• Sonuç bulunamadı

Rakım Çalapala’nın Eserlerinde Çocuk

4. RAKIM ÇALAPALA’NIN ESERLERİNDE ÇOCUK VE ÇOCUK EĞİTİMİ

4.1. Rakım Çalapala’nın Eserlerinde Çocuk

Rakım Çalapala çocukları, toplumun ve ulusun “en değerli varlığı” olarak nitelendirmektedir. Akabinde onları ulusun ve toplumun “geleceği” olarak görmektedir.

Çalapala’nın çocuğa bakış açısı bu doğrultudadır. Özellikle çocukları “gelecek” olarak görmesi onun çocuk kitaplarını yazmasının temel sebebidir.

Eğitimin kesin ve tesirli sonuçlar vermesini istiyorsanız buna çocuklardan başlanılmalıdır.

Yazarın, çocuğu “gelecek” ve “en değerli varlık” olarak görmesi onun hayat felsefesinin bir yansımasıdır. Yazar özne olarak çocuğa “gelecek” vasfını yükledikten sonra “çocuğu sevmenin” ve “çocuk tarafından sevilmenin” en büyük “mutluluk” olduğunu belirtir. Bu doğrultuda onları sevmek ve onlar tarafından sevilmek, dostluk kurmak, güvenlerini kazanmak, çocuklara olumlu işler yaptırmayı mümkün kılar.

Dolayısıyla geleceği şekillendirmek çocuğu sevmek ve çocuk tarafından sevilmekle mümkün olacaktır. Yazar bu noktada bir metot sunmaktadır. Bu metodun altında da çocuğa bakış açısını belirtmiştir. Nesillerin eğitimi göz önüne alındığında bu yöntemi eğitimcilere, öğretmenlere ve ebeveynlere teklif etmektedir.

Yazara göre çocuklar dünyayı kurtaracak gerçek huzuru ve barışı onlar getirecektir.

Öğretmenlik yapan yazar bir eğitimci gözüyle, öğretmenlik mesleği perspektifinde eğitimin her şeyden önce bir “adam yaratma sanatı” olduğunu belirtmektedir. Daha doğrusu eğitim, okur-yazarlık öğretme, bilgi verme, pratik hayatın kurallarını öğretme yanında öz olarak “insan yetiştirme” işidir.

Çalapala; insan yetiştirmeyi, kişilik kazandırmayı, eğitimin ana gayesi olarak görmüştür. Savunduğu bu eğitim anlayışıyla “ideal bir toplumun” ve “ideal bir

ferdin” özelliklerini belirtmiştir. Tabi ki bu süreç “kişilik kazandırmanın” temel alındığı bir eğitim sürecine bağlıdır.

4.1.2. Çocukların Ortak Özellikleri

Rakım Çalapala’nın çocuklar için yazdığı eserlerini incelediğimizde, çocukların genelinin ilköğretim çağında oldukları görülmektedir. “Çocuk edebiyatı” ve “çocuk” kavramlarından yola çıkarak eserlerindeki ana kahramanların yaş seviyelerinin tespiti şudur:

Çocuk edebiyatı, çocukluk dönemi olarak adlandırılan 2-14 yaşları arasındaki bireylere hitap eden bir edebiyat koludur. Bu edebiyat kolunda, çocukluk çağında bulunan kimselerin, olay, düşünce, duygu ve imgelerine yönelik, usta yazarlar tarafından özelikle çocuklar için hazırlanmış yazılı ve sözlü eserlerin tümünden bahsetmek mümkündür. Buna göre çocuk edebiyatının içerdiği çocuk kavramı çeşitli şekillerde tanımlanmıştır.

“Çocuk, tanım itibariyle, bebeklik çağını tamamlamış ancak henüz ergenlik çağına adım atmamış ve gelişmekte olan birey anlamına gelmektedir. Daha açık bir ifadeyle çocukluk, konuşmanın öğrenildiği dönemden başlayan ve cinsel aktivitelerin ortaya çıktığı dönemle biten büyüme, gelişme, eğitim ve oyun dönemidir. Edebiyat ise, tanım olarak, olay, düşünce, duygu ve imajların, dil aracılığı ile biçimlendirilmesi sanatıdır” (Geçgel ve Güleç 2005: 9).

“Çocuk, doğum ve ergenlik çağı arasındaki dönemi yaşayan küçük insandır. 0-15 yaş grubunu içine alır” (Şahin 2007: 3).

“Çocuk, iki yaşından ergenlik çağına kadar büyüme dönemi içinde bulunan insan yavrusu; henüz ergenlik dönemine erişmemiş kız ve erkektir” (Yalçın ve Aytaş, 2003:13).

“İki yaşından ergenlik çağına kadar süren büyüme dönemi içinde bulunan insan yavrusudur. Başka bir deyişle, henüz erinlik dönemine erişmemiş kız veya erkektir. Bebeklik çağı ile ergenlik arasındaki gelişme döneminde bulunan insan olarak da tanımlanmaktadır çocuk” (Köksalan 2007: 16).

Rakım Çalapala’nın çocuklar için yazdığı eserleri incelerken hitap ettiği yaş grubunu 4 -12 yaş olarak tespit etmekteyiz. Bu belirleme eserde geçen çocukların özelliklerine, yazarın kendi belirtmelerine dayanarak ortaya çıkmaktadır. Rakım

Çalapala bu yaş grubunu eserlerinde bolca kullanmıştır. Zaten eserler ilköğretim seviyesine uygundur. Yani ilkokul 3, 4 ve 5. sınıflarında okuyan öğrencileri daha fazla ilgilendirir. Söz konusu eserler, bu yaş grubundaki öğrencilerin rahatlıkla anlayabileceği bir dil ve anlatıma sahiptir. Olaylar sade ve akıcı bir dille ifade edilmiştir. Halkın içinde var olan meseleler yansıtıldığı için anlaşılması son derece kolaydır.

Özetle eserlerindeki kahramanların büyük çoğunluğu, oyun ve okul dönemi çocuklarıdır.

Yine eserlerindeki çocukların bir kısmı hayali karakterler iken bir kısmı gerçek, içimizden kişilerdir. Mustafa adlı eserinde Atatürk’ü ele almış onun çocukluğundan başlayarak hayatı boyunca yaptıklarının tamamına yer vermiştir. Bunu yaparken de günümüz çocuklarında görmek istediği özellikleri, eserinde gerçek kimlik olan Mustafa’yı örnek göstererek hissettirmiştir.

Çalapala, çocukların milletini seven, Atatürk’ü anlamış ve onun ilkelerini benimsemiş, vatanını seven, değerlerine bağlı, çalışma azmi olan biri ve geleceğin emanetçisi olarak yetişmelerini istemiş ve eserlerinde bu konular etrafında yoğunlaşmıştır.

4.1.3. Öne Çıkan Karakterler

Çalapala’nın eserlerini incelediğimizde öne çıkan karakterlerin çoğunluğunu erkek çocukların oluşturduğunu görmekteyiz.

İlk olarak Mustafa karakteri gözümüze çarpar. Atatürk’ü canlandıran Mustafa, gerçek hayattan alınmış bir kahramandır. Buna istinaden Atatürk’ün hayatının çocukların anlayabileceği bir dille ele alındığını görüyoruz.

Onun karakterinde öne çıkan azim, çalışkanlık, zekilik, vatan ve millet sevgisi, ileri görüşlülük, kendine güven, başarı gibi önemli konuları eserinde yoğun olarak işlemiştir.

87 Oğuz’da; Oğuz karakteri zeki, başarılı, yaramaz bir çocuktur. Ailesi fakir olmasına karşı imkansızlıklar onu yıldırmamış yağmur kar demeden ayağına yırtık ayakkabısından giren suya aldırmadan yine okulunun yolunu tutmuş ve yine sınıfta öğretmeninin gözde öğrencileri ve başarılı öğrenciler arasında yerini almıştır.

Arkadaşlık kavramının getirilerine önem veren yazar 87 Oğuz kitabında bunu gözler önüne sermiştir. Zengin, aşırı koruyucu bir ailede yetişen Selim tabiri caizse kendi düğmesini ilikleyemeyen biri olarak ilkokul sıralarına gelmiş, Oğuz’un okuduğu okula yazılmıştır. Bu dakikadan itibaren kahramanımız Oğuz’la karşılaşan Selim ilk önce onunla arkadaşlık kurmakta sıkıntı çekmiş ve yaşam şartlarının farklı olmaları aralarında arkadaşlığın oluşmasına engel oluşturmuştur. Ta ki Selim’in babasının ölümüyle Oğuz’un bir koruyucu edasıyla Selim’in can yoldaşı olmaya karar vermesine kadar. Başlayan bu sağlam arkadaşlığın ürünleri çok olmadan alınmıştır. Başarısız içine kapanık olan Selim tıpkı arkadaşı Oğuz gibi kendine özgüveni olan çalışkan biri olmuştur. Oğuz da bu arkadaşlıktan nasibini almış o da dağınık bir tipken düzenli ve temiz olmayı Selim’den kapmıştır. Yazar bu hayali kahramanlar üzerinden, bir arkadaşlığın insana neler kazandırabileceğini bu şekilde gözler önüne sermiştir.

Yavrutürk’te öne çıkan çocuk karakterleri vatan ve millet sevgisini içinde taşıyan, ailesine önem veren ve saygı duyan, ülkesi için çalışmaktan yılmayan, yardımlaşmayı seven, değerlerine saygılı kişiler olarak karşımıza çıkmaktadır.

4.2. Rakım Çalapala’nın Eserlerinde Çocuk Eğitimi