• Sonuç bulunamadı

Tolga LEVENT

Mersin Üniversitesi, MimarlÕk Fakültesi, ùehir ve Bölge Planlama Bölümü Yrd.Doç.Dr.

Mersin Üniversitesi, MimarlÕk Fakültesi, Çiftlikköy Yerleúkesi, Yeniúehir, Mersin E-posta: tolgalevent@mersin.edu.tr

Yasemin SarÕkaya LEVENT

Mersin Üniversitesi, MimarlÕk Fakültesi, ùehir ve Bölge Planlama Bölümü Mersin Üniversitesi, MimarlÕk Fakültesi, Çiftlikköy Yerleúkesi, Yeniúehir, Mersin E-posta: yaseminlevent@mersin.edu.tr

Özet

øçinde bulundu÷umuz hÕzlÕ de÷iúim-dönüúüm süreci içerisinde, kalkÕnma yaklaúÕmlarÕ de÷iúmeye, kalkÕnmanÕn temel nitelikleri yeniden tanÕmlanmaya baúlanmÕútÕr. Bu niteliklerden birisi de, yarÕúmacÕ avantajÕn önemli kaynaklarÕndan olan yeniliktir. Belirli bir ekonomik kapasite yaratan, yerele özgü gizil bilginin çeúitli bilgi aktörleri arasÕnda etkileúimli de÷iúimiyle arttÕ÷Õ varsayÕlan yenilik, bu özelli÷iyle kalkÕnma örüntülerini önemli düzeylerde etkilemekte; bölgesel yenilik sistemlerinin oluúturulmasÕ ise yerel kalkÕnmanÕn temel ilgi alanlarÕndan birisi haline gelmektedir. Bu çalÕúma, bölgesel yenilik stratejileri açÕsÕndan Türkiye’deki ilk örnek çalÕúma olan RIS-Mersin Projesi’ni yerel kalkÕnma ba÷lamÕnda eleútirel bir çerçevede de÷erlendirmeyi ve bu de÷erlendirme sonucunda, yenilik stratejisi oluúturmayÕ hedefleyen bölgeler için alÕnmasÕ gereken dersleri ortaya koymayÕ amaçlamaktadÕr.

Anahtar Kelimeler: KalkÕnma, Bölgesel Yenilik Sistemleri, RIS-Mersin Projesi Alan TanÕmÕ: Bölgesel Yenilik Sistemleri (Bölgesel KalkÕnma)

Abstract

Within the rapid transformation process, not only the development approaches, but also the basic features of development have started to be redefined. One of these features is the innovation, as an important source of competitive advantage. Innovation, assumed to create specific economic capacity, increases through interactive exchanges of tacit knowledge among different actors and effects spatial development patterns in considerable levels. Due to this relation between innovation and development, creation of regional innovation systems becomes one of the main interest areas of local development. The aim of this study is to achieve a critical evaluation of RIS-Mersin Project, the first regional innovation strategy in Turkey, within the context of local development and to drive lessons for other regions aiming to produce such strategies.

Keywords: Development, Regional Innovation Systems, RIS-Mersin Project Jel Code: O31, R58

1. GøRøù

Son 40 yÕlda, toplumsal hayatÕn tüm boyutlarÕnda önemli de÷iúimler olmuútur. Bu dönem, küreselleúmenin ekonomik yapÕlarda yeni nitelikleri ortaya çÕkardÕ÷Õ; ulus-devletin zayÕflamaya ve temsili demokrasinin sorgulanmaya baúladÕ÷Õ; sosyal homojenleúmenin küresel bir proje olarak ortaya konuldu÷u, ancak yerelde heterojenleúme ve kutuplaúmanÕn arttÕ÷Õ bir dönem olmuútur (Tickell ve Peck, 1992; Castells, 1997; Habermas, 2002). Bu de÷iúim sürecinin temelinde fordist üretim biçimlerinin

1

st

International Conference on Regional Development

178

çözülmesi ve postfordist sistemlerinin ortaya çÕkmasÕ oldu÷unu söylemek olanaklÕdÕr (Levent ve SarÕkaya Levent, 2010).

Bu ba÷lam içerisinde, kalkÕnma konusuna yaklaúÕm da de÷iúmeye baúlamÕútÕr. KalkÕnma, temel kayna÷Õ ulus-devlet olan ve önceden belirlenmiú bir hedefe yönelme olmaktan çÕkmÕú, yerellik iddiasÕna geçen, çok-düzlemli mekansal yapÕlar üzerinde úekillenen ve amacÕ az geliúmiú bölgeleri kalkÕndÕrma de÷il, geliúmiú bölgeleri de çöktürmeme olacak úekilde açÕk-uçlu bir biçime dönüúmüútür. KalkÕnma anlayÕúÕndaki bu de÷iúim, yeni niteliklerin ortaya çÕkmasÕna neden olmuú, eski anlayÕúta yer almayan sosyal sermaye, güven, kurumsal sa÷lamlÕk gibi konular, yeni anlayÕúÕn önemli özellikleri olan rekabet gücü ve yarÕúmacÕ avantajÕ belirler hale gelmiútir. Yenilik, bu çerçevede, öne çÕkan konulardan biri olmuútur (Levent, 2002).

Bu düúünsel arka plana dayanan bu çalÕúma, Türkiye’nin ilk bölgesel yenilik stratejisini ortaya koyan RIS-Mersin Projesi’ni de÷erlendirmeyi amaçlamaktadÕr. Bu çerçevede, ikinci bölüm, kalkÕnma anlayÕúÕndaki yapÕsal de÷iúimi ele almakta, kalkÕnmanÕn geçmiúte ne anlama geldi÷ini; kalkÕnma konusunun hangi nedenler ile krize girdi÷ini, hangi süreçlerin yeni kalkÕnma anlayÕúÕnÕ zorladÕ÷ÕnÕ ve bu yeni anlayÕúÕn temel niteliklerinin ne oldu÷unu ortaya koymayÕ amaçlamaktadÕr. Üçüncü bölüm, yeni kalkÕnma anlayÕúÕnÕn temel niteliklerinden birisi olan yenili÷i irdelemektedir. Bu bölümde, yenilik ve bölgesel yenilik sistemlerin kuramsal temelleri ortaya konulmaktadÕr. Dördüncü bölümde, RIS-Mersin Projesi süreci ana hatlarÕ ile ele alÕnmaktadÕr. Sonuç bölümü ise RIS-Mersin Projesi ve sonuç ürünü olan Mersin Bölgesel Yenilik Stratejisi’nden çÕkartÕlabilecek dersleri sunmayÕ amaçlamaktadÕr.

2. BÖLGESEL YENøLøK STRATEJøLERøNøN KURAMSAL DAYANAöI: YENø KALKINMA PARADøGMASI

KalkÕnma, sanayi devrimi sonrasÕnda ortaya çÕkan ve ekonomileri geliúmemiú toplumlarÕ niteliksel ve niceliksel iyileúmelerle modern sanayi toplumuna dönüútürme süreci olarak tanÕmlanan bir kavram olsa da, kalkÕnma ekonomisi üzerine yapÕlan çalÕúmalar 20.yy.Õn ikinci yarÕsÕ ile birlikte artmÕútÕr. Bu dönemde kalkÕnma ekonomisinin temel ilgi alanÕ genelleútirilmiú kapasitenin en üst düzeye çÕkarÕlmasÕ olmuú ve bu ilgi, geliúmiúlik - az geliúmiúlik üzerine birçok kuramsal modelin oluúmasÕnÕ sa÷lamÕútÕr (Schneider, 2000). økinci Dünya SavaúÕ’ndan sonra ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ kazanan birçok ülke, azgeliúmiúli÷i aúmak ve sanayileúmek için yol haritasÕ sa÷ladÕ÷Õna inandÕ÷Õ bu modellere yo÷un ilgi göstermiúlerdir.

KalkÕnma ekonomisi, 60 yÕl gibi kÕsa bir sürede, önemli de÷iúimler geçirmiútir. Bu de÷iúimler, temel olarak, üretim biçimlerinin yapÕsal dönüúümleri ile ilgilidir. KalkÕnma ekonomisinin gündemde yer tutmaya baúladÕ÷Õ ilk dönemlerde, kalkÕnmayÕ etkileyen üretim biçimi fordist üretimdir (Tickell ve Peck, 1992). Bu dönemde, sanayileúmiú ülkelerde ekonomik yeniden yapÕlanma sürecinin temel belirleyeni olan fordist üretim biçimi, sanayi üretiminin ço÷unlu÷unun kitlesel üretim olarak gerçekleúti÷i, idari ve kol kuvvetine dayalÕ iúlerin Taylorist bir biçimde belirlendi÷i, ürün standartlaúmasÕnÕn verimlilik artÕúÕ getirdi÷i ve artan talebin bu standartlaúmayÕ hÕzlandÕrdÕ÷Õ bir üretim biçimi olarak tanÕmlanmakta (Schoenberger, 1988) ve Keynesci makroekonomik politikalar ile desteklenmektedir (EraydÕn, 1992;

Özelçi, 2002).

1960’lÕ yÕllarÕn ikinci yarÕsÕndan itibaren fordist üretim biçimi, esnek olmama özelli÷i nedeniyle kan kaybetmeye baúlamÕútÕr. Bu esnek olmama hali, tüketici nitelikleri ve taleplerinin de÷iúmezli÷i sonucu talebin belirlenebilir olmasÕ ve iúgücü piyasasÕ ile piyasa iliúkilerinin de÷iúmezli÷i ve arzÕn belirlenebilir olmasÕ ile iliúkilidir. Bu iki boyut, dura÷an koúullarda fordist üretim biçiminin geliúmesini sa÷lamÕú, ancak de÷iúen dÕúsal koúullara ve ekonomik bunalÕmlara uyum sa÷lamasÕnÕ da zorlaútÕrmÕútÕr (EraydÕn, 1992).

Fordist üretim biçiminin güç kaybetti÷i bu dönemde, kapitalist ülkelerde pazarÕn doygunlu÷a ulaúmasÕ, ürünlere olan talebi azaltmÕú ve kapasite fazlasÕ oluúturmuútur. Üretimdeki büyümenin yavaúlamasÕ ve verimlili÷in azalmasÕ ile üretici firmalarÕn kar oranlarÕnda düúüúler yaúanmÕú, ödeme dengeleri bozulmuú ve reel ücretler azalmÕútÕr. Toplam tüketim seviyesini korumak adÕna ulus-devletler sosyal programlar aracÕlÕ÷Õ ile piyasalara müdahale etmeye çalÕúmÕúlar, ancak, bu durum, ulus-devletin üzerine düúen ekonomik yükü daha da arttÕrmÕú ve üretime gereken finansmanÕn bulunmasÕnÕ zorlaútÕrmÕútÕr. Tüm bu iç içe geçmiú olgularÕn sonucunda, üretimin uluslararasÕlaúmasÕ süreci tetiklenmiútir (Tickell ve Peck, 1992;

EraydÕn, 1992; EraydÕn; 1997).

179 Bu bunalÕmlar, postfordist üretim sisteminin ortaya çÕkmasÕna neden olmuútur. Üretim süreçlerinde, iúgücünün üretime katÕlÕmÕnda, iúgücü pazarÕnda ve üretimin pazarlanmasÕnda gözlemlenebilen esneklik, ürün çeúitlenmesi ve üretim sürecinin dikey ayrÕmlaúmasÕ postfordist üretim biçiminin temel özellikleridir. Bu üretim biçimi, de÷iúken ve parçalanmÕú talebin belirleyici oldu÷u, stoklama olmadan küçük miktarlarda ve uygun zamanda üretimin yapÕldÕ÷Õ, iúgücünün yatay örgütlendi÷i bir üretim biçimine karúÕlÕk gelmektedir (EraydÕn, 1992; Tickell ve Peck, 1992). Postfordist üretim ile ekonominin uluslararasÕ pazarlarda iúlemesi, ulus-devletlerin ekonomi üzerindeki kontrol gücünü yitirmeye baúlamasÕna neden olmuútur. Bu durum, ulus-devletin içsel niteliklerinin sorgulandÕ÷Õ küreselleúme olgusunu da beraberinde getirmiútir (Habermas, 2002; Özelçi, 2002).

Küreselleúme olgusu, ulaúÕm, iletiúim ve de÷iúim iliúkilerinin ulusal sÕnÕrlardan taúacak biçimde yo÷unlaúarak çapÕnÕn büyümesini ifade etmektedir. AkÕúkan bir sermayeye gönderme yapan küreselleúme, ulusaúÕrÕ úirketlerin gücünün artmasÕ, yurtdÕúÕnda yapÕlan do÷rudan yatÕrÕmlarÕn ço÷almasÕ ve uluslararasÕ rekabetin úiddetlenmesi anlamlarÕna gelmektedir (Habermas, 2002). Her ne kadar geliúmekte olan ülkelerin yerel aktivitelerini uluslararasÕ pazarlara sunmasÕna olanak sa÷lasa da, küreselleúme, farklÕ büyüklükteki borçlanmalar nedeniyle büyümeyi ve kalkÕnmayÕ olumsuz etkilemektedir. Sermaye hareketlili÷inin artmasÕ ile ulus-devletlerin kazanca müdahale imkanÕnÕn zayÕflamasÕ ve toplanan vergi miktarlarÕnÕn azalmasÕ, ulus-devletlerin gerçek makroekonomik performansÕn istihdam, üretim, gelir, büyüme, ticaret, tasarruf, sabit yatÕrÕm gibi boyutlarÕna destek olmasÕnÕ zorlaútÕrmaktadÕr (Tobin, 1998; Cowling ve Sugden, 1993). Bu durum, kalkÕnma anlayÕúÕnÕn da yeniden ele alÕnmasÕnÕ gerektirmiútir.

Fordist üretim biçiminin ekonomilere hakim oldu÷u 1970’lÕ yÕllara kadar, farklÕ ekonomik ba÷lamlar için farklÕ kalkÕnma yaklaúÕmÕ bulunmaktadÕr. Bunlardan birisi, List tarafÕndan ortaya atÕlan ve Rosentein-Rodan, Nurkse, Scitovsky, Mrydal, Lewis, Ecstein ve Chenery tarafÕndan geliútirilen ‘Dengeli KalkÕnma YaklaúÕmÕ’dÕr (Dinler, 2008:370). Bu yaklaúÕm, talep yetersizli÷i varsayÕmÕ üzerine oturmakta, az geliúmiú ülkelerdeki piyasa mekanizmalarÕnÕn dengeli bir kaynak da÷ÕlÕmÕnÕ yeterince sa÷layamadÕ÷Õ noktasÕndan hareket ederek (Dinler, 2008:370-1) az geliúmiúlik içerisinde optimal kaynak da÷ÕlÕmÕna ulaúmanÕn yollarÕnÕ tanÕmlama çabasÕndadÕr. ‘Dengesiz KalkÕnma YaklaúÕmÕ' ise, dengeli kalkÕnmanÕn geliúmekte olan ekonomilerde durgunlu÷a yol açaca÷Õ fikrinden yola çÕkmaktadÕr. Temel kÕtlÕ÷Õn sermayede de÷il, yatÕrÕm yapmaya yönelik karar vericilikte oldu÷unu söyleyerek dikkatleri bu noktaya çeken bu yaklaúÕmda (Hirschman, 1996), verimli sektörlerde ölçek ekonomisinden en çok faydayÕ sa÷lamak temel hedeftir. Az geliúmiú ekonomilerde iç piyasa sÕnÕrlÕlÕ÷ÕnÕn çok sayÕda sektörü aynÕ anda geliútirmeye izin vermedi÷ini, sektörler arasÕ iliúkileri çözümleyerek geliúme potansiyeli olan sektörün geliútirilmesinin tüm ekonomiye bir dinamizm getirece÷ini varsayan Hirschman (Hirschman, 1964:70 aktaran Dinler, 2008:373) ve bu sayede kaynak da÷ÕlÕmÕndaki israfÕn önlenebilece÷ini ileri süren Streenten (Streenten, 1959 aktaran Dinler 2008:374) bu yaklaúÕmÕn temel kuramcÕlarÕdÕr. AyrÕca, Latin Amerika ülkelerinin deneyiminden yola çÕkÕlarak geliútirilen ‘Ba÷ÕmlÕlÕk YaklaúÕmÕ, az geliúmiú ve geliúmiú ülkeler arasÕndaki karúÕlÕklÕ ba÷ÕmlÕlÕk iliúkisine yo÷unlaúarak merkez-çevre iliúkilerinin ortaya çÕkarmÕú oldu÷u olumsuzluklar aúÕlmadÕkça, kalkÕnma sorununun geliúmekte olan ülkeler için çözülemeyece÷ini ileri sürmektedirler (Hirschman, 1996). Geliúmiú ve geliúmekte olan ekonomik ba÷lamlarda ortaya çÕkan bu yaklaúÕmlarÕ kabul etmeyen sosyalist görüú ise, kalkÕnma için eúitsizli÷in gerekmedi÷ini, eúitlikte de kalkÕnma olabilece÷ini savunarak (Stiglitz, 2000) kalkÕnma kuramlarÕnÕ oluúturabilmek için ekonomi-politi÷in araçlarÕnÕ kullanmayÕ önermektedir.

Yeni ba÷lam içerisinde ekonomik yarÕúÕn ulusararasÕlaúmasÕ ile birlikte, eski kalkÕnma paradigmasÕnÕ besleyen Keynesci yaklaúÕm yetersiz hale gelmiú ve kalkÕnmanÕn temel hedefi, sanayileúme olmaktan çÕkmaya baúlamÕútÕr. ArtÕk, ekonomik fayda yaratabilen bilginin üretilmesi, kullanÕlmasÕ ve yayÕlmasÕ, en az sanayileúme kadar önemli hale gelmiútir. Sadece az geliúmiú bölgeleri kalkÕndÕrma de÷il, geliúmiú bölgeleri çöktürmeme de kalkÕnmanÕn temel olmuú, bu konuda rekabet gücü ve yarÕúmacÕ avantaj ön plana çÕkmaya baúlamÕútÕr. Bu yeni yaklaúÕm ile gündeme gelen sosyal sermaye, güven, kurumsal sa÷lamlÕk gibi konular, rekabet gücü ve yarÕúmacÕ avantajÕn temel taúlarÕnÕ oluúturmaktadÕr. Yenilik ise, en az bu konular kadar önemlidir.

3. YENøLøK VE BÖLGESEL YENøLøK SøSTEMLERø

Yenilik kavramÕnÕn, ekonomi yazÕnÕ içinde yer tutmasÕ kapitalist ekonomik düzeni ve rekabetin yapÕsÕnÕ ortaya koyan Schumpeter’in çalÕúmalarÕ ile baúlamÕútÕr (Schumpeter, 2005). Schumpeter, yenili÷i, iktisadi

1

st

International Conference on Regional Development

180

devrelerin ortaya çÕkÕúÕnÕn ve de÷iúmenin temel nedeni olarak görmekte, yatÕrÕmlarÕn gerçekleúmesini sa÷layan mekanizmada yeni bir üretim fonksiyonunu ortaya çÕkaran bir olgu olarak ele almaktadÕr (Schumpeter, 2005; Elliott, 2005). ølerleyen dönemlerde, Schmookler (1966), Drucker (1985), Porter (1990) gibi farklÕ araútÕrmacÕlar tarafÕndan yenili÷in farklÕ tanÕmlarÕ yapÕlmÕú ve bu tanÕmlarÕn ortak noktalarÕ ise, kavramÕn firma düzleminde ele alÕnmasÕ ve ekonomik kapasite yaratabilme gücü olmuútur.

Yenilik, Elçi (2007:1) tarafÕndan, toplumsal, kültürel ve idari ortamda yeni yöntemlerin kullanÕlmaya baúlamasÕ olarak tanÕmlanmaktadÕr. Ürün yenili÷i, hizmet yenili÷i, süreç yenili÷i, organizasyonel yenilik, pazarlama yenili÷i gibi türleri bulunan yenilik üzerine, oluúma sürecinde teknolojinin kullanÕlÕp kullanÕlmadÕ÷Õna, yenili÷in getirdi÷i de÷iúikli÷in büyük olup olmadÕ÷Õna ya da hangi süreçler ile üretildi÷ine referans ile yapÕlan sÕnÕflandÕrmalar da vardÕr (Elçi, 2007:3-19). Hangi sÕnÕflandÕrma ele alÕnÕrsa alÕnsÕn, yenili÷in, eúitsizlikleri azaltan ve istihdam yaratan bir sosyal boyutu (Elçi, 2007:3) ve yerelin (gizil) bilgisini taúÕyan aktörler arasÕndaki etkileúime dayanan bir mekansal boyutu (Amin, 1999) bulunmaktadÕr. Bu sosyo-mekansal nitelik, yenilik kadar, yenilik yapmaya elveriúli ortamlarÕ da inceleme konusu haline getirmiútir.

Yeni kalkÕnma yaklaúÕmlarÕ içerisinde yenilik kavramÕ, yenilikçi ortamlarÕn krizlere direnme potansiyeli nedeniyle bu ortamlarÕn baúka konumlarda yaratÕlÕp yaratÕlmayaca÷Õ fikri ile ortaya çÕkmÕútÕr. Yenili÷e dayalÕ bir ekonomi kurulabilmesi için insan sermayesinin geliútirilmesine, insan sermayesinin etkin olabilmesi için biliúim ve ulaúÕm altyapÕlarÕna, yeni fikirlerin oluúmasÕnÕ sa÷layan sosyal ortama, yenili÷i destekleyen mekanizmalara ve sermayeye eriúim olanaklarÕna ihtiyaç bulunmaktadÕr (Elçi, 2007:41-42).

Bu noktada, Cooke, bölgesel yenilik sistemleri fikrini ortaya atmÕú, bu sistemlerin kalkÕnma için bir politika temeli olup olamayaca÷ÕnÕ sorgulamÕútÕr (Cooke, 1992; Cooke, 1998).

Yenilikte sistem yaklaúÕmÕ, bilginin üretilmesi, kullanÕlmasÕ ve yayÕlmasÕ süreçlerini kapsadÕ÷Õndan, bu sistemi oluúturmayÕ amaçlayan politikalarÕn oda÷Õnda bilginin etkileúimli de÷iúimi bulunmaktadÕr. Bu ba÷lamda, yenilik sistemi, firmalar, kamu kuruluúlarÕ, üniversiteler, araútÕrma kurumlarÕ gibi paydaúlarÕ ve paydaúlar arasÕ bilgi akÕúÕnÕ tanÕmlayan dinamik bir sistemi ifade etmektedir (Elçi, 2007:45-6). Bu sistemler, ulus-devlet ölçe÷inde oluúabilmektedir (Nelson, 1993). Ancak bu mekansal ölçekte, etkileúim bilgi altyapÕlarÕ üzerinden sanal olarak gerçekleúmekte, paylaúÕlan bilgi ise kodlanabilen bilgi olmaktadÕr.

Sistemler, bölge ölçe÷inde ortaya çÕktÕ÷Õnda, yerelin gizil bilgisinin etkileúimli de÷iúimi mümkün olabilmektedir (Cooke, 2002). Bu biçimde ele alÕndÕ÷Õnda, bölgesel yenilik sistemleri, bir bölgenin kalkÕnma ve rekabet gücü kazanma olasÕlÕ÷ÕnÕ arttÕrmaktadÕr (Elçi, 2007:59). Bölgesel yenilik stratejileri ise, temelde, bölgesel yenilik sistemlerini üretmenin bir aracÕ olmakta ve yenili÷e dayalÕ firmalarÕ ve yenili÷i gerçekleútirecek iúgücünü bölgeye çekmek için izlenmesi gereken politikalarÕ ortaya koymayÕ amaçlamaktadÕr (Elçi, 2007:60).

4. TÜRKøYE’NøN øLK BÖLGESEL YENøLøK STRATEJøSø: RIS-MERSøN PROJESø

Küresel düzende rekabet, sadece firmalar arasÕnda de÷il, aynÕ zamanda bölgeler arasÕnda da gerçekleúmektedir. Bölgeler, tÕpkÕ firmalar gibi, nitelikli iú gücünü ve sanayi yatÕrÕmlarÕnÕ çekebilmek için rekabet etmektedirler. Yenilik, bu rekabet ortamÕnda, bir bölgenin tercih edilmesini sa÷layan etkenlerden birisidir (Bölgesel ønovasyon Stratejisi HazÕrlama KÕlavuzu – Aúama 2, 2007:9).

Yenilik kavramÕ, 2000’li yÕllar ile birlikte Türkiye gündemine de girmiú, kamu ve sivil toplum kuruluúlarÕ tarafÕndan önerilen projelerde, TÜBøTAK’Õn hazÕrladÕ÷Õ ulusal yenilik stratejisinde ve kalkÕnma planlarÕnda sÕklÕkla yer almÕútÕr (Mersin ønovasyon Stratejisi 2006-2016, 2008). Ancak, RIS-Mersin Projesi’ne kadar, yenilik, genellikle, ulusal politikalara konu olmuútur. Mersin’de bölgesel yenilik stratejisi geliútirme çalÕúmalarÕnÕn gerekçesi ise, kentin önemli avantajlarÕna karúÕn barÕndÕrdÕ÷Õ potansiyeli yeterince kullanamamasÕ ve ekonomik geliúmenin istenilen seviyenin altÕnda kalmasÕdÕr. 2006 – 2016 dönemi için önerilen Mersin Bölgesel Yenilik Stratejisi’nin amacÕ yerel paydaúlara yenilik temelli ekonomik kalkÕnmaya yönelik basit ve tutarlÕ bir çerçeve sa÷lanmasÕ ve bölgenin yenilik kapasitesinin arttÕrÕlmasÕ (Elçi, KarataylÕ, Karata, 2008:51), hedefi ise, iúletmelerin yenilik kabiliyetlerinin geliútirilmesi, yaúam kalitesinin yükseltilmesi, yeni iú olanaklarÕnÕn yaratÕlmasÕ ve sürdürülebilir bölgesel ekonomi oluúturulmasÕdÕr (Mersin ønovasyon Stratejisi 2006-2016, 2008:3).

181 Bu hedef do÷rultusunda, Strateji’nin oluúturulmasÕ için 2006-2008 yÕllarÕ arasÕnda RIS-Mersin Projesi hazÕrlanmÕútÕr. Türkiye’nin ilk bölgesel yenilik stratejisi bu Proje’nin sonuç ürünüdür. Proje çalÕúmalarÕ Mersin Valili÷i baúkanlÕ÷Õnda, ODTÜ Teknopark Aù koordinatörlü÷ünde ve Mersin Üniversitesi, Mersin Ticaret ve Sanayi OdasÕ, Mersin – Tarsus Organize Sanayi Bölgesi ve EPIRUS ønovasyon Geliútirme Merkezi (Yunanistan) ortaklÕ÷Õnda yürütülmüú; yenilik ile iliúkili kamu kurumlarÕ, sivil toplum kuruluúlarÕ ve firmalar da proje çalÕúmalarÕna destek vermiúlerdir (Mersin ønovasyon Stratejisi 2006-2016, 2008).

RIS-Mersin Projesi üç aúamalÕ olarak yürütülmüútür. ølk aúama olan “hazÕrlÕk dönemi”nde yenilik kavramÕ tanÕtÕlarak bu konuda bir kamuoyu yaratÕlmÕú ve proje ekibi oluúturulmuútur (Gök, 2009:93). Bu aúamada, yenilik forumlarÕ, proje sürecini tasarlamak için ulusal ve uluslararasÕ toplantÕlar ve aktörlerle yüz yüze görüúmeler yapÕlmÕútÕr (Mersin ønovasyon Stratejisi 2006-2016, 2008:7).

økinci aúama olan “uygulama dönemi”nde, mevcut durumun tespiti ve ihtiyaçlarÕn belirlenmesi amacÕyla toplantÕlar düzenlenmiú, anketler yapÕlmÕútÕr (Metin, 2010:71). Bu çalÕúmalar, bölgeye özgü özellikleri ortaya koyarak stratejinin tanÕmlanmasÕna katkÕ sa÷layacak olan SWOT analizine ve eylem planlarÕna altlÕk oluúturmuútur (Bölgesel ønovasyon Stratejisi HazÕrlama KÕlavuzu – Aúama 0, 2005:22). Bu çalÕúmalar sonunda “yüksek yaúam kalitesine, bilgi ve inovasyona dayalÕ sürdürülebilir ekonomiye sahip bir bölge haline gelmek” vizyonu belirlenmiú ve bu vizyon do÷rultusunda, paydaúlar, patent ve yenilikçi iúletme sayÕlarÕ, AR-GE faaliyetleri, istihdam yapÕlarÕ ve kiúi baúÕna düúen GSMH konularÕnda nitel ve nicel hedefler tanÕmlanmÕútÕr (Mersin ønovasyon Stratejisi 2006-2016, 2008:9-10). Bu hedeflere ulaúabilmek için, dört temel stratejik hedef belirlenmiútir. Bu stratejik hedefler, sÕrasÕyla, Mersin’de yenilik sistemi ve kültürünü iyileútirilmek; mevcut iúletmelerdeki yenilik faaliyetlerini arttÕrmak ve yenili÷e dayalÕ giriúimcili÷i harekete geçirmek; kilit önem taúÕyan sektörlerde bölgesel potansiyeli kullanmak; bilgi üreticilerini geliútirmektir. Her bir stratejik hedef için alt hedefler, stratejik amaçlar ve operasyonel amaçlar tespit edilmiú, hedefleri destekleyecek dört yatay hedef belirlenmiútir. Bu yatay hedefler ise, yenilik sistemi oyuncularÕ arasÕnda yenilik kültürü yaratmak ve yenilik konusunda görüú birli÷i ve inanç sa÷lamak; idari ve yasal mevzuatÕ iyileútirmek ve altyapÕdan kaynaklÕ sÕnÕrlarÕ ortadan kaldÕrmak; bölge için çekici bir imaj oluúturmak; insan kaynaklarÕnÕ geliútirmek için yatÕrÕm yapmaktÕr (Mersin ønovasyon Stratejisi 2006-2016, 2008:34-45). Bu aúamada, yenili÷e dayalÕ kalkÕnma için önem taúÕyan sektörler de belirlenmiútir. KÕsÕtlÕ kaynaklarÕ en iyi biçimde kullanabilmek amacÕyla üç temel kümelenme alanÕ, lojistik, tarÕm-gÕda ve turizm sektörleri olarak tespit edilmiú (Gök, 2009:94) ve kamu - özel sektör temsilcilerinden oluúan sektörel platformlar oluúturulmuútur. Her bir platform belirledi÷i bir misyon ve vizyon çerçevesinde, faaliyet önceliklerini tespit etmiú, çeúitli projeler önermiútir (Mersin ønovasyon Stratejisi 2006-2016, 2008). AyrÕca, bölgesel yenilik stratejilerinin öngörülen hedeflere ulaúmasÕ için uygulamaya yönelik politikalarÕ, kurumsal destek ve somut önlemleri içeren eylem planlarÕ hazÕrlanmÕútÕr (Gök, 2009:94). Eylem planlarÕ, her bir stratejik hedefe yönelik olarak, bölgesel stratejilerin nasÕl uygulanaca÷Õna dair konularÕ netleútiren, somut eylemleri içeren belgelerdir (Bölgesel ønovasyon Stratejisi HazÕrlama KÕlavuzu – Aúama 2, 2007:33) ve her eylem, sorumlu bir lider ve iúin baúlangÕç zamanÕ ile birlikte tanÕmlanmÕútÕr (Mersin ønovasyon Stratejisi ve Eylem PlanÕ, 2008).

Üçüncü aúama olan “de÷erlendirme dönemi”nde Strateji tanÕmlanmÕú, uygulama mekanizmalarÕ oluúturulmuú, pilot eylem ve projeler önerilmiú ve bazÕ projeler uygulamaya konmuútur (Gök, 2009). Bu projeler, hazÕrlanan taslak stratejiye uygun olarak yenilikçi giriúimcileri desteklemek için Giriúimci 33, KOBø’lerin dÕú ticaret uzmanlarÕn yetiútirilmesi için øhracat 33, üniversite-firma iúbirli÷ini kolaylaútÕrmak ve proje sayÕsÕnÕ arttÕrmak için Ar-Ge 33 projeleri ve firmalar arasÕ yenilik kültürünün yaygÕnlaútÕrÕlmasÕ amacÕyla 1. ønovasyon YarÕúmasÕ’dÕr (Mersin ønovasyon Stratejisi 2006-2016, 2008:60-79).

5. SONUÇ

Kuramsal çalÕúmalar ve kÕlgÕsal deneyimler, bölgesel yenilik stratejilerinin önemli oldu÷u ortaya koysa da, bu stratejilerin her bölge için geçerli bir seçenek oldu÷unu söylemek olanaklÕ de÷ildir. Bir üretim kapasitesine sahip olmayan az geliúmiú bölgelerde, yenilik yapmaya uygun bir ortam olmadÕ÷Õndan, yenili÷e dayalÕ bir ekonomiyi hedeflemek çok do÷ru de÷ildir. Ancak belirli bir üretim kapasitesine sahip bölgelerin rekabet gücünü arttÕrabilmesi için, bölgesel yenilik stratejisi bir seçenek olabilmektedir ve bu

Kuramsal çalÕúmalar ve kÕlgÕsal deneyimler, bölgesel yenilik stratejilerinin önemli oldu÷u ortaya koysa da, bu stratejilerin her bölge için geçerli bir seçenek oldu÷unu söylemek olanaklÕ de÷ildir. Bir üretim kapasitesine sahip olmayan az geliúmiú bölgelerde, yenilik yapmaya uygun bir ortam olmadÕ÷Õndan, yenili÷e dayalÕ bir ekonomiyi hedeflemek çok do÷ru de÷ildir. Ancak belirli bir üretim kapasitesine sahip bölgelerin rekabet gücünü arttÕrabilmesi için, bölgesel yenilik stratejisi bir seçenek olabilmektedir ve bu