bu defterde; ilgili yılın vergi türleri, oranları ve tutarları yer almaktadır. Vergi Tarife ve Tutarı Defteri’dir. Defterde başta ticari vergiler ve damga vergisi olmak üzere birçok konuda konulan vergilerden söz edilmiştir.

Risale-i Felekiyye detaylıca incelendiğinde, İlhanlı Devleti’nin oldukça ileri seviyede bir mali yapı ve muhasebe sistemine sahip olduğu kesin olarak anlaşılmaktadır.

40

İlhanlılar geniş bir coğrafyaya hükmetmenin avantajları ile egemenliği altına giren ve sınır komşusu olan birçok devletin mali yapısı ve muhasebe sisteminden etkilenmiştir. Abbasilerde doğan ve sonraları Osmanlı Devleti muhasebe uygulamalarında beş yüz yıl boyunca kullanılan merdiven kayıt yöntemini ve siyakat yazı sistemini kullanıp geliştirmeleri bunun en önemli örneğidir.

Osmanlı Devleti'nin özellikle de kuruluş döneminde ve yükseliş döneminin başlarında İlhanlıların profesyonel malî uygulamalarının tesiri altında kaldığı açıktır. Öyle ki Osmanlı defterleri, Selçuklu ve İlhanlı devletlerine ait defterlerle aynı özellikleri ihtiva etmektedir. Bununla birlikte hem İlhanlı Devleti, hem de Osmanlı Devleti'nin hüküm sürdüğü yerlerde benzer kayıtların tutulduğu ve aynı yazı türünün kullanıldığı da bilinmektedir (Sahillioğlu, 1988: 113-114. Aktaran, Bülbül, 1999: 156). İlhanlıların mali uygulamalarının Osmanlılara tesiri açısından, bir yıllık gelir-gider hesaplarını içeren “ruznamçe” adlı defterlerin her iki devlet tarafından kullanılması da örnek olarak gösterilebilir (Göyünç, 1990: 7. Aktaran, Bülbül, 1999: 156). Ayrıca bazı muhasebe terimlerinin aynı oluşu ve "tarih" gibi bir ana-başlığın muhasebe defterlerinde oldukça yaygın olması bu tesirlerin diğer dayanakları olarak kabul edilmelidir (Göyünç, 1994: 166. Aktaran, Bülbül, 1999: 156).

İlhanlılar döneminde mali yapı ve kayıt düzeni konularında yaşanan bu önemli gelişmeler ve sonrasında Osmanlı Devleti’ndeki yansımaları Ortadoğu ve Anadolu’daki muhasebe düşüncesi ve kayıt düzeninin şekillenmesini sağlamıştır. Bu bağlamda, söz konusu dönemde yaşanan temel gelişmeler şöyle sıralanabilir (Güvemli, Toraman ve Güvemli, 2015: 13-14):

• Devletin yıllık hesaplarının düzenlenmesine yönelik bir devlet muhasebesi sisteminin teşekkül süreci başlamıştır.

• Devlet muhasebesinde bir defter sistemi ve kayıt tekniği kullanılmaya başlanmıştır.

• Dönem başlarında mükelleflere ödeyeceği vergiler hakkında bilgilendirme yapıldığı için muhasebedeki tahakkuk esasına ilişkin ilkeler ortaya koyulmaya başlamıştır.

41

• Muhasebe defterleri şekil şatları ve yazıma ilişkin kurallar ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Muhasebe defterlerinin siyakat rakam ve yazı sistemi ile düzenlenmesi, devlet muhasebesinin değerini ve önemini arttırmıştır.

• Devlet muhasebe organizasyonunu meydana getiren alt birimlerin isimleri ve muhasebe personellerinin unvanları şekillenmeye başlamıştır. Ayrıca, mali kararların alınması, uygulanması ile devlet muhasebe organizasyonu ortaya çıkmış ve bütünüyle bu yapının devlet yönetimi içindeki yeri belirlenmiştir. Yaşanan bu gelişmelerin tümü kuruluş dönemi ve yükseliş döneminin başlarında Osmanlı Devleti’nde sirayet etmiştir. Zira İlhanlı yönetimindeki beyliklerden biri olan Osmanlıların özellikle de mali alanda döneme damgasını vuran İlhanlılardan etkilenmemesi mümkün değildir. Bununla birlikte Osmanlılar Anadolu, İran ve Azerbaycan’da bulunan eğitim kurumlarında öğrenim gören ve İlhanlı Devleti siyasi kuruluşlarında görev alan tecrübe sahibi bürokratlardan da faydalanmıştır. Bu durum da İlhanlıların Osmanlı Devleti üzerindeki tesirinin bir diğer göstergesidir (Yuvalı, 1995: 249).

Anadolu’daki kayıt kültürünün oluşma süreci, esasında uzun bir zaman diliminde gerçekleşmiştir. Bu sürecin 1071 Malazgirt zaferi ile başlayıp ve 1453 İstanbul’un fethine kadar sürdüğü söylenebilir. Anadolu’da devlet kuran Osmanlıların, bu devlet muhasebesi kültürünü, kendi koşullarına uygun hale getirme ve geliştirme sürecinde İlhanlılar önemli rol oynamıştır. Selçuklular ve sonrasında Osmanlılar İlhanlılara vergi ödemişler ve bu mali ilişkiler sırasında mali yönetim esaslarını ve devlet muhasebesi bilgilerini de öğrenmişlerdir. Bununla birlikte Osmanlıların öğrendikleri bu kayıt kültürünü olduğu gibi bırakmayıp geliştirdiğini de belirtmek gerekmektedir. Öyle ki Türklerin oluşturduğu bu Anadolu muhasebe kayıt kültürü, uzun yıllar kullanılmış, Tanzimat Fermanı’na (1839) kadar mevcudiyetini sürdürmüştür (Güvemli, 2015: 7-9).

42