• Sonuç bulunamadı

4. ARAŞTIRMA SONUÇLARI VE TARTIŞMA

4.1. Laktasyonda geçen gün sayısının verim ve süt bileşenlerine etkisi

Mevcut çalışmada, laktasyonda geçen gün sayısının, ölçülen parametrelerden süt verimi, süt protein yüzdesi, süt üre konsantrasyonu, test günü süt protein verimi, süt yağ/süt protein oranı ve süt somatik hücre sayısı P<0.01 ile süt kuru maddesi ve süt yağ/süt laktoz oranına etkisi (P<0.05) önemli bulunmuştur (sırasıyla, Ek Çizelge 1.2; 3.2; 6.2; 7.2; 9.2; 11.2; 2.2 ve 10.2).

Süt sığırlarında laktasyonda geçen gün sayısının süt verimini etkilediği bilinen bir husus olup, süt verimi buzağılamadan 45 ila 70 gün sonra maksimum seviyesine ulaşmakta ve takriben 90-120 gün civarında düşmeye başlamaktadır. Yüzde 4 yağ seviyesine göre düzeltilmiş maksimum süt verimine 45 günden önce ulaşılmaktadır. İlk kez doğuran düvelerde süt verimi, maksimum verimi takiben her 30 günde bir %6 civarında düşerken daha yaşlı ineklerde %8-9 civarında düşmektedir. İneklerin maksimum süt veriminde her bir kilogramlık artış toplam laktasyon veriminde 200 kg artış sağlamaktadır (Lin ve ark., 1988; Hutjens, 1986). Bununla beraber Holstein- Friesian ineklerde laktasyonda geçen gün sayısının süt verimini etkilediği ve en yüksek süt veriminin orta laktasyon döneminde, (106-210 gün) en düşük süt veriminin geç laktasyon döneminde (210-315 gün) görüldüğü bildirilmiştir (Gurmessa ve Melaku, 2012). Benzer sonuçlar yerli ırklarla yapılan çalışmalardan da alınmıştır (Mech ve ark., 2008). Laktasyonda geçen gün sayısının süt üre konsantrasyonunu etkilediği özellikle laktasyonun ilk 30 gününde süt üre konsantrayonunun laktasyonun diğer dönemlerine göre önemli derecede düşük olduğu bildirilmiştir (Carlsson ve ark., 1995; Eicher ve ark., 1999; Godden ve Kelton, 2001a; Janson ve Young, 2003; Cao ve ark., 2010). Süt üre konsantrasyonunun buzağılamadan sonra hızla düştüğü ve 3 - 6 aylar arasında pik seviyeye ulaştığı ve laktasyonun ilerleyen döneminde yavaşça düştüğü gözlenmiştir (Carlsson ve ark., 1995). Cao ve ark. (2010) laktasyonun ilk 30 günü düşük süt üre konsantrasyonuna laktasyonun başında rumenin mikrobiyal adaptasyonunun ve rumen absorbe kapasitesinin etkili olduğunu 90-120 günlerinde süt üre konsantrasyonun en yüksek seviyeye ulaştığı ve 120. günden sonra düşüş gösterdiği bildirilmiştir. Süt verimi ve süt üre konsantrasyonu arasındaki pozitif ilişki yüksek verimli sürülerde görülmüştür (Rajala-Schulz ve Saville, 2003). Literatürde süt verimi ve süt üre konsantrasyonu arasındaki çelişkili bulgular mevcut olup, bu durum süt verimi ve süt kompozisyonunun sadece rasyonun ham protein seviyesindeki farklılıklardan değil aynı zamanda rasyon proteininin amino asit dengesi de dahil rasyondaki ham proteinin türü ve kalitesinden de

47 etkilenmesi sonucu olabilir. Süt üre konsantrasyonu rasyon ham protein, RDP ve RUP konsantrasyonlarına duyarlı olmaktadır (Baker ve ark., 1995). Her ne kadar süt üre konsantrasyonu rasyonun nispi protein ve enerji seviyeleri hakkında fikir sağlasa da, bu iki besin maddesinden hangisinin nispi olarak aşırı veya eksik olduğunu ifade etmez ve sonuç olarak süt üre konsantrasyonları, protein ve enerji konsantrasyonları aşırı veya zayıf olsalar dahi nispeten dengeli olduğu sürece makul değerlerde görülür (Oltner ve Wiktorsson, 1983). Rasyon besin madde kompozisyonundaki bütün bu çeşitlilik, farklı çalışmalar için farklı seviyelerde verim elde edilmesiyle sonuçlanabilir. Böylelikle, çeşitli çalışmalarda kullanılan rasyonların besin kompozisyonundaki farklılıklar, süt üre konsantrasyonu ve verim seviyesi arasında niçin farklı ilişkiler sergilediğini açıklayabilir. Genellikle süt verimi ile süt bileşenleri arasında yakın bir ilişki olup, süt veriminin maksimum olduğu dönemde süt bileşenleri minimum seviyede bulunmaktadır. Diğer bir ifade ile süt bileşenlerinin seviyesi, laktasyon eğrisinin tam tersi bir eğilim gösterir (Heinrichs ve ark., 2007a; Ely ve Guthrie, 1988). Bu ilişki laktasyonda geçen gün sayısının süt kuru madde, süt protein, süt protein verimi, süt yağ/süt protein oranı ve süt yağ/süt laktoz oranına etkisinide açıklar.

Erken laktasyon döneminde rasyonda minimum ADF seviyesinin rasyon kuru maddesinin %19-21’i kadar olması tavsiye edilirken özellikle NDF seviyesinin %26- 28’den daha düşük olması sürüde düşük yağ sendromu, asidozis, topallık, kronik yem tüketimi değişimleri ve zayıf vücut kondisyon skoru riskini artırdığı bidirilmiştir (Schroeder, 2012). Sürüde canlı ağırlığın % 3.5-4’ünden az kuru madde tüketimi süt kuru maddesini sınırlandırabilir (Schroeder, 2012). Erken laktasyon döneminde kuru madde tüketimindeki kayıpların süt yağ yüzdesinde (8. haftaya kadar) ve süt protein yüzdesinde (11. haftaya kadar) azalmaya neden olduğu ve sonraki dönemlerde kuru periyodun sonuna kadar kademeli olarak artış gösterdiğini bildirmiştir (Wood, 1976). Sütün biyokimyasal profilindeki değişikliler ineğin fizyolojik durumunun bir göstergesi olarak kullanılabilir (Hamman ve Krömker, 1997). Yüksek süt yağ/süt protein oranı düşük ya da negatif enerji dengesinin göstergesi olmakla birlikte yüksek süt yağ yüzdesi, azalan süt verimi ve azalan süt protein verimi ile sonuçlandığı bildirilmiştir (Stoop ve ark., 2009). Özellikle büyük çaptaki ticari sürülerde laktasyon boyunca laktasyon aşamasının ve enerji durumunun tahmin edilmesi, uygun besleme programının uygulanması, hayvanların sağlık durumlarının takibi ve süt verimi ve kalitesi açısından oldukça önemlidir (Stoop ve ark., 2009). Laktasyonun çoğunlukla ilk 50 günü içerisinde görülen ketozis vakalarının laktasyonun ilk 10 günü içerisinde doğru

48 olarak teşhis edilebileceği ve pratikte erken laktasyon dönemi süt analizi kayıtlarının kullanımının yaygın olduğu ancak özellikle ketozis için riskli dönem olan laktasyonun ilk 10 günü için günlük süt kayıtlarının kullanılmasının daha isabetli sonuç vereceği bildirilmiştir (Manzenreiter ve ark., 2013). Subklinik ve klinik ketosisin teşhisinde süt yağ/süt laktoz oranının kullanılmasının güvenilir sonuçlar verdiği bildirilmiştir (Steen ve ark., 1996; Reist ve ark., 2002).

Kuru dönemin son üç haftası ile doğumdan sonraki dört haftayı içeren geçiş döneminde rasyonda kaba yem oranı ve miktarı azaltılırken, konsantre yem oranının artırılması ve yüksek verimli süt sığırlarının maksimum yem tüketimine ulaştıkları orta laktasyon dönemi rasyon formülasyonundaki hatalar nedeniyle ortaya çıkan asidozis göstergesi olarak süt yağ/süt protein oranının sürüde riskli gurupların teşhisinde kullanılabileceği bildirilmiştir (Babnik ve ark., 2004; Kuterovac ve ark., 2005; Cejna ve Chladek, 2005). Araştırma sonuçlarına göre laktasyonda geçen gün sayısının etkisinin süt yağ/süt protein oranı, süt üre konsantrasyonu, süt protein yüzdesi, test günü süt protein verimi, süt kuru maddesi ve süt yağ/süt laktoz oranını önemli seviyede etkilediği sonucu önceki çalışmalarla tutarlıdır.