• Sonuç bulunamadı

E. TEFSİRDEKİ BAZI KELÂMÎ AÇIKLAMALAR

2. Hurûf-i Mukattaa ve Ebced

Hece harfleri de denir. Kur’an-ı Kerim’in 29 suresi bu harfle başlamaktadır. Bu harflerin ne anlama geldikleri konusunda peygamber (sav)den bir açıklama nakledilmemiştir. Eğer peygamberden bir açıklama gelmiş olsaydı, Kur’an’ı anlama konusunda çok önem veren ilk devir Müslümanları onu mutlaka naklederlerdi. Sahabenin de bu konuda peygambere soru sorduklarına dair bir bilgi mevcut değildir. Ayrıca inanmayanların bu harflerin Kur’an-ı Kerim’de yer almasına ilişkin itirazlarına dair de bir nakil bulunmamaktadır. Gerek sahabenin bu konuda soru sormamış olması ve gerekse inanmayanların bu konuya yönelik herhangi bir itirazlarının olmaması o dönemde bu harflerin ne anlam ifade ettiğine dair bir kanaatin mevcut olduğunu gösterir. Çünkü ne anlama geldikleri bilinmiyor olsaydı, en azından Kur’an’da açık arayanlar bunu dillerine dolar, buna itiraz ederlerdi. Bundan da anlaşılıyor ki o dönemde yaşayan insanlar sözün başında bu şekilde harflerin kullanılmasına aşina idiler.

İlk dönem âlimlerinden bir kısmı bu harflere mana vermemiş, bilgisini Allah’ın kendisine sakladığı sırlar olarak görmüştür. Diğer bir kısmı ise onlara çok değişik anlamlar yüklemiştir.

Her dilde olduğu gibi Arap dilinde de doğrudan ve dolaylı anlatım biçimleri vardır. Dolaylı anlatımdan maksat, kelime ve cümleleri temel anlamlarının dışında kullanmaktır. Bu harflerle de kastedilen, dolaylı anlamlarıdır. Onlara farklı anlamlar yüklemelerinin nedenlerinden biri de bu olmalıdır.

Aslında bu harflerle anlatılmak istenen şudur:

Ey insanlar, konuşmanızda ve yazmanızda siz de malzeme olarak bu harfleri kullanıyorsunuz, Kur’an da bu harfleri kullanıyor. Malzeme aynı malzemedir. O halde Kur’an’ın Allah tarafından olmadığını iddia ediyorsanız, onun bir benzerini getiriniz. Benzerini getiremediğinize göre, Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğunu kabul edin, buna inanın.

Allah Kitab’ına inanmayanlara bu harflerle meydan okumuştur. Kur’an, hem lafzı hem de manasıyla ilahi bir kitaptır. Ona inanmayanlar ilk önce o âyetleri düşünmeli, âyetlerin ilahî mi insan ürünü mü olduğuna bakmalıdır. Eğer bir sureyi değil, bir âyeti

97

değil, bir harfini bile insanoğlu yazamıyorsa316 -ki öyle- o zaman bu

âyetler ilahidir. Nitekim Allah lafzî olarak da onun bir benzerinin getirilemeyeceğini buyurmuştur.317

b. Ebced

Ebced sisteminin tarihçesiyle ebced hesabının nazariyatından bahseden güvenilir müstakil eserler yok denecek kadar azdır. Ancak ebced rakamlarının kullanıldığı alanların başında gelen felekiyat (astronomi) ve astrolojiye temas eden eski ve ciddi eserlerde konuyla ilgili bilgilere rastlanmaktadır.

Ebced tasavvufta ayrı bir öneme sahiptir. Arap alfabesinin ilk tertibi ve harflerinin taşıdığı sayı değerlerine dayanan hesap sistemidir.318

Ebced hesabı alfabe harflerine bir takım sayısal değerler verilerek yapılan bir hesap olup, bundan maksat bazı gaybî meselelere ulaşmaktır.

Harf ve rakamların birtakım gizli anlamlar taşıdığı ve şifreler içerdiği inancı Yahudi ve Hıristiyanların yanı sıra eski uzak doğu dinlerinde ve daha başka din ve medeniyetlerde yaygındır. Haliyle Müslümanlar arasında da bu eğilimlere sahip insanlar olmuştur ve olacaktır. Esasen peygamberlerin vefatlarının üzerinden bir müddet geçtikten ve din anlayışında bozulma ve sapmalar ortaya çıktıktan sonra özellikle dini duyguları güçlü olan kesimlerde gizemli şeylere ve olağanüstülüklere ilgi artar. İşte bunlardan biri de harf ve rakamları şifre olarak görmek ve onlardan birtakım anlamlar çıkarmaktır.

Ebced hesabı Yahudilerin İbrani alfabesindeki harflere değerler vererek uydurdukları hesaptır. Müslümanlardan tasavvufi ve batınî eğilimlere sahip kişiler arasında bu hesaba ilgi duyan ve onu gaybî bilgilerin şifresi olarak görenler olmuştur. Sayıları az da olsa müfessirler arasında da bu hesaba ilgi duyanlar olmuştur.319

Bu hesabı kabul edenler uydurma bir rivâyete dayanırlar. Söz konusu rivâyete göre bir grup Yahudi Hz. peygambere gelmiş ve bir surenin başında geçen “Elif Lam Mim” harflerini kastederek İslam ümmetinin ömrünün ebced hesabına göre sadece 71 yıl olacağını savunmuşlardır. Bunun üzerine Hz. peygamber onlar diğer surelerin başlarında

316 Bakara 2/23. 317 Bakara 2/24.

318 Uzun, Mustafa, “Ebced”, DİA, X/68, İstanbul 1994. 319 Şimşek, a.g.e, I/25.

98 bulunan mukattaaa harflerini de hatırlatmış ve onlar da, işler karıştı, diyerek çekip gitmişlerdir.

Rivâyette anlatıldığı gibi gerçekten bu harfler İslam ümmetinin ömrünü bildiriyor olsaydı, kıyametin ne zaman kopacağını tespit etmek de mümkün olurdu. Çünkü İslam ümmeti kıyamete kadar kalıcı olacağına göre onun ömrünü belirlemek kıyametin ne zaman kopacağını belirlemekle aynı şeydir. En nihâyetinde mukattaa harfleri bellidir ve bu harflerin ebced hesabıyla da değerleri bilinmektedir. Bunlar toplanır ve kıyametin ne zaman kopacağı tespit edilir. Nitekim bu hesabı kabul eden müfessirlerden Mukatil ibn Süleyman yukarıdaki rivâyete benzer bir rivâyet nakleder ve bu rivâyette bir Yahudinin yaptığı hesaba göre İslam ümmetinin ömrünün 734 sene olacağını rivâyet eder. Halbuki kıyametin ne zaman kopacağını Allah’tan başkası bilemez. Esasen bütün gaybî konuların bilgisi Allah katındadır ve bu husus Kur’an’da açıkça ifade edilmektedir. Allah bunu bildirdiğine göre ne keşf ve keramet ne ebced ve cifr hesabı ne de başka bir şey bize gayptan haber veremez.320

Bu konuda müfessirin görüşleri kayda değerdir. Ne yazık ki Müslümanlar Allah’a olan inançlarını gözden geçirmeyi unutmuşlar ve birtakım safsatalarla vakit kaybetmişler, kaybetmeye de devam etmektedirler. İşte ebced hesabıyla gaybî konulara erişme telaşı da bunun en büyük göstergelerindendir.

Benzer Belgeler