• Sonuç bulunamadı

Ramazan Kararnamesi

Osmanlı Hükümeti 1865 senesinden itibaren gerek iç gerekse dış borç ödemelerinde büyük sıkıntılar yaşanmaktaydı. Durum gittikçe umutsuz bir hal alırken, mali iflasa adım adım yaklaşılmaktaydı. Farkına varılmadan da olsa ülkenin geleceği ipotek altına alınmıştır. Ne yazık ki yönetim bu süreci engellemek adına çaba sarf etmemiştir.95 Mali iflasın eşiğine gelinen hadiseler cereyan ederken

Avrupa’da yayımlanan gazetelerde de konu hakkında enine boyuna tartışmalar ve yazılar kaleme alınmaya başlandı.96

Osmanlı Devleti Kırım Harbi ile başlayan ve yaklaşık 15 sene süren yalancı baharın artık sonuna yaklaşmaktaydı. Özellikle 1869 yılında Yunanistan’ın Megale

93 D. C. Blaisdell,a.g.e., s.41-75, F. Yılmaz, a.g.e., s. 49.

94 Ahmet Mumcu, Osmanlı Devletinde Rüşvet, AÜHF Yayınları, Ankara, s. 287; F. Yılmaz, a.g.e., s.

50.

95 İ.H. Yeniay, a.g.e., s. 52; Emine Kıray, Osmanlıda Ekonomik Yapı ve Dış Borçlar,İletişim

Yayınları, İstanbul 1993, s. 92; F. Yılmaz, a.g.e., s. 50.

96 D. C. Blaisdell, a.g.e., s. 49; 63-72; Ş. Pamuk, Osmanlı-Türkiye İktisadi Tarihi 1500-1914,Gerçek

İdeası kapsamında topraklarına katmak için uğraştığı Girit İsyanı ile başlayan süreçte kritik bir eşiğe gelinmişti. Sürekli Osmanlı toprakları aleyhine genişleyen Rusya geleneksel politikalarına ara vermiş görünse de koşulların olgulaşmasını beklemektedir.

Bu arada Avrupa da yeni oluşan devletlerin güç gösterileri savaşa dönüşmüş ve Fransa ile Almanya birbirine girmiştir. Bu durum Osmanlının borç tedariki konusunda yeni arayışlara girmesine sebep olmuştur. Avusturya sermaye piyasası ile aranan taze kan bulunmuştur.

Osmanlı Devleti açısından 1875 yılı mahsulât verimi bir hayli düşük olmuştur. Durumun vahameti o kadar ciddidir ki Hükümet halkına aç kalmamaları için yiyecek dahi dağıtmıştır. Dolayısıyla vergilerin zamanında toplanması sadece bir hayal olabilirdi. Bosna-Hersek te ortaya çıkan isyan etkili olmaya başlamış, diğer vilayetlere de sıçraması ihtimali ortaya çıkınca silahlı müdahale kaçınılmaz olmuştur.97

Yaşanan bunca olaya rağmen Osmanlı Devleti hâlihazırda Büyük devletlerarasında ki yerini korumaktaydı. Bu durum da güvenilirlik olarak Osmanlı Devletinin lehine olmaktaydı. Tabii güvencelerden biri ve en önemlisi de Nedimof olarak biline Sadrazam Mahmut Nedim Paşa’dır.1875 yılında Osmanlı Devletinin iflasına sebep olan Kararnameyi Rus Büyükelçisi İgnatief’in telkinleri ile ilan eden de Mahmut Nedim Paşa’dır. Bu sayede Osmanlı Devleti’ne Avrupa’nın doğrudan mali müdahalesine olanak sağlanmıştır.98

Sadrazam Mahmut Nedim Paşa Maliye Nezaretinin hazırladığı 1874 yılına ait gelir ve gider durumunu ilan etmiştir. Bütçe de 5.000.000 Osmanlı Altını açığı bulunmaktadır. Bilindiği üzere Avrupa’da karışıklık ve mali buhranlar almış başını giderken Osmanlının Balkanlar bölgesinde de isyanlar baş göstermişti. Bu durumlar ışığında piyasalar ortamın güvensizliğinden ötürü yeni istikrazlara izin vermeyince

97 D. C. Blaisdell, a.g.e., s. 74; Süleyman Kocabaş, Hindistan Yolu ve Petrol Uğruna Yapılanlar

Türkiye ve İngiltere,Vatan Yayınları, İstanbul 1985, s. 65.

98 D. C. Blaisdell, a.g.e., s. 76-77; S. Açba, a.g.e., s. 101; Rıfat Uçarol, a.g.e., s. 265-267; Toktamış

Osmanlı Devleti’nin durumu Avrupa basınının en çok yazılan ve takip edilen konusu haline geldi.

Sadrazam Mahmut Nedim Paşa muntazam borçların yarıya indirilmesi adına yaptığı çalışmalarını neticelendirdi. Buna göre yıllık ödenmekte olan 14.000.000’dan 7.000.000 tasarruf edilmek suretiyle 5.000.000 liralık bütçe açığının kapatılması amaçlanmıştır. Geri kalan 2.000.000 lira ise askeri harcamalar için tedarik edilecektir. Sadrazamın bu planı oluşturulan bir heyet vasıtası ile incelenerek kabul olundu.99 1875 yılının 6 Ekiminde yayınlanan Kararname ve 7–10 Ekim 1875 tarihlerinde yayınlanan tebliğlerle Moratoryum ilan edilmiştir. Kararnamelerin birer nüshası elçilikler ve yabancı matbuata gönderilmiştir. Moratoryum esasları ise şu şekilde belirlenmiştir:100

1. Osmanlı Devleti’nin tüm iç ve dış borçlarının itfa bedelleri ve faiz ödemeleri 5 sene boyunca yarıya indirilecektir.

2. Kupon tutarlarının yarısı peşin ödenecek kalan yarısı ise %5 faiz oranlı tahvillerle ödenecektir.

3. Tahviller Nakit ödemeleri ve %5 faizli tahviller için gerekli teminat olarak; Gümrük gelirleri, tütün gelirleri, tuz gelirleri, Mısır vergisi ile yetmez ise Ağnam gelirleri teminat olarak sunulmuştur.

4. 5 yıl sonucunda %5 faizle çıkarılan tahvillerle ödenmezse, ilk gelecek dış borcun itfasına kadar süre uzatılacaktır.

5. Teminattan geriye kalanlar tahvillerin itfasında kullanılacaktır.101

Yukarıda belirttiğimiz kararname ve tebliğler 30 Ekim 1875 tarihinde çıkarılan “Ramazan Kanunu” ile tasdik olunmuştur. Duyun-ı Umumiye Defterine de kayıt olunan 35.000.000 liralık %5 faizli “Ramazan Tahvilleri” piyasaya sürülmüştür.102

99 E. Z. Karal, a.g.e, s. 239; D. C. Blaisdell, a.g.e., s. 78, K. Kömürcan, a.g.e., s. 40; F. Yılmaz, a.g.e.,

s. 52; S. Açba, a.g.e., s. 91.

100 İ. H. Yeniay, a.g.e., s. 54-55; S. Açba, a.g.e., s. 91F. Yılmaz, a.g.e., s. 52; Duru-Turan-Öngeoğlu,

a.g.e., s. 83.

101 İ.H. Yeniay, a.g.e., s. 54-55S. Açba, a.g.e., s. 91; M. Z. Pakalın, a.g.e., s. 213. 102 N. Sayar, a.g.e., s. 239.

İçeride ve dışarıda ortaya çıkan zorluklar sonucunda vadesi gelmiş bulunan kuponların yarısı ödenememiştir. Ramazan Tahvillerinin ödemeleri ise ancak gecikmeli olarak yapılabilmiştir. Maliye Nezareti Nisan 1876’ya gelindiğinde bütün ödemeleri durdurduğunu açıklamıştır. Netice olarak Devlet fiili bir iflas durumunda olduğunu göstermiştir.103

Bu durumda ilk olarak Fransa ve İngiltere’den fevkalade tepkiler gelmeye başladı. Çünkü Osmanlı’nın tahvillerinin en yoğun şekilde ihraç edildiği borsalar Londra ve Paris borsalarıydı. Hatta bu borsalar o kadar etkili olmuşlardır ki Berlin ve Viyana borsalarını da yönlendirebilmişlerdir.104 Avrupa basınında tahrik edici ve aşağılayıcı yayınlar başladı. Makalelerin temeli Türklerin Avrupa’yı dolandırdıkları, safahat içinde yaşadıkları, Avrupa’nın geleceği açısından tehdit oluşturduğu şeklinde idi. Avrupa’da başlayan ve hızla yayılan Osmanlı aleyhtarlığı çok ciddi boyutlara ulaşmış hatta tahvil sahipleri Osmanlı Elçilerini küçük düşürücü hareketler için yarışmaya başlamışlardır.105

Yapılan anlaşmalar gereği tahvil sahiplerinin haciz yolu ile dava açma hakları bulunmadığından dolayı girişimlerini yoğun bir şekilde hükümetleri nezdinde arttırmışlardır. İsteklerin başında hükümetlerin seçecekleri resmi üyeler eliyle uluslar arası bir komisyon kurulması gelmekteydi. Komisyon vasıtası ile Osmanlı Ekonomisinin yönetilmesi için hükümetleri nezdinde girişimlerini arttırmaya başlamışlardır. Ancak İngiliz ve Fransız yetkilileri ise müdahaleden yana değillerdi.

Bu konuda İngilizlerin siyasetini anlamak adına 1848 tarihli Lord Palmerston’un başından geçen hadiseye bakmak yeterli olacaktır.

103 M. Z. Pakalın, a.g.e., s. 214; İ. H. Yeniay, a.g.e., s. 55S. Açba, a.g.e., s. 92. 104 D. C. Blaisdell, a.g.e., s. 79.

105 Mahmut Kemal İnal, Son Sadrazamlar, V. cüz, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, s. 97; S. Açba,

Bir dış borç meselesine Hükümetin müdahalesini isteyenlere; “Eğer

İngilizler, sermayelerini bir yabancı hükümete borç olarak aktarmışlarsa, bunu kazanç sağlamak ümidi ile yapmışlardır ve borçlunu ödeyemeyecek duruma düştüğünde ortaya çıkacak zararları hesaba katmış olmaları lazımdır” sözü ile

İngiliz politikasını açıklamıştır.106

Osmanlı Hükümeti Moratoryum kararı alırken alacaklılara teminat göstermesi karşılığı ilk girişim İngilizlerden gelmiştir. Ancak teklifte bahsi geçen uluslar arası komisyona Hükümet şiddetle karşı çıkmıştır. Ayrıca teklif Fransızlardan habersiz hazırlandığı için tahvil sahiplerinin muhalefeti ile neticesiz kalmıştır. Ödemelerin tamamı ile durdurulduğu ilan olunduktan sonra, İngiltere ve Fransa’nın faizlerine kefil oldukları 1855 borçlanması bunların dışında tutuldu. Osmanlı Hükümeti 1854 ve 1871 borçlanmalarının ödenmesinin kendi lehine olduğunun farkında idi. Rusya ile 1876’da başlayan 93 harbi bu düşüncede etkili olmuştur. Tahvil sahipleri ile yürütülen müzakereler neticesinde 1854–1871 borçlanmasının şartlarında değişiklikler yapılmıştır. Her iki tarafın da onayı ile yeni akid 17 Eylül 1877’de imza edilmiştir. Hükümetin bu anlaşmadan yaklaşık 280.622 İngiliz Sterlini karı olmuştur.107

Dışarıda yani Avrupa’da bu gelişmeler yaşanırken içeride de bir takım sıkıntılar ortaya çıkmıştır. Tepkileri en yoğun şekilde ortaya koyanlar genellikle Osmanlı Bankası, Galata Bankerleri ve Bürokrasi mensupları olmaktadır. Osmanlı Maliye yönetiminin Moratoryum kararının tebliği ile yazılı basında yer alması neticesi Osmanlı Bankası şiddetli bir tepki ile olayı protesto etmiştir. Sebep olarak da Devlet Bankasına haber verilmeden böyle bir olayın vuku bulmasından duyulan şaşkınlık gösterilmiştir.108

106 İ. H. Yeniay, a.g.e., s. 57; S. Açba, a.g.e., s. 93. 107 S. Açba, a.g.e., s. 93; İ. H. Yeniay, a.g.e., s. 59. 108 N. Sayar, a.g.e. , s. 240.

Sadrazam Mahmut Nedim Paşa oluşturulan heyetle yaptığı görüşmede ısrarla karardan İngiliz, Fransız ve Rus Elçilerinin haberdar olduklarını belirtmiştir. Hatta elçilerin kararı onayladıklarına heyeti ikna ederek imza attırtmıştır. Üst düzey diyebileceğimiz bürokratların hemen hepsi bu olaya büyük tepki göstermişlerdir. Rus Elçisi İgnatief ‘in durumdan haberdar olduğu doğrudur. Karar yayınlanmadan önce Rus elçisi ile ona yakın olan sarraflar ve Mahmut Nedim Paşa’da bu yolla tahviller satarak çok büyük servetler elde etmiştir. Karar alan heyette bulunan bazı paşalar da tahvilleri hemen ellerinden çıkararak en azından zarar etmemişlerdir.109

Bu arada Heyet-i Vükela üyeleriyle yakın ilişkileri bulunan bankerlerden Zarifi, Hristaki, Tubini ve Fernandez karardan haberdar olamadıkları için çok büyük meblağlarda zarara uğramışlardır. Zarifi ve Hristaki’nin; Mahmut Nedim Paşa ve Sultan Abdülaziz’in iktidarlarını sonlandırmak için gizli bir örgütü finanse ettikleri bilinmektedir. Söz konusu gizli örgütün kurucuları arasında yer aldığı bilinen Mithat Paşa ve arkadaşları da kararı iki bankerden gizlemişlerdir.

Sebebi ise Mahmut Nedim Paşa’nın haberi, yemin etmesine rağmen borsada değerlendirmesidir. Bu konu Medrese öğrencilerine anlatılarak, Sadrazama karşı kışkırtmalar ile görevden alınması için çalışılmıştır. Beklenen olmuş Mithat Paşa’nın siyaseti netice vermiş ve Mahmut Nedim Paşa görevinden azledilmiştir. Bir yandan ekonomik kriz, bir yandan da Ruslarla olan gerilim ve Mithat Paşa’nın Meşrutiyet yönetimi için çalışmaları netice vermiştir. Aralarında borçların mesuliyetini taşıyan bazı nazırların da bulunduğu heyet Sultan Abdülaziz’i hal etmiş ve yerine II. Abdülhamit tahta çıkmıştır.110

Osmanlı Devleti’nin siyasi hayatında bunlar olurken ekonomik hayatı da çalkantılar içindedir.

109 M. Z. Pakalın, , a.g.e., s. 219; M. K. İnal,a.g.e., s. 298-299.

110 Geniş bilgi için bkz. Haydar Kazgan, “Mahmut Nedim Paşa Olayı-2”, Para Dergisi, Temmuz 1982

Özellikle Galata’ da faaliyette bulunan “Credit General Ottoman”, ”Societe Ottoman de Change et de Valerus”,”Osmanlı Bankası”, “İstanbul Bankası” gibi kuruluşlar moratoryumdan o kadar etkilenmişlerdir ki iki yıl kadar ortaklarına temettü dağıtamamışlardır.111

C. 1877 Muhafaza-i Hukuk-i Osmaniye Borçlanması ve 93 Harbi

Balkanlarda Panslavizm politikası uygulayan Rusya Sırpların isyanını teşvik ederek Osmanlı Devleti’ne başkaldırmalarını sağlamıştır. İsyan Osmanlı Devleti’ni uğraştırmışsa da bastırılmıştır. Bu olaylar üzerine uluslar arası diplomasiyi etkin olarak kullanan Rusya’nın girişimleri netice vermiş ve İngilizlerin teklifi ile İstanbul’da Tersane Konferansı toplanmıştır. Konferansın toplanma amacı Doğu Problemlerinin incelenmesi meselesidir. Toplantının yapılacağı sırada Sultan II. Abdülhamit Han’ın II. Meşrutiyeti ilan etmesi üzerine yabancıların baskı unsurları ortadan kalmış ve konferans kendiliğinden dağılmıştır.

Balkanlarda Rus ve İngiliz tahrikleri devam etmekte olup Osmanlı Devleti çıkan ayaklanmaları şiddetli bir biçimde bastırmaktadır. Bunun üzerine Osmanlı Devletine karşı cephe oluşturmuşlardır. İngilizlerin de Osmanlı Devletine karşı tavır takınmaları Ruslara güç vermektedir. Bu olaylar sonucunda 1877 yılının ilkbaharında Ruslar Osmanlı Devletine savaş açarak saldırıya geçmişlerdir. Tarihçiler bu savaşı 93 Harbi olarak adlandırmışlardır. Savaşın başlamasını bahane gösteren Sultan II. Abdülhamit Han Osmanlı Mebusan Meclisini kapatarak Meşruti yönetime son vermiştir.112

93 Rus Harbi’nin başlaması Osmanlı maliye yönetimini yeni kaynak arayışlarına sevk etti. Savaş masraf demekti.

111 İ. H. Yeniay, a.g.e., s. 55-56; H. Kazgan, “Galata’da Bir Yabancı”, Para ve Sermaye Piyasası

Dergisi, Aralık1986., s. 45; Öztin Akgüç, “100 Soruda Türkiye’de Bankacılık”, s. 9-15; F. Yılmaz, a.g.e., s. 53-54; Duru-Turan-Öngeoğlu, a.g.e., s. 83.

112 İsmail Hami Danişment, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, Türkiye Yayınevi, İstanbul 1972, IV,

Hazinenin ise masraf kaldıracak parası yoktu. Maliye bu sebeple 1854 ve 1871 tahvillerinin değiştirilmesi(tahvil-i duyun)yani Konversiyonu için görüşmelere başladı. Osmanlı Bankası ve Londra merkezli Glayn Mills, Currie ve Ortakları vasıtası ile tahviller çıkarıldı. Tahvillere karşı Mısır Hıdivinin, Mısır vergisini doğrudan Londra da bulunan bankaya ödeyeceğine dair teminat verilmesine rağmen teşebbüs gerek Londra gerekse Paris te beklenen ilgiyi görmedi.

Beklenen satış gerçekleşmeyince Osmanlı Bankasına müracaat edildi. Maliye ve Osmanlı Bankası arasındaki görüşmeler 9 Temmuz 1878 tarihinde olumlu netice vermiş ve banka %5 faizli tahvilleri %52 ihraç bedeli üzerinden tamamen satın almıştır. Tahvillerin toplam bedeli 5.500.000 Osmanlı Lirası iken ele geçen tutar sadece 2.860.000 Osmanlı Lirası olmuştur.113

Ç. 93 Harbinin Sonu ve Berlin Anlaşması

Osmanlı Devleti ile Rusya arasında vuku bulan savaş 3Mart 1878 tarihinde imzalanan Ayastefenos (Yeşilköy) Anlaşması ile sona ermiştir. Osmanlı Devleti bu savaş sonunda çok önemli meblağlarda vergi topladığı Ata yadigârı topraklarını kaybetmiştir. Avrupa’daki alacaklıların heyecanlı bekleyişleri ile birlikte Balkanlara Rus nüfuzunun yayılması büyük devletleri hareketlendirmiştir. Ayastefenos Anlaşması ile Rusya ya verilecek olan savaş tazminatı 35.310.000 Osmanlı Lirasıdır. Bu durum Avrupalı tahvil sahiplerinin kendi hükümetleri nezdinde girişimde bulunmalarına sebep olmuştur. Nihayet çabalar sonuç vermiş anlaşmanın tadili için Berlin Kongresinin toplanmasına karar verilmiştir.114

Bismarck başkanlığında toplanan konferans 13 Temmuz 1878 tarihinde nihayetlenmiştir. İmza edilen anlaşmaya göre Büyük Bulgaristan Krallığı fikrinden vazgeçilmiştir.

113 N. Sayar, a.g.e., s. 240, İ.Hakkı Yeniay, a.g.e., s. 58-59; A. Du Velay, a.g.e., s. 238-239; S. Açba,

a.g.e., s. 95-96; F. Yılmaz, a.g.e., s. 53-54; Duru-Turan-Öngeoğlu, a.g.e., s. 83.

Onun yerine Bulgaristan’a ayrılan topraklar ikiye bölünmüş, Sultana bağlı, vergi ödeyen ve de politik bağımsızlığı olan bir prenslik haline gelmiştir. Makedonya Osmanlıda kalırken, Bosna-Hersek Avusturya’ya bırakılmıştır. Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsızlıklarını elde etmişlerdir. Elviyeyi Selase olarak bilinen Kars, Ardahan ve Batum Rusya’ya bırakılmıştır.115

Berlin Konferansının toplanması için yoğun çaba sarf eden tahvil sahipleri de oluşturdukları bir komite aracılığıyla İstanbul bankaları ile beraber bir bildiri sunmuşlardır. Bildiride şu hususlara yer verilmekteydi:116

i. Rus Harbi tazminatından önce kendi alacaklarının ödenmesi,

ii. Osmanlı Devletinden ayrılan ülkelere de borçların belli bir kısmının taksimi,

iii. Osmanlı Maliyesine müdahale ederek alacaklarının teminini sağlamak. İstekleri görüşen Kongre üyeleri Osmanlı Devletine mali idaresinde kontrolü sağlayabilmek adına Uluslar arası bir kontrol komisyonu kurulmasını tavsiye kararı aldı. Bu arada Ayastefenos Anlaşmasının ağır koşullarından kurtulabilmek için bir kongre toplanmasına yardımcı olan İngiltere’ye bu çalışmalarından ötürü Kıbrıs Adası devredilmiştir.117

Benzer Belgeler