• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM: ALTININ FİYATINI ve TALEBİNİ BELİRLEYEN FAKTÖRLER

1.3. Dünya’da Altın Arz ve Talebi

1.3.1. Altın Arzı

1.3.1.3. Resmi Sektör Satışları

Dünya altın arzını oluşturan bir diğer önemli kaynak ise, resmi kurumların altın satışı-dır. Altın, rezerv aracı olma özelliği nedeniyle, günümüzde ülkelerin ulusal merkez bankaları ve uluslararası resmi kurumların resmi rezervleri içinde önemli bir yer

tut-26

maktadır. Bu kurumlar, dünyadaki ve kendi ülkelerindeki dönemsel gelişmeler sonu-cunda veya önceden belirlemiş oldukları politikalar nedeniyle, ellerinde rezerv olarak tuttukları altınları bazen satarak altın arzı yaratmaktadırlar. Bu resmi kurumlar, ellerinde tuttukları yüksek miktardaki altın rezervleri nedeniyle dünya altın piyasasının önemli oyuncularındandır (Atay, 2013: 58).

Günümüzde dünyadaki birçok ülkenin Merkez Bankası’nın rezervlerinde altın bulun-maktadır. Bu durumu altın standardı döneminden gelen bir alışkanlık olduğunu söyle-yebiliriz. Altın, altın standardı döneminde dolarla birlikte uluslararası finans sisteminin kullanılmış ve o günlerden bu günlere kadar önemli bir rezerv aracı olarak kullanılmak-tadır.

Ülkeler altın satışlarını maden üretimlerine göre değil, döviz ihtiyaçlarına göre belirle-mektedir. Bu durumun tersine merkez banklarının alım ve satım kararlarında yıldan yıla farklılıklar görülmektedir. Altın piyasalarında merkez bankalarının artması, bankaların nasıl hareket edeceğini tahmin etmeyi zorlaştırmaktadır. Her merkez bankasının kendi-lerine özel ekonomik ve parasal politikaları vardır.

Günümüzde altın, ülkelerin ulusal merkez bankalarının yanında, uluslararası resmi fi-nansal kurumlar tarafından da rezerv olarak kullanılmaya devam etmektedir. Altın stan-dardından sonraki dönemde, ülkelerin ulusal merkez bankları, altın rezervlerini azaltma yoluna gitmiştir. Ancak ülkelerin ulusal merkez bankalarının altına olan ilgisi dönemsel olarak değişiklik göstermektedir. Bu resmi kurumların gerçekleştirdikleri altın satışları, madencilikle sağlanan altın arzı gibi istikrarlı değil, oldukça dalgalı bir seyir izlemekte-dir. Özellikle, ülkelerde yaşanan dönemsel ekonomik değişiklikler bu dalgalanmalarda son derece önemlidir. Ülkelerin ulusal merkez bankaları, altın satışının yanında; spot, ödünç ve türev altın piyasalarında işlem yaparak da altın arzı yaratmaktadırlar (Atay, 2013: 73-74).

Son yıllarda altın arzında yaşanan kıtlık merkez bankalarının yüksek miktardaki altın satışları ile telafi edilmektedir. Merkez bankası satışları arz ve talep arasındaki eşitsizli-ği dengelemek açısından önemlidir. 1970 – 1980 yılları arasında merkez bankaları hare-ketsiz kalmışlardır. Soğuk savaş döneminden sonra merkez bankaları kademeli olarak altın satışına başlamışlardır. IMF verilerine göre 1990’ların sonlarında dünya genelinde resmi kurumlarda 35.580 ton altın bulunmaktaydı (IMF ve BIS’ın elindeki altın dahil).

27

2009 yılının ortalarında bu rakam %17 azalarak 29.630 tona gerilemiştir. 1990–2009 yılları arasında meydana gelen 5.950 tonluk düşüşün en önemli nedeni Avrupa Merkez Bankaları satışlarıdır. Bu satışların büyük bölümü birinci ve ikinci Avrupa Merkez Bankaları Altın Anlaşması kapsamında satılmıştır. Bu dönemde merkez bankalarının büyük bölümü altın rezervlerini az veya çok değiştirmişlerdir. Bazı merkez bankaları altın rezervinde azalmaya giderken bazıları yükseltmişlerdir. 1997 yılında İsviçre Mer-kez Bankası (SNB) Başkanı bankanın toplam altın rezervinin yarısına denk gelen 1.300 ton altının ülkenin para politikasına uygun olmadığını belirterek satılacağını bildirmiş-tir. Bu nedenle 1999 yılında yapılan referandumda merkez bankası altın rezervini yakla-şık yarıya düşürecek 1.300 ton altının satılması halk tarafından onaylanmıştır. Birinci Merkez Bankaları Altın Anlaşması döneminde 1.170 ton, ikinci altın anlaşması döne-minde de 130 ton altın satılmıştır (Arymbaev, 2010: 30-31).

İlk antlaşmanın sona ermesinin ardından 8 Mart 2004 tarihinde Merkez Bankaları ara-sında altın satımına sınırlama getiren ikinci bir antlaşma imzalanmıştır. Söz konusu ant-laşma 27 Eylül 2004 ile 26 Eylül 2009 tarihleri arasındaki 5 yıllık dönemi kapsayacak şekilde yürürlüğe girmiştir. İlk antlaşmada da olduğu gibi "Altının uluslararası rezervler arasında önemli bir unsur olduğu" ilkesi benimsenmiştir. İlk antlaşmaya dahil olan İn-giltere ikinci antlaşmaya dahil olmamıştır. Bununla birlikte ilk antlaşmaya dahil olma-yan Yunanistan ve Slovenya ikinci antlaşmada yer almışlardır. Beş yıllık süre boyunca antlaşma dahilinde ki Merkez Bankaları'nın gerçekleştirebileceği altın satımı 2.500 ton ile sınırlandırılmıştır. İlk antlaşmada 2000 ton olan azami satış miktarın yükseltildiği görülmektedir. Aynı zamanda ilk antlaşmada bir yıl içerisinde gerekleştirilebilecek altın satışları 400 ton ile sınırlandırılmışken, ikinci antlaşmada yıllık altın satış miktarı 500 ton seviyesine çekilmiştir. Bununla birlikte katılımcıların, antlaşma süresi boyunca ger-çekleştirecekleri ödünç altın işlemlerinde de sınırlamaya gidilmiştir. Buna göre antlaşma süresi boyunca, antlaşmanın başlangıç tarihindeki ödünç işlemleri seviyesinin geçile-meyeceği hükme bağlanmıştır. Benzer bir durum altın üzerine yazılı vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri için de geçerlidir (Menase, 2009: 28).

Daha önceki iki anlaşmada olduğu gibi üçüncü anlaşmada da altının küresel parasal rezervler içindeki önemini koruyacağı taahhüt edilmiştir. Altın satışları önceden ilan edilen program içerisinde yine beş yıllık dönemde planlı şekilde yapılacaktır. Bu kez

28

altın satışları yıllık 400 tonu, beş yıllık dönemde ise 2000 tonu geçmeyecektir. Ayrıca anlaşmada yer alan diğer bir madde de IMF’nin niyetinin 403 ton altın satmak olduğu ve öyle bir satışın tavan satışlar içinde olabileceği belirtilmiştir. Bu son anlaşma yine beş yıllık bir dönem için imzalanmıştır (Taşçı, 2010: 36-37).

Merkez bankaları, paranın istikrarını sağlamak, portföylerini çeşitlendirmek ve enflas-yonla mücadele etmek için altın satmaktadırlar. Finans piyasaları düzgün bir şekilde işleyen gelişmiş ülkeler, rezervlerini daha fazla getirisi olan ve daha likit varlıklardan oluşturmayı tercih etmelerinden dolayı düzenli olarak altın satışı yapmaktadırlar. Diğer taraftan altının, ülkelerin sıkıntılı dönemlerinde başvurulacak son kaynak olarak kullanı-labilme özelliği de altın satışlarına neden olmaktadır.

“Resmi para otoritelerinin altın arzını oluşturan en önemli resmi kurum Uluslararası Para Fonu IMF’dir. Eylül 2009’da IMF Yönetim Kurulu Fonun elindeki toplam altının yaklaşık sekizde birine denk gelen miktar olan 403,3 ton altının satısını onaylamıştır” (Kültürcü, 2014: 59.)

Benzer Belgeler