• Sonuç bulunamadı

4. ARAŞTIRMA SONUÇLARI VE TARTIŞMA

4.3. Rasyon etkinliği ve süt bileşenlerinin etkisi

4.3.1. Rasyon ve süt bileşenlerinin süt verimine etkisi

Çalışmada süt verimi laktasyonda geçen gün sayısı ve beslemenin etkisinden P<0.01 seviyesinde etkilenmiştir (Ek Çizelge, 1.1; 1.2). Araştırma bulguları, beslemenin süt verimine etkisinin önemli olduğunu bildirilen önceki çalışmalarla tutarlıdır (Refsdal, 1989; Enemark ve ark., 2004; Friggens ve ark., 2007; Berge, 2010; Gurmessa ve Melaku, 2012). Çalışmada işletmeler arasında farklılık önemli olup, süt verim ortalamaları sırasıyla 33.68, 30.25, 37.79 ve 35.59 kg bulunmuştur (Çizelge 4.3.1.1). Süt sığırlarında süt verimini etkileyen önemli besleme problemlerinin başında rasyon protein ve enerji dengesinin maksimum rumen fermantasyonunu sağlıyabilecek etkinliğe ulaşamamasıdır. Rumende azot kullanım etkinliği, mikrobiyel protein sentezi ile ilgilidir ve sentez fermente edilebilir organik madde ile rumende parçalanabilir proteinden gelen amonyak azotu arasındaki dengeye bağlıdır. Fermente edilebilir organik madde ve amonyak azotu arasındaki dengesizlikler yemin azotunun ve enerjisinin kullanım etkinliğini azaltmaktadır. Rasyon proteininin ve özellikle proteinin

59 rumende parçalanabilirliğinin yüksek olması rumende amonyak azotunu arttırmakta bu da dolaşımdaki amonyak ve üre düzeyini artırmaktadır. Bununla beraber süt ineklerinin protein depolama kabiliyetleri sınırlı olduğu için protein kritik bir besin maddesidir ve yüksek verimin üniform bir şekilde sürdürülebilmesi için protein ihtiyacının günlük olarak karşılanması gerekir. Rasyonda protein yetersizliği varsa inekler genetik kabiliyetlerinin imkân verdiği kadar yüksek pik verim seviyesine ulaşamazlar ve ineklerin laktasyon dönemi süt verimi önemli ölçüde düşebilir (Ely ve ark., 2003). Genel bir kaide olarak pik verimindeki 1 kg’lık artış o laktasyon dönemi toplam süt veriminde 200 kg’lık bir artış sağlar (Broster, 1974; Hutjens ve Jordan, 1994). Bu nedenle ineklerin laktasyon dönemi süt verimi, pik verimi 200 ile çarpılarak tahmin edilebilir. Rasyon protein yetersizliği nedeniyle inekler doğumdan sonra normal süt vermeye başlarlar ve normal pik verimine de ulaşabilirler, fakat bundan sonra süt veriminde aniden düşüş görülür. Rasyon protein seviyesi değişken miktarlarda olduğunda süt veriminde de azalma-yükselme şeklinde kararsız değişim görülür (Ely ve ark., 2003). Bu nedenle yetiştiriciler arasında yüksek proteinli rasyonlarla yemleme temayülü çok yaygındır. Oldham, (1984) tarafından süt veriminin rasyondaki ham protein konsantrasyonunun artırılmasıyla arttığını fakat ilave proteine karşı verim tepkilerinin giderek küçüldüğünü bildirmiştir. Chalupa (1984b), ham proteini % 14’ten % 20-24’e çıkarmanın maksimum süt verimiyle sonuçlanacağını bildirmiştir. Protein takviyesi süt protein sentezi için daha fazla amino asit sağlayarak, mevcut enerjiyi amino asitlerin deaminasyonu ile artırarak ve emilen besinlerin kullanım verimliliğini değiştirerek süt verimini artırabilir (Chalupa, 1984b). Ayrıca araştırmacılar, diyetteki protein seviyeleri arttığında enerji alımını artırma etkileri nedeniyle kuru madde tüketiminin artabileceği bildirilmiştir (Macleod ve ark., 1984). Chalupa (1984b), tarafından süt verimindeki artışın % 35 ila 75’inin rasyon proteinin doğrudan etkileri nedeniyle, % 25 ila 65’ininse dolaylı enerji etkilerinin sonucu olduğunu ileri sürmüştür.

Yüksek verimli süt sığırlarında doğumdan birkaç gün önce başlayan enerji eksikliği doğumdan sonraki birkaç hafta boyunca devam eder. Vücut enerji rezervleri ineklerde protein rezervlerinden daha fazladır ve erken laktasyon döneminde rasyon yolu ile enerji ihtiyacının karşılanması daha zordur. Süt ineklerinin 270 ila 364 kg süt üretimi için yeterli protein depo edebileceği tespit edilmiştir. Oysa vücut durumu iyi olan bir inek 1140 ila 1360 kg süt sentezi için yeterli enerjiyi depo edebilmektedir (Ely ve ark., 2003). Vücuttan mobilize edilebilecek protein sınırlıdır. Bu nedenle pratik süt sığırcılığında erken laktasyonda yüksek süt verimi elde etmek için rasyonda protein

60 düzeyi yüksek tutulmaktadır. Oysa enerji eksikliğinin telafisi ineklerde genellikle protein eksikliğinden daha uzun zaman alır. Diğer taraftan erken laktasyonki hayvanların yem tüketimi düşük olduğu için vücutlarından ciddi boyutta yağ dokuyu mobilize etmekte ve negatif enerji dengesine girmektedirler. Bu koşullarda süt veriminin artması negatif enerji dengesinin şiddetini artırmaktadır. Negatif enerji dengesinin süresi ve şiddetinin artması süt ineklerinde döl veriminin düşmesine neden olan diğer önemli bir faktördür (Ferguson ve Chalupa, 1989; Butler, 1998). Hayvanlar negatif enerji dengesinde iseler rasyon yüksek proteininin olumsuz etkisi daha da artmaktadır. Garcia-Bojalil ve ark. (1998) tarafından %15.7 rumende parçalanabilir protein içeren rasyonla beslenen ineklerin, %11.1 rumende parçalanabilir proteinli rasyon alanlardan 30 kg daha fazla canlı ağırlık kaybettiklerini ve plazma insulin düzeyinin daha düşük olduğunu bildirmişlerdir.

Erken laktasyon dönemi normal sağlıklı hayvanlarda vücut kondisyon skorunda 0.25 ile 0.5 birim arasında kayıplar görülürken negatif enerji dengesi bazı hayvanlarada vücut kondisyon skorunda 1 birimden daha fazla kayıplara neden olabilir ve bu durum genel sağlık durumunda bozukluklara (süt veriminde azalma, sonun atılamaması, metritis) ya da sağlık problemlerine (ketozis, abomasum kayması, mastitis) neden olur (Weiss, 2009). Bu nedenle doğum öncesi ve sonrası 3 haftalık dönemde hayvanların kondisyonunun önerilen sınırlarda tutulması önemlidir. Negatif enerji dengesinin şiddetini azaltmak ve immun sisteminin verimli çalışmasını sağlamak hayvanların yeterli ve dengeli besin maddesi alması ve laktasyon başında yem tüketiminin mümkün olduğunca erken pike çıkarılması ile başarılabilir. Yem tüketiminin artırılması, kaliteli kaba yemler, iyi dengelenmiş kaliteli kesif yem ve rumendeki dengesizlikleri minimize edecek önlemlerin (kaba/kesif yem oranı, kaba yem partikül boyutu, tampon madde, rumende parçalanabilir ve parçalanmaya dirençli protein miktarı gibi) zamanında alınması ile sağlanabilir.

Rasyon değişikliklerine oldukça hassas olan süt veriminin korunabilmesi için erken laktasyon döneminde hayvanların enerji dengesinin tespit edilebilmesi ve süt üre konsantrasyonunun izlenerek rasyon enerji ve protein dengesinin sağlanması, süt verimi ve kalitesi artırılabilir. Negatif enerji dengesi başta olmak üzere hayvanın sağlık durumu ve rasyonun etkinliğinin süt bileşenleri vasıtası ile takip edilmesi verim kayıplarına neden olmadan işletme yönetim tedbirlerinin zamanında alınmasını sağlıyacak kolaylıklar sağlıyabilir.

61 Çizelge 4.3.1.1. İşletme rasyon kodunun ve laktasyon sırasının süt verimine etkisi (X±Sx )

A,B,C,D: P<0.01