• Sonuç bulunamadı

Ribâtların Sicilya’daki İlmî Hayata ve Hadîs İlminin Gelişimine Katkısı ve

2.3. Sicilya’da İlmî Hayat ve Hadîs İlminin Gelişim Aşamaları

2.3.2. Sicilya’da Hadîs İlminin Gelişim Aşamaları

2.3.2.8. Ribâtların Sicilya’daki İlmî Hayata ve Hadîs İlminin Gelişimine Katkısı ve

“Ribât”, sınır boylarında ve stratejik mevkilerde askeri amaçlı müstahkem yapılara verilen addır. Sözlükte "Düşman saldırılarını önlemek için sınır boylarında nöbet tutmak"

anlamında masdar olan ribât kelimesi Kurân-ı Kerim'de "ribatü'l-hayl" (Cihad için bağlanıp beslenen atlar)şeklinde geçer.134 Aynı kökten "râbitû" emri de135 "Cihâd için hazırlıklı olun"

şeklinde açıklanmıştır. Ribât terimi hadîslerde, Allah yolunda savaşmak için atların hazır tutulmasının yanı sıra daha çok "nöbet tutmak" ve "sınır muhâfızları" anlamlarında kullanılmıştır."Allah yolunda bir gece nöbet beklemek (ribât)bir ayı oruç ve ibâdetle geçirmekten daha hayırlıdır. Murâbıt ölünce dünyadaki ameli ve rızkı devam eder, kabir

131 İbn Ferhûn, ed-Dibâcü’l-müzheb fî ma’rifeti a’yâni ulemâi’l-mezheb, Dâru’t-türas, Kahire, s. 252.

132 Zehrânî, 1996: 217.

133 Zehrânî, 1996: 218.

134 El-Enfâl, 8/60.

135 Âli İmrân, 3/200.

azabından da emin olur."136 "Allah yolunda sınırda bir gün nöbet tutmak dünyadan ve onun üzerinde bulunanlardan daha hayırlıdır"137 Diğer bir hadîste de her ölenin amelinin sona ereceği, Allah yolunda ölen murâbıtın amelinin ise kıyamet gününe kadar artarak devam edeceği ve kabir azabına uğratılmayacağı bildirilmiştir.138 Sınır boylarında askerlerin atlarını bağlayıp nöbet tuttukları mekânlara ve buralarda inşa edilen müstahkem yapılara ribât, cihâd sevabı almak için ribâtlarda toplanan gönüllü askerlere de murâbıt adı verilmiştir.”139

“Bugüne kadar iyi durumda gelen Sûse Ribat'ı, Ağlebî Emiri I. Ziyâdetullah tarafından (206/822) yılında yaptırılmıştır. Sûse Ribat'ı Sicilya fethine gönderilen orduların denize açılma limanı olarak kullanılmıştır. İbn Havkâl, Sicilya'da deniz sahilinde çok sayıda ribât olduğunu söyler”140

Araştırmalarımız sonucunda Sicilya'daki ribâtlar hakkında pek az bigiye ulaşabildik.

Şöyle ki, Sicilya’da, Mâverâü'n-Nehr, Sûriye ve İfrîkıyye gibi İslam dünyasında kendisinde ribâtların konuşlandığı önemli bölgelerden biri kabul edilir. Kaynaklara bakılırsa ribâtlar, öncü muhâriplerin bir kısmının yerleşimi için tesis edilmiş yerlerdir. Dâvudî, Sicilya'daki ribâtlar hakkında: “Sicilya ve deniz arasında inşa edilmiş kalelerdir ve adanın fethi sırasında zarar görmüş, sonrasında Müslümanlar tarafından îmar edilmiştir” der.141 Himyerî, (727/1327) Sicilya’da Hristiyanların adayı ele geçirdiklerinde hala çok sayıda câmi ve mescidin olduğunu aynı zamanda hamamlar, oteller, büyük vadiler, saraylar, kaleler ve içlerinde fenerlerin yandığı, deniz üzerindeki oldukça yüksek ribâtların varlığından bahseder.142

İbn Havkal'in (ö?) el-Mesâlik ve'l-Memâlik kitabında ise, İbn Havkal, ribâtları ve oradaki insanları, her ne kadar burada telaffuzu hoş olmayacak derecede çirkin tabirlerle tasvir etse de, mesela, ribâtlardaki insanları riya sahibi, fâsık, dünyalık bir şeyler elde etmek için seccade sermiş bozuk tabiatlı insanlar vb.143 bu hususta söylemiş olduğu sözlere değil ama en azından kendisinin Sicilya'daki ribâtların varlığı hususundaki verdiği bilgiye güvenebiliriz. Kendisinin daha önce de belirttiğimiz ve açıkladığımız mezhepsel taassubundan dolayı, ribâtların durumu hakkında verdiği bilgilerin tümüne güvenemeyeceğimiz kanaâtine vardık. İbn Havkal, Sicilya hakkında abartılı ve acımasız

136 Yiğit, İsmâil, Ribât, Diyanet İslam Ansiklopedisi, TDV Yay. İstanbul, 2008, C. XXXV, s. 76-79.

137 Buhârî, Cihâd, 73.

138 Tirmizî, Fezâilü’l-cihâd, 2; Ebû Dâvûd, Cihâd, 16.

139 Yiğit, 2008: 76-79.

140 Yiğit, 2008: 76-79.

141 Celîle, Naci, er-Ribâtâtü’l-bahriyye bi-İfrîkıyyefi’l-asri’l-Vasît, el-Vizâratü'l-Ûlâ Kitâbetü'd-Devleti li'l-Bahsi'l-ilmiyyi ve't-Teknolûciya Merkezi'd-Dirâsâti ve'l-Buhûsi'l-İktîsâdiyyeti ve'l-ictimâiyye,Tunus, 1999, s.

37.

142 Himyerî, 1974: 366.

143 Geniş bilgi için bkz, İbn Havkal, Kitabü'l-mesalik ve'l-memâlik, s.85.

eleştiriler yapan tek kişi olarak gözükmektedir. Üstelik tarih, ricâl ve tabakât kitaplarında Sicilyalı âlimlerden saygıyla ve övgüyle bahsedilmesi de bu görüşümüzü desteklemektedir.

Adada kaldığı süre içinde, Sicilya’nın tek bir şehrini görmüş olduğu halde, bunu, aşağıda Zehrâni'nin de örneklendirerek izah edeceği şekilde, adada gördüğü bazı olumsuzlukları, mezhepsel taassupla abartarak tüm Sicilya halkına ve tüm âlimlere mal etmiş olabileceği mümkün gözükmektedir.

İbn Havkal'in ribâtlar hususundaki bu sözlerine, Zehrânî şu şekilde eleştiri getirir: İbn Havkal, Sicilya'daki ribâtları ve içindeki insanları şöyle nitelendirir: Palermo'da sahilde birçok ribât vardır ve içlerinde, riyâ, nifâk sahibi, işsiz güçsüz, isyancı yaşlı genç sadaka alabilmek için seccadeleri kullanan rezil kimseler vardır. Çoğu yalancı sahtekâr abdestin farzı ile sünnetlerini bile ayırt edemeyen kimselerdir. İşsizlik sebebiyle buraya sığınmış, Sultana itaatsizlik eden âsi kimselerdir. Buraların da Allah rızası için tesis edilen yerler olduğunu zannetmiyorum.144

İbn Havkal'in (IV/X. Yüzyıl) bu görüşünü kabul etmek mümkün değildir. İbn Havkal (ö?) Sicilya'yı hicri dördüncü asırda ziyaret ettiği zaman Sicilya, Fâtimîlerin hâkimiyetindeydi, Burada Sicilya halkının Şia Mezhebi’ne karşı olduklarını gördü. Bu yüzden Sicilya halkını özellikle de âlimleri ve edîbleri hedef aldı. Bu durum bile taraflı oluşuna delil olması bakımından kâfidir.

Bununla beraber, ihtimal dahilindedir ki, İbn Havkal'in bu sözleri tüm Sicilyalılar için değil ama bazı sûfiler için geçerli olabilir. Zühd ve Tasavvuf kitaplarında bu sosyal durumdan rahatsızlığı dile getirenler olduğu gibi, Ebu'l-Kâsım Abdurrahmân es-Sıkıllî'nin (380/990), el-Envâru fî İlmi'l-Esrâr" adlı kitabında bahsettiği gibi bir durumu yansıtıyor olabilir. Şöyle ki, bu eserde, Abdurrahmân es-Sıkıllî, tüm âlimlere değil ama bazı tasavvufçulara karşı rahatsızlığını şu sözlerle dile getirmektedir:

مكليو “ اي رشعم كاسنلا ةلهجلاو ،

مهنيدب مترهظا ،

مكدهز نع زجعلاب مكبساكم

متلمعتساو

مكعضاوت

يف

متيفخاو ،مكسابل

ربكلا رحلاو ص مكرودص يف

متنا لاف متدجو ةحار لاو ،مكبولق يف متنا

متحرا سانلا مكاذا نم امف

مكنظ دنع ادغ مكبر اذا عضو نازيم بهذو ،قحلا

لطابلا

Yazıklar olsun size! Dininizden bîhaber, kazanımlarınızın yetersizliğiyle zühdünüzü izhar ettiniz. Tevazunuzu elbiselerinizde gösterip kalplerinizdeki kibir ve hırsı gizlediniz işte bu yüzden kalpleriniz huzura eremedi. İnsanlara eza vererek onları da rahat ettirmediniz.

Yarın Rabbinizin huzuruna varınca; bâtıl gidip hak terazisi gelince, sizlere ne olacağını zannediyorsunuz?145

144 Zehrânî, 1996: 243.

145 Zehrânî, 1996: 244.

Zaman geçtikçe İslam beldelerinde ribâtların vazifeleri de değişti; artık buralar askerî alanlar değil, zühd hayatı, dünya lezzetlerinden uzaklaşma ve tasavvuf mekânlarına dönüştü.

Bu mekânların müdavimleri buraları, ibadet, Allah'tan başka her şeyden uzaklaşma, tevbe, nefis muhasebesi, şehvetten uzaklaşma için kullanan sûfiler oldu. Böylece ribâtlar, dînî ve sosyal hizmetler sağladı. Bu rolünün yanı sıra kültürel olarak; vaaz verme, kıraat, hadîs rivâyeti ve semâ, fetva verme, ilmî icâzetlerin verilmesi, kitapların tasnifi gibi hizmetler sağladı. Buralarda dolaplar; bir nevi kütüphaneler inşa ederek içlerine kitaplarını koydular.

Böylece mutasavvıflar ve zâhidler bu dolaplarına (kütüphanelerine) gelir giderlerdi. İlim talebi için rıhle yoluyla gelen öğrenciler de buralardan aynı şekilde faydalanırlardı. Bu inşa edilmiş kütüphaneler, kıraat, ilmî mütalaalar, istinsah ve te’lîf için yardımcı olan özel mekânlar olmuştur.146

Sicilya'daki ribâtların zühd sahibi kimseler (كاسنلا) (ibadetleriyle Allah’a yaklaşmaya çalışan kimse) ve şeyhler tarafından ziyaret edilen yerler olarak biliniyordu. Kaynaklar bize bu ribâtlar ve ziyaretçileri ile ilgili ayrıntılı malumat vermez. Bu da bizim, ribâtların kültürel faaliyetlerdeki rollerini ve öğrencilerin buralardaki ilmî çalışmaları hakkında daha net konuşmamızı engelliyor. Buralardaki mutasavvıf ve zâhidler ekseriyetle Sicilyalı âlimler olmasına rağmen kaynaklar, Sicilyalı âlimlerin buralarda ikâmet ettiklerini göstermez. Ancak bazıları, bazı beldeleri ziyaret ettiler ve buralardaki âlimler ile görüştüler ve bu görüşmeler ribâtlarda oldu. Ebu'l-Kâsım Abdurrahmân b. Muhammed es-Sıkıllî (380/990), Ebû Bekr Muhammed b. Sa'dûn et-Temîmî (344-45/955-956) ile görüştü. Görüştüğü bu kişi Mağrib'de murâbıt idi.147