• Sonuç bulunamadı

2. RİSK SERMAYESİ OLUŞUMUNDA KATILIM BANKACILIĞI

2.1. RİSK SERMAYESİ TANIMI

Risk sermayesi kavramı, İngilizce "Venture Capital" sözcüğünün çevrilmesiyle dilimize girmiştir. Ancak bu kavram değişik dillerde ülkelerdeki ekonomik sosyal ve finansal farklılıklar nedeniyle "Girişim Sermayesi", "Şans ya da Gelecek Sermayesi" veya "Cesaret Sermayesi" gibi değişik şekillerde tanımlanmıştır (Özsaraç, 2008: 103).

Bütün gelişmiş ülkelerde uzun zamandan beri başarıyla uygulanan risk sermayesi finansman yönteminin bir çok tanımı bulunmaktadır. Risk sermayesi; “girişimcilerin iş fikirlerinin, küçük işletmelerin ileri teknoloji yatırımları, Ar-Ge faaliyetleri, kuruluş, ürün tutundurma, büyüme, iyileşme ve el değiştirme aşamalarında büyüme potansiyeli olan küçük işletmelere, öz sermaye iştiraki veya kredi aktarımı şeklinde bir finansman modelidir” (Ttgv, 2004: 01).

Risk sermayesi, kaynak yetersizliği sebebiyle hayata geçirilemeyen başarıya ulaşma ihtimali yüksek yatırım projelerinin finansmanını, yönetimine katıldığı yeni şirketler kurarak gerçekleştiren ve ileriki zamanda oluşacak kârlar ile pay senetleri fiyat artışlarından yararlanmayı amaçlayan örgütlenmiş bir portföy yönetim kuruluşudur (Rodoplu, 1993: 117).

Bir başka tanıma göre ise risk sermayesi; “iyi bir iş kurma fikrine gerekli girişimcilik yeteneklerine ve bilgisine sahip, ancak; iş kurmak için gerekli sermayesi olmayan girişimcilere fikirlerini gerçeğe dönüştürmek için gerekli finansmanı sağlayan bir finansman yöntemi olmasının yanı sıra, risk sermayedarı tarafından yeni fikirler veya teknolojiler üreten, gelişme

potansiyeli yüksek, küçük ve orta boy işletmelere, edinecekleri pay senetleri karşılığında yatırım yapma imkanı sunan bir yatırım yöntemidir” (Kobinet, 2004: 01).

Risk sermayesi, risk sermayedarlarının yeni teknolojiler ya da fikirler üreten ve gelişme ihtimali fazla olan küçük ve orta boy işletmelere (KOBİ) edinecekleri pay karşılığında yaptıkları öz kaynak veya öz kaynak benzeri bir yatırım aracıdır (Yavuz, 2008: 42).

Bu tanımlamadan da anlaşılacağı gibi, risk sermayesi, yatırım ve finansman boyutuyla düşünülmesi gereken bir yöntem olarak açıklanırken aynı zamanda gerekli özellikleri taşıyan girişimciler için uygulanabilecek bir yöntem olduğu belirtilmektedir. Türkiye Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yapılan bir tanıma göre risk sermayesi; “dinamik, yaratıcı, ancak finansal gücü yeterli olmayan girişimcilerin, yatırım fikirlerini gerçekleştirmeye olanak tanıyan bir yatırım finansmanı biçimidir” (Spk, 2004: 01).

Amerika Birleşik Devletleri, Ulusal Risk Sermayesi Birliği (National Venture Capital Association, NVCA) tanımına göre ise, risk sermayesi ”önemli ekonomik katılımcı olma potansiyeline sahip, hızla gelişen genç işletmelere yönetim yardımı yanı sıra, yatırım yapan profesyonellerce sağlanan sermaye” olarak tanımlanmaktadır (Nvca, 2004: 01).

Risk Sermayesi (RS), dinamik, yaratıcı ancak finansal gücü yeterli olmayan girişimcilerin yatırım fikirlerini gerçekleştirmelerine imkan tanıyan bir yatırım finansman biçimidir. RS, işletmede bir pay elde etmek üzere feshedilemez haklara sahip olarak yapılan öz kaynak ya da öz kaynak benzeri bir yatırımdır (Altıntaş, 1985).

Risk sermayesi uzun yıllardır uygulana gelen bir finansman yöntemidir. Her ne kadar çok eski yıllarda uygulama örneklerine rastlansa da risk sermayesi kurumsal olarak 1940’ lı yıllarda ABD’ de ilk kez ortaya çıkmaya başlamıştır. Özellikle iletişim araçlarının gelişmesi sonucu ülkelerin birbirine daha çok yakınlaştığı ve tüm dünyada küreselleşmeye doğru bir eğilimin başladığı ve bunun sonucunda da rekabetin giderek arttığı günümüzde temel

hedefi yeni ve uygulanabilir teknoloji ve fikirlerin pazara girme şansını artırarak ekonominin en temel unsuru olan küçük ve orta boylu işletmelere pazarda rekabet edebilme şansı sunmak olan risk sermayesinin önemi daha da artmıştır (Bulut ve Er, 2009: 32).

Kozmetsky (1985), risk sermayesini, “sermayenin yeni girişimlere aktarıldığı ve bu girişimlerin yönetim ve gelişimine aktif olarak katkı sağlandığı bir süreç” olarak tanımlarken, Downes (1987), “teknolojik yeniliklere yönelik olarak gelişme potansiyeli yüksek olan projeleri destekleyen finansman yöntemi” olarak tanımlamaktadır. Aynı şekilde Gladstone (1988) risk sermayesi hakkında, “küçük girişimlerin büyüyerek güçlü işletmeler olmasına olanak sağlayan risk parası” şeklinde bir tanımlama yapmaktadır. Risk sermayesi terimi, özellikle yeni ve spekülatif girişimlerin sermayelerine yatırılan veya bu yatırımlar için kullanılabilen para anlamına gelmektedir (Aypek, 1998).

Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayınlanan ilgili Tebliğde, risk sermayesi “Türkiye’ de kurulmuş ve kurulacak olan, yüksek gelişme potansiyeli taşıyan ve menkul kıymetlerini likiditesi düşük olan girişim şirketlerince birinci el piyasalarda ihraç edilen sermaye piyasası araçlarına yatırım yapılarak gerçekleştirilebilen uzun vadeli kaynak aktarım biçimi” şeklinde tanımlanmaktadır.

Bu tanımlardan hareketle risk sermayesinin hem bir finansman kaynağı ve hem de bir yatırım aracı olarak kullanıldığını söylemek mümkündür. Çünkü; risk sermayesi ile riski yüksek girişimlere kaynak aktarılmakla birlikte, aynı zamanda sermayedar da yeni yatırımları büyümeye çalışan genç işletmeleri finanse ederek büyük kazançlar elde edebilmektedir (Erolgaç, 1993).

Risk sermayedarı, özellikle yeni ve riskli yatırımlara ortak olmayı amaçlar. Risk sermayesinin temel ölçütü teknolojik yeniliktir. Bu nedenle risk sermayesi uzun vadeli bir yatırımdır. Bundan dolayı risk sermayesi yüksek getiriyi amaçlayan bir yatırım aracıdır. Buradaki yüksek kazanç, fırsatçılıktan

doğan, spekülatif bir kazanç değildir. Başka bir deyişle yüksek kazanç teknolojik yenilik sonucu verimlilik artışından elde edilecek kazançtır. Bu nedenle risk sermayesini, finansman açısından, teknolojik yeniliklerle büyümeye çalışan küçük bir işletmenin hisse senetlerinin satın alınması şeklinde tanımlamak mümkündür (Ceylan, 2002).

Bununla birlikte risk sermayesini sadece gelişmiş teknoloji ile üretim yapmayı hedefleyen yeni ya da henüz kuruluş aşamasındaki firmaların finansman kaynağı olarak ve bunun yanında sadece yüksek risk getiri potansiyeline sahip yatırımlara yönelik bir finansman yöntemi olarak düşünmek doğru olmayabilir. Zira, risk sermayesi firmalarının yatırım yelpazesinin sektörel açıdan bakıldığında, son yıllarda tarımdan inşaata ve endüstriyel ürün ve hizmetler sektörünü de içine alacak şekilde genişlediğini söylemek gerekir.

Risk sermayesi yatırımcıları küçük işletmelerin finansmanında çok önemli bir rol üstlenmektedir. Günümüzde risk sermayedarları daha ziyade finansal aracı durumunda olup, kârlı olması beklenmeyen projelerin elenmesi gibi çok önemli bir fonksiyona sahiptirler.

Ayrıca, yönetimin ve firma kararlarının izlenmesinde aktif ve müdahaleci bir rol üstlenmektedir. Sonuçta, risk sermayedarlarının eylemleri firmaların hayatta kalma olasılıklarını artırmaktadır. Risk sermayedarları ayrıca, genç firmaların halka arzlarındaki payların izlenmesinde fiyatlandırılmasında ve zamanlamasında yönetimsel bir katkı sağlamaktadırlar (Carpentier-Suret, 2003).

2.1.1. Risk Sermayesi ve Girişim Sermayesi Karşılaştırılması

Risk sermayesi, SPK tarafından “dinamik, yaratıcı ancak finansal gücü yeterli olmayan girişimcilerin yatırım fikirlerini gerçekleştirmeye olanak tanıyan bir yatırım finansmanı biçimi” olarak tanımlanmaktadır. Finansman ihtiyacı herhangi bir ürünün araştırma geliştirme aşamasından pazarlama

aşamasına kadar olan tüm süreç boyunca ortaya çıkabilir. Öte yandan piyasada başarılı olunması durumunda ise yüksek kar marjları ve büyük piyasa payları elde edilebilmektedir. Başka bir ifadeyle risk sermayesi yenilikçi, üretken, yüksek büyüme potansiyeline sahip ama yatırım ve büyümenin gerçekleştirilmesi için gerekli finansal kaynakların temininde sıkıntı çeken vizyon sahibi girişimcilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak kurumsal yatırımcılar tarafından yapılan yatırımlardır (www.gmka.org.tr, 2013).

Risk sermayesi yatırımında var olan risk, yeni bir ürün icadı ve piyasada tutulması riski olmaktadır. Ancak yüksek riskin yüksek getiri sağlayacağından yola çıkılan bu finansman modelinde, alınan riskin başarıya dönüşmesi durumunda sağlanacak yüksek kar marjı ve büyük satış hacminden kaynaklanan verimlilik artışı bu şirketlere ortak olmak suretiyle finansman sağlayan yatırımcıların faydasına olmaktadır.

SPK tarafından “Girişim Sermayesi” kavramı ise “Risk Sermayesi” kavramını da kapsayacak şekilde, fikirlere ve henüz başlangıç aşamasındaki yeni kurulmuş şirketlere yapılan yatırımların yanında, satın almaları, yeniden yapılandırmaları ve büyüme stratejisi güden genellikle 3-10 yıllık şirketlere yapılan büyüme ve genişleme yatırımlarını da kapsayacak şekilde kullanılmaktadır. Bu çerçevede, girişim sermayesi, fon fazlasına sahip yatırımcıların, gelişme potansiyeli yüksek olan küçük ve orta ölçekli işletmelerin oluşumu ve faaliyete geçmesi için yaptıkları uzun vadeli bir yatırımdır (www.gmka.org.tr, 2013).