• Sonuç bulunamadı

Rekabet eşitliğini bozucu etkilerinin giderilmesine ilişkin önlemler

1.5. Türkiye – AB Açısından Vergi Uyumlaştırmasının Önemi

2.1.2. Rekabet eşitliğini bozucu etkilerinin giderilmesine ilişkin önlemler

Dış ticaret işlemlerinin vergilendirilmesinde, destinasyon(varış ülkesinde vergilendirme) ve Orijin (çıkış ülkesinde vergilendirme) olmak üzere iki temel pren- sip (ilke) bulunmaktadır168. Çünkü her iki uygulama, uluslar arası ticarette vergilerin masraf ve fiyat unsuru olarak etki yapmalarını yani taraflı olmalarını önlemeyi amaç- lamaktadır.

2.1.2.1. Varış yeri (destinasyon) ilkesi

Destinasyon prensibine göre mallar varış ülkesi esasında yani nihai tüketime konu oldukları yerde vergilenirler169. Yani mal ve hizmetler orijin ülkesinin vergile- rinden muaf tutularak varış ülkesinin vergilerine tabi tutulur. Bu durumda gümrük ayarlamaları zorunlu hale gelmektedir. Çünkü ithal mallar aynı vergi oranıyla vergi- lendirildiği için yerli mallara göre daha cazip hale gelmektedir170. Bu sisteme ithalatı vergilendirme sistemi de denir171. Destinasyon prensibinin işleyişini bir örnek üze- rinde gösterelim172.

A, B ve C ülkelerinde aynı değerde olan Xa, Xb, Xc ürünlerinin imal edildiği- ni varsayalım. Xa’nın A’daki vergi yükünün %5, Xb’nin B’deki vergi yükünün %10 ve Xc’’nin C’deki vergi yükünün %15 olduğunu kabul edelim. Varış ülkesi prensibi-

nin uygulanması halinde, ihraç edilen Xa malı için %5 oranında A ülkesi vergi oranı iade edilirken, B veya C ülkesine ithali sırasında oradaki %10 ve %15’lik vergi oran- ları ile yükümlü kılınır. Varsayım gereği her üç mal aynı değere sahip oldukları için, bu örnek durumda vergi farklılıklarının rekabet eşitliğini bozucu etkileri ortadan kal-

167

TURAN, a.g.e., s. 398.

168

Abdullah TOLU ve Yılmaz SEZER, KDV Hizmet İhracatı İstisnasında Döviz Alım Belgesi Ara- nılmaması Gerektiği, E-Yaklaşım, Sayı 145, Ocak 2005,

http://www.yaklasim.com/mevzuat/dergi/makaleler, (16.02.2005). 169 KİRAZCI, a.g.m., s. 16. 170 SUER, a.g.e., s. 559. 171 TURAN, a.g.e., s. 402. 172 TURAN, a.g.e., s. 398.

kar. X malının A’daki fiyatı ister A ülkesine ait olsun isterse B veya C ülkelerinden ithal edilmiş olsun daima 105, B’deki fiyatı 110 veya C’deki fiyatı 115’tir. Böylece varış ülkesi prensibi, bu basit teorik modelde vergilemenin uluslar arası düzeyde re- kabet tarafsızlığını sağlamaktadır.

Varış ülkesi prensibinin uluslararası rekabette eşitliği sağlama konusundaki etkinliği vergi sınırlarından geçişi imkânsız kılmayı garanti altına alacak bir denetim örgütünün kurulmasına bağlıdır173. Çünkü destinasyon prensibinde ihracatta verginin iadesi ve ithalatta vergi alınması uygulaması nedeniyle sınır formalitelerine yol aç- maktadır. Destinasyon prensibi uygulaması altında sınır formaliteleri en net şekilde perakende satış vergisi ile KDV’de yerine getirilebilir174. Ancak, sınır formaliteleri nedeniyle, dolaysız vergilerle ilgili olarak varış ülkesi prensibini uygulamak oldukça zordur175. Bunu bir örnek yardımıyla gösterebiliriz176:

Harcama vergisinden sağlanan gelirin toplam vergi gelirindeki payının A ül- kesinde %20, B ülkesinde ise %80 olduğunu varsayalım. Bu durumda, A ülkesine ait bir mal sınırda %20’lik bir vergi iadesinden yararlanmasına karşılık, B ülkesindeki %80 düzeyindeki bir vergi oranı ile yeniden yükümlü kılınacaktır. Diğer yandan, B ülkesine ait aynı değerdeki bir mal A ülkesine ihracatı sırasında %80’lik bir vergi muafiyetinden yararlanırken, A’da sadece %20’lik bir vergi yükümlülüğüne tabi tutu- lacaktır. Bu surette, dolaysız vergilerin daha ağır olduğu A ülkesi ekonomisi için B ülkesine kıyasla rekabet açısından büyük sakıncalar ortaya çıkaracaktır. Görüldüğü gibi varış ülkesi prensibi sadece dolaylı vergilerin yansıtılacağı durumuna dayanmak- tadır.

2.1.2.2. Çıkış ülkesi (orijin) ilkesi

Orijin ilkesine göre, malların çıkış ülkesinde yani üretildikleri yerde vergilen- dirilirler177. Burada ithalata vergi koyulmamaktadır ve ihracatta bir vergi iadesi uygu-

173 TURAN, a.g.e., s. 403. 174 KİRAZCI, a.g.m., s. 16. 175 SUER, a.g.e., s. 559-560.

176 TURAN, a.g.e., a.g.e., s. 403 177

lanmamaktadır178. Çıkış ülkesi prensibinin esasını, verginin ihracatın yapıldığı ülke tarafından alınması ve daha sonra da malın tüketildiği ülke hazinesine iade edilmesi sistemi oluşturmaktadır179. Destinasyon ya da orijin prensiplerinin dış ticarette vergi- nin tarafsızlığını sağlamaları yönünden karşılaştırırsak şu durumlar ortaya çıkar;

Ekonomik teoride bu karşılaştırmanın sonucu, "belirli şartlar altında, hangi prensip uygulanırsa fark etmez" şeklindedir. Söz konusu şartların başında döviz kuru ve fiyat esnekliği gelmektedir. Gerçekten de eğer destinasyon prensibi yerine orijin prensibi geçirilirse, esnek döviz kuru uygulaması altında gerçekleşecek döviz kuru ayarlamalarıyla, nispi fiyatlar ve dolayısıyla ticaretin reel hacmi değişmeyecektir. İki ülkeden vergi oranının daha yüksek olduğu ülkede yaşayan tüketiciler, yurt içi malla- rın fiyatlarının ithal mallarına göre yüksek olduğunu fark edince söz konusu ülkede ithalat artacaktır. Diğer ülkede yaşayanlar için ise tersi bir durum doğacak yani itha- latı pahalı bulan tüketiciler ithalatın azalmasına neden olacaklardır. Neticede, ithalatı artan ülkede diğer ülke parasına karşı artan talep diğer ülke dövizinin kendi parası cinsinden fiyatını artıracak ve döviz kuru değişikliklerinin etkisiyle her iki ülkede doğan ithalat talebi değişiklikleri eski durumlarına doğru yönelecektir. Böylece itha- lat ve ihracat nispî fiyatları değişmeyecek ve reel ticaret hacmi etkilenmeyecektir. Döviz kurları sabit tutulduğunda ya da döviz kurlarının değişmediği kısa dönemde ise aynı sonucu almak mümkün değildir. Bu takdirde ticarette sapmalar ortaya çıka- cak ve ithalat talebi artan ülkede ödemeler bilânçosu sorunları doğacaktır. 180

Esnek döviz kuru ve fiyatlar yukarıda sözü edilen "hangi prensip uygulanırsa fark etmez" görüşü için öngörülen belirli şartlardan sadece birisidir. Aynı zamanda, prensip değişikliğine karar verildiğinde iki ülke arasındaki ticaret dengede olmalı ve üretim faktörlerinin uluslararası mobilitesi bulunmamalıdır. Bu şartlar karşılansa bile uygulamada, tam esnek döviz kuru ve fiyatlar ile bütün mal ve hizmetlere aynı oran- da uygulanan KDV'ye rastlamak mümkün değildir. Kaldı ki, esnek döviz kuru ile

178

SUER, a.g.e., s. 559.

179

Nurettin BİLİCİ, Avrupa Birliği’nde Ülkelerarası Mal Hareketleri ve KDV, Vergi Dünyası, Eylül 1997, s. 99.

180

üretim faktörlerinin uluslararası mobilitesinin bulunmaması şartları, ekonomik birli- ğin amaçlarına ters düşmektedir181.

2.1.2.3. Vergi uyumlaştırması

Döviz kuru mekanizmasının ve varış ülkesi ilkesinin muamele vergisi sitem- lerindeki farklılıkların uluslar arası rekabet koşullarında meydana getirdikleri bozucu etkileri gidermeye yeterli değildir. Dolayısıyla vergilemenin uluslar arası rekabet üzerindeki bozucu etkisini gidermeye yönelik olarak yeni bir önlem gerekmektedir. Bu önlem muamele vergi sistemlerinin uyumlaştırılması şeklinde belirlenmiştir.

Vergi uyumlaştırılması kavramı, ortak serbest piyasasının oluşturulmasına ve işleyişine engel olan unsurları ortadan kaldırmak amacıyla, üye ülkelerin vergileme alanında gereken hukuksal ve idari önlemleri gönüllü olarak almalarıdır182. Dolayı- sıyla vergi uyumlaştırmasının gayesi vergide tam bir birleşmeye gitmekten ziyade vergileri tanımı, matrah ve oranları yönünden uyumlaştırılmasını içermektedir.

Avrupa Birliği’ni kuran anlaşmalarda vergi sistemlerinin mutlak olarak birleş- tirilmesini öngören bir hüküm yoktur. Sadece ortak pazarın sorunsuz bir şekilde işle- yebilmesi için ortak pazarın oluşmasını engelleyecek veya aksatacak vergi hükümle- rinin uyumlaştırılması söz konusudur. Dolaylı vergilerin uyumlaştırılmasına ilişkin yapılan çalışmalar tezin üçüncü bölümünde yer verilecektir.