• Sonuç bulunamadı

2. SULTANIN KAMUSAL GÖRÜNÜRLÜĞÜNÜN SAHNESİ OLARAK

2.1 Padişahın Yeni Kamusal Görünürlüğü ve Kentsel Sonuçları

2.1.2. İbadetler

2.1.2.2 Ramazan Ayındaki Namazlar

H. 6 Ramazan 1223 (M. 26 Ekim 1808) günü, II. Mahmud tebdil kılıkta Beyazıd Camisi’ne gelerek, cemaat saffında ikindi namazı kılmış ve Kur’an okuyan huffâzâna ve dersi’âm ve meşâyiha bolca ihsanda bulunmuştur (Câbî Ömer Efendi, 2003). H. 10 Ramazan 1223 (M. 30 Ekim 1808) gecesi, teravih namazı Sultan Beyazıd Camisi’nde kılınarak, Saray-ı Hümayun’a dönülmüştür (Beyhan, 2007). H. 11 Ramazan 1223 (M. 31 Ekim 1808) günü gecesi ise, yine Beyazıd Camisi’ne teravih namazını kılmak için selamlıkta bulunmuştur (Câbî Ömer Efendi, 2003).

H. 12 Ramazan 1223 (M. 1 Kasım 1808) günü, II. Mahmud tebdil kılıkta ikindi namazı için Sultan Mehmed Camisi’ne gitme arzusuyla, Tebdil Hasekisi’ne “Sultan Mehmed Camisi’ne

gitmesini ve eğer kendisi ikindi namazına yetişemezse, caminin zabitinin kendisi gelinceye kadar namazı ertelemesini” söylemiştir. Bunun üzerine, Haseki Sultan Mehmed Camisi’ne

gelerek, Kayyumbaşı’ya “padişahın geleceğini, ancak eğer ikindi namazına kadar gelemezse

cemaati bir süre bekletmesinin emr-i hümayun” olduğunu ifade etmiştir. II. Mahmud’un

ikindi namazı vaktinde camiye ulaşamaması nedeniyle, Kayyumbaşı namazı ancak altı yedi dakika ertelemiş ve namaz kılınarak tamamlanmış, II. Mahmud ancak namaz sonrasında tespih çekilirken camiye gelmiştir. Bunun üzerine Tebdil Hasekisi, huzura çağrılmış ve II. Mahmud’un “ben sana, beni cemâ’ata beklesinler, işte ben de vardım deyü söylemedim mi?

ifade etmiştir. Heman Kayyumbaşı’yı çağırmaya giderken, tebdil hasekileri de durumu gizlice Yeniçeri Ağası’na bildirmişlerdir. Yeniçeri Ağası’nın da II. Mahmud’un yanına gelmesiyle, Haseki, Kayyumbaşı’nı göstererek “caminin zabitinin kayyumbaşılar olduğunu, kendisinin

söylemesine rağmen, suçun Kayyumbaşı’da olduğunu ve kendisinin haksız yere neden öldürüleceğini” ifade etmiştir. Kayyumbaşı da, “Haseki’nin kendisine söylediğini ancak zaman geçtiği için müezzinlerden namaza başlanmasını istediği”ni söylemesi üzerine,

katledilmesi emredilmiştir. Ancak, Yeniçeri Ağası’nın “bu mübarek günde, sevap için gelip

de, çocuklarını öksüz bırakmamasını, bu eşekliği için çocuklarının yetim kalmamasını”

belirten sözlerinin hoşuna gitmesiyle, Kayyumbaşı bağışlanmıştır (Câbî Ömer Efendi, 2003). H. 14 Ramazan 1223 (M. 3 Kasım 1808) gecesi, selamlık ile Süleymaniye Camisi’ne gelerek, teravih namazını kılmıştır (Beyhan, 2007). Câbî Ömer Efendi’nin H. 15 Ramazan 1223 (M. 4 Kasım 1808) tarihli kaydına göre, II. Mahmud, teravih namazı için Süleymaniye Camisi’ne gelmiştir (Câbî Ömer Efendi, 2003). H. 21 Ramazan 1223 (M. 10 Kasım 1808) gecesi, teravih namazı için selamlıkla Yeni Cami’ye gelmiştir (Beyhan, 2007). H. 27 Ramazan 1223 (M. 16 Kasım 1808) gecesi, kadir gecesi∗ olması nedeniyle, teravih namazı için alayla Ayasofya Camisi’ne gelmiş, namazdan sonra Saray-ı Hümayun’a dönmüştür (Beyhan, 2007).

H. 5 Ramazan 1224 (M. 14 Ekim 1809) günü gecesi, Bahçekapısı’nda bulunan Valide Camisi’ne, saltanat ile gelerek, namazdan sonra Saray-ı Hümayun’a yürüyerek dönmüştür (Câbî Ömer Efendi, 2003). H. 7 Ramazan 1224 (M. 16 Ekim 1809) günü gecesi ise, teravih namazı için, saltanat ile Sultan Ahmed Camisi’ne gelmiştir (Câbî Ömer Efendi, 2003).

Bu bağlamda, Câbî Ömer Efendi, II. Mahmud’un ramazan ayı boyunca her gün, tebdil kılıkta cemaat saffında Ayasofya, Sultan Ahmed, Sultan Mehmed ve Sultan Beyazıd camilerine ve diğer büyük camilere, halkın durumunu incelemek ve kendi gözleriyle görmek için gittiğini ve fakirlere de ihsanlarda bulunduğunu kaydetmektedir (Câbî Ömer Efendi, 2003).

H. 10 Ramazan 1225 (M. 9 Ekim 1810) günü ise, tebdil kılıkta Beylerbeyi Camisi’ne teravih namazı için gitmiştir (Câbî Ömer Efendi, 2003).

H. 11 Ramazan 1227 (M. 18 Eylül 1812) günü, II. Mahmud tebdil kılıkta Beşiktaş Sarayı’ndan Topkapı Sarayı’na gelerek, ikindi namazında Ayasofya Camisi’ne gelmiştir. Bu sırada, camide çok fazla cenazenin bulunması ve padişahların cenaze namazı kılmaları kanun olmayıp, ancak “padişahlar cenaze namazı kılarlarsa hastalığın tamamen ortadan kalkmasına

      

Bilindiği gibi, Ramazan ayının yirmiyedinci günü gecesi, kadir gecesi olarak kabul edilmektedir ve kadir geceleri Ayasofya Camisi’nde namaz kılmak geleneği yıllardır uygulanmaktadır.

sebep olacağı” yolundaki yaygın inançla, birkaç kez Ayasofya’da ikindi namazıyla birlikte cenaze namazı da kılmıştır (Câbî Ömer Efendi, 2003).

H. 25 Ramazan 1227 (M. 2 Ekim 1812) günü, II. Mahmud, Beşiktaş’taki Yahyaefendi’de Dereağzı adlı yerdeki Genç Ali Paşazade İbrahim Beyefendi’nin yalısı önünden gece geçerken, teravih namazı kıldıran imamın sesini beğenmiş ve bunun üzerine imam olan bir haseki Beylerbeyi Sarayı’na götürülmüştür. II. Mahmud da, teravih namazını kılmak üzere babası I. Abdülhamid tarafından yaptırılan Beylerbeyi Camisi’ne gelmiş, ancak caminin asıl görevli imamının “II. Mahmud’un babasının çiragı olması sebebiyle, imamlığı mutlaka kendisinin yapacağını ve başkasına kesinlikle yaptırmayacağını” belirtmiş, Silahdar Ağa ve yanındakilerin “padişahın bu camiye gelmesinin tek nedeninin bu imama teravih namazı kıldırmak olduğunu ve kendisine bolca hediye verileceğini” söylemelerine rağmen, teravih namazını kıldırmıştır. İbrahim Bey’in imamı kederle geri dönmüş, ancak II. Mahmud ertesi gece özellike Beşiktaş’taki Tekerlek Mustafa Efendi Camisi’ne gelmiş ve İbrahim Bey’in imamına imamlık ettirerek teravih namazını kılmıştır. Ancak, imamın sesi İbrahim Bey’in yalısındaki gibi olmamakla birlikte, kendisine binbeşyüz kuruş ve bir bohça ihsan edilmiştir (Câbî Ömer Efendi, 2003).

H. 26 Ramazan 1227 (M. 3 Ekim 1812) günü ise, tebdil kılıkta Ayasofya Camisi’nde ikindi namazını kılmıştır (Câbî Ömer Efendi, 2003). H. 27 Ramazan 1227 (M. 4 Ekim 1812) gecesi, Kadir Gecesi olması nedeniyle, Beşiktaş Sarayı’ndan Topkapı’ya gelerek, iftardan sonra, saltanat ile Ayasofya Camisi’ne gelerek teravih namazını kılmış ve Beşiktaş Sarayı’na dönmüştür (Câbî Ömer Efendi, 2003).

II. Mahmud’un, Osmanlı-Rus savaşı nedeniyle bir süredir Rami Çiftliği’nde bulunması, 1835 yılı ramazan ayında, kadir gecesinin Ayasofya Camisi’nde kılınması geleneğine engel olmuştur. Eyüp Sultan Camisi’nde kılınması ise yolların uygunsuz olması gece vakti güçlük teşkil edeceğinden, kadir namazını cemaatle birlikte terk etmesinde bir kötülük olup olmadığı yolunda meşihat makamına sorulmuş ve alınacak cevaba göre hareket edeceği bildirilmiştir. Gelen cevap, Ahmed Lûtfî Efendi’nin kayıtlarından anlaşıldığına göre, kadir namazının cemaatle birlikte kılınması zaten emr-i bid’at olduğu üzere, bu sene terk edilmesinde bir kötülük olmadığı yolundadır. Ancak, II. Mahmud’un Kaymakam Paşa’ya yazdığı hatt-ı hümayununda, terk edilmesinde kötülük olmamasına rağmen, bunca yıldır belirlenen usul gereğince eski kaidelerle gerçekleştirilmesini ve terk etmeyi uygun bulmadığını, bu amaçla Eyüp Sultan Camisi’ne giderek ancak yalnızca teravih namazını kılacağını bildirmiştir (Ahmed Lûtfî Efendi, 1999).

Benzer Belgeler