• Sonuç bulunamadı

D. TEFSİRDEKİ BAZI ÇAĞDAŞ AÇIKLAMALAR

1. Reenkarnasyon

Ruh göçü anlamına gelen reenkarnasyon215, ölen kişinin bedeninden çıkan ruhun

başka bir bedene girmesini ifade eder. Reenkarnasyona inanan bazılarına göre bu işlem süreklidir. Bir beden deneyimindeki ruh, o bedende iyi bir davranış ve tavır sergilemişse bir sonraki bedende daha mutlu bir hayat geçirir. Kötü bir hayat yaşamışsa daha düşük bir bedende hatta bir hayvan bedeninde tekrar dünyaya gelebilir. Kimine göre ise ruh arınıncaya kadar bedenden bedene geçer ve arındığında aslî mekânı olan Allah katına yükselir. Reenkarnasyonu İslam diniyle bağlantılı olarak ileri sürenler bu son şıkkı savunurlar.216

Reenkarnasyona inananlar akli delil olarak da bireylerin farklı imkânlara sahip olmalarını gösterirler. Bazı kimseler hiçbir şey öğrenme imkânı olmayan bir bölgede dünyaya gelirken kimileri de refah içinde ve bilgilenme imkânlarının zirvede olduğu bir yörede dünyaya gelmektedir. Yine bazı kimseler çok uzun bir ömür geçirip tecrübelerini arttırarak gerçeği bulma imkânına sahip olurken kimileri de rüşt çağına eriştikten kısa bir müddet sonra ölmektedir. Farklı imkânlara sahip olan bu insanlar ikinci veya üçüncü kez dünyaya gelip denenmedikleri taktirde adâlet sağlanmış olmaz. Kısacası, bireyler eşit imkân ve şartlarda denenmedikçe hepsini aynı gerçeklere ulaşma konusunda sorumlu tutmak adâletle bağdaşmaz, şeklinde gerekçeler ileri sürerler.217

Ruhçu felsefeye dayalı reenkarnasyon inancında, ruh-beden ilişkisi önemli bir konudur. Bu inanca göre bedenin hiçbir fonksiyonu yoktur. Önemli olan sadece ruhtur.218

213 Şimşek, a.g.e, IV/87. 214 Şimşek, a.g.e, IV/384.

215 Yitik, Ali İhsan, “Tenasüh”, DİA, XL/441, İstanbul 2011. 216 Şimşek, a.g.e, I/51.

217 Şimşek, a.g.e, I/52. 218 Şimşek, a.g.e, I/53.

68 Delil olarak ileri sürdükleri âyetlerin başında ise şu âyet gelmektedir:

“Nasıl oluyor da inkâr ediyorsunuz? Oysa ölüydünüz, sizi diriltti; sonra sizi

öldürecek ve yine diriltecektir. Sonra da O’na döndürüleceksiniz.”219

Şimdi müfessir bu âyetin tefsirini nasıl yapmış ona bir bakalım:

“Kur’an-ı Kerim Arapça indirilmiştir. O halde kullandığı kelimelerle Arapların ne kastettiği önemli bir meseledir. Herhalde bu âyeti reenkarnasyona delil gösterenler, âyette geçen ‘ölüydünüz’ kelimesinden daha önce bir hayatın var olduğunu düşünüyorlar. Oysa Arapçada ölü, diri olmamak anlamındadır. Dolayısıyla bir şeye ölü denmesi için o şeyin, öncesinde bir hayat dönemi geçirmiş olması gerekmemektedir. Hatta dilci müfessirlerden Ebu Hayyan, Arapların cemâdâtın hepsi için ölü tabirini kullandıklarını belirtmektedir. Mesela; hiç ekilip dikilmemiş tarlaya ölü tarla derler ve o tarlanın tarıma açılmasına da ölü tarlayı

diriltme tabirini kullanırlar.”220 O halde âyetle kastedilen şudur:

“Nasıl oluyor da inkâr ediyorsunuz? Oysa ölüydünüz, sizi diriltti; sonra sizi

öldürecek ve yine diriltecektir. Sonra da O’na döndürüleceksiniz.”221

Ölüydünüz: Dünya hayatına gelmeden önceki durum; yani yoktunuz, Sizi diriltti: Dünya hayatına geldiniz,

Sonra öldürecek: Kabir hayatı, Yine diriltecek: Âhiret hayatı.

Bundan sonra gelen O’na döndürüleceksiniz, ifadesinden de âhirette Allah’ın huzuruna çıkıp hesap verme açıkça anlaşılmaktadır.

Müfessire göre:

1) Her iki şekliyle de reenkarnasyon âhiret inancıyla bağdaşmaz. Bu sebeple reenkarnasyona inanmakla birlikte âhirete de inanan bazı kimseler, ruhun arınma sürecinin ancak birkaç kez reenkarne olmakla sınırlı olduğunu söylerler. İşte bu görüşte olanlar mensup oldukları dini inançlarla bu öğreti arasında bir uzlaştırma çabası içerisine girerler. Hem reenkarnasyona hem de Kur’an’a inandıklarını söyleyen bu kimseler böylelikle inançlarını Kur’an âyetleriyle bağdaştırmaya çalışmışlardır.

2) Yüce Allah peygamber göndermedikçe kimseyi cezalandırmayacağını Kur’an’da bildirmektedir.222 Her peygamber peygamberliğini ispat eden bir mucizeyle gönderilir.

219 Bakara 2/28. 220 Şimşek, a.g.e, I/53 221 Bakara 2/28. 222 İsrâ 17/15.

69 İnsanların sorumlu tutulmaları, peygamberin getirdiği mucizeyle karşılaştıktan sonra başlar. O halde mucizeyle karşılaşmayanlar sorumlu olmazlar. Buna göre günümüzde insanların âhiretle sorumlu tutulmaları, peygamberimizin mucizesi olan Kur’an-ı Kerim’le karşılaşmalarıyla mümkündür. Ayrıca Yüce Allah hiçkimseye gücünün fevkinde bir sorumluluk yüklemeyeceğini de bildirmektedir.223

Kimin mucizeyle karşılaştığını ve kimin gücünün neye yetip neye yetmediğini en iyi Allah bilir. İnsanları yargılayacak, ceza veya mükâfat verecek olan da O’dur. O’nun adâletinden şüphe edilemez. Bunun ötesine geçilerek Kur’an-ı Kerim’de haber verilenlerin dışında kalan gaybî konuların peşine düşmek ancak kalp hastalığıyla izah edilebilir.224

3) Bu dünya hayatında herkesin eşit şartlara sahip olması gerektiği iddiasına gelince, bunun gerçekleşmesi mümkün olmadığı gibi buna gerek de yoktur. Asıl olan herkesin kendi imkânına göre sorumlu tutulmasıdır. Yüce Allah peygamber göndermedikçe kimseyi sorumlu tutmayacağını bildirmektedir ki, peygamberlik mucizesiyle karşılaşanlar ile karşılaşmayanların imkânları farklı olduğuna göre sorumlulukları da farklı olacaktır. Zengin kimse zekât vermekle sorumlu iken, fakir sorumlu değildir. Âlim kişinin sorumlulukları cahil kişinin sorumluluklarından fazladır.

Netice itibariyle, insanın sadece yaptıklarını değil, içinden geçenleri kısaca her şeyi bilen Allah, hassas adâlet terazisiyle insanları yargılayacaktır. Kiminin ne imkânı vardır ve nelerle sorumlu tutulacaktır, bunu en iyi bilen Allah’tır.225

4) Bu felsefe bedeni yok sayarak ruhu öne çıkarır. Oysa insan ancak ruh ve bedenin bir araya gelmesiyle kimlik kazanır. İmtihan yurdu olan bu dünya hayatında ruh ve bedeniyle birlikte hareket eder. Âhirette amelinin karşılığını, ruh ve bedeniyle mükâfat veya ceza görerek alır.

Müfessire göre söz konusu inanca mensup olanlar, felsefelerinin yapısından kaynaklanıyor olmalı ki, hangi dinin hâkim olduğu toplumda yaşıyorlarsa, birtakım zorlamalarla o dinin de reenkarnasyonu benimsediğini savunurlar.226

5) Ayrıca âyetin “Nasıl oluyor da inkâr ediyorsunuz?” diyerek hayret ifade eden bir cümle ile başlaması, herkesin bildiği bir şeyi anlattığını gösterir. Oysa reenkarne olduğunu iddia edenler veya buna inananlar, diğer insanlara oranla milyonda bir bile değildirler.

223 Bakara 2/286. 224 Şimşek, a.g.e, I/52. 225 Şimşek, a.g.e, I/53. 226 Şimşek, a.g.e, I/54.

70 6) Müfessirler “Bizi iki defa öldürdün; iki defa dirilttin.”227 âyetinde anlatılan

hususlarla bu âyette228 anlatılanların aynı şeyler olduğunu söylemişlerdir. Bu âyetin izahında

sahabenin en büyük tefsir bilgini olarak kabul edilen İbn Abbas ve yine sahabeden İbn Mesudd ile başkalarının şöyle dedikleri nakledilir:

“Sizler yaratılmadan önce topraktınız bu bir ölümdür. Sonra Allah can verip sizi yarattı, bu bir hayattır. Sonra sizi öldürüyor ve kabirlere konuluyorsunuz, bu ikinci bir

ölümdür. Sonra kıyamet gününde sizi diriltecektir, bu da ikinci bir hayattır.”229

“Keşke tekrar bir dönüş imkânımız olsaydı da inananlardan olsaydık.”230

Reenkarnasyona delil gösterilen bir başka âyet de budur. Ancak siyak ve sibaktan da anlaşılacağı gibi onların tekrar geri dönme istekleri reddedilecektir. Çünkü geri dönecek olsalardı da aynı şeyi yapacaklardır.231 O halde konuyla ilgili âyetler, reenkarnasyon inancına

kapıları bütünüyle kapatmaktadır.232

Müfessire göre sonuç olarak bu âyetler, dünya hayatında ölüp ardından yine bu hayatta dirilmeyi anlatmadığından reenkarnasyonla hiçbir ilgisi yoktur.233

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, Allah âdildir; buna inanan kimse zaten reenkarnasyona inanmaz. Hele ki bunun Kur’an’da da geçtiğini söyleyenler kendi inançlarını tehlikeye atmaktadırlar. Bu, aynı zamanda Allah’ın Kitabı’na da iftiradır.

Bu dünya imtihan dünyasıdır ve her insanın bir şansı vardır. Yoksa ruh göçüne inananların savunduğu gibi gitgellerin olduğu bir yer değildir. Allah âdildir ve insanı; ancak ona vermiş olduğu imkânlar nisbetinde, güç yetirebildiği kadar sorumlu tutar.234

Bu ruhçu felsefeye göre ruh öndedir. Ama İslam inancında ruh ve beden hem dünyada hem de âhirette bir bütün içindedir ve böylece ya mükâfatlandırılır ya da cezalandırılır.

Müfessirin de dediği gibi bu konuda öne sürülen âyetlerin de konuyla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır.

227 Mü’min 40/11. 228 Bakara 2/28. 229 Şimşek, a.g.e, I/54. 230 Şu’arâ 26/102. 231 En’am 6/28.

232 Şimşek, a.g.e, III/553-554. 233 Şimşek, a.g.e, I/54. 234 Bakara 2/286.

71

Benzer Belgeler