• Sonuç bulunamadı

1.3. Rüştü Erdelhun’un Ordu-Siyaset İlişkilerine Bakışı ve Önemi

Genelkurmay Başkanlığını yürüttüğü sırada askerlerin siyasete karışmasına ve askeri cuntalara karşı çıkışıyla toplumdaki sosyal ve politik endişeler, anayasa ihlali gibi konulardan rahatsızlık duyan düşük rütbeli silahlı kuvvetler üyelerine karşıt olarak, bu konularda hükümet yanlısı tutumuyla tanınmıştır.128

Komuta kademesindeki çoğu komutan tarafından da paylaşılan Erdelhun’un bu tutumunun, özellikle bazı genç subaylar arasında yayılmakta olan huzursuzluğu hızlandırıcı bir etkisi olmuştur.129

Erdelhun’un yazışmalarında 1960 Mayıs ayında darbe hazırlığı istihbaratlarını aldığı görülmektedir. Erdelhun’un bu istihbaratlar neticesinde, Ankara dışından takviye kuvvet getirilmesini emretmiştir. Ancak cuntacı ekip, Genelkurmay Başkanı’nın bu hamlesini Savunma Bakanı Ethem Menderes vasıtasıyla boşa çıkarır. Erdelhun’a göre, “takviye kuvvet rahatsızlık oluşturur” fikrine Savunma Bakanı aracılığıyla Başbakan Adnan Menderes de inandırılır. Bunun üzerine Erdelhun, darbeyi önlemek amacıyla 27 Mayıs 1960 ihtilalinden bir gün önce cuntacıların da aralarında olduğu subayları Genelkurmay Karargâhı’nda toplayarak tarihe geçecek bir konuşma yapar. Konuşmasında; “Bugün Demokrat Parti iktidardır. Silahlı

Kuvvetler parti diye değil, seçimle gelmiş bir iktidar hükümetinin emrindedir. Yarın seçimleri Halk Partisi kazanırsa ordu onun başkanına da itaat etmeye ve emirlerini yapmaya mecburdur. Seçimle gelen hangi iktidar veya partinin herhangi bir kusuru olursa onu millet takdir eder. Ve seçmez, düşürür. Kulağıma gelen bazı haberlere

127 Uğur,Gürlek,a.g.e.,s.69.

128 21.Yüzyıl Gençlik ve Münazara Kulubü İnternet Sitesi, Mustafa Rüştü Erdelhun, http://www.21 gmk.org/viewpage.php?page_id=24, (Erişim Tarihi:18 Nisan 2014).

129

37

göre Ankara’da 60 kadar subay Sayın Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nü ve Millet Meclisi’ni basarak istifalarını isteyecekmiş. Bugün Türkiye’nin en değerli malı Silahlı Kuvvetler’dir. Bunun diğer maddi ve fiziki kıymetlerinden başka hassaten itaatkârlığı, hükümet ve milletime; kanunlarına riayeti sayesinde malıdır.”130

Erdelhun bu konuşmasıyla ordunun siyasetle olan ilişkisinde, modern manada ilk tarihi duruş sergileyen Genelkurmay Başkanı olarak tavrını ortaya koyar. Erdelhun’a göre silahlı kuvvetlerin siyasete müdahalesi 3 şekilde olur; Dış Siyasete Müdahale, İç Siyasete Müdahale, Mali ve İktisadi Siyasete Müdahale.131

Erdelhun, bu konuşmadan yalnızca 12 saat sonra 27 Mayıs günü gece saat 3’de tutuklanarak Harp Okulu’na götürülmüştür. Ancak aynı gün Erdelhun’a cuntacı subaylar tarafından “Cuntanın lideri ol” teklifi yapılmışsa da kendisi bu teklif karşısında konuşmasının arkasında durmuştur.132

Daha sonra ortaya çıkacak olan notlarında,

“Genelkurmay’da ihtilal aleyhine konuştuğumu ve böyle bir hareketi asla tasvip etmediğimi söylediğimi ve halen mevkuf olup, ne sıfatta olduğumu bile bilmediğimi, hayatım pahasına da olsa böyle bir dönekliğin kabil olmayacağını söyledim ve reddettim” demektedir.133

Yassıada Mahkemesinde yargılanan ve 15 kişi ile birlikte idama mahkûm edilen Erdelhun’un cezası Milli Birlik Komitesi kararınca daha sonra ömür boyu hapse çevrilmiştir.134

Bu cezası da, 1964 yılında Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından affedilerek Erdelhun Kayseri Cezaevi’ne gönderilir. Cezaevinde iken ailesine yazdığı mektuplarda “Çok şükür ki görev yaptığım süre içerisinde orduyu

siyasete karıştırmadım. Bizim hakkımızda tarih karar verecek.” diyerek, kendinden

130 Uğur, Gürlek, a.g.e, s.98.

131 Uğur,Gürlek,a.g.e.,s.203.

132 Mustafa Gürlek, Fatih Uğur, (2012). Saat 3:30, Emrimdeki Subaylar Tanklarla Evimi Kuşatıp Kapımı Kırdı, Zaman Gazetesi, 27 Mayıs 2012-Çarşamba, http://www.zaman.com.tr/gundem_27- mayisi-cuntanin-idamla-yargiladigi-genelkurmay-baskani-anlatiyor-saat-0330-emrimdeki-subaylar-tanklarla-evimi-kusatip-kapimi-kirdi_1293956.html, (Erişim Tarihi:19 Ocak 2014).

133 Uğur, Gürlek, a.g.e, s.91.

134 “İşte O Karar”, Vatan Gazetesi, 12 Mart 2013, http://haber.gazetevatan.com/iste-o-karar/521285/1/gundem, (Erişim Tarihi:15 Nisan 2014).

38

önceki Genelkurmay Başkanlarının özellikleri de göz önünde bulundurulduğunda Türkiye tarihinde önemli bir yer edinmiştir.135

10. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun dönemin şartları da göz önünde bulundurulduğunda orduyu siyasete karıştırmama iradesini bizzat kendi şahsını ortaya koyarak diğer Genelkurmay Başkanlarından farklı bir profil çizmiştir. 27 Mayıs 1960 İhtilali’nde her ne kadar kendisi başta Demokrat Parti’ye yakınlığı gibi gerekçelerle tutuklanmış olsa da, sorumlu olduğu Türk Ordusu’nu siyaset dışı tutmaya çalışmasıyla, kendi kimliğiyle Türk Ordusu’nun kimliğini ayrı tutmayı başarabilmiştir.

27 Mayıs 1960 İhtilali gerek Türkiye ölçeğinde ve gerekse de dünya ölçeğinde ordu-siyaset ilişkileri açısından son derece kritik bir laboratuar niteliği taşımaktadır. Osmanlı’nın batılılaşma serüveniyle birlikte monarşi yönetimi altında işletmeye çalıştığı devletin karşılaştığı sahadaki mücadelelerin belki de en yıkıcı olanını içte yaşanan 1960 ihtilalinde görebilmek mümkündür. Her ne kadar Osmanlı Devleti Cumhuriyet’le birlikte tarih sahnesine karışmış olsa da, monarşik devlet aygıtlarının tam manasıyla yok olmasını bir laboratuar niteliğinde olan 1960 ihtilaliyle daha da belirgin hale gelmektedir. Bu yıkılış sürecinde adım adım her olay, her yeni girişim ve her aktör önemli birer figür haline gelmektedir. 1960 İhtilalinin böyle bir yönü bulunmaktadır, öyleyse öncesi ve sonrasında Türkiye’nin kazanımları ve ileriye bakan yönleriyle, bir karakter üzerinden kısmen tümevarım yöntemiyle bir sonuca ulaşmak mümkündür. Şu halde Osmanlı Devlet bürokrasisinin sahada çarpışmış son neferlerinden olan 10. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun’un dünya görüşü Türkiye’nin içinde bulunduğu durumla son derece önem arz etmektedir.

Her ne kadar Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun’a atfedilen ve çeşitli platformlarda dile getirilen bir Palto hikâyesiyle kendisine yönelik küçük

135

39

düşürücü ifadeler yer alsa da136, zamanlı veya zamansız yetişmiş olduğu koşullar ve yaşamış olduğu dünya tecrübesinin ileriye dönük adımlarıyla Genelkurmay Başkanlığı’nı yürüttüğü sırada askerlerin siyasete karışmasına ve askeri cuntalara karşı çıkmasıyla tanınmıştır.137

Bu manada 1960 İhtilalinden sonra Yassıada’da önce idamla cezalandırılan, ardından cezası müebbet hapse çevrilen Orgeneral Rüştü Erdelhun kendi deyimiyle

“Bizim hakkımızda nihai kararı tarih verecek.”138, sözünün tarihsel önemini ortaya koymak adına, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi kırılma noktası olan çok partili hayata geçiş döneminden 1960 İhtilaline giden sürecin, dış konjonktürde olan gelişmelerle birlikte bir laboratuar olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu değerlendirmeler yapılırken çok partili siyasi tecrübenin Ordu eliyle ilk sekteye uğradığı dönemin Genelkurmay Başkanı olan Rüştü Erdelhun’un siyaset-ordu ilişkilerine bakışı önem arz etmektedir. Erdelhun; “Sırf askerlik statüsünün

bünyesine has bulunan kıymet ve hükümleriyle yetişmiş ve yalnız vatan müdafasına matuf devlet ve hükümet emirlerine itaat etmek ruhundan başka herhangi bir kıymet veya prensiple yetiştirilmeyen ve öyle de olması lazım gelen biz askerlerden devlete sadakat göstermekten başka ne beklenebilir.”139

diyerek ordu-siyaset ilişkilerine

temel yaklaşımını ortaya koymuştur.

136 Hikmet Özdemir, (1990). Menderes’in Dünyası-Dizi Röportaj-6,Cumhuriyet Gazetesi, 20 Eylül 1990.

137

İhsan Bal, (2012). Erdelhun Paşa’dan Başbuğ Paşa’ya, Habertürk Gazetesi, 7 Ocak 2012-Cumartesi, http://www.haberturk.com/gundem/haber/703798-erdelhun-pasadan-basbug-pasaya, (Erişim Tarihi:21 Nisan 2014).

138 Uğur, Gürlek, a.g.e,s.160.

139

40

İKİNCİ BÖLÜM

ÇOK PARTİLİ HAYATTA ORDU VE SİYASET

2.1. DEMOKRAT PARTİ İKTİDARINDA ORDU SİYASET İLİŞKİLERİ